4 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

4 Ekim 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YN İngiltere Hükümeti tarafından Gazi FHz. no hediyo edilon eserin teretimesl — ÇANAKKALE —119— Yazan: Ceneral Oglander - Ceneral Hamilton Kum- — kalede Tutunamadı Anzakteki — İnğiliz kuvvetle- rini, teşkil eden kıtaatın bepsi, efradının en aşağı dörtte birini kaybetmiş ve ilk karaya çıkıldığı günkü zayiat iki misline baliğ olmuştu. Sarp yamaçların arzede- bildiği mahdut siper mahalleri is- tisna edilirse. bütün Anzak arazisi üç gün, üç gece mütemadiyen kurşun sağanakına maruz kalmış ye ihtiyatlar, erzak nakliye kok ları ve sıhhiye postaları bile muharip efrat kadar zayiat ver- mişlerdi. Sahil dahi Kabatepeden ldare edilen topçu ateşine tu- tulmuş, yaralıların miktarı evve- ce yapılan her türlü tahminleri tecavüz etmişti. Bunlar için ya- pılmış olan tertibat kâfi gelmi- yordu bile! ) 28 ve 29 nisan günleri zar- — finda, Jeneral Birdwoodun ofra- dının yorgunluğunu nazarı itibare alan Jeneral Hamilton ileri hat- — tan bir kısmını devralmak üzere —— Royal Waol Divison bahriye fır- kasından dört taburu Anzak sa- biline gönderdi. Bu taburların gelişi Avustu- — ralya ve Yeni Zlanda kıtaatına, çok muhtaç oldukları istirabat fırsatını verdi ve bu suretle ayın — gonuna doğru Anzak mevkündeki müdafaa tesisatı hemen hemen ikmal edilmiş bir hale geldi. Yalnız Monaoh Guley deresinin üst tarafındaki yüksek arazinin hâ- kimiyeti ve ateşi altında bulunan sol cenahın vaziyeti el'an tehli- keli idi ve bunu izale etmek için de Balıy 700 tepesinin hat dahi- line ithali için bir an evvel gayret etmiye karar verildi. Fakat Türk- ler, bu aralık vakit kaybetme- mişlerdi. Gece gündüz siper kaz- makla meşgul olmuşlardı. Bir kaç gün sonra Jeneral Birdwocd'un kıtaatı, geniş Türk #pierlerile kuşatılmış olduklarını gördüler ve harbin nihayetine kadar da Boby tepesine karşı pılan bütün hücumlar akim aldı. TYakviyo kıtaatı Nisan — nihayetinde, — takviye kıtaatının yoksuzluğu — yüzünden — müstevli kuvvetlerin her tarafta durdurulmuş bir halde oldukları — bu sırada, dört günlük muhare- — benin ve seferin idamesi için gerek — İngiltede'de, — gerekse Çanakkalede — yapılan — teşeb- büsatın neticesini gözden ge- çirmek faideden hali değildir. Düşman sahillerine çıkmak, har- Resim Fahlili — Kuponu | Tabiatinizi. üğronmek — istiyorsanıs | resminizi S adot kupon ile bir- Hikte gönderiniz. — Resminiz sıraya | tübillr. ve iado edilmez. sim, meslek veya san'at? Bulunduğu memleket Resim Reslmin kliyesl BO — kuruşluk Pal mukabilinde gönderilebilir. bin en müşkül ve ancak baskın suretile veyahut gayet faik kuv- vetlerle yapıldığı takdirde muvaf- fak olabilen Aameliyatdan biri- dir. Fakat Çanakkalede baskın htimali bertaraf edildiği gibi Cenerali Hamilton'da müdafi kuvvetlerden daha az bir kuvvetle Şibihcezi- reyi zapta memur edilmişti. Kâft miktarda kuvveti bulunmaması yüzünden Ceneral Hamilton Kum- kalede tutunamadığı gibi Bolayer ve Beşike klı-feıin_dekl harekâtile de Türkleri ciddi bir surette aldatmağa muvaffak olamamıştı. Bidayettenberi kuvvetlerini, hü- cum edeceği noktalarda temer- küz ettirmeğe mecbur olmuş ve şimdide yorgun efradı ile ve harbe devam edebilmek - için elinde ihtiyat kuvvetleri bulunma- dığı halde faik kuvvetler tara- findan tevkif edilmişti. Hazırlık — günleri — esnasında Jeneral Hamilton zamanın bu harekâtta pek büyük bir âmil olacağını takdir etmişti. Tabiye bususunda bir sürpriz yapmak imkânı olmadığından, İngilizlerin hâkimiyeti bahriyesine güvenerek seferin daha bidayetinde düşma- nın dağınık kuvvetlerine karşı faik kuvvetler koymak suretile sevkül- ceyş noktai nazarından bir sür- priz yapabileceğini tahmin detmişti. Fakat 18 martta yapılan bahri taarruz ile 25 nisanda yapılan askeri taarruz —arasında geçen beş hafta zarfında, sevkülceyiş hususundaki fevait akim kalmıştı. Çünkü Türkler bu müddet zar- fında müdafaa tertibatını tanzim etmişlderdi ki İngilizler ihtiyat kuvvetlerini karaya çıkarmadan evvel, onlar her noktaya takviye kıtaatı gönderebilecek bir vazi- yette idiler. Sevkülceyiş noktai nazarından azami istifade temin edebilmek için İngilizler 25 nisan günü sa- hillerin ve kayıkların müsaade ettiği derecede ve — müteaddit sahillere ayni zamanda elden geldiği kadar fazla kuvvet çıkar- mayı kararlaştırmışlardı. İntihap edilen dört sahilden, beşine muvaffakıyetle asker çıka- rılmiış ve o zamanki harekâtın muzaffariyeti kat'iyeye nekadar yaklaştığı © zaman bilinmediği halde ancak bugün anlaşılmıya başlanmıştır. Fakat cenahlardaki ihraç ameliyatının tevlit ettiği fırsatlardan istifade edilememiş, sahillerdeki zayiat Anzac arazisi- sinin arzettiği müşkülât ve bütün askerin maruz kalmış olduğu me- zahim, tahmin edilemiyen teah- hurlara sebep olmuştu. ( Arkası var ) — SÖON PostTa Kumbara Bahtiyarı Iş Bankasının bir Teşriniev- velde çekilen kumbara kur'asın- da 250 liralık birinci ikramiye- nin Neriman Hanıma çıktığını yazmışlık. Neriman Hanım Vez- necilerde, Hallaçmensur sokağın- da 3 mumarada oturan kırtasi- yeci Kınalı zade Zühtü Beyin kızıdır. Neriman Zühtü Hanım Bankaya müracaatla ikramiyesini alınıştır. Neriman Hanımın res- mini dercediyoruz. Operatörlük İhtisası Tıp Fakültesi Velâdiye — va Nisaiye Şube- si — asistanla- rından Zahide Şefik H. ihti- sas heyeti hu« zurunda — ya- pılan imtihan- da — muvaffak olmuş vo Tür- kiyede ilk bi- rinci sınıf ka- Operatör Zahide Şelik H. dın hastalıkları ve doğum opera- törü Ünvanını almıştır. Zahide Hanıma bir ameliyat yaptırılmış, Hanım doktor bu nazik işi m- vaffakıyetle başarmıştır. Atina Zelzelesi Atina 3 — Gazeteler zelzele felâketlerine ait heyecanlı haber- ler vermektedirler. Mektep bina- ları tamir edileceğinden Selânik- te mekteplerin açılması gelecek haftaya — bırakılmıştır. Selâniğin Bizanslılardan kulma — kalesinin bir tarafı yıkılmış ve bir evi de beraber sürüklemiştir. Kiralık apartıman Osmanbeyde Tramvaya bir dakika Şişlide Osmanbeyde Afitap sokağında 18 nu- maralı Araksi apartıma- nının 6 numarası kiralık- tır. S oda, bir - sofa, su, elektrik, havagazı, güneş ve hava Kapıcıya müracaat edinit Elektrik Şirketinden : İstanbulun kurtuluş Bayramı münasebetile Türk Anonim Elek- trik Şirketi, yangın veya cereyan kesilmesi tehlikelerine meydan vermemek üzere, bütün yeni tevziat ve tesisatım muayene ve kon- trol edilmesi lüzumunu muhterem abonelerine arzeyler. Fransızca : Aptal “İMBECİLE, öiz Örüe İlk Ikl Kısmın Hulâsası Ali, günde on sakt kazına sallıyan bir madencidir. Bütün — ailesi onun eline baktıktan baçka karısı da “men- zil,, halindedir. Köyden gelen haber doğumun müşkül — olduğunu, lâzım — olduğunu — bildirmiştir: * Fakt doktar, çocuğu almak için mengene kullanmak ettiğini bildirmiş, 40-50 liraya lüzum göstermiştir. Allde melelik yoktur. Fakat o sırada maden kuyularında bir su lskandili yapmak kap ediyor. Kumpanya bu işe S0 lira K S.MNM koymuştur. İş, çok tehlikelidir. üm ıuıııu.ı:j:wıı. Fakat Ali için karısını kurtarı bu elli lirayı ka- zanınıya dadır. — Tereddütsüz — bu vazifeyi kal etmiştir. Önu — maden ocağında, iş başında oruz! Ali, bir tereddüt hissile sarsıl- dı, vücudunu buz gibi bir ter kaplamıştı. Sonra birdenbire irkildi, şuursuz bir hareketle yere bıraktığı dek- me makinesine sarıldı. Kafatası- na perçinlenen kâbuslar, sanki birer gölge gibi silindiler. Al, olanca kuvvetile makinenin ma- nivelâsına bastı. Makine boğuk bir uğultu ile işlemiye, büyük burgu kömür duvarına tekrar gömülmiye başladı. Ali, hiç bir şey görmüyor, birşey dinlemiyor, yalnız makinenin sapını sıkıyor manivelâya bütün kuvvetile ba- sıyordu ve iskandil burgusu ağır, ağir fakat mütemadiyen kayala- rın arasına saplanıyordu. Beş metro iıuyı. kömür du- varını baştan başa delmişti. Ali artık makineyi geri çekmiye ha- zırlanıyordu. Fakat burgunun - saplandığı delikten birdenbire ince bir su sütunu fışkırdı ve bir an içinde büyüdü. Sanki binlerce yıldırım birden gibi dehşetli bir gürültü oldu; tavan yarıldı: du- varlar yıkıldı ve dîıiıe;l:r l:ârihirine geçti. Ocağı — tehdit en su hazinesi korkulduğu gibi, patla- Yıkılan duvarın açtığı gedik- ten tıpkı. kudurmuş - bir dalga gibi atılan su, korkunç bir şid- dete eş olan sağır bir gürültü ile bacalara saldırmıştı; kaya, direk, insan, Önüne ne gelirse sürüklüyor, demir yollarile bera- ber birden kopardığı arabaları duvarlara yapıştırıyordu. Bir an içinde, ocakta müthiş bir panik başgösterdi. Karanlık dehlizlerde ziyadar noktalar ko- şuşmıya başladı. Nereden, hangi kovuktan çıktığı belirsiz siyah ınıın insanlar öteye beriye telâşla oşuşuyorlar, ellerindeki kazma- larla, galerilerde, yılan gibi uza- nan borulara üç sert darbe in- diriyorlar ve bu işaretle arka- daşlarını — tehlikeden — haberdar ettikten sonra gözleri korkudan fırlamış, basta ciğerlerinin mü- saade ettiği kadar haykırıyorlardı. — Göcük var!.. — Sul... Sul.. Su... Yerin altı sanki altüst olu- yordu.. Üç yüz metro toprağa gömülen — kuyuların hepsinden, boğuk gürültüler, iniltiler yükse- liyordu. Artık dehlizlerde koşuşan zi- yadar noktalar sönmüştü. Tehli- ke işaretleri duyulmıyordu. Yak nız, eksilmiyen bir şiddetle ma- den ocağını kaplıyan — suların homurtusuna insan sesleri karı- şıyor, diri diri, gömüldükleri me- zarda Üzerlerine koşuşan Azraili bekliyen amelenin ümitsiz sayha- ları koşuşuyordu! Sul.. Sul.. Sul.. Ti Kazanın — neticesi © sabah belli olmuştu. On yedi amele ya- ralanmış, dokuz kişi de Facianın kurbanı olmuşlardı. Akşama doğ- ru boğulan amelenin cesetleri çı- i'ı_ı_gır E Bu Sütunda Hergün cesetler üzeride bir daha gezdirdi, Yazan: Madenci —— bacakları kırılmış, kan - pıhtılari içinde yüzleri tanınmaz bir hale gelmişti. Azgın suların ilk hücu- muna uğrıyan Alinin cesedi daha feci bir manzara arzediyordu; kafa tası parçalanınış, kemikleri hurdahaş olmuştu. Yüzünün derisi hemen tamamile soyulduğundan zavallı Ali, parmağında daima taşıdığı gümüş bir halkadan tatı- nabilmişti. j Ocak amelesi; bir barakanın çimento zeminine yanyana yatırır — lan dokuz biçarenin etrafına üşüş- müştü. Arkalarında sönmliş do- kuz ocak bırakan arkadaşlarını garip bir merakla bir kere daha görmek istiyorlardı. İşbaşı yük- sek sesle onları, arkadaşlarına borçlu oldukları son vazifeye da- vet etti: — Onlar artık Allahın rahs metine kavuştu. Haydi çocuklar dua ediniz!. Amele derin bir huşu içine de dua — ederken, — barakala- rın köşesinden entarisi parça- lanmış, —yalnayak ve perişan bir. kız. çocı ründü. Bu, Alinin küçük kardeşi Ayşe idi. Yaşlı bir amele Ayşeyi görünce ilerledi ve hıçkıra hıçkira ağlıyan küçük kızın dağınık - saçlarını okşıyarak sordu : — Ne ağlıyorsun kızım? Çocuk suali anlamamıştı : — Ali ağam nerede? — Şimdi çarşıya indi. Neye aradın ki? Çocuk ?:kd.h. ı:':lk"dlklı'l.' | gözünden uran — yaşları ı ğ yumruklarile silerken cevap verdi: — Abam.. Sabaha karşı öldü de... İhtiyar amele ile küçük Ayşe, akşamın ilk esmerliğile müphem- leşen şosanın kıvrımında kaybok dukları zaman kazazedelerin bu- lunduğu barakada büyük bir asabiyet havası “içinde şiddetli bir münakaşa iyordu. Ocağın ecnebi mühendisi, söz- lerini sinirli hareketlerle dinliyea muavinine, asabiyetle çıkışıyordu; ara sıra yanyana yatırılmış dokuz cesedin feci manzarasına gözleri takılıyor, sarışın çehresinde deh- şetli can sıkıntısı ve teessürü ifade eden hatlar canlanıyordu; fakat onu tcessüre sevkeden, do“ kuz amelenin feci manzarası de“ ğildi. Hayır! O, kafalarından S zan kanların gölcüğü içinde ya- amelenin cesetleri karşısında bir kaya parçası gibi donuk ve hissizdi. Mühendis ce- napları, kazanın sebep olduğu zararları düşünüyor, kumpanya- dan ılı::£ primin eksileceğini hesaplıyı İşte — teessürünün hakiki sebepleri bunlardı. Ecnebi mühendis, gittikçe artan bir hid- detle 1 sıkıyor ve san” ki kazanın müsebbip ve mes'ulb — ler imiş gibi yer, yer tılaşatı, kan — gölcükleri yatan cesetlere haykırıyordu: Beceriksizler, miskinler ! Mühendis efendi, bıl&i';yıırıııl, saat —ayni — şiddetle en” dikten sonra hiddetini biraz rr | miş gibi idi. Ölülerle bulundu; . barakayı terke hazırlanıyordu. Fas kat barakanın basık kapısından çıkmadan evvel içinde binbir inlial kıvılcımı kaynaşan mavi gözlrini kazanın en büyük mes'ulü addet- tiği Alinin cesedine yaklaştı. Albb ları çivili ocak kundurasının bur- nu ile cesedin kan — pıhtılarile mülâmma başına dürttü. Buruşatfi dudakları arasından şu hakaretl kustu: inlişar I Şirket herhalde 24 saat evvel haberdar olmak şartile bu mua- yeneyi parasız yapmayı deruhde eder. , — Halkın ve müesseselerin menfaatine taallük eden şu mesele- de bu fenat ve elzem ihtiyatın ihmal edilmemesi temenni olunur. | karıldığı zaman, kazanın fecaati daha iyi anlaşılmıştı. İmb&cile, İb&esilel, Ölen — amele bir. kısmı- (Fransızca — Aptal demoktir ) nn — kafaları pıdıııı_kol ve — Son —

Bu sayıdan diğer sayfalar: