4 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİMURLENK —İÜ04— Mübarriri: Af * Yahtmızı Kaybettiğinize Gam Çekmeyin Daha — uzaktan birer — asil -_hm oldukları ve emir ver- niye —alışmış takımdan bulüm- dükları anlaşılıyorde. Bu necip favırlarma rağmen ulu hakanın önünde diz çöktüler ve diz öptü- lf!'ı sonra da geri geri çekilip otağın bir kenara sıralandılar. Timur, onların secdeye yakım olan — inhi- nalarını, bir. köle gibi tevazu gösterişlerini gurur ile değil rik- katle kabul etti; — Buyurun şöyle oturun, Onlar, emir yerini bulsun diye oturdular, müteakıben yine kalk- tılar. Timur, üç kere cereyan eden bu khürmet rasimesinden — sonra biraz daha tiddileşti: re Oturun, dedi, ben öyle istiyorum. Üç Bey, yeni baştan eğildi- İer ve ayni zamanda: “El'emri fevkaledep,. dediler, birer post Üzerine oturdular. Timur, — ilkin hal ve hatır sordu, makama mü- nasip olarak verilen dualı, senalı tumturaklı cevapları dinledi ve birdenbire beylerin en yaşlısı olan Germiyan beyine döndü: — Evlât, dedi, mülk Allahım- dır, dilediğine verir, dilediğinden alr, Tahtınızı kaybettiğinize gam çekmeyin. Yalnız anlamak isterim: Bu iş nasıl oldu ? O, uzun wam İzahat verdi, Yıldırım Beyazıdın namertlik edip kendi üzerlerine ordular saldır- dığını, memleketlerini talan etti- gini, Türkü Türke öldürttüğünü anlattı ve hğlıya ağlıya ilâve etti: i yurdumuzdan — et- mekle ka!madıı çoluk — çocuğu- muzu da sürüp götürdü, içimizde şimdi yavrularımızın yasıda var! Timur uzun bir lahza düşün- du, mırıldanır gibi onlara teselli verdi: — Tasalanmayın, kaygayu bir yana koyun, bana güvenin. Ayağa kalkarak kolunu hava- ya doğru yükseltti: - — Osmanoğlu belki zalim- dir, lâkin ahmak değildir. Sizi küçük görmüşse bile beni büyük bilir. Şimdi kendisine yazacağım, B ll b GeL en böyle bir kâğ göndermek lizımdı.y Sultan Zîııi metle Kara Yusuf, benden kaçıp Ona sığınmışlar. Bugüne kadar oğullar, dedi, SON POSTA | TTTT KSNT ı l | Yevimi, Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi Idare; İstanbul: Eski Zaptiye Çatalçeşme sokağı 25-1 Telefonı İstanbul - 20203 Posta kutusu: İstanbul - 741 Telgraf: lıtıı_ıbul SONPOSTA —i aa 7 I l T | ' ABONE FİATİ l TÜRKİYE ECNEBİ yi ki eç ll -CNEBİ 1400 Kr. 1 Sene 2700kKr 750 . GAy — 1400 ,, 150 , 1 "” 300 , —a Gelen evrak geri verilmez İlânlardan mes'uliyoet alınmaz Cevap İçin mektuplara (6) kuruşluk | pul ilâvasi lâzımdır. Adres döğiştirilmesi (20) kuruştur. Gazetemizde çıkan resim ve yazıların 1 mahfuz ve gazelemiza Bittir, at İA d âzd'ü el ı n onları da göndermedi. Hem iki kaçağı, hem sizin hakkımızı iste- yeceğim. Onlar, yine yer öpüp dışarı çıkarken Timur uşaklarına emir verdi: — Tiz, bitikbiyi çağırm! (i) Kâtip gelince, Timur, “ otur! ,, işaretini verdi. Bu İişaret: “ Ya- zıya hazırlan! ,, mânasım tazam- mun ediyordu. Binaenaleyh kâtip efendi, yere diz çökmekle be- raber divitini çıkardı, kalemini ele allı, Ulr Hâkanmnın emrini bekledi. Aksak Cihangir, bir iki kere sakalmı karıştırdı, dikte ettirmiye başladı: “Ey Diyarı Rumda melik olan Beyazıt! ,, Kâtip, bu kelimeleri yazarken Timur, gözlerini kapamıştı, düşü- nüyordu, korkuducu ve titretici kelimeler arıyordu. Halbuki zih- ninde hep Tevekkülün gamlı ha- yali dolaşıyordu, adeta diline de oenun ismi gelir gibi oluyordu. Bu sebeple daha fazla uğraşmadı: — AÂlt tarafını, dedi, sen yaz. Benim elimden kaçıp oraya gi- denleri ya öldürsün, ya döndürsün. Bana sığmanların da yerlerimi, yurtlarını geri versin. Bu emrimi dinlemezse tacımı, tahtını deviri- rim. Böylece anlat, mektubu da arapça çikziktir. Rumlaşmış bir Türke öz dilimizle emir vermek istemem, (2) İşte “ Okun yaydan çıkması ,, budur, bu gibi hamlelerdir. Ti- mur, Tevekkülün sıhhatini iade edecek manevi tedbirler arasında bu mülteci Beylerin yurtlarını kendilerine vermeyi de tem'n etmek istemişti. Tevekküle mu- habbetten doğan bu arzu, neler, | ne facialar yaratacaktı? Onu ne Timur bilmiyordu, ne Bitikçi! Onlar, şu tehditkâr mektupla binlerce insanın ölümüne zemin hazırladıklarını, birçok memle- ketlerin kana ve ateşe bulaşması için sebep yarattıklarını tahmin edemezlerdi. Çünki gelecek gün- ler, en büyük dâhiler için bile meçhuldür. Geceler gebedir di- yen adamın hakkı var. Geceler, | hakikaten gebedir ve doğacak hâdiselerin mahiyeti de - doğması beklenen — çocukların — cinsiyeti gibi - bilinememekle mukayyettir. İnsanlar, bu ebedi hamli görürler. Lâkin ellerine kız mı, oğlan mı, hünsamı düşeceğini bilemezler. Zaten hayatın kiymeti de bura- dadır. Yarın, bugünden belli olsa idi yaşamak zevki yüzde doksan eksilirdi | d Her neyse, Timur, istikhalin eteğine kıvılcım bırakmayı andı- ran şŞu ağır teşebbüsü yanptı, büyük bir yangının temelini kur- du, Beyazıde âmir bir üslüp ile yazılan mektubu yolladı. Ayni zamanda orduşunu Karabağ kış- lağına doğru yürüttü. ( Arkası var ) € (1) Biti, mektup; bitikçi, mektup- çu demektir. Bu kelimeler, eski Türk- çemizde kuHanılırdı. (3) Timur, Yıldırım “Rumlaşmış Türk,, Beyazıdı olarak — anlardı. |— Onunla harp etmesinde ve Yıldırıma tabi olan memleketleri yakıp yıkma- sında bu telâkkinin büyük bir tesiri : | vardır" | I irde Futbol İzmir Tepecik klübü futbol- cuları son zamanlarda büyük muvaffakiyetler elde etmiye baş- lamışlardır. Ktübün en kıymetli iki — oyuncusu i ve Yusqf Beylerin birer resmini dercedi- yoruz. K— - Sultanahmet Cami- inin Bir Kımı Satı- hğa Çıks-rıldı ( Baş tarafı l inci sayfada ) nin bir parçası demek olan bu bina için kendi namına tapu sen:di çıkarmıya muvaffak ol- muş ve binayı satmak islemiştir. Yaptığımız tahkikata göre bu zat ev için 3500 lira istemekte- dir. Hatta' birçok kimseler de eve müşteri klmuşlar, almak is- temişlerdir. Öğrendiğimize göre bu müşterilerden - birisi bu zate pey akçesi bile vermiştir. Şimdi iş ferağ ve intikal mu- amelesinin bitirilmesine kalmıştır. Şu halde: “ Sultanahmet camii- nin bir kısmı satılığa, çıkarıldı!,, diyebiliriz. kında bu sabah Evkaf İdaresine bir ihbar yarılmıştır. v RADYÖL_;— 5 Teşrinievvel Çarşamba İstenbul! — (1200 metra) 14 Kurultay müzakeroleri, 18 Vrinci kısım alatırka konser Hafız ci Beyle Muzaffer Hanim tara'tacu ., 19,5 orkestra, 21 alaturka könser Münir Nurettin Bey tarafından, ?? gramofon. Bükreş — (304 metre) 20,15 piyano konseri . $e grat — '133 matra) 20 konferans, 20,5 atşam konseri, 21,5 kemaninsk oer. Roma— (dAL metre) 21,45 opera"- dan nakil. Prağ — ( 433 metra ) 20,45 piyano konseri , 29,2) Bulon orkestrası . Viyana — (5Lİ metr: ' 21 | konseri. Peşle — (530 metra) 20 kohser, 22,30 Çiga" örkestr.sı. Varşova -- LAVI meiral 750,30 edebi- yat bahisleri, 20 keman konseri, 28,15 dans havaları , Berlin —(16343 Mmetrs) 21,15 senfoni. halk kit istimal olunan tehlikesiz ye herva Üğ en çok T bir ilâçlır. iye edil- al, bilkimyâ uımy:ü M Bromural, MR çut iş ve kertart komprimeyi " : "lorır: cczş:ııwlzrd: çeçete ite sali ; B Si _“ıgdlf. müstahz y i havi tüp- W | miyet ve Bilimiz İçin 50 Bin me Daha Lâzımdır (Baş tarafı l inci — sayfada) gelmesi ile istifrham şekli yapan İngilizce, Fransızca ve diğer lisanların bu hususiye- tini o milletlerin kendilerine bir istiiham sesi icat edememiş ol- malarile izah ederek türkçemizin bu üstünlüğünü kaydetti. Halit Ziya B. türkçevi mak- satlarım anlatmıya kâfi addetmi- yenlerin nihayet düşündüğünü lâ- yıkile tasarlıyamıyanlar olduğunu izahtan sonra türkçemizin henüz | takarrür etmiş bir lügati olma- dığma, bilhassa ilim ve fen ki- tapları için ıstılahlar ihtiyacına işaret etti ve hulâsaten dedi ki: —*“ Hayat kanunları ve fen gösteriyor ki her zihayat, kendi bünyesine hariçten girmek istiyen ve giren her yabancı — cismi atmak mecburiyetindedir. çlk.[;?l) bahsinde delmîeklmülcü değil inkıdapçı olmalıdır. Arapça dilimizin hayat kabiliyetini tazyik ediyor, onu dilimizin bünyesinden atmak lâzımdır.,, Müteakıben Ahmet Cevat B. kürsüye gelerek Tanzimatçıların ve Meşrutiyetçilerin dil işlerile uğraşırlarken merbut - oldukları telâkki' erden bahsetti ve bunların yanlış yoldan yürüdüklerini söy- liyerek dedi ki: —“Osmanlı İmparatorluğunun temelleri ortaçağım tekniği ve iktısadiyatı üstüne kurulmuştu. Atalarımız asırlarca bu teknik ve ikt sat sayesinde Avrupada kud- retli bir mevki muhafaza edebil- mişlerdi.,, Ahmet Cevat Bey, buhar ve daha sonra elektrik kuvvetleri üzerine kurulan yeni garp mede- niyetinin karşısında tanzimatçıla- rın ve daha sonrakilerin hukukta, maarifte ve diğer sahalarda yap- tıkları ikilikleri izah ederek bu hataların maddi kudretsizlikten değil, manevi kanaat ve telâkki- lerden — ileri geldiğini anlattı. Cevat Bey o nmesillerin ede- bi eserlerile bugünkü nesillerin eserlerini karşılaştırarak dedi ki: “ Bu mucizenin kaynağı tahsil ile zehirlenmemiş halkın dimağı- dır. Saltanatın bu millete büyük bir lütfu olmuştur O da milleti okutmaması ve okur yazarlığı yapmamasıdır. Yoksa bütün millet osman- hıca tahsil etseydi, divan edebiyatı ile uyuşturulsaydı milletin dili de okur yazarların dili gibi bozula- cak ve bugün edebi dilimiz bir (acem firmasından ) ibaret kala- caktı. “ Ahmet Cevat Bey, halk dilinin edebileşmesindeki ehem- lüzumunu — anlatarak konferansını şu sözlerle bitirdi; “ Büyük Türk inkılâbını daima metotla, daima ilimle, — safha safha hazırlıyan ve gözlerimizin önünde yazılmış kitaplar gibi yaprak yaprak çeviren büyük Adamımn yaratıcı dehasına bütün imanla güveniyorum.,, Bundan sonra Ali Canip Bey kürsüye geldi ve tanzimattan sonra yazı dilinin geçirdiği saf- haları anlatarak tanzimatçı neslin ilimde —Arap, Edebiyatta İran tesiri altında bir yazı diline tevarüs ettiklerini, Türk milletinin neş'elerini, matemlerini ve Türk dilinin tatlı şivesini divan edebiyatında aramak fai- desiz ve bulmak imkânsız oldu- ğunu söyledi. Ali Canip B. edebiyatı cedi- decilerin asri dillere vâkıf ve asri bir edebiyatın - vasıfları tak- | dir. kabiliyetinde oldukları hâlde | gös. tuttukları yolun sakametini terek dedi ki: —“ Tanzimatçılar ve onları ta- kip eden Serveti Fünuncular an- lamamışlar, bizi — anlamak teyenler, bizim seviyemize gel- sin diyerek yüzlerce, binlerce kelimeleri dile sokmuşlardır. Ede- biyatı cedideciler herkesin yazı dilinde serbestisini müdafaa eden merhum Ahmet Rasime karşı: (Milh bir kulak, milli bir göz vardır. Demek nekadar sahih ise milli bir zevk vardır. demek okadar sahih olduğunu) söyleme- mişlerdir.,, Canip Bey, Ali Şirnevai tara- fından müdafaa edilen güzel türk- çeniz kamusunu bilmediğimizi, kaidelerini araştırmak ve bulmak ihtiyacında — olduğumuzu — ifade ederek: İstikbal Türkün ve Türkçe- nindir.,, diye Konferansını bitirdi ve alkışlandı. Sonra kürsüye gelen Reşat Nuri Bey, beşinci madde hakkın- da hulâsaten şunları söylemiştir. “— Kurultay programının be- şinci maddesi Türk dilinin asri ve medeni ihtiyaçları nelerdir, diye birçok ehemmiyetli bir me- sele ortaya atıyor. Evvelâ türkçenin Aasri ve medeni bir dil olmasından ne anladığımı söyliyeyim. Türkçenin asri ve medeni bir dil olması de- mek bugünkü ingilizce, a İmanca derecesinde bir lisan olması de- mektir. Kelime mevcudumuz on- lardaki kelime mevcuduna ne kadar yaklaşırsa bizim dilimiz de oka- dar mükemmelliğe yaklaşır de- mektir. Bugünkü kelime ihtiyacımızı tesbit için fikrimce en pratik Oölçü — dilimizi medeni dillerle mukayese etmektir. Sayanların temin ettiğine göre fransızca Larous Üniversel de 92 bin ke- lime vardır. Halbuki bizim en zengin lügatimiz nihayet 40 bin kelimeye çıkıyor. Demek ki bah- settiğim fransızca lügatle bizim lügatimiz arasında 50 bin kelime farkı var. 50 bin kelime ne demektir. Arkadaşlar; Garplılarda 50 bin mefhum var ki türkçede teessüs etmiş, umumca kabul edilmiş, lüğate geçmiş bir karşı- lğı yok demektir., Reşat Nuri B. bu bahiste işi tabii tekâmüle bırakmak taraftarı olmadığımı programlı çalışmanın bu sahada oyniyacağı ehemmi- yetli rolü anlatarak izahatına şu suretle devam etti: —“Bizim de çalışmamız, tabiat, e tekâmüle yardım — etmemiz kzımaır. İhtiyaçlarımızın. en büyüğü ıstılahlardan yanadır. Türk dili- nin jenisini kavramış ve men- sup olduğu ilim şubesini hak- kile anlamış heyetler Türk dili- kaynaklarından ıstılalılar nin istifade koyarlarsa — bunların — tutulması için hiç mâni yoktur.,, Reşat Nuri B. bu bahis üze- rinde bazı izahat daha verdi len sonra müzakereye hitam verildi. zengin ederek yeni eli İg- - 4a ĞB p

Bu sayıdan diğer sayfalar: