4 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

4 Ekim 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hili PAZAR OLA HASAN BEY l Darülhedayide İlânını gazetelerde okuduğum Zaman Darülbedayi bizi yedi köy:ün yedi Zeynebini bir sıraya dizip karşılatacak zannelmiştim.. Kapıdan girerken etrafâ bakındım ne Zeynebe, ne Kezibata benzer kimseyi göremedim. Ancak perde açıldığı zaman ynep çıktı.. Lâkin benim anla- diğim gibi yedi köyün yedi Zey- n::bî yokmuş.. Yedi köyün yedi- sinin de ancak bir lek Zeynebi varmış. O da neşeli, şen, şakrak birşey olsaydı ne ise ne, meğer ağlamış suratlının birimiş.. Per- denin beşinde de baştan sona kadar hüngür höngür ağladı. Zeynebin düğünü olur belki biraz eğleniriz diye bekledim. Bir işte uğursuzluk var mı zaten sonu gelmez, ha şimdi ha şimdi derken davalar çıktı, — nizalar çıktı bir türlü düğün de yapılamadı, Za- ie_n yapılsaydı da zerde pilâvdan ize tattırmıyacaklardı ya.. Ken- İdileri sabnede İkir hkır rakı içtiler de dönüp bir kere yarım ağızla olsun: — Siz de arzu eder misiniz?. Diye sormadılar bile.., Beşinci perdenin sonunda jan- darmalar geldi. Kapılar vuruldu, gürültüler, palırtılar oldu. Birşey değil beni de şahit yazacaklar diye korktum. Ne ise perde ka- pandı. Herkes ellerini kızartmaca Oynar gibi biribirine çat çat vur- dular, perde tekrar açıldı. Zeynep, hani o demin söylediğim ağlamış suratlı Zeynep göründü, boyun kırıp selâm verdi, babası olan moruk ta ayni şeyi yaptı.Mıymıntı bir nişanlısı vardı. Alimallah g0- kakta görsem miskin herifi akıl- lansın diye canını çıkarıncıya ka- dar döğerim. O da öksüre tıksıra selâm verdi, “gitti. Baktım herkes çıkıyor ben de çıktım.. Fakat arka sıralar ara- sından geçerken ayaklarımın al- tında bir alay fıslık kabuğu çıtır çılır ezildi.|Mübarek nesne okkası Üç yüz kuruştan ne diye yüz kuruşa inerde Darülbeayie kadar gelir bilmem ki. Oyunu seyrederken arkamda İtoxtınefışığî patlatıyorlar #amım — Zzan- Tramvaylara Ne Oluyor? — — Hasan Bey, dıriliyor, Cakmış. — Desene ki Sonra ikinci ça WWamvaylardan birinci ikinci mevkiler kal- I Sayfiye Dön — Dur Efendi nereye koyacağını biraz düşüney:m. bu iş için zitıninı fazla yorma — Hanım z sakın ğ » 1 Yemin Hasan Bey çok içki içen bir dostuna nasihat ediyordu : | — Dünyada en mukaddes | bildiğin şey özerine yemin et ve | bir daha içme. | Dostu Hasan Beyin sözünü kırmadı yemin etti.. — Bir kadeh rakının üzerine | yemin ederim bir daba içmiye- ceğim, | D İ ——— netmiştim meğer fıstık yiyorlar- I miş. Afiyet olsun, gözü.nüz yok ama Zeydebin zerdesini yiye- medik bari bizede birer avuç fıstık dağıtsalardı. Pazaraola Bundan #onra yalnız bir tek cins tramvay ola- ret bu işte yine birz. yanıyoruz, bunden | mevkiin hayalini hile göremez olacağız! A C ççt VARMI Kİ ——t Kendine eş İstarssn. Hemen ara, varmı ki?.. Kalplerden kalbe esen; Azgin böra var mi ki?. * Bir güzel buldum Fakat, latiyor hep oto yat! ister olur, İster yat; Cepte para var mı ki 7.. * Söyledim gene aman Coşarim zaman zaman.. Dünyada benden yaman, Bir geveze var mi ki?. P.O.H.B. Bilir Hasan Bey “,..,, mücssesesinin Müdiriyet kapısının önünde bek- liyordu. Müdür, içerde yoktu. Bir başkası gelip odacıya sordu. — Müdür B. yoklar mı?.. — Çıktılar.. Nereye gittikle- rini bilmiyorum.. — Daktilosuna sormalı, her- halde o bilir. Hasan Bey söze karıştı. — Hakkınız var Beyefendi, bilir, çönki ben gördüm beraber çıkıyorlardı. Rüyada Hasan Bey geceleri yatarken yatağına kocaman bir süpürğe sopası alıp yatıyordu. Merak edip sordum: — Hasan Bey gete süpürğe sopasile ne yapıyorsun. — Ölen karım bazan rüyama giriyor. Yanımda süpürğe sopa- &ı olmazsa kendimi nasıl mltda- faa edebilirim. üşü | Yabancı birn:ğn | cebimde ne arıyor.. d | yakalar yankesici diye polise teş- Yavuz Hırsız Hasan tramvayda idi. ceketinin cebini karıştırdığımı hissetti. — Ne yapıyorsun hazret, elin Şimdi seni him ederim.. — Ben yankesici değilim!. — Yankesici değilsin de ce- | | bimi niye karıştırıyorsun!. — Şüphelendim del. — Neden şüphelendin?.. — Giydiğiniz ceketin bir ay- nni da ben yaptırdım. Onu çalıp giymiş olmıyasınız diye bakıyo- rum, Sigara Hasan Bey anlatıyordu.. — Ben herkesin ahlakını si- garasından anlarım. ğ — Sigara içişinden mi? — Hayır, sigara verişinden ; Balıklar De;ıı Hasan Boy — (Balığa| yapıyorlar. korkmal. SiT DA — Biraz sonra tekrar .......... enseee vareekKan eeakan e ğemna l ' Hasan Beyin Fıkraları : Borç Alacak Hasan Bey dert yandı: — Çok borcum var, hergün alacaklılarım kapıma geliyor, elle- rinden — nasıl — kurtulabileceğimi bilmiyorum.. Dedim ki: — Zengin bir kız bul evlen, borçlarinı ödersin.. * Hasan Bey sözümü — dinledi. Fakat evlendiğinden bir hafta sonra karısından ayrılmıya kalktı. — Niye ayriliyorsunuz. Hasan Bey, geçinemediniz mi ?.. — Yok, çok güzel geçini- yorduk, karımın serveti sayesinde borçlarımı ödedim. Alacaklılardan kurtuldun. Şimdi de borç iste- miye gelenden kurtulmak - için karımı boşuyorum. Beş Kuruş Hasan Beyin küçük oğlu oy- narken babasının kendine verdiği bir tane beş kuruşluğu yutmuş- tu. Ertesi gün bir doktor çağı- rıp çocağun bir gün evvel beş kuruş yutmuş olduğunu doktora söylediler... Doktor: — Vah vah, dedi, niçin bana yutar yutmaz haber gönderme- diniz... Hasan Bey cevap verdi: — Dün bana beş kuruş lâzım olmamıştı. Bugün lâzım oldu. Senin Hasan Bey yazın Adada otu- ruyordu. Bir gece son vapuru kaçırdı. Otelde yatmak mecbu- riyetinde kaldı. Fakat sabahleyin çıkarken — şemsiyesini — yattığı odada unuttu. Farkına varınca tekrar otele döndü. Otelci odayı Hasan Bey çıktıktan sonra yeni evlenmiş bir çifte kiralamıştı. Hasan Bey odanmın kapısına | geldi. İçerden sesler duyuluyordu: Erkek sesi — Bu gözler kimin? Kadın sesi — Senin.. Erkek sesi — Bu kirpikler ki- min? Kadın sesi — Senin.. Hasan Bey dayanamadı, ka- piyi vürdü : — Eğer Hanımefendi zevciniz Bey bu şemsiye kimin diye so- racak olursa yanılıp senin deme- yin.. Sabahleyin ben unuttum, ize Dökülüyor ) Na çırpınıp duürüyorsun sona şaka denize alılacaksın, — hiç a

Bu sayıdan diğer sayfalar: