10 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

10 Ekim 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Sa ıMemlckel Manıaralımı ', Adananın Cinci Mehmedi Adana ( Hususi) — Burada Mehmet Ağa isminde İranlı bir kahveci vardır. Bu adama Cinci Mehmet ağa derler. Neden Cinci dendiğini merak ettim ve kendi- sinden sordum, dedi ki: — Ben bir gün memleketimde avlanıyordum. Orman içerisinde kulağıma bir ses geldi: — Aman Mehmet Ağa beni kurtar!. Sesin geldiği tarafa döndüm baktım, büyük bir kurd: 1 ağzında ay parçası gibi bir kız vardı, hemen silâhıma davrandım, kurdu yaraladım, —kızı kurtardım — ve evime getirdim. Fakat bu kızın başında iki boynuz vardı, ayak- ları da keçi ayağına benziyordu. Kızla bir sene kadar evimde oturdum, sonra onunla Adanaya geldim. Kahve açtım. O ocakçılık ediyordu, ben garsonluk... — Ama biz görmedik bu ocakçıyı... — Evet güörmediniz, göremez- diniz de, çünkü ocindi, cin olduğu için herkese görünmerzdi. — E... Şimdi yine yanında mı bu cin? — Hayır. Bir gün ben yorgan- cılara başımdan geçen bu vak'ayı anlattım ve ocak başında duran cini onlara göstermek istedim, fakat cin kaçtı, bir daha onu göremedim. Şimdi —© kendisini bulduğum ve kurtardığım ormanda yaşıyor. Bana mektup gönderiyor, fakat bir daha yanıma avdet etmiyeceğini bildiriyor, ben de onun tatlı hayali ile vakit geçiri- yorum. Bana cinci denilmesinin başlıca sebebi budur. — D Ulvi Uşakta İçtimat “Yardım Teşkîlaiı Çok Noksandır Uşak (Hususi) — Burada maalesef içtimat yardım teşkilâti çok — noksandır. — Tifo tahribat yapmakta, vesait noksan oldu- ,ğundan önüne geçilememektedir. H leket hastanesi bütün has- taları istiap etmemektedir. Evelki gün burada pek ha- zin birde ölüm olmuş, bir şehi- din oğlu olan 14 yaşında Sadık isminde kimsesiz ve öksüz bir yavru bakımsızlık ve tedavisizlik yüzünden ölmüş, kefen parası da oladığı için cenazesi ortada kal- mıştır. Bu feci ve elim yoksul- luğu haber alarak cenazeyi ben defnettirdim. Burada bir hayır €emiyetine çok şiddetle ihtiyaç hissediliyor. — Ş. Kaya Antalyada Bir Kahve Yüzünden Feci Bir Cinayet Oldu Antalya (Hususi) — Burada bir bir cinayet, olmuş, kahveci Arap Ahmetle kayıkçı Ahmet isminde | iki kişi arabacı Ahmet ve Hamdi | isimli diğer iki kişi tarafından ağır surette muhtelif mahallerin- | den yaralanmışlardır. Cinayet Arap Ahmedin Ke- miklikteki — kahvesinde — olmuş, kendilerine kahvenin geç veril- mesinden muğber olan arabacı Ahmetle Hamdi — tabancalarmı çekip rastgele atmıya başlamış: lardır. Çıkan kurşunlarda kahveci Arap Ahmetle kayıkçı Ahmede rastlayıp yaralanmalarına sebep olmuştur. Mütecavizler yakalan- | guşlır. | amıştır. Aydın Belediye Reisi Foy- | zi Bey anlatıyordu: Aydında Yepyeni Bir Şehir Kuruldu Çalışkan Aydınlılar Yeni Binalar İçin 15 Milyon Lira Harcadılar Aydın ( Husust ) — sene evvel bir defa daha Aydına l gitmiştim, Düşman istilâsı altın- da Üç defa yanan güzel Aydın ozaman bir harabeden farksızdı. Yangın yerlerinden tek tük sive rilen binalar, Omit verici bir şe- kilde değildi., Yedi #senelik bir fasıladan sonra Aydına yaptığım bu ikinci ziyaret ben de hayrete düşü- recek kadar kuvvetli bir tesir bıraktı. Yangın sabalarında yük- selen binalar ortaya asri bir şe- hir çıkarmış. Yeni binaların hep- si de ayni mimari tarzında yapıl- — * İstirdattan sonra Aydın- da barmacak bir baraka bile kalmamıştı. 40,000 nüfuslu olan şehir sakinlerinden hepsi de hic- ret ettiği için şehir sekenesiz kak mışti. — Yavaş yavaş beş, altı nüfus Aydında yerleşti. Yerleşen- ler tamamen yabancılardı. Zengin sınıf hiçret ettikleri yerde ikamet etmişti. Bu kadar az nüfusla şehri imar etmenin müşkülâtı derhal nayara çarpar. Fakat Aydında yeniden yerleşen halkın çalışkan- lığı şehirde hergün bir binanın yükselmesini temin ediyordu. Aydın çok zengin ve sziraate pek elverişli bir şehir olduğu için buraya bir defa gelen yerleşi- Âli B. Muhakkak| Bir Felâketten Kurtuldu Konyadan Ermenağa gitmek- | te olan Tayyare müfettişi Emin Âli Bey ötomobille Çayıralan köprüsünden — geçerken köprü birdenbire yıkılmış, otomobil ön tekerlekleri boşlukta kalmak su- retile köprüde asılı bir vaziyette kalmıştır. Taliin büyük bir lütfu olan şu baziyet Emin Âli Beyi mühakkak bir ölümden ve pek derin olan uçuruma yuvarlanmak- tan kurtarmıştır. Emin Âli Bey, bu feci vaziyetten sonra kendisi- ni aramıya çıkanlar - tarafından kurtarılmıştır. — Konya: Babalık Antalyada Hırsızlık Yoklur Antalya (Hususi) — Teşvikiye mahallesinde oturan dul Ayşe Hanımın evine hırsız girmiş, bir hamam takımı ile iki lirasını çalmıştır. Burada hiç hırsızlık vak'ası olmadığı için bu hâdise halkta hayret uyandırmıştır. Çerkeşte Maliye Vekili Tetkikat Yapıyor Çerkes (Hususi ) Meb'usu- muz ve Maliye Vekilimiz Abdül- balik Bey kasabamıza gelmiş, tetkikat yapmış, kasaba halkı ve köylülerle temas ederek dertleri ve şikayetleri dinlemiştir. Meb'usunnuz — burada büyük merasimle karşılanmış, kasaba taklarla süslenmiştir. Vekil Bey yapılan tezahürata ve gösterilen misafirperverliğe teşekkür etmiş, ve tetkikata devam etmek Üzere l Eski Pazara gitmiştir. Yedi | Aydının Güzol eserlerinden Bey camli yordüu. Çalışkan halk kazandığı için hem kendilerine birer mes- ken ediniyor; hem de servet sa- P hibi oluyordu. On sene içerisinde Aydında inşa edilen binaların kıymeti 15 milyon lirayı buldu. Yavaş yavaş şehrin ahalisi on yedi bini buldu. Vilâyetimizde çalışkan — vatandaşların işsiz kak- ması İbtimali yoktur. Senenin muhtelif zamanlarında İş bulmak için Aydına gelenler, maişetlerini temin etmek imkânını elde et mektedirlar. Şehrin nüfüsu — azdır. Her vılııdış burada iş bu- lıbılır Memleketimiz iki, üç yüç bın nüfus besliyecek kadar zen- gindir. Aydın ovası, Selçuka ka- dar tamamen mümbit ve mah- suldar oluşuna göre milyonlarca nüfus besliyecek bir » kabiliyette- dir. Yeterki bu arazi lamamen zeredilmiş olsun. Şehirde bir sinemadan başka eğlenecek, halkı toplu olarak bir araya getirecek hiçbir vesile yok. Buna mukabil şehirde elliyi te- cavüz eden kahvehane var. Halk | geceleri saat ona kadar kahve- lerde yakit geçiriyor. Saat on- dan sonra sokaklarda kimse kalk- miyor. Sokaklarda hiç kadına tesadüf edemeyişim olmuştur. Ben bunu evvelâ, halkin ve ailelerin yaz münasebetlle bağlara, bahçelere çekilmiş olmalarına hamletmiştim. Fakat anlattıklarına göre; Ay- dında kadın azmış, Şehirde yalnız bir ortamektep vardır.. Bu mektep koca Aydın vilâyetinin ihtiyaçlarına — tekabül etmediği gibi, civar vilâyetlerden gelen talebelerin de ihtiyaçlarına cevap verecek mevkide değildir. Aydın Demiryolu kumpanyasının temin ettiği bir motokarla her sabah talebeler Nazilliden Ay- dına gelip mektebe devam etmek imkânını buluyorlar, Her hâlde Aydında bir lise tesisine lüzum vardır. — Adnan Muşun Karpuz Ve Ka- vunları Pek Meşhurdur Muş (Hususi) — | Muş karpuzları da — büyükliğile meşhur olan Diyarbekir kar- puzlarına rekâ- bet etmiye baş- lamıştır. Mahsu- lün en küçüğü beş okka ge- mekte ve sıra malı beş okka ile 15 okka arasında tehalüf elmel;lodir. Reıımirlıi 3“şbııderdi- ğim kar; 31 kilo 'amdır. a Bu kl;::uı burada ktîı'ı pa- ra ile 13 kuruştur. Gümüş p: ile 5 kuruşa almak kabildir. Kavunlarımız da nefasette em- salsizdir. (120) kavanluk bir ara- ba bir banknota — satılmaktadır. Çirkinovada Sıtma Tahribat Yapıyor Mektep Lâzım Çirkinova ( Hususi ) — Kasa- bamız Antalyaya on beş kilomet- ro mesafede kâin, 60 haneli ve beş yüz nüfuzlu büyük bit köy- dür. Köy balkının kısmı azamı mübadildir. Bu sene köyde susam ve karpuz mahsulü pek bereket- lidir. Yalnız sıtma hastalığı fazla | tahribat yapmaktadır. Fakat sıt- ma ile ciddi surette mücadeleye başlanmıştır. Gelecek sene köyde sıtmadan eser kalmıyacağı kuv- ? Fİ ı'!k“'îı Zerzavat çok ucuzdur. Bir okka domates 30 para! Beş patlıcan bir kuruşa, bir okkı sovan 40 paraya, bir okka en nefis bal 25 kuruşa satılmakta- dır. Bunlar klgıl para fiatıdır. Bir kâğıt lira 52 kuruşluk gümüş para mukabilinde tepdil edilmeklıdir; Merzifonda 10 Bin Liralık Bir İhtilâs Yapıldı Merzifon ( Hususi ) — Mab- müdürü Raif B. iki tahsildarın ( 10300 ) lira para ihtilâs ettik- lerini tesbit etmiştir. Her iki memur da tevkif edilerek Ad- liyeye * verîlmıı vetle ümit edil edir Köyde mektep olmadığı için çocuklar tahsillerine devam ede- memekte ve köylüler bir mektep tesisini rica etmektedirler. Ölümünü Bekliyorum! Sık sık işitiyoruz, ç tunlarında da okuyoruz! satılmıyor !.. Bu, ekmek yor gibi aykırı bir iddia için teessürden evvel uyandırıyor. Tarla ekiliyo? Buğday alınıyor demektif men dönüyor mu, un Çıl mektir. Fırın yanıyor mü, ©| yapılıyor demektir. Hoş: " dar uzun istidlâllere de yok. Hayat ile tegaddi yürür. Birinin varlığı varlığına delâlet ve şahadet Ekmekten daha kıyif gida olan kitabın satılt! kabul etmek te şu kıyasl mümkün değildir. Kitap yorsa kitap başılınamak lir. Halbuki her gün yeni tabın basıldığını ve - kiti mizin da sermayedarlar kuvvetli birer mevki tu! biliyoruz. Ben o iddia ile bu b bir türlü telif edemediğif bizzat bir (kitapçıya ( ettim, — merhabalaştıktan gelişimin sebebini kısaca af — Kitap satılmıyor, d!? Eğer bu iddia sahih ise " dükkânlarının yavaş ya panması lâzmgelirdi. Biz şahit oluyoruz, şurada yeni kitaphaneler açıldığın! yoruz. Ne buyurursunuz ? Hem müellif, hem tâbi kütüphane sahibi, birkaç. dalgınlaştı, camekânlardaki sız. kitaplar üzerinde dolaştırdı. gamlı — gamli — çekti: — Sen dedi, tarih rindensin, tariht fıkralar sun, Üsküdarlı — şair fıkrasımı bilmiyor musun 7 — Onun fıkraları Hatta şair “Âni,, Hanıma harf oyunu da meşhurdur. şair erkeklere tefevvuk — € besliyen bu hanımın © üzere divanını alan Süruri, les beyitlerinde küçük bir © yaparak ve divanı da eld gezdirerek şaireyi malamat , ınkııııı!ı. Acığı sizin W dığınız fıkra hangisidir ? — ğî Süruri ıe:;ınlerdei namına üzenip bezenip, gÜ7 zahmet çekip güzel bir yazar, bizzat götürüp sunâfi) len caize bekler, zengin hasis imiş, ıldıunız, köfü bir kahve ile şairi savar. müteessir olur, küçük daha gönderir, kasıdeld’ bedeli bulunduğunu ihtar | Yine bir şey koparam' uzun bir hicviye yazar, ht güzel boyar. Fakat lıu da netice çıkmaz. Bu seftf gücünü bırakır, hergün M ginin kapısı önünde d0 bqlır İlkin medih ve s00 vedilmiş olan adam, şairf' inadını görünce pencereyi — Yahu! - der - kasid” dın, aldırmadım. Sitem etli :::ı ı:ermedâm. l"g'cvg'îe 'N ak asmadım. Şim edip te burada dolışıyolj Süruri, şu cevabı verirt | — Ölümünü bekliyorut j bir de mersiye yazıp vazi tirmiş olayım, İşte bizde ayni haldeyif, '! bastık, olmadı, Bunu bast' $ madı. Nihayet iflâs topun” lemiye karar verdik.,, Bu izahtan sonra #ij ki ekmek, biçmek değil€y her dönen değirmen oluğ” un akmiyorl. — pf

Bu sayıdan diğer sayfalar: