16 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

16 Ekim 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Rekoru Kırıldı Maruf Jeo Fransız gazetecilerin- den London, - birkaç gün | evvel bir taksiyi durdurarak — kendisini Sante hapishanesine götürmesini söylemiştir. Pek saf bir- adam olan — şoför hapishane — ismini işilince — suratını ekşitmiş, — fa- kat — (bir şey söylemeden gazeteci Jeo Londonu otomo- biline almış ve hapishane yolunu tutmuştur. Otomobil Sante hapis- banesi önüne geldiği vakit Jeo | London otomobilden inmiş ve şoföre kendisini beklemesini söy- liyerek hapisane kapısına doğru Şoför biraz düşündükten âon- | ra hapisane kapısından içeri gir“ mok üzere bulunan , müşterisine: “Mösyö, — Mösyö, — affedersiniz amma, siz orada çok mu kala- | sormuştur. | Jeo London hiç İstifini bozma- | caksınız ? , — diye dan: “Eh.. yeceksin.,, — diyerek kapısından — içeri — girmiştir. müddet hapishane — müdürü iki sene kadar bekli- Bir görüştükten gonra dişarı çıkan | Jeo London otomobilin kendisini | beklemiyerek — gitmiş — olduğunu görmüştür. Dünyanın En Kıymetli Atı Londra (Hususi) — İngilterenin, hatta dünyamın en iyi- yarış atı elan “Solarlo,, mezadâ çikarılarak 49,350 İngiliz lirasma satılmıştır. *“Solario,, şimdi tam on yaşında- | dır. Bir yaşında iken Lort petford tarafından satin alınımş - ve Lord daha o sene yarışlarda İngiliz lirasından fazla para ka- zantmıştır. Geçen on sene zarfında gerek “Solario,, gerekse onun (Çoçuk- ları ve torunlar) hesapsız yarışlar kazanmış ve Lord Petford bu sayede bir hayli para toplamıştır. Yarış meraklıları " “Solario, ya sahip olmak için birçok çarelere baş - vurmuşlar, * fakat —muvaffak olamamışlardır. — “Solârio,, Lord Petford tarafından mezada çıka- rılmca talipler Çoğalmış, takat başında Ağa Han, Lord Glenli ve Lort- Rozberri gibi maruf zevat bulunan — İngiliz at “ıslah sindikası “Solario,, yu İngiltereden harice çıkarmamıya karar vererek mezada gitmişlerdir. Mezatta asıl mücadele “Selario,, yü elde etmek istiyen Amerikalılar ile “Solario,,- yu İngiltereden harice çıkarmamı- ya karar veren sindika arasında başlamıştır. — Fakat — * Solario - ( 49,350 ) İngiliz Tiras'na |çık nca Amerikalılar ortadan çekilmişler ve böylelikle meşhür yarış atı yine İngilterede kalmıştır. Otomobil Kırsızlığı Amerikada Şikago şehrinde geçen eylül ayi zarfında muhtelif garajlardan haydutlar ve bırsızlar tarafından tamam 3,375 otomobil çahamıştır. -Ayni ay zarfında Şi- kago piyasasında satılan otomo- billerin miktarı ise 2,25ödir. Almanyada... Berlin zabıtası bir hırsız çete- sini yakalamıya * muvaffak olmuş- tur. Bu çete uzun zamandanberi yalnız ötomobil. hırsıliği ile meş- | gul oluyor, fakat bir türlü yaka- lanmıyordu. — Zabitanin son defa aldığı tedbir sayesinde - çetenin bütün efradı yakalanmışlardır. Çete 1930 senesinde — teşkil edilmiş ve iki sene zarfında 2,000 sokaktan geçmekte olan | hapishane | 20,000 | - SÖ N POSTA IKRAMİYELI 'SOKAK SATICILARI 'Paketin İçinden Çıka Çıka Parmak Kalınlığında Bir Bebek Çıktı! Yağma Be b YUZ Paraya Bisiklet, Beş Kuruşa Gramofon!.. — Ne yapalım ağabey... düdük bu kadar öter işte.. — Ben istemen.. Ötse de iste- Bu | men... Düdüğü nideceğüim.. Sen bağa içinden dildüh çıha- cah desendi ya... — Hiş.. Bana bak... Sen, şimdi bu düdüğü aldın mı; alma- dın mi? — Almadım ülen!.. yap yapacağını... Horozlanmaktan Di hedi birşey — çık- mıyacağını anlamıştı. Derhal ya- | hmini alçalttı. — Zati ziyana alıştık... yok, düdük bizde kalsın?.. Zarar ten Sonra etrafında toplanan ka- labalığa döndü. — Beğenmediği - düdüğe ba- kın... Düdük değil, can — kurta- ran... Burada öltür, Aksaray pa- zarında — dinle.... Tabancayı: ne “iktiza , efendi? Gece karşına hirsiz “çık diye düdüğü, — yetmiş ayağa kalksın... Beş kutüşluk ikramiyeli (!) bir bisküvı - için bu — kadar , görültü yapıdığına şaşmayinız. Eğer, bir cuma gönü, herbangi bir meydan- dan geçerseniz, buna benzer ne- ler duyarsınz. iki | met olmadan elinizde iki parçaya | meşguldü: Ağcında uzun uzun — ötürdük- | korkma,.. Çal | maballe, | Son günlerde dikkat ediye- | rüum: yaşı ön beşten aşağı heka- dar mektep kaçkımı varsa, hepsi- nin koltuğu altında bir - işporta, avaz avaz haykırıyor: | balık arasından biri atıldı :| — Boğ yök! boşuna parâ yokl: | kutu, insanda merak uyandırır: — Acaba içinden ne çıkacak? lçındrn çkan şeyleri ben ——— aa den la> ötomobil Çetenin mükemmel bir imalât- Kapalı hanesi de meydana çıkarılmıştır. | Hırsızlar. çaldıkları - etomobilleri bu unalâthaneye sokarak - birkaç saat yarlında boyamak — ve bazı | tadilât yapmak surelile tanınme aşırmıştır. | daima | | | | yacak bir hale getirdikten sonra - gene çeteye dahil ulan simsarlar vasılasile satmaktalarımı Yapılan tahkikat neticesinde hırsızlar çaldıkları - otomabillerin mühim - bir kısmını sine sevkederek o civarda sallık- ları anlaşılmış ve bunlardan bir kısmı meydana çıkarılmıştır. | Yanm saattir Allah bereket ver- | sin, Hamlite e 'Layipzig, Magdeburg ve havale- | bir bebek... Bir sokak niyetçisinin önünde... size söyliyeyim: Üç yaşında bir çocuğun parmağına zor giren minimini balkalar, kullanmak kıs- ayrılan yaka düğmeleri, ucunda mavi boncuğu sallanan çıtkırı | dım bilezikler, nadiren bir küçük lâstik, ötmiyen bir düdük, bir masura — iplik, tenekeden — bir yükslük ve hep buna benzer vır züvir şeyler... Dün, baktım açık gözün * biri. | Sultanhamamına | giden yolun uğzını tutmüş saçli sakallı adamları kafese koymakla Yenieamiden — Yalan yok, hile yok... kuruşa. bir gramofon.. raya bir bisiklet satıyoruz... kazanıyor... Beş üz pa- ”| Alan | Masanın üstünde -" Rabbin | bana bir nimeti varsa o da sen- sin!,, şarkısını çalan bir gramofon. | Ayakları havaya — dikilmiş bisiklet, altın kaplama kol saatl- leri, el kalınlığında paket paket | çikoluka.. Bu — hediyeler, — aylardanberi ayni yerde — görülür. — Hikmeti | huda içlerinden bir-tanesi eksil mez. Fakat yöz boyamaktan ya- üstlerine uyar olmaz. Sarı bir adam elinde bir bis- kutusu, uzaklaşırken kala- bir na, sakalhı küvi — Efendi, aç bakalım şunu.. Kutu, büyük bir heyecan içinde yavaş yavaş açıldı. Herkes, biribirinin — omuzundan — bakıyor. Derken, çıka çıka ne çıksa be- genirsiniz? Parmak - kalınlığında Sarı sakallı adam, utancından birkaç renge girdi. Çaktırmadan birisi alay ediyor : — Bey baba.. Yite taliin varmış. Çocuğuna verirsin oynar!, Çarpık ” omuzlu bir delikanlı ağ- zındaki sakızı çatlarak lâfa ka- | rıştı: . — Ben hepsinden kârlıyım. « ağaım büş duürmüyor.. Ne çıktı sana... Ağzıni açıp . gösterdi : — Sakız! Gürmüyor demindenberi çiğniyorum.. — Yumşak m, sert mi? — Kayış gibi... musun | seydil. | söyliyecekti. — Bir kutu daba al, bu sefer de içinden belki balmumu çıkar. İkramiyeli bisküvi satan çocuk | her yolcunun haline münasip bir şey bulup söylüyor ; yaşlı bir adam geçerken : — Gel, bey baba... Mübarek cuma günü yavrucuğu sevindir... Bir çocuk görünce : — Küçük Bey... Sinemaya yayan gitme, gel sana bir bisiklet vereyim ! Kalabalığa hayran bakan Mısırlıya : uzaktan uzun hayran fesli bir — Sabahukum bilhayr efen- | dina.. Hediye - Kıtir.. Taal.. Bakkal çırağı kıyafetli birine : — Ustamın dükkânında çok.. Deme! Bu mal başka inal..- Beş kuruşa hem bisküvi - ye, hem taliimi dene.. Yahudiye, Ermeniye, Ruma, ayrı ayrı kendi dillerinden sözler Taal ya | söylüyor. Kalabalık, biraz aralah: perde perde | dığı zaman, sesini | yükselterek: — Yağma be: Yağma gidi- yar be.. Yanktı, yahu.. Birkaç | kuta da bana birakın! diye hay- kırıyor. Bir aralık bisıklet üzerinde | geçen çocuğu yolundan çevirdi: Kulağına bir şeyler - fısıldadıktan sonra, çocuk — mâsanın — Üstüne | çıkti: Artık, gırtlağını bağırıyor: — İşte söylesin... — Bisikleti kimden aldığını anlatsın!.. Çocuk kalabalıktan sıkılarak pençe pençe kızardıkça çığırtkan sesini bir kat daha yükseltiyor: — Susma!.. Söyle. Yalanım varsa yüzüme vur... Bisikleti ne- reden kazandın?.. Biraz daha sıkıştırılsa — çocuük, işin — doğrusunu apaçık Bu tehlikeyi çığırt- kan da sezmiş olacak ki onu ma- üstünde daha fazla . tut- yırtarcasına galiba sanın madı. Uzun buruünlü bir. herif, elini kutuların arasında dolaştırıyor: — Düşünme çek bir tane... — Haydi kader, kısmet... — Şuradaki.pek kabarıyar: — Ben olsam, — başındakini alırdım.. Nihayet bir tane seçti. Tam içini açarken, birdenbire bağıra- |İncirlerimiz lfçm Temenniler Germencik incir müstahsillerin” den Zincirli zade Nuri, M. Kemal Hacı Ömer zade Refik, Mebmet, Kırpıkbıyık zade Hüseyin, Sayızati Mehmet Efendiler gönderdiklell bir mektupta incirlerimiz bir kaç senedir satılmadığı için çok mkın- | tida olduklarını ve Aydın valisi Fevzi Beyin bu sıkıntıya medar olmak için her memura bir lirar hık incir aldırdığını yazmaktadırlar: İncir müstahsilleri mektuplar rında bu usulün bütün bükümet memurlarina teşmilini ve halkı da en İyisi on kuruşa satılal nefis incirlerimize rüğbet etmele- Fini rica elmekte, aksi takdirde İncir istihsal ve İmalâtımızın tar rihe karışmak mahkümiyetinde oldnğunu bildirmektedirler. Halkımızın hem sihhi faidele- leri bulunan, hem de memleket mahanlü olan incirlerimize rağr : beti pek mühim olan bir tica- retimizi meabvolmaktan — kurta- | racaktır. Çirkinova Bahkesir Orman Fen Memur- larından Antalyalı — Şinasi yazıyor : — Gazetenizde Çirkinovaya nit bir mektup gördüm. Bu kö- yün asıl ismi Çirkinobadır. heri yirmi beş okka gelen ve Bamya oğlu karpuzu denilen kar- Bey yün iklimi, havası, suyu güzel olduğu iİçin senede dört defa mahsul verir. Ziraatçilik çok mütekâmil ve halkı çok mede- nidir. Buna rağmen köyün çirkin isminin neden doiııtmlmedığiıu | bir türlü anlıyamıyorum. Bu iemi değiştirmek lâzımdir. rak kutuyu elinden fırlattı: — Vay anasını be 1. sızıyordu. Meğerse, — taliine (!) bir deste dikiş iğnesi çıkmış. lan uzün burünlü dürüp dürüp söyleniyordu: hükümet yasak mi, göz göre — Efendim, etmeli bunları.... aldatıyorlar. Etraftan sesler: — Vallahi- içinden arı çılılı sandım... Ne bağrıştı o... Çığırt — kan, bu hâdise ile ne"ııl değil, kalabalığı dağıtmamak için yeni çareler buluyor: — Bizden söylemesi. sizden inanması... Yüz paraya bir gre- mofon.. Beş kuruşa bir bisiklet.. O sırada geçen bir hocaya: — Hocafendi.. Senin abdestin vardır, gel şuradan besmeleyle bir tanecik! sına bakmadan uzaklaştı. Kalabalık artık iyiden- iyiye atalanmıştı. yığın halinde yolu - kapladığına bakılırsa, çığırtkanın boşuna nefet tüketmediğine Sör gümüş ise süküt derler. — Sermayesi — palavradan iburet olan bu âyâk katıcilarımi gördükten sonra, gelin de bu meselenin doğruluğuma inanım.. x * | geee A Be- ; puzları ile meşhur olan bu kös * gayet ” Parmağından damla dami kan Canı pek. tatlı öldüğü anlaşır W yeni * Hoca, başını sallıyarak, arkar — Çikolata 've bisküvi — kâğıtlarının Adeta kocaman bir — hükmedebiliriz. * altındır; -

Bu sayıdan diğer sayfalar: