8 Kasım 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

8 Kasım 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

& Sayfa © TT TU Dünya Hâdiseteri | j____—___—._ AÂmerika Haydut- ları Yeni Kazanç- dlar Arıyorlar Şikagodan bildiriliyor: Ameri- kan Reisiclmhur intihabı en hâd safhas na giriniş bulunuyor. Umu- mi variyet hklı mevkilerine bakılacak olursa, bu defa intihabı demokrat fırka- sının mümessili olan Rozveldin kazanazağı — müuhakkak - gibidir. Rozveldin — Reisicümhur - intibap edilmesi demek, içki yasağına veda etmektir. Halbuki bu yüz- den Amerikada büyük ve gizli bir ticaret tecssüs ve inkişaf et- miştir. İçki kaçakçıları, hergün milyonlar kazanıyorlardı. Yasak ortadan kalkacak olursa bu ka- zanç ta kaybolacaktır.. Onun içindir. ki kaçakçılar şimdiden ve namzetlerin karşı- | | tertibat almıya ve bunün yerine | yeni yeni kazanç menbaları ara- miya — başlamışlardır. Buldukları menbalardan biri Şikagonun süt nakliyatına vaz'ıyet etmek iste- mek olmuştur. Fakat bu nakli- yat daha evvel elinde bulunduğu için kaçakçılar sindika ile müzakereye girişmiş- ler, fakat iki taraf anlaşamamış- lardır. Bunun Üzerine kaçakçılar, Süt Nakliyat Sindikası azalarını ölümle tehdit ettiklerinden şimdi şehirde süt makliyatı muhafazası altında yapılıyor. Ka- çakçıların başında Hamfris ismin- de tehlikeli bir haydut vardır. Kendini Unutan Adam Paristen yazılıyor: Civar ka- sabalardan Nöyyide, garip bir hâdisenin — tahkikatı — yapılıyor. Fakat şimdiye kadar vaziyeti ay- dınlatacak bir ip ucu elde edile- memiştir. Vak'a şudur: Geçen hafta kasabanın cadde — üze- rinde bulunan evlerinden — biri- nin — kapısı açılmış, — içeriye 25-30 yaşlarinda bir genç girmiş, €ev balkına biçbir şey söylemeden soba başına geçerek - olurmuşur. Üzerinde, Küviyetini isbat ede- bilecek hiçbir vesika bulunma- dığı gibi adamcağız ağzını açıp da bir tek kelime bile söyleme- bir sindikanın * zabıtanın | | başkalfası kapının miştir. Fakat muntazam bir su- | rette yiyip İçmekte, kendisine gösterilen — yatakta yatmaktadır. Bu esrarengiz adamın deli ol- duğuna delalet edebilecek bir fevkalâde hali yoktur. Almanyada Siyasi Ahlâk! Berlin — Sabık Alman impe- ralorunun ikinci — oğlu — Prens Ogust-Giyom Hitler fırkasının ha- raretli taraftarlarındandır. Prena Ogust bundan evvel çelik miğ- Ferliler fırkasına girmiş, Üç sene bu fırkada azalık etmiş, sonra ayrılarak Hitlerin Milliyetçi Sos- yalist fırkasına intisap etmiştir. Prens Ogust geçen gün spor sarayında tertip edilen siyas! bir Toplantı - münasebetile hüküme- tin siyasetine şiddetle hücum et- iği gibi Çelik Miğferliler Cemiye- grlâl ılı:el:ten çıltiıl:v miştir. Bunun —üzerine cemiyet bir beyanname neşretmiş, Pren- sin fırkadan çekilmesi sebepleri- vini halka ilân etmiştir. Bu be- yannamede deniliyor ki: “Prens Ogüst — cemiyetimize 1927 senesinde girmiş ve nizam- namelerimize riayet edeceğine dair yemin etmişti. Üç sene sonra ce- miyetten ayrıldı. Gösterdiği sebep şu idi: Kendisine lüzumu kadar bürmet — edilmemesi, — nutuk ve resimlerine . fırka — gazelelerinde kâfi derecede yer verilmemesi.. e S | TARİHİ MÜSAHABE Sevda Hatun, Perişan Olmaktan SON POSTA Kurtulmuş, Irzını Kurtarmıştı Fakat, Bu Korkunç Macera İki Gün Sonra Kanlı Bir Netice İle Düğümlendi Ak sakallı zamane veziri, gün- lerce süren azgın bir ihtiras yor- gunlüğile uzandığı sedirin Üze- rinde doğruldu ve bağırdı: — Bre veletler... Kandesiz?.. lçerde gürliyen bu s€s dışarda büyük akislerle dolaştı. Kapı eşi- ginde bezginlik uykusu keatiren çavuş ağa hemen fırladı ve ak sakallı — vezir devletlinin karşı- sıada dize geldi. Vezir, bir türlü sönmek bilmiyen hiddelile tekrar bağırdı: Bre haydut... Karşımda iblis gibi kırılma... Soruştur ba- kalım, Sevda nicedir.? Kapı çavuşu, vezir efendisinin emrini — dinlediklen — sonra yer öpüp derhal dışarı uğradı ve harem kapısına dayandı. Haremin yanıbaşında evin yaramaz bir evlatlığını haş- hyordu. Kapı çavuşunun: — Destwurl! Diye haykıran sesini duyunca yerinden zıpladı. Hele vezir dev- can kulağile büsbütün en- letlinin iradesini dinledikten sonra dişelendi. Fakat uzun tecrübe yıllarının kazandırdığı çok - bil- mişlikle kendini çabuk topladı ve kıvrak bir eda ile çavuş ağa- ya cevap verdi: — Kahbenin kulluğundan medet umulmaz amma.. Sanarım ki — sa- baha kalmaz, çaresizliğini anlar, Efendimize öylece buyurasın, Ak sakallı vezirin haremde oynanan komedyadan şu dakika- da haberi olsaydı geniş kıvrımlı palasını kapar, koca konakta biçip doğramadık tek kişi bırak- mazdı. Fakat o, buf kamedyadan habersizdi. Sevda hatunun vuslât hulyasile coşan yüreğine teselli damlatıyordu. Hele çavuş ağanın ağzından baş kalfanın cevabını duyunca intizar ateşinden sıyrıla- cağına inanmamak için sebep ! kalmıyordu. Sevda hatun, göz yaşlarının | çizdiği billür perde arka ından sözülen meftun bir güzellikle c OÖglüstün eski cemiyelini — tenkit edecek birde yeni intisap ettiği fırkada cereyan ettiği iddia — olu- nan nmumi ahlâka aykırı vakala- rı göz Önüne getirmesi şayanı tav- myedir. » Bu beyanname, siyasi meha- Çelik migferliler cemiyeti, Prens l filde derin bir tesir uyandırmıştır, DÖ e # — SA7 Ko a w çe S | ( Hcte- 8- 2ci TEŞRİN D3T u: 187 ai| Vak'ı JExrat |Jvanat Gümz) |1 40lü soğAnşam Ji — | .6 59| | uğe (6 se|r ö8| vanı. Ji 03 l14 33 ikia . |9 42 4 di vasac ÇN SI |4 57 Ak sakallı Vezir ateş püskürüyordu bugün daha cazip ve daha olgun görünüyordu. Bu eşsiz güzel, ta- mam üç gündür, güzelliğini pe- rişan etmek istiyen ihtiyar vezire teslim olmamak, irzını hırpalat- mamak için çok uğraşmış ve ilk merbalede — muvaffak — olmuştu. Sevda hatunun, şeytan zekâsile tamamlanan güzelliği karşısında baş kalfa bile, merhamet demi- yelim, fakat muhakkak ki sinir- lerine kadar - işliyen bir cezbe duymuştu. Zeki güzel, şimdi karşısında duran - kalfa kadınn — yüreğini okur gibi olmuştu. Sevda hatun, bu anlayışını ihmal etmedi, hiç vakit kaybetmeden kalfa kadının ayaklarına sarıldı ve inledi: — Evelallâha, —sonra sana sığınırım soltanım. Beni parçalat- mal.. Namehremime yaban eli değdirmel.. Kurnaz kalfa kararını çoktan vermişti: Bu yüzel dilbere yazık ettirmiyecek, onu bir kuş gibi geldiği yere uçuracaktı. Kalfa, bu düşünce ile ayağının altında kıvrılan kız delikanlısına, okşıyan bir meltem gibi seslendi: — Doğrul — bakalım — güzel kumru.. Gel peşimden. Şimdi kalfa kadın önde ve Sevda hatun arkada, — konağın ışık görmiyen rutubet bavalı da- racık dehlizlerinden geçiyorlardı. En alt katta simsiyah bir udaya girdiler. Kalfa şefkatle seslendi: — Çıkar fistanını, al şu pır- tıları arkana tak. Sevda hatun artık kurtuldu- ğgunu, daha doğrusu kurtarıldığını anladı ve sevincini karşısındakine de anlatmak istedi. Fakat kurnaz | kadın, güzel Sevdanın İnce du- | daklarını parmaklarile bastırarak | bir ikaz tenbibi geçti: — Sakın, dedi, sakın ha. ! — TAKVİM — SALI Ruml 1851 f26 » lct Teşrim « 13ki Arabi 8 - Recep | sakallı vezirin konağında bir | | vezir efendisine anlatmıştı. Muh- Ses edeyni deme.. Beni de yakarsın, * Koca konak mabşer gürültü- lerinin korkunç akislerile çınlıyor- du. Ak sakallı hırçın vezirin sa- ya saçan ağzından küfür, tehdit ve ölüm fırtınaları savruluyordu: — Bre alçaklar.. Bir kahpe- ciği hifzedemediniz ha l.. — Gidi mel'uneler.. — Bre hayırsızlar.. Yedirdi- ğim nimet gözlerinizi kör etsin!.. Vezirin hiddetini teskin etmek mümkün olamıyordu. Körpe ca- riyelerin fıkırdaşmaları, tecrübeli kalfaların dil dökmeleri beş para etmiyor ve ak sakallı vezir dur- madan ölüm tehdidi saçıyordu: — Bro haineler. — Hepinizi itlere lokma edeceğim !.. * Sevda hatun, karanlık odada arkasına geçirdiği erkek urbasile konağın gizli kapısından bir gök ge gibi çıktıktan sonra hiç dur- madan sevgilisinin. yanına koş- muş, kendi gibi güzel gönüllüsü- ne kavuşmuştu. O sevinç içinde konakta neler olacağını, yahut neler olduğunu aklına bile getir- miyor, sadece üç gün süren kor- kunç macerasını sevgili erkeğine titrek sesile anlatıyordu: —Çifitlar sürstin hınzırıYÜzeri- me tamam sekiz defa saldırdı, ve- | lâkin tek telime bile el değdire-| medi. Ölümü —gözüme — aldım, fakat teslim olmadım. Heyecanla başlıyan ve heye- canla biten her cümlenin sonunda iki sevgili başbaşa verip sevinç yaşları - döküyorlar — ve Sevda hatun tekrar — anlatıyor, tekrar ağlaşıyorlardı. Bu maceranın son — perdesi kapandıktan iki gün sonra ak facianın oynandığını görüyoruz. Baş kalfanın ekmeğine ve mev- kiüne göz diken sefil bir rakibe, onu ele vermiş, gizliden gizliye seyrettiği komedyayı ak sakallı teris vezir bu hikâyeyi sükünetle dinledi, yerinden bile kıpırda- madı. Fakat ertesi gün konaktan eller Üstünde çıkarılan bir tabut, baş kalfanın cenazesini ebedi metfenine götürüyordu. — N. F, Lâmbasız Bir Sokak! Dün akşam matbaamıza bir kari- imlz geldi va yana yakıla şu g to bulundu * Türbeden Za na dönen sokağa saptıma, — Mal sizin matbsaya gelip bir gazeto almak- tı. Yağmur yağıyordu. — Yerler çuımur olmuştu. Sokak ortasında ufak sük- ler hâsıl olmuştu. Seke eeke güç Zaptiyekapısının önüne kadar gel dim. Burası zifiri karanlıktı — etra göremiyordum. Nereye bastığım yordum. —Nasil — oldu — bilmiyorum, birdenbire ayağım kaydı vo yuvarlan: dim. Görüyorsunuz Üstüm başım çar mur İçinde. Belediye bu sokağa elek- teik koymamış. Hiç olmazsa sizin matbaanın yoluna bir Iâmba assa no olurdu? Kuzum Allah aşkına yazıp çizia de Po'ediye şuraya bir Tâmba assın!.. Yağmur Ve Tramvay Yağmurlar başladı. İkinci mevki tramvay arabaları tıklım — mikliım de- luyor, berkesin ıslak elbiresi piribirin yapışıyor. Ve tıramvaydan çıkanların elbiseleri etüvden çıkmış gibi binlir buruşuk içinde kalıyor. İzdiham, s- kıntı da caba... Tramvay ş'rketl kiç olmazsa bu havalarda biraz fuzla ara- ba tahrik itse ne olur. Açığa Çıkarıldım Bon Urla tütün inhisarı takip amiri idim. Bilâhare açığa çıka- rıldim. Şimdi bir yere tayin edi- lemiyorum. Koruma sandığındaki paramı almaklığım için ne yapa- yım, — Sait biraz Pazar — mahallesinde 41 numarslı hânede Şevki Boeyo: Böyle bir teşebbüsten habe- rimiz yoktur. Yalnız kanunlar ma- kabline şamil değildirler. Bu ka- ide adeta bir düstur mahiyetinde her yerde kabul edilmiştir, bu ih- timalle sualinize ihtimal vermi- yoruz. l.. Lâmia Hanıma: Sorduğunuz artist sinemadan ayrılmıştır. Şimdi tiyatroda çalış- maktadır. Yeni Neşriyat Yeni Türk Meocmuası Büyük Klütür Mecmuasıdır. © inci sayısı çıkmıştır. Çok kiymetli ve değerli muharrirlerin makaleleri vardır. Mehs met Emin Beyin ( Borgaon )un meşr hur esterinden yaptığı tercüme ayrıca ilâve halinde verilmektedir. Hor mü- nevver okumalıdır. Azarbaycan Yurt öligisi - Ayda bir çıkan bu mecmuanın 10 un” c0 sâyım neşredilmiştir. İçinde Tlrk diline, Azerbaycana, Kırıma git kıy- metli makalalar vardır. KU i İktisat Teşklâti— Ve Cemib> şöt sermayedarlığı, isımi allıuda tot- kik mahsulü - küçük bir formalık — bir eser — neştedilmiştir. Şen Çocuk — 15 günde bir çıs kan bu mecmaanın İ0 uncü sayısi | çocuklara ait şiir, bikâye, masai ve resimlerle neşredilmiştir. Dönüm — Bu mecmuanın 5 incl sayısı birçok kıywmetli ve mesleki yar — zılarla neşredilmiştir. Ankara — pustk | kutusu No 415 Lise Mecmuası — Dors senesi devamınca — Kastamonide ayda bir Çi” kan talobe mecmuamıdır. 3 üncü sent” sinin EZİnci sayısı neşredilmişlir. TÇit de talebeyi «alAkadar eden birçok yâ” zilar vardır. Özlü Sözler — Muharrirlerimir den Agâh İzzet Bey ramazanlarda DA” vuldan İlbamlar unvanı altında yaY” diği vecizeleri bir araya getirere? «Özlü Sözler» unvanı altında bir K tap geklinde uneşretmiştir, çok vallt ve güzel vecizeleri ibtiva eden VU kilabı karilerimize tavsiye ederiz

Bu sayıdan diğer sayfalar: