7 Aralık 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

7 Aralık 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa — ! y İ l Jünya Haâdiseleri I yER) Sovyet Fusyada Bir Açıkgözlü Soviyet Rusyada | köylünün bedava l Blae 'ıa'mfıırııdan şahane DA ..» Ve ayat yınbiraderi | mak içla v kkında'Rus gaze- t var, Vak'a anlaşılmıya değer bir mabiyette- öyle cereyan etmiştir; açıkgöz bir Leninin dir ve SON POSTA oe aa ae — — — FAKİRLER ARASINDA Fukara Babası Galip Hakkı Bey Top- (kapı'daki Cemiyetini Nasıl Kurdu? | Müessesenin İlk Srermay.esi. 324 Senesi Şubatında İane Kutusuna Atılan Yirmi Paradan İbarettir yaşa- | yaptığı Rusyanın küçük şehirlerinden | birine birgün kizil ordu jenerak | larından biri gelir. Hiç kimse böyle bir jeneralın ziyaretinden değildir. İlkevvel me- murlarda bir şaşkınlık:hâmıl olur. Fakat göğsünün Üüstünde birkaç nişan taşıyan jeneral, şen ve se- Kısa zamanda baberdar vimli bir adamdır. herkesin hüörmetile beraber babbetini de kazanır, Asker, zabit, ikramda poliş kendisine kusur etmezler. Ziyafet üÜzerine ziyafete | çağırılır. Uzak bir mıntakada bulu- | nan askerl için seyahat ettiğini çekilen ziyafetler iokadar hoş bu- | lur ki yapmakla mükellef olduğu vazifeyi unutur, yer, içer, yange- lir. Bir ara, Lenin'nin kayın bira- deri olduğunu ifşa eder. Bittabi, hakkında çösterilen ihtiram büs- bütün artar. Fakat bir sırada, kayı fazla küçırdığı bir şehrin çok ahbap olduğu müdürü - ile dertleşmiye bu rahat çul zorlukt vaziyetten kalkıp çift başına dönu steksizlikten bal Polis m rünün şüphes dırır. Gizlice moskovaya mü edilerek bu adam bakkında tah- kika bir kayın biraderi olmadığı anla- yapılır ve Rusyada Leninin şılır, Sahte jeneral tevkif edilir. | Bu suretle bu adamın civar devlet | çiftliklerinden birinde amele ola- rak çalıştığı, birkaç gün kendine bedeva tarafından ziyafet çekil- mek için bu kurnazlığa baş vur- duğu anlaşlır. Jeneral yakalanır, hapse tkılır. Onun büviyetini keşfedemiyen polis müdürü vazifesinden azledilir. * Almanyada tetkikat yapan bir Almanyada ecnebi — muharrir Sefalı yazıyor. — Alman- _&_ yanın nüfusu 80 milyondur. Bunun dörtte biri açtır. | Yani bu dörtte bir kısmı senede 150-200, bir kısmı 300, bir mı da senede 500 lira ile geçi- niyor. Yine ayni muharririn müşa- hedesine göre mekteplerde oku- yan talebenin dörtte biri muhtaç bir vaziyettedir. Bunlar tesbit edil mişler ve çörülmüşlerki bir kıs- mının ayakkabısı, bir kısmının iç çamaşırı; bir. kummni da ceği yoktur. yiye- Senede 150 lira ile geçinmek güçsede gayri mümkün bir şey | bu yapılacağın: 'nazarı dikkate alarak mütalaasına şu kaydı ilâve edi- yor. Almanya okadar pahalıdır- Mubharrir, itirazın değildir. ki bu kadar para ile geçinmek mecburiyetinde bulunanlar, tam bir sefalete maruzdurlar. de | kıs- | kıt'aları teftiş etmek | söyliyen je- | peral, kendisine yapılan ikram ve | 324 senesi şubatının souk bir idi. Dişarıda lâpa lâpa kar yağıyordu. Topkapı eczanesi- | nin —bir köşesinde — eczacı ile | oturuyorduk. Kapmın — önünden hayalet gibi birşey geçti. Bu | hayalet, yarım pabuçlu bir İhti- | yardı. Kimbilir nasıl bir zaruretle sokağa çıkmıştı. Ciğerleri sarsı- larak — öksürüyordu. a zlad ğını hissettim. O teessürle eczranenin bir köşesinde duran | yarım ay şeklindeki iane kutusuna hiç tmam, âdota gayrt ihtiyari bir lde bakır bir onluk attım. Eczacı da beni taklit etti. | gecesi Yüreğimin İlk Sermaye... Müessesenin — ilk işte bu iki onluktur.. K muhitinde, fıkara babası n doktor Galip Hakkı pkapı Fıkaraperver Ce- kuruluş taribini anlatır- ' söze böyle başladı “ Galip Hakkı , Beyi ben burada tanılmayı üzerime alacak değilim. Muhterem doktor, gök ğeder — çalışmıyı. dercih? ödem | adamlardandır. Fıkara — sevgisi, kendisinde git gide marazi bir hal alan doktor, kimsesiz bir sermayesi, çocuğa bir kutu süt veremediği, | bir ibtiyarı evine | kapısını çalan boynu bükük gönderdiği | âdeta hasta olur. zevkli saatleri, fakirlerinin arasın- | da geçirdiği saatlerdir. En hürmet | ettiği kimseler, çocuklar olduğu gibi... Galip ediyor: “ Fıkaraya - Parasız Bakacaksın!,, — Annem, —nedense, — beni doktor yapmak - istemiyordu. Ni- bayet, bir şartla razı oldu: — Fıkaraya parasız bakacak- sın! Yoksa sana hakkımı helâl | etmem. Ânnemin 'bu' arküsünu 'yerine getirmek, benim için manevi bir tahhalit — hükmüne — geçti 314 senesinde — mektepten — çıktıktan sonra annemin namına haftanın | cumaerlesi günleri Topkapı ecza- nesinde fıkarayı meccanen mu- ayene etmiye başladım. Fıkara- | perver Cemiyetini teşkil ettiğimiz Hakkı Bey devam | zaman, çalışan, çalışmıyan bütün gün | Hayatının en | | harı | izhar de yardım ve şefkat gören çacuk ve kadınlar yete bir değil, bir kaç cepheden başladık. — Fıkara — yatağı olan Topkapıda bunun ne kadar müş- kül olduğunu düşunememiştik. Spenserin Bir Sözü İngiliz kilizofu Spensrin bir kitabını bu sırada bana getirip okudular. Spenser, fikaraperver cemiyetlerinin aleyhinde bulunu- yor, bu kabil teşekküllerin msan- meskenete — alıştırmaktan başka bir işe yaramadığı kanaatini ediyordu. İlkin Spensere | isyan ettik. | | | | | | | | | | | |Yardı fakirleri bir çatı altında toplayıp | ömların ”. bar Ştiyeğlarıniz *öi etmeği kendime gaye edinmiştim. Elbise, çamaşır dağ tm, Aşhane | açıp beslemek, kışiın kömürlerini dağıtmak. Bayramda çocuklarını sevindirmek.. Daba böyle ' birçok şeyler yapacaktım. Netekim faali- | — Ne yanlış düşünüyor bu adam.. dedik. Fakat zaman ve hâdisat, sorraları kendisine hak verdirdi. Yardımı teşmil etmekle hata ettiğimizin farkna vardık. Bir Taralık ' “Yazijet “ ça — oldu. İplik bükerek üç beş kuruş para kazananlar kat ğımızı veriyor!,, diyerek işlerini bıraktılar. Kimseler çalışmaz oldu. Tabil bukadar kalabalı hayır sabibinin verece başka geliri olmıyan bir müessese müddet besliyemezdi. amızı — tadil — etmekten başka çare bulamadık. m Edilenler Arasında Kimler Var? sonraki yahız fakir çocukları ve çalışam yacak halde olanları kurtarınıya hasrettik. Müessesemiz, 24 sene içinde; 5000 den fazla çocuğun hayalı Özerinde müessir oldu. Yardım ettiklerimiz arasında bu- mesaimizi, bile “ F karaperver, | | | | olan yavruları | Yoo... | yetinin gün yüksek vatant hizmetlerle meşgul olanları, muallimleri bay- tarları — doktorları, gazetecileri, marangoz ve demirci gibi san'at eshabını size sayabilirim, Bu genç- lerin hepsi, şimdi, birer mes'ut aile babasıdır. —ü | İ iŞirketi Hayriye Gişeleri Daha (Evvel Açılmalıdır Sabahleyin Üsküdardan yedi buçuk — vapuürile İstanbula inen mektepliler gişelerdeki izdiham | dolayısile bilet almakta müşkülât | | Şimdi Çocuklara Sıra Geldi!| Galip Hakkı Bey, burada ha- | fifçe gülümsedi. — Vaktile babalarına baktık- larımızın bugün de çocuklarile meşgulüz. Babaları harbte şehit yetişlirmek, bi ne derin bir niz, hepimiz için zevk oluyor. 40 Bin Çocuğa Şifa! Cemiyetin — yaptıklarını size burada kısaca anlatayım: En baş- ta oğraştığımız şey, hasta çocuk- lardır. Müessese hastaları parasız muayene etmekle kalmaz. İlâçla- | rını da parasız verir. Beş sene evvel açtığımız edilen yavrular, 40 bini geçiyor. Her fakir çocuk, müessesenin verdiği bir kartla bize müracaat eder. Bu kartın üzerinde çocu- ğun, kaç kilo geldiği, hangi tarihlerde müracaat ettiği, ken- disine ne verildiği günügününe yazılıdır. Adedi pek mahdut olan hali yaktı yerinde kimselerin çocuk- larından muayene Ücreti olarak ilk defa için yarımşar lira, mütca- kip muayeneler için onar kuruş almak — usulümüzdür. Tabit bu paraları, mücsseseye — varidat kaydedeceğiz amma hani varidat nerde? Bu esnada Galip Hakkı Beyin refikası elinde bir yığın çocuk çamaşırı ile içeri girdi. Galip Hakkı Beyin en büyük yardımcısı refikasıdır. Yalnız hanmefendi doktordan bir. parça şikâyetçi, diyorki: | geliri | kuruşu geçmiyor. — Efendim, günde belki yüz | çocuk “ Galip Hakkı Bey bizim babamızdır , diye — geliyorlar. Ben bukadar ortağa tahammül edemem.. , « Çağırın Gelsinler? ,, Dışarda çocuk — öksürükleri, fısıltlılar çoğalmıya başladı. Galip Hakkı Bey, saatına bakarak: — Çağırın gelsinler! Dedi. Sırtlarında Fıkaraperver Cemi- elbisesini, kursaklarında | rama, | yapsak ta bu yavruları | sığmaz. Fıkaraperver Cemiyetinin gıdasını | taşıyan miniminilerle doktor gibi | değil, sahiden bir baba, şefkatli | bir baba gibi meşgul olan Galip Hakkı Bey kıvırcık saçlı. bir | | maaş | Gülhane Çocuk Bakım evinde muayene | çekmektedirler. Şirketi Hayriye- nin bilet gişesini şimdiki muay- yen vaktinden on dakika evvel açtırması bu müşkülâtın önüne geçecektir. Şirketin bu ufak r- camı kabul edeceğini ümit ederim. Üsküdar Paşalimanında M. N Mardin'de Bir Ortameklep Açılmalıdır Mardinde 25 ilkmektepte tak- riben 2500 talebe okumakta ve her sene beş yüz kadar talebe iükmektep tahsilini bitirmektedir. Fakat ortamektep olmadığı için bu yavrular tahsillerine devam edememektedirler. — Cümburiyet Maarifinden Mardinde de bir ortamektep tesisini rica ederim. Riza e Hdi çocuğun yanağını okşadı: — Nasılsın — şimdi. karnının ağrısı?.. Sonra dönerek anlattı: — Babaları alay emini idi. Harpte şehit düştü. Annelerine bağlatmak için epeyce uğraşmıştık. Sonra, bir döndü: — Şimdi öksürmüyorsun ya ? Sofada toplanan irili ufaklı kırk kadar çocuk — doktorun gözleri içine bakıyorlar. Galip Hakkı Bey, bir aralık içini çekti: Yalnız cemi fakir. Düşünün ki teşrinievvelde on para varidat gelmedi, Aylık biribiri Üstüne 250-300 Yerdeki - saç geçtimi bana sarışın çocuğa sobayı iİşaret otti; Hovardalığı Sevmem.. — Şu soba, bize elli kuruşa mal oldu. Hilâliahmerden kele- pir düşürüp aldık. Şu masa da, hastanesinde — ocağa atılıp yakılacaktı. Kaç senedir kullamıyoruz. Rafta - dizili larını gösterdi; Bunlar da fabrikanın he- diyesıi.. Her sene 8- 10 kutu gönderirler. Burada ne görür- seniz, bedavaya mal edilip alın- mıştır. Şu kasa da Darüşşefeka- nin eski kasası.. Size satalım, dediler. Ben fukara parasından hovardalık — yapmasını sevmem. Fukaraperver — için — çocuklara birkaç kutu verip rozet dağıttık, hasılat! kasaya — karşılık — oldu. Şu yazı makinesi bile fabrika- sından — yüzde yirmi — eksiğine alınmıştır.,, Galip Hakkı Glâkso kutu- Bey; Kapalı- çarşı — esnafının — Fukaraperver Cemiyetine — karşı gösterdikleri alâkadan bana büyük bir mem- nuniyetle — bahsettikten — sonra, küçük bir hatırasını anlattı; — Bir gün refikamla baş- başa vermiş, konuşuyorduk. Bay- çok birşey — kalmamıştı. Çocuklara üstbaş lTâzımdı. Nasıl mahzun etmesek.. Diye düşünürken kapi çalındı. Hiç tanmımadığımız bir trikolajcı, 50 takım kazak gön- dermemiş mi? Vallahi, çocuk- lardan fazla biz sevimi Galip Hakkı Bey böyle bir- kaç — satır. yazının — tarifine İstanbulun her semtinde bi rer “Galip Hakkı,, yetişsin de- mek olmiyacak şeyi istemektir Şimdilik — hiç olmazsa Galip Hakkıların çoğalmasını temenp' edelim. x» * dirr ğ dalriüe eli biinl, di bedizi llli el ÜD a d aa d a

Bu sayıdan diğer sayfalar: