22 Aralık 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

22 Aralık 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ç GEER LT : Berberda Yedibelâ berbere girer girmez cebinden tabancasını çıkarıp ay- Banm önüne koydu : — Beni traş edeceksin, fakat yözümün bir yerini ura ile çizecek olaursan bu tabanca ile beynini patlatırım. Berber işini bitirdikten sonra Yedibelâ — tabancayı — aynanın önünden aldı : — Nasıl, dedi, traş ederken yöüzümü kesmek ihtimali aklına gelip hiç korkmadın mı?, — Hiç korkmadım... Eğer yözünüzü bir parçacık kesecek olsaydım, — tabancayı almanıza vakit kalmadan ustura ile boy- muauzu kesmiye karar vermiştim, Misal M. Bey sıkmtıda idi. Derdini | dostu N. Beye anlattı. N. Bey biç bir şeye ebemmiyet vermiyen bir yaradılışta idi: — Aldırma azizim, — dedi, düşün ki kara bulutların arkar sında daima bir güneş gizlidir. Vakti gelince doğar. M. Bey bu söze kızdı: — Ne âlâ, denizin altında da toprak — vardır. Nihayet — yine ayağım toprağe. değer diye kak dırıp kendini denize atsanal.. Haber Çocukta Küçük Naciye misafire iltifat etti. — Beyefendi, siz ne tatlısınız, — Ya öyle mi?. Demek beni seviyorsun. — Hem çok - seviyorum, kadar yesem doyamıyorum. — Nasıl? yesem mi dedin?, — Evet, şimdiye kadar bilmi- | yordum. Biraz evvel sizin geldiği- | niz! haber verdikleri zaman ba- bamdan öğrendim. — Balkabağı yine gelmiş. Şim- di karşı karşıya geçip saatlerce oturacağız.. Dedi. Ayağını Basmayor — Dün akşam bizmetçiye kızdım; bir daha odama ayağını basmıyacaksın, dedim., — Bir daha odana gelmedi ne Mi ?.. — Geldi; meğer eskiden cam- bazlık yaparmış, gelirken yerde ellerile yürüyordu. Hiçbir Şey Bir bahriyeliye sordular: — Noreleri gezdin? — Bahrahmer, Çin denizi, Okyanos denizi.. — Kimbilir. neler — görmüş- sündür? — Hiçbir Tahtelbahirle şey — görmediml, seyyahat etmiştim. — Bu sene olacakmış.. — Nereden anladın!.. — Gazetede kürkcünün rek- lamını okudum. mülhiş bir kış — Banimle konuşurken da- ima olinizi kalbinize koyuyar- sunuz.. — Cüzdanım ©o tarafta da rasıra yoaklamak adetimdir.. “GCanlı DEYİNCE Söylerim birer birer, Canıma tak aeyince.. Beklemez kaçar gider; Hele bir bak, deyince.. Kâfir bilir işini, Hiç aramaz eşini; Ben bırakmam peş'ni, Aman bırak deyince, Acap kimde kabahat, ettirmez bir gün rahat, Buruşur çehre surat; Evde kalsak deyince.. Sıyayınca paçayı, Kaçırmaz hiçbir çayı, Derhal ister akçayı; Yamılıp ak deyince, Kavgayı o harırlar, Darmadan dirdir. dirlari Beynime kanım fırlar, Hele bunak deyinee., İsmet bir. heykel resim yapıyor — Alo, alo şapkacı sizmisi- niz?. Bugün 1smerladığım şap- kanin rengi etyah disun.. Yas tulacı ğiml.. yaşlı resamı resim yar parkon gördü.. — Bunlar ne gü- gel renk, bu boya- ları nereden ali- yorsunuz - beyelen- di?.. Rossam gönç Hanımın kanarya sarışı saçlarına, bembeyaz — yüzüne kıpkırmızı — düdak- larına dikkatli dik- P katli baktıktan son- ra cevap verdi: — İhtimal sizin- le ayni yerden ha- nimefendi?.. Gönç H Hnecek çocuklar.. — Evet zavallı hayvana eziyat ediyorlar.. — Yok canım hayvaniın kuyruğuna saplıyı Dram Müellif beş per- delik bir dram hw xırlayordu. Dürt perdesini tiyatro yejisörüne okudu.. rejlaör sordu: — Bitti — KHıyır, asıl şimdi mübim yerine gek mif.. eserİn en dik beşinci perde de âyıkın — ölmes Vâzııo, fakat dakat ö düre ye düşünüyorum. Rejisör daha fazla sabredeme — Atizim b bağlamışlar de- ilk dört perleyi okuyap dinletirsin!.. im? | Müşteri kürdan istedi, garson: — Bir dakikal, Deyip gitti, bir dakika geçti, beş dakika geçti, müşteri bırsızlandı: — Garson.. — Efendim! — Senden kürdan istemiştim. — Şimdi geotiriyorum, — Şimdiye kadar aklın ne. rede idi.. — Me yapayım efendim siz nasıl müÜşteriseniz başkaları da müşteri. Ağızlarından alacak de- gildim ya., Bıral gitsin diye bekledim. Av Hikâyesi Avcı anlatıyordu.. — Kocaman bir tavşan hazır- ladım, tetiği çekeceğim.. Hain bir yerde durmaz ki mütemadi- yen öteye beriye koşuyor. Muhatabı da ayni fikirde idk — Hakkın var, bu tavşanlar da öyle beceriksiz havyanlardır ki bir türlü kolayca vurulmazlar, Fena Değil İsak karısı Sarayı çok severdi. — Sana gelecek bütün felâ- ketler bana gelsin derdi, senin — Ya ben dul kalırsam?. — Senin yerine ben kalayım!, Demiş — Naciye senden ayrılır ay- rılmaz doğru bana geldi. Boy- numa atıldı. — Sözüne inanırım bana da söylemişti. Kargıma ilk çıkacak adam nekadar aptal olursa ol- sun onunla yaşıyacağım demişti. Bönzeyiş Küçük Halük arkadaşlarına anlatıyordu: — Benim bir kardeşim daha var, biribirimize okadar benzeriz ki babam bile bizi ayırt edemez. İkimizden biri bir kabahat yapa- cak olsa hangimiz — olduğunu anlıyamaz. İkimizi birden döver.. Reklâm Bir tavuk gıdaklıyordu. Tüccar arkadaşım dikkatle dinledi : — Mükemmel bir reklâm.. — Tavuk gıdaklaması mı? — Evet, yumurta içinl. Telefon — Tekefon we iyl bir şey. İnsan çabucak söyliyeceğini vöy- leyiveriyor. — Evet fakat karşındaki kadın olmamak Üzere.. — Seyahate ml çıkıyorsu nuz?.. — Evet bir Avrupa seyahati | yapıp döneceğim.. nesap et- dan kolay e var?. | tim, bu seyahat yılbaşı gecasi bir eğlence yerine gitmekien daha ucuza mal #.uyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: