25 Aralık 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

25 Aralık 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ETAÇEDAR K Ü ÇT BİZİ $SON OPSTA IDAREEDENLER"J Mekteplilerin Boğazına Demir Takıla- rak Geceleri Marmara'ya Atılıyordu Çerkes Mehmet Paşaya Birçok Cinayetler İsnat Ediliyordu Muharrirt p : Her Hakkı Mahfuzdur —228— ! Galata'daki liman dairesinde | onun bir odası vardı. Sık sık buraya gelir, bu işlerde istihdam ettiği Babriye Yüzbaşılarından Kadıköylü Haşim Beyle görüşür, icap eden hususat — hakkında emirler verirdi. Giden vapurlar, kâmilen Meh- met Pş.nın nezareti altında idi. Bu vapurların yolcuları, resm! zabı- tanın kontrolundan geçmekle be- raber, Mehmet Paşanın adamla- ri de bunları sıkı bir nezaret ab- tında bulunduruyorlardı. Son 2a- manlarda bu kontrol ve nezaret © kadar şiddet kesbetmişti ki bir çok iş sahipleri, bu müz'iç mu- ameleden dolayı seyahatten vaz geçmiye mecbuür olmuşlardı. Mehmet Paşanın esaslı vazi- felerinden biri de askerlik müdde- tini ikmal eden efradı, memle- ketlerince sevketmekti. Bu, o ka- dar kolay bir iş değ'ldi. Silâh al- tında bulundukları müddet zar- fında, kışlalarında kuzu gibi sa> kin ve muti bir halde oturan sakerler, (istibdal ) oldukları da- kikadan itikaren birer aslan ke- silirlerdi. Müterakim maaşlarını alır al- maz, silâhcı dükkânlarına, bedes- teas de silâh satan dükkânlara koşarlar birer — ruvelver, birer kama alırlar. Sonra da, Mahmut Paşanını yağlıkçı dükkânlarından tedarik ettikleri ipek kefiyeleri do başlarına sararlar, — İstanbul sokaklarına dağılırlardı. Birkaç defa mühimce hâdiselerin xuhu- runa ramak kalmıştı. Buna bina- en, son zamanlarda istibdal vu- ku bulacağı gün, derhal (İdarei mahsusa) tarafından bir vapur hazırlanır. Müddeti hitam bulan askerin silâhı ve beylik — eşyası alnarak toplu bir halde götü- rülür, vapura yerleştirilirdi, Aw- kerin vapura girmesini müteakip Çerkes Mehmet paşa bir istim- botla vapura gelir. Askere (se- lâmı şahane) — tebliğ soura — tezkerelerile —müterakim maaşları verilir. Bir — yürültüye meydan — vermeden İstanbuldan uzaklaştırılarak — memleketlerine gönderilirdi. Vapur hareket edin- —— edilir. ve Resim — Tahlili Tablatinis! — öğrenmek resminizi B adet kupoa Hikte gönderinli. Kuponu | ü bi || Rösmlalk siraya | ! Mbidir ve iade edilmes. isim, meslek veyi memlokot Resim inüye | edecek mi ? Keslinin klişesi 30 ınuı.ıqs Pumukabilinda gön döcüodilir | taharriyat | lisi muallim kıdem ceye kadar Mehmet paşa vapur- dan çıkmaz ve askerlerden de hiçbirinin — çıkmasına — meydan , vermezdi. Vapur hareket — ettikten sonra mutlaka Beşiktaş önünden geçir- tilir, tam Yıldız sarayının önünden geçerken istibdal efradı üç defa : — Padişahım çok yaşa, Diye bağırltılırdı.. Bu esnada Çerkes Mehmet püşa, istimbotla vapurun arkasından gider, liman- dan çıkıncıya kadar istibdal ef- radını takip eder. Vapur uzakla- şınca, mabeyne dönerek: ( Sayel şahanede - istipdal ef- radınin müreffehen ve muazzezen memleketlerine sevkolundukları | na dair mutat olan jurnali takdim eylerdi. Çerkes Mehmet paşaya, tüyler Ürperten birçok cinayetler isnat olunmuştur. Sarayda, istintak için kendisine teslim olunan birçok kimseleri dayak ve İşkenceden öldürmek, birçok mekteplilerin bo- ğgazlarına demir gülleler takarak geceleri Marmara denizine dök- mek ve saire gibi ona altfolunan cinayetler temamen — asılsızdır. Mehmet Paşa, şeklen gayet kaba ve haşin görünmekle beraber, herkese ve hatta bastığı evlerde yaptığı zaman orada bulunan — kimselere bile mümkün | olduğu kadar nezaketle muamele eder ve: — Bu gibi şeylerin iftira ol mak ihtimali de — vardır. İnşallah, yalnız korktugunuzla kalırsınız. Gibi tesliyetbahş olacak sözler söylerdi. mak için bu saraylıyı Çerkes Mehmet paşaya göndermiş: — Ne yapsın, yapsın.. Bunu | söyletsin... Demiş... Çerkes Mehmet paşa evvelâ kıza tatlı dille, güleryüzle muamele etmiş. Fakat kız, söy- lememiş.. Biraz sertlik göstermiş. Kız, buna da ehemmiyet verme- miş. Mebmet paşa, gittikçe şid- deti arttırmış. Saraylı, buna da aldırmamış. En nihayet kızmış, kızın göğsüne bir yumruk - indir- miş. Bu yumruk, kızın kalbine tesadüf etmiş. Zavallı, o anda arkası Üstü düşmüş, bir tek söz bile söylemiye muktedir olama- dan, derhal can vermiş. Fakat... bu elim hadise, onu bütün müddetl hayatında tazip | etmiş, bu günahının affı için bir | çok zamanlar göz yaşı dökmüştür. Noil olduğu meyki ve dolayısile — Abdülhamide ikbal karşı | körü körüne sadakat besliyen bu jadam, kendi aleyhine teveccüh eden Çerkes Mehmet Paşa'nın haya- | tında bir tek cinayeti vardır ki oda şudur: Yıldiz. sarayında, ( kalfalar meselesi) namile meşhur olan bir badise olmuştu. Burada izahı müşkül olan bu hadiseden feyv- kalade müteessir olan Abdüllha- eştikçe sinirleşmiş, ha- rem dairesinin — sükün tini haleldar eden bu hadisenin asıl müsebbip ve müvellidini öğ- renmek istemiş. Mücrim saraylılardan biri, bu esrarı bildiği halde, harem daire- sindeki isticvaplarda hakikali ket- metmiş. Abdülhamit, bu kızı kor- kutmak ve bu suretle asıl ve isme- müc- rınler?n bı.mı mıydzııa çıkar- Kıdem Zamhi mesi İcap Ediyor Bu sene şehrimizde bulunan bin yedi yüz iptidal muallimin- den bin beş yüzü maaş göreceklerdir. hazırlanmaktadır. Alâkadarlardan birisi bir muharririmize şunları | söyl cınışhı *— Kıdem zammı görecekle- rin Üç sene zarfında — aldıkları | müfettiş raporları nazarı dikkata alınmaktadır. Aynı — zamanda zari olmak lâzımdır. Şehir Mec- zamlarını muhakkak kabul edecektir. , | Beyanıt meydanında kurulan bir | ü500, Müzal nt « Zami Gör-| zamını | Pu hüsustaki liste | küçük çocuk - çalıştırdıkları gö- | i | | e terküklerin tsa 'yörml iki İ slaküi Möxühru' Baylar da; kianlari” | Te ae a YörmiE çiL bu husumetleri bilir, günün birin- de feci bir akibete uğrayacağını samimi dostlarına söylerdi. (10 temmuz) inkılâbından sonra | | bütün Abdülhamit şuraya buraya nefyedildiği Çerkes Mehmet Paşada (Kirmas- ti) ye nefyedilmişti. Kuvetli bir bendegânı gibi | muhbafaza altında oraya sevkedilen | ve hükümet dairesine — teslim edilen Mehmet Paşa halkın gale- yanından ve kendisine hakarette bulunulacağından ürkmüş ve bazı mecounane — harekete — teşebbls . O zaman Kirmasti kay- makamı olan Tahsin Bey, (bilah- ara İstanbul vali muavini olmuştu), Bu adamın haline acımış, ona icab — ettirdiği yapmış bu suretle hayatını kurtarmıştı. insanlığın Ne çareki; bu kurtuluş, pek muvakkat — olmuştur... bir. müddet hâdisesi zuhur etmiş. Mehmet Paşa da mürteciler zümre- sine ilhak edilerek tekrar İstanbula getirilmiş. Divamharp - tarafından (idam ) ına — hükmedilmiş. Ve Nihayet bu adamın hayatı da dar ağacı altında hitasıa ermiştir. Arkası var Amele Ç;)cuklağ Fabrikalarda Çalıştı - rılmamalıdır Belediye kanunu — mucibince fabrikalarda küçük — çocukların çalıştırılmaması lâzım geldiği hal- de bazı fabrikaların arx ücretle rülmektedir. Bu yavrular on beş kuruş mukabilinde günde on sa- at çalıştırılmaktadır. On yedi, ou sekiz yaşlarındaki amele kız- lara da ancak 25-40 kuruş - yev- miye verilmektedir. Yaşlı kadın saat çalıştıkları söylenmektedir. Belediyenin küçük çocukların çalıştırılmaması için ekı tetbirler | yâni HİKÂYE Bu Sütunda Hergin Yazanı Naci Sadullah Hararet Meselesi Birkaç hıkıdıııbeıl dostum Ahmet Naim'e rastgelmemiştim. | Dün Beyoğlundan — geçiyordum. O, , (.) otelinin cadde Üstün- | deki salonunda pencerenin önüne oturmuştu. — Yalnız ve dalgındı. Bana fazla müteessir gibi görün- dü. Şaşirdım. Onu bilakiş, me- sut ve şen bulacağımı — sanıyor- dum. Çünkü — bir senedenberi sevdiği — güzel ve carip servetle evlenmek Üzere idi, Otele gir- dim. Yanına oturdum. — Kendisi hakkında — çok zamandır. haber alamadığımı, merak ettiğimi söy- ledim. Çıkıştım. — Fakat #özümlü kesti: — Bana sitemde bülunmakla çok haksızlık ediyorsun, başım- dan okadar çok şeyler geçti ki sorma? dedi.. — Çok acıklı bir sesle ilâve etti: — “Servet, le benim aram- da her şey bittil.. —Hem de kendi kabahatim yüzünden |. — Kendi kabahatın denmi?.. Evet benim. yahutta mü- nasebetsiz, tuhaf bir tesadüfün yüzünden! Yüzünde dalgalandı: — Hararet meselesi dostum! dedi. — Hasl?.. — Hararet meselesi dediml.. Evet, emin ol... Hem de bir oda- nın, bir apartımanın harareti, derece ile ölçüle bilen hararet.. Şaşkın, şaşkın yüzüne bakı- acı bir — tebesslim | yordum. Sordu: bütün | Çüönkü | sonra (31 - mart ) | Çerkes | D &l karıştığını anl | biliyorsun, Servyetin eski alacağı tahmin edilmektedir. — Servetin soğuktan we ka- dar korktuğunu — farketmiş ml idin? — Farkında değilim! — O, ufacık bir hava ceryanı karşısında bile sıkı sıkı örtünen bir kadındı! odanın harareti lste- diği derece de oldumu keyfine son gelmezdi! doktor Cevdet Nami onun ciğerlerini zayıf bul- muştu, ona soğuk — muzırdi da. Halbuki ben, — bilakis — sıcağa dayanamam, Bilirsin, ta çocuk- luğumdanberi daima spor yapar, yaz kış soğuk u ile yıkanırdım. Her mevsimde serin hava arar- dim. Uzatınıyayım, buna rağmen, Servet geleceği zaman, apartıma- nımı hiç şikâyet etmeden, hep onun istediği sıcaklıkta — bulun- dururdum. Tabil, o gider git- mez de, radiyatörleri kapatır, ateşi söndürür, pençereleri fora | ederdim. Ahmet Nalm, hatırlamak İster | gibi sustu; ben meraklanmışt m sabırsızlıkla: Sonra? Dedim. O sorgumu tekrarlad. Sonra?... Evet işlerin na- ak istiyorsun! ondan çok yaşlı, guk bir adamdı. serbestti. aulayışı 7; so- Ondan ayrıldı, Akşam, sabah, öğle, ikindi, | hatta gece bile bende idi. Artık apartmanımda her an dayan- mak imkânı olmuyan bir sıcaklık vardı. Gözleri ateş içinde oturur gibi İdim, geceleri terler içinde Dayamır, bir daha uyumazdım. Gündea güne asabi, huysuz yüzün- | mimari şubesinden: kocası | bir ıdım olmıya başlıyordum. O- aralık, işlerim icabı, İzmire gittim. Oradan Servete çok tatlı, çok müşfik sevgi kelimelerile dolu bir mektup gönderdim. Fakat maa- lesef uzun zaman böşüna cevap bekledim. — Ya, dedim, demek sana darılmış?.. O başını salladı: — Hayır dedi, hayır, öyle de- ğili onu bana cevap vermekten meneden şey darğınlıktan daha mühimdi. O hastaydı. Hem de be- nim yüzümden çok tehlikeli bir hastalık yakalamıştı. Benden ay- rılınca soğuğa alışmak, beni, e- tediğiim dercel hararete alışmış olarak karşılamak istemiş. Radya- törleri kapamiış, geceleri bile pen- cereleri yarı yarı açık birakımıya başlamış, alışık olmadığından bir | sabah sancılar içinde gözlerini açmış, ve haftalarca ölümle gırtlak gırtlağa boğuşmuş. Ahmet Naim derin derin, acı acı içini çekti: — Ben dedi. o sırada mektu- buma cevap bekleyip duruyordum! Dönüşümde onu bulamadım! — Ne diyorsun ?.. — Evet! Annesi tebdilhava ılçln Kuşadasına götürmüş. Bir yabancı adam da onlara refakat etmiş. Hem kim biliyor musun ? Hani şu bizim meşhur doktor Cevdet Nâmi yok mu, işte o.., Kuşadasında küçük hastasına olanca ihtimamile, şefkatile bak- | mış! Hatta aşkla bakmış. Çünkü sefil, onu seviyormuş!.. Bunu fırsat bilmiş, hayatını kurtardığı iİçin kocası olmayı hakettiğini sanmış. Meğer ben, farkında olmadan en adi, en alçak rolü oynamışım! Servet te onun evlenme tekli- fini kabul etmiş ve benim için, bu suretle herşey bitmişl.. Ahmet Naim sustu. Yaşarmıiş görzleri, ebediyen kaybolan #saa- detine dalmıştı. Fena fikirlerin hücumundan başını — kurtarmak ister gibi: — Bak, dedi, daha sana bir- şey içirmedimi.. Seşlendi: — Garson, hişt! Beye bir duble bira, bana da her vakitkin- den... Bana döndü: — Bir az olsun unutabilmek için çok içmeli değil mi? dedi. aei AA MA Gülhana Parkına Selvi Dikildi Topkapı sarayının deniz tara- | fında satbımaillerine ve Gülhane parkının son kısımlarına Belediye tarafından 500 selvi dikilmiştir. Mimarları Davet Halk Evi Güzel San'atlar 26 B.kânun 932 pazartesi günü Halk Evi ve Güzel san'atlar — birliği mimari şubesine kayılh arkadâşların saat 17 de Alay köşküne gelmeleri rica olunur. « * Alay Köşkünde Sergi Halk Evi Güzel — San'atlar Resim Şubesinden: Sultaaselim Camburiyet Ortamektebi muallim ve talebelerinin bir seno sarfında vücude göetirdikleri eserler 80 - | Kan - 988dea 10 - WL Kâh, - 088 — tarihlae — kadar Gülhanebahçesi — methalindeki — Alay Köşkü salonunda teşhir - edilecektir. D ihuliye — #erbemitir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: