26 Aralık 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

26 Aralık 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—*wıı iös*u Gelişigüzel Musahabe Domuz Eti Hakkında Fetva Verilmesine Dair.. Cebine ve kocaman çantasına doldurduğu risalelerle uzun sene- ler munfasıl harfler propagandası yapan doktor Milâslı Hakkı Be- yin, iki üç gün evvel sabah ga- kesi çktı. Artık, arap harflerini atıp Kâtin harflerini kabul ettiğimiz için doktorun bu makalesi, mun- fasıl harflere dair olamazdı; tah- min edersiniz. Fakat, bu makale Mevzuu itibarile, munfasıl barfler babsi kadar gariptir. Bir tarih kitabında Türkiyede ilk posta pulu çıkarılacağı zaman Şeyhülislâm — efendiden — alman fetvanın suretini okumuştum. Bu makaleyi “okuyunca hatırıma ©o fetva geldi. Çünkü, — doktorun 1932 senesinin son günlerinde bir sabah gazetesinde neşrettiği bu wmakale, bir fe v dan başka bir şey degildir. Milâslı Hakkı Bey, kor'an Üzerinde tetkik ya- parak “Lâhmi Hinzirin,, yani do- | muz — etinin veriyor. yenilmesine — cevaz Vaktile “Hakikati İslâm,, un- | vanlı bir. kitap neşretmiş olan doktorun teolojiye olan merak ve alâkasını biliriz. Fakat bugün yepyeni zihniyetlerle idare edilen Cümhuriyet Türkiyesinde, hala, yemeğe, içmeğe dair fetvalar vermek, bu yolda, makaleler yazmak, aşağı yukarı, gülünç bir vaziyet değil midir? 1932 senesinde bir nesnenin yenilip yenilmiyeceğini biz, bele- diyelerin sıhhat teşkilâtında çalır şan memurlarına danmışabiliriz. İlmin, fennin, felsefenin, hu- lâsa bütün fikir hareketlerinin teknik kısmında yanlış anlayış- ları, kavrama noksanlarını hoş görebiliriz. Lâkio, 1932 senesinin son günlerinde bir makale yaza- rak domuz etine fetva vermek içinde yaşadığımız devrin zihui- yetini biç anlamamak demektir. TOPLUİĞNE Vecihi B. Bozöyükte Bozöyük ( Hususf) — Sivil tayyareci Vecihi Bey tayyaresi ile Bozöyüğe gelmiş, Kaymakam ve Belediye Reisi ile sair zevat tarafından karşılanmıştır. Vecibi Beyin tayyaresini bugün kasaba halkı, gidip seyretmiştir. Kayma- kam ve Şube Reisi- Beyler tara- fından Vecihi Bey şerefine ayrı ayrı ziyatetler verilmiştir. Vecihi Bey ertesi gün avdet etmiştir. Tire Himaysi Etfali Tire ( Hususi ) — Himayel Etfal Cemiyeti önümüzdeki şeker bayram: için kasabamızdaki fakir çocukları giydirmek üzere hm— hklara başlamıştır. Comıyehn bu kararı Tirelileri çok mütehassis etmiştir. Balıkasir Haık Evinde Balıkesir, 25 — Balıkesir Hal- kevi şubeleri komitelerini seçmek Üzere faaliyeta geçmişlerdir. Dün külüphane ve neşriyat şubeleri, bu akşam da halk dershaneleri ve kürs şübesi toplanarak Üçer kişilik birer komite seçmişlerdir. Edirne'de Türkçe Ezan Edirne(Hususi) — Ramazandan itibaren burada ezan ve kamet “esçe okunacaktır. Bütün müez- ve ve hafızlara uüsül — talim ektedir. MEMLEKET HABERLERI Tüt ün Kanunu Ve Tütüncüler İzmır Tütün Tacirleri Lâyihanın Tadil Edılmesmı İsteyorlar hamir (Husu- tarda İyi tütün s1) — Şehrimiz yetiştirmektedir. Ticaret — Odası, Nitekim #o0 se- Tütün — İnbisarı neler — zarfında Lâyihası hakkın- * Amerikalı'lar Uşak da; bir rapor * tan tütün satın hazırlamış, baş- almışlardır. Bu hea tütün tüc- mıntakalarda Wi- - carlarının — lâyi- tün — zeriyatına hada yapılması nüsaade edilmesi icap eden deği- Kâzımdır. şiklikler hakkın- 38 — 22 incdi da fikirlerini al- maddede “ tah- mıştır.. Bu de- rirden sonra ah- gişikli'deri şöyle- vali havaiye do- ce hulâsa etmek Memnu mıntakalar dahilinden çıkarılması letenilen layısile — tütün mümkündür: Uşaktan bir manzara mahsulünde bir ! — Lâyihanın — sekizinci | başka müşterilerin beraberlerinde ) tezayöt ve inkişaf vukuu halindo maddesinde “tütün ibracat tacir- lerine, müşterilerine — tütünlerin Cinslerini tayin etmek için vâki olacak talepleri üzerine İnhisarlar İdaresince bedeli mukabilinde senede azami 500 siyara kâağıdi yaprak verilir,, denilmiştir. Sigara kâğıtları için verilen müsaade bududunu geçmemek üzere mağazalarda bıçakla tütün kıyılabileceği tasrih edilmemiştir. Bunun ilâvesi lhııııdu Bııııd.ın yaprak getirmeleri ve diğer tü- tünlerle mukayesesi için kendile- rine imkân hazrlanması da fay- dadan uzak değildir. 2 — Dokuzuncu — maddeye merbut memnu mıntaka'ar cet- velinde Denizli ve Kütahya vilâ- yetlerinin tamamen memou min- takalar arasına konulduğu görül- müştür. Halbuki Denizli'nin Tavas, Çal ve Gerzile kazalarile Kütah- yanın Uşak kasabası mühiw mik- İnbisarlar idaresi o mahallerde ayni beyetler vasıtasile tahmin muamelesini tekrar yaparak çift- çinin cüzdanına işaret eder, De- nilmektedir. Buradaki ahvall havaiyeden maksat yağmur olduğuna göre, bunun aksi olan kuraklık mes'e- lesini de nazarı ilibare alarak ayni muameleye tabi tutulmalıdır. Raporda daha bir takım mü- himce mütalaalar vardır. —Adnan İzmır de Palamut Ve Tütün Muamelesi Arttı İzmir, ( Hususi ) — Son bir buçuk ay zarlında şehrimiz tüc carları vasi mikyasta mal takası- na muvaffak — olmuşlardır. Bu müddet zarfında 302,271 lira kiymetinde palamut, 155021 lira kiymetinde valeksi, 424414 lira kıymetinde tütün, 107,812 lira kıymetinde halı ve 10395 liralık gülyağı takas edilmiştir. Palamut ve tütün muamelesi bilhassa dik- kate çarpacak kadar ziyade- leşmektedir. İzmir Limanının İhracatı İzmir, ( Hususi ) — İhracat mevsimi iptidasından bugüne ka- dar İzmir” limanından yapılan ihracat miktarı şudur: 12,778,016 — kilo — palamut, 2708886 kilo palamut bulasası 49565 kile afyon, 10504049 - kilo tütün, 8512662 meyan kökü... Adnan ... , Bitlis'te Büyük Ve Fenni Bir Ahır Yapıldı Bitlis. (Hususi) — Burada 6 bin lira sarfile fenni bir ahır inşa edilmiştir. Ahır iki yüz ka- dar hayvan istiap edecektir. Bina, bilâbare üzerine bir sinema bi- nası ilâve edilecek tarzda inşa edilmiştir. Temelleri gayet sağ- lam ve hesaplıdır. Abırin içe- risinde : * Atına bakan ardina bakmaz ,, * Zafer bizim Şşaha kallkımış kü- heylinimizdir ,, »gibi vecizeler yazılıdır. Bu asrk tavlanın inşası husu- sunda Jandarma Mektebi Müdürü Nevzat Beyle Malmüdürü Hüseyin ve Belediye Reisi Arif Beylerin büyük biminetleri görülmüştür. MUŞ'TA |'BÜYÜK MURAT VE KA- RASU NEHİRLERİ DONDU Muş (Hasust) — Burada şid- detli ıoiulıhr hüküm sürmekte- dir, & derecesi (18— ) dir. Buyükoaıııt ve Karasu nehirleri donmuştur. Kağın arabalarından birkaçı buzlar üzerinden nebrin bir tarafından diğer tarafına geç- mişlerdir. Bu mevsimler, soğuklar, dom lar bilhassa çiftçiyi çok müteessir etmiştir. Çünkü xzer'iyat yapıla- mamaktadır. 18 okkalık bir ölçek buğday bu yüzden SO kuruştan 80 kuruşa fırlamıştır. M. Kemalpaşa 'da Haydutlar Bir Kızı Dağa Kaldırmak İstediler M. Kemalpaşa ( Hususli ) — Kavakçeşme köyünden Kimkeri oğlu Sabri ile arkadaşı Tepecik köyünden kopuk Hasan Hüseyin maliye tıhııklıılınıdıı İsmail Ef, nin kızımı cebren dağa kak dırmak istemişler, fakat ahalinin yetişmesi ve takibe başlaması üzerine muvaffak olamamışlardır. Kız baygın bir halde ailesine iade edilmiş, mütecavizler kaçımışlardır. Derdestleri için takibata başlar nılmiştir. M. Kemalpaşa'da Yemekler Ucuzladı M. Kemalpaşa ( Hususi ) — Burada bütün lokantalar yemek fiatlerini ucuzlatmışlardır. Nev'i ne olursa olsun bir tabak etli ve tereyağlı yemek beş kuruştur. Tavlanın açılış merasiminde nu- tuklar söylenmiş, fotoğraflar çe- kilmiş ve helva ziyafeti verik miştir. — Niyazi Yılmaz * Erciş'te Düğün Dernek Mevsimi Geldi Erciş, (Hususi) — Kasabamı- zm düğün, dernek mevsimidir. Kasabada evlenecek - çiftler İk- baharda nişanlanmakta, düğün- ler de son baharda ve kış mev- siminde yapılmaktadır, de kadın erkek bir arada (kol oyunu ) denilen raks yapılmakta- dir. Şimdi Erciş düğün, dernek içinde mütemadiyen — eğlenmek- tedir. Erciş'teki Av Derileri Erciş, (Husasi) — Burada Av hayvanları derisi çok ucuz!ur. Dünyada kürk ucuzluğu rekoru burada kırılmıştır. bir çift alâ tilki derisi 11-12, bir çift sansar derisi 23-25 liraya bir çift tav- şan derisi de 10-15 kuruşa sar tılmaktadır, — tereyağı da — çok ucuzdur. Halis yağın okkası 50 kuruştur. Umurlu'da Köylüler Pekmez Ve Süt İçiyorlar Umurlu: - Aydında(Hususi) — Burada - köylüler büyük bir eöz yerine de sadece aüt İçmiye başlamışlardır. Pekmez şerbeti çaya çok benzemekte ve çok kezzetli olmaktadır. 4 Burada bütün camilerde ezan ve kamet türkçe okunmıya başlamıştır. Bıçakçı Köprüsü Ermanak, (Hususi) — Birkaç gün evvel tamiratı biten Kara- man - Ermanak şosası üzerindeki Bıçakçı köprüsünün kabul kat't muamelesi yapılmış, köprü 'ıüp geçmiye' açılmıştır. Tarihi Fıkra Avrupa'ya | Talebe Gönderilmesi ! Fabrikanın tozgüh: yendiğini, buharın ata koşacak meydan bi- rakmadığını, fennin hurafeleri si- lip süpürdüğünü, güneşin haki- kutle garpten doğduğunu şark, pek ve geç ve pek güç anladı. Bu anlayış, sürekli bir sende- leyişle beraber vuku buldu. Adı duyulup ta kendileri görülmiyen fabrikaların - top top kumaş, denk denk deri, yığın yığın hire davat şeklinde - gümrüklere sal- dırd.ğı istilâ ordalarile el tezgüh- ları birer birer yıkıldıkça, atlas rımızın ve katırlarımızın ayajca göre hesaplanan mesafeler - beri taraftan şimendiferlerle onda bir nisbetine indirildikçe, bu tarafta ölüm “denilen haslalıkların garp üÜlkelerinde nezlemsi mahiyet ah dığı görüldükçe gözler hem açı- di, hem . şaşılaştı. Görüyorlardı, fakat inanamıyorlardı. Ancak 1829 - 1830 dadır ki İstanbul, gözlerindeki çapağı sik miye atmetti, garpte doğan gü- neşe yaklaşmayı ve birar nur alıp asınmayı düşündü. Çünkü birer haile acısı yaşatan sayısız hâdiselerin içtimal bünyeye ver- diği HÜtreme yamandı. Alışılan güneş, o Üşüyüşü artık gidere- miyordu. Bu silkinişin ük eserleri bir harbiye ve biz de mühendis mek- tebi açmak olmuştu. Mühendis mektebi, bugünkü mevzua göre değil, orduya topçu yetiştirmek | maksadına müsteniden tesis edil- | mişti. Fakat hocalar, ihtiyaca kâfi gelmiyordu. Dersler yine şark Müşavereler yapıldı, münakaşa- lar yürütüldü, nihayet Avrupaya yüz elli talebe gönderilmesine karar verildi. Münderis, münkariz ve müm hedim — imparatorluğun, — bence, altı yüz sene içinde verebildiği en iyi karar, gösterebildiği en temiz niyet budur, —Avrupanın nurunu yüklenip yurdumuza ge- tirmek için oraya genç bir bölük göndermek istemesidir. Fakât bu karar, ©o devirde kimseyi hoşnut edemedi. Hatta frenk eline gönderilecek genç- lerin ilkin Harbiyeden ve Hen- desehaneden seçilmesi tekarrür etmişken buna bile muvalffakiyet elvermedi, nihayet Tabbane ve Enderun Ağalarından münasip- lerinin ayrılması yoluna gidildi. Güya tarih bilen ve tarihten ibret almış görünen bir müverrih, o devrin vak'anüvisi Esat Ek bile Avrüupaya talebe yollanma- sını çirkin görerek tarihinde şu küstah cümleyi kullanıyor : #Kangı nâkesin reyile ve ifa- desile oldu ise bu nâ münasip tedbire tevessül edildi !,, O gündenberi tam yüz sene geçti, Esatefendi gibilerin sözü dinlenmek şöyle durgun, eserleri bile artık okunmaz ve ağza alın- maz oldu. Garpla aramızdaki manevl çenberler yıkıldı, Avrı- panın medeni yenilikleri içimizde eksiksiz yer etti. Lâkin o ihtiyaç, © büyük ihtiyaç değişmedi. Hâlâ oraya talebe göndermek mecbu- riyetindeyiz. Buna rağmen 1830 da gönderilen talebe yekünile 1932 de gönderilen talebe yekü- nu ya müsavidir, yahut - bugünün zararına nlıuk Ml "

Bu sayıdan diğer sayfalar: