26 Aralık 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

26 Aralık 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SÖON POSTA İTTİHAT ve TERAKKİ Nasıl doğdau ?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. İlk İttihatçılar EskiTıbbiyeninHamamı- nın Odunları Ustünde Toplanmışlardı ğ Her hakkı mahfuzdur. — Yedinci sınıf talebesinden Kaf- kasyalı Mehmet — Reşit, süratlı adımlarla avluyu dolaşıyor; biri- birini itoa, ikişer. Üçer kişilik gruplar halinde gezen talebenin arasında gözlerile birini arıyordu. Nihayet, aradığını gördü. O tarafa doğru yürüdü. Tak başma do« laşan birtalebeye doğru ilerledl — Hadi Hikmet.. Hamam tarafına doğru gidelim. Dedi... Hikmet sordu: — Arkadaşlar uerede ?.. Reşit; cevap verdi : - — Belki ouları orada bula- cağız. İki arkadoş, hamam tarafına doğru yürüdüler. Köşeyi dolaşır dolaşmaz, odun — yığınlarının Hs- tüne uzaninış olan arkadaşlarını gördüler... Onlar da tırmandılar ; odunların Üstüne çıktılar. Tıpkı Btekiler gibi uzandılar. Koca bir günü, dersten derse girip. çıkı makla geçiren bu - beş arkadaşım renkleri solgun, bakışları yorgun- du, Hepsi de, ağır bir yüklün ab tında ezilmiş insanlara benziyor- du. Hatta çehrelerinde, gençliğin şuh ve coşkun noş'esinden sser bile yoktu. Hepsi de susuyor, boş ve dalgın nazarlarla - etraflarını süzüyorlardı. Güneş, tamamen grup etmişti. Bu mayıs ayının ilik ve emmner Takşamı, parlak bir mehtabın altın aurlarile — karşılaşyor; — mektep bahçesinin Üüst tarafından, kor- kunç servilerle gölgelenen viran ve metruk bostanlardan, kurbağa ve mayıs böceklerinin biribirine karışan sesleri taşıyor, sarayın yüksek duvarlarına çarparak hazin akisler yapıyordu. Bu beş arkadaştan İshak, sü- kütu (hlâl ettiz — Ne kadar tatlı bir akşam, * Reşit, derin derin içini çeke- rek cevap verdi: — Bizim içimiz oldaktan sonra... Konyalı Hikmet, söze karıştı — Şimdi şalrliği bırakın ço- tuklar.. ne konuşacaksak, konu- şalım.. vaktimiz yok... Yine bir süküt başladı. Bahr çede, neş'eli ve coşğun talebe- lorin kalıkahaları, bağırışmaları anlaşılmaz bir uğulta gibi birk- birine çarpıyor, uzaktan gelen kurbağa ve mayıs - Böceklerinin saslerine karışıyordu. Arapkirli Abdullah, öksiledü: — Söylesene Tema... setiir — dolu Tefrika No. 16 dühalçıların İtifhat ve Terakkiyi llk teşkile karaer verdikleri eski Maktebi Tıbbiye Hamamıi bunu bütün vatandaşlarla paylaş- malıyız. Onlara da bu dertleri anlatmalıyız. ben, bunum için şöyle bir çare düşünüyorum. ÂAr- kadaşlardan birkaç ( Fedal ) bu- lalım. Bu gazeteleri herkese okutar hm. Herkesin rubunda ve dima- gında düşünecek bir kabiliyet uyandıralıra... Lshakın bu sözlerinde, büyük bir cür'etin gurura — vardı. mağrur — vo pervasız ses, derhal Stekilerin kalbini sardı. O zama- mna kadar susan Arapkirli Abdul- lah sordu: — Naml?... Tshak bunun, cevabıaı birden- bire bulamadı: — Nasıl mı?.. — Evet.. — Nasil — olacak.. Hariçte, itimat ettiğimiz adamlara veririz. Kendileri okuduktan sonra itllmat ettiklari adamlara da okutmala- rını tavsiyo ederiz. Alaturka Yağ Güreşini Regit söze karıştı: — Olmarz.. Derhal sle geçeriz. “Şayet gazeteler bir bafiyenin gözüne ilişir İse o adam ya- kayı ele verir;. kimden aldığı zorla eöyletilir. Bu suretle yapılan tahkikat, çorap #öküğü — gibi bize kadar gelir. Konyalı Hikmet, 85z0 karıştı: — Gelirse ne olm?.. Bu gibi işlere girişenler, her şeyi göze almalıdır. Yoksa korkuyormusun Reşit?. Reşit bu sözlere kızar gibi olmuştu. Fakat, şimdi kızmanın, darılmanın sırası değildi. Bunua için mülâyemetle harekat etti: — Ben korkmryorum Hikmet., ve şuraya toplanan arkadaşlardan biç birinin de korkmadığını zan ediyorum. Birbuçuk sanedenberi biribirimizi — tanıdıksa, — tanıdık. (ÇArkan var | ü_ıçın İstemiyorlar ? (Raştarafı | inci saylada ) tık. Güreş Foderasyonu aserbest güreşin nasıl yapılacağı hakkında vilâyetlere, kazalara, köylere bir tainim göndermiştir. Bu moselo hakkında — Güreş — Federasyonu azasından Soyfi Cenap Bey bir gmuharririmize şanları söylemiştir: * — Anadolunun asıl güreşi yağız kuru güreştir. Yağ güreşi Avadoluya Rumeliden gelmiştir. Rumeliye nereden geldiği ilmt bir şekilde henlit tesbit edileme- miş olmakla beraber bu güreşin Türkün asıl milli güreşi olmadığı Dedi... Anl adı İbrahim Etem | muhakkaktır. Yağ güreşinin birçok olan ( Ohrill Temo ), çetrefil bir Rumeli şivesile cevap verdi: — Ne söyleyim, ben, — ba. yar burada bü kadar kişi.. six söylesenize... İshak, — birdenbire — urzandığı yerden doğruldu. Onun muhteriz ve helecanlı sesi duyulda: a ” Uzun uzadıya — söylenecek bir şey yok. Benim, bu - topimu- mayı tekliften bir maksadım var, Oda çu.. Paristen, Mısırdan gelen gazeteleri yalmız — biz oku- yoruz, ve derlli oluyoruz. Bu kâfi dağil.. Eğer vatâanın bugüm- kül bali düşünülecek bir dort ise, zarar ve mahzurları vardır. Buu- lardan bir kismını size sayabili- rlmı | * Nizamnamesi yoktur. 2 - siklet, sınıflara ayrılmamışlır. 3 - hakemlerin vazilfesi tayin ve tespit edilmemiştir. 4 - Bu güraş ancak açık sahada yapılabilir. Ba itibarla yaz meysimlerinden gayri ne müsabaka tertip odile- bilir, me de idman yapılabilir. 8 - Yağ güreşi tatbik tarzı iti- barile sportif değildir. Yani gü- reşçiler sürekli güreşmezler, ku- çarlar, müsabakayı uzatırlar. Ğ - Yenilmeler son derece münakaşalı olur. T- Yağ güreşi buzusl bir güreş tarııdır, beynelmilei! değil- dir. Yani Türkiye eğer alaturka yağ güreşi yaparsa ne olimpiyad'a gidebilir, ae de ecnebi memleket- lerile bir temas yapabilir. B - Yağ güreşinde siklet sınıfları —olmndı- ğ için bu usulli tatbik öden an- cak muayyen ve mahdut kimse- lerdir. Beynalmilel bir. güreş tar- zi olan serbest güreş asıl - Türk güreşi olan kuru güreşe çok ben- zer. Yağ güreşinin terk edilerek serbest güreşin kuru gereş yerine yapılınası pehliyanlarımıza beynek- milel müsabakaların galibiyet ka- pılarını açacaktır.,, Federasyonun Mektubu Güraş Federasyonundan «ldr gımız bir mektupta, komşu Bak kan Devletlerinin, — bizim pehli- vanlarınızın — büyük bir Farkla kazındığı Ba'kan — Şampiyonlu- ganu elimizden almak için miü- temadiysa — uğraştıkları bildizil- mektedir. Güreş e«ki ve şerefli bir Türk eporudur. — Bu sahada Türkler hâlâ zaferlor kazanınak- ta ve ösde yürümektedirler. Bu gşerefli mevkâl kaybetmem ık için Türk — gençliğinin güreş ile ya- kından alâkadar olmaları tomen- vi edilmektedir. —7 g—a DîElomatla.raHükmed;:n Gîdikuvvetler —ere —a —a Casustan Dolandırılan 25 Bin Dolar ( Baştaarfı 1 inci sayfada) farı takarriir etmiştir. Tomas, Bahriyo Nezaretinden pılacak ölan bırsızlığa — dair kafasında tasarladığı projeyi am latınca Betty ve sevgilisi bunu muvafık buldular. Para bahsinde de anlaştılar. Fakat Tomas'ın hiç beklemediği bir surada Betty şu itirazda bulundu: — Paranın 25 bin doları pe- şin verilmek lâzımdır. Farzediniz herhangi bir aksilik yüzünden muvaffak — olamadık ve sizi de göremedik. O takdirde beş pa- rasız ne yaparız. Halbuki yanı- mızda bu miktar paramız olursa derhal Cenubi Amerikaya gider vo rahat rahat yaşayabiliriz. Tomas, genç kızın bu itira- zına bayret etti. ÂAyni zamanda erkek arkadaşından daha kurnaz olduğunu içinden tasdika mecbur olduysada peşin para meselesine yanaşmak istemedi. Betty İse 25 . bin dolar peşin verilmediği tak- dirde hiçbirşey yapılamıyacağını kat'i bir anrette boyan etti Naçar Tomaş bu anlaşma şekline riza göstermiye mecbur olda, cebinden çıkardığı çek def- terine 25 bin rakkamını yazdı ve küğıdı verdi. Arkasından da kü- çük bir kutu içinde, bir kasa hırsızma lâzım - olabilecek bütün levazımı hari çantayı uzaltı. Bu levazım tamamen portatifti ve en kuvvetli kasaları bile açmıya kâfi idi. Tomas, bir kasa veya çok- mecenin bu aletlerle nasıl açıda- bileceğini — delikanlıya — gösterdi, sonra ayrıldılar. Tomas - oteline Betty Hle arkadapı da bir ba- ra gittiler. Tomas İçin uyku uyuyabilmenin imkânı olamıyacağı için otelde sabahlamak kararında idi. Daktilo ile sevgilisi İsa, girip bir köşesine çekildikleri barda, ertesi gününlün hattı ha- çokati tosbit etmekla meşguldüler. akşamı l evrakm Tomasa — verilmesel ve mukabilinde ikinci 25 bin liralık çekin alınması için tesbit edilen mahal, iki taraf arasında tekrar tokrar görüşülüp gayet sarih bir surette tayin olunmuştu. Sabah olupta randeva aaatı yaklaştığı zaman Tomas artık otelde du- ramamış, — bu — yere — gelerek bir aşağı, — beş — yukarı dolaşmıya — başlamıştı. — Fakat bu bekleme uzun — sürmüştü. Çünkü randevu snati gelip bir çeyrek de geçtiği halde, ortalık da, ne Betty, ne de sevgilisi görünmemişlerdi, Bu hal, Tomasi endişeye düşürdü. Aradan yarını saat geçti; yine görünürde kim- soler yoktu. Bu endişe son dere- ceyi bulmuştu. Bir saat geçtik- ten sonra tomas'a bütün Ümitleri suya — düştü. Çünkü © #snaatta Bahriye ne- zareti umuml! kâtibi makamına göelmiş olmak gerekti. Onun hu- zurile bittabi — birşey yapmıya imkânı yoktu. Bir deli gibi küfür ede edeDora Grün moda mağa- zasının istikametini tuttu. Fakat yolda hatırına bir şüphe geldi. Bir otomobile atlıyarak — bir gün evvol Üzerine 25 bin dolarlık çok yazdığ bankaya uğradı ve paranın alımıp alınmadığını sordu. (25) bin dolar, banka gişeleri açıldıktan beş dakika sonra alım mıiştı. Oradan doğru mağazaya koştu, Dora'yı beraherine alarak Betty'nia otarduğu — apartımana geldiler. Tomas istiyordu ki Dora Betty'nin vaziyetini tetkik etsin. Dora apartımana tırmandı ve beş dakika soura büyük bir yels içinde aşağı indi. Bir gün evvel Betty annasine mezuniyet alde ğını söylemiş ve sabah erken seyahata çıkmıştı. — Gittiği yer malüm değildi ve bu gaybubeti on beş gün sürecekti. CArkam var Pok mühim ve pek tuhaf bir film TARZAN | OHNNY WEİSSMULLER ör ÜEĞDA GLoRYA Sinomasında “MAJİK'te: SON TAYYARECİLER alışam bu muzazam flal görcnler bu kadar Foykalâda bir. tayyare Ülim" mediklerini söylemişlerdir. Bu fdede Holivut, bütüm gizll Hapılarımı ardına kadar bütün dünyaya #çıyor. Sizo büdün hava kahramaı Bu bir gösteriş değil, bir. hakikattır. Hava kah Baş y ANNY ONDRA ve Mözsyö, Madam ve Bibi,, fik mindeki (Mister Braua) rolünü yapan JEAN DAX GÜNAHKÂR KIZ ble İllmde takdim ediyor.. Harımı, yalası göreekle #etifa hilesi sanındorelalı. yeti Öğrenilecektir. LİLLAN HARVEY HENRY GARAT tarafından temsil odiloa GENNET KUŞU Fransızer öpereti komali mu- valfakıyetla devam ediyor. GELİYORLAR! ORTA MEKTEPTEN EMİL ve ARKAD, AŞLARI Berlia'den hareket ettiler. İstanbul'a göeliyorlar : Hamır elunuzl..

Bu sayıdan diğer sayfalar: