22 Ocak 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BIZİ IDARE EDENLER... Abdülhamit Sadrazamları İçinde Halil Rıfat Paşayı Çok Savmekle Beraber... . Yine Ona Karşı lhtıyatkar Muharriri Xx HerHakkı Mahfuzdur —256— Bu yaver, az kalsın bir sadra- zamiın felâketine sebep oluyordu. Halil Rıfat Paşanın sadareti zamanında idi. Yaver kendisine müracaat etti: — Paşa — hazretleril.! Böyle (mekam ) larda dolaşmak feyzime ve terfilme — mani - oluyor. Âyni zamanda vazife dolaylsile bir ta- kım dedi dodulara da maruz bu- lunuyorum. Sayeişahanede, sayel devletlerinde — (vazifel nazifem ) olan — askerlikte gerli hizmetler ifa edebilmek- liğim için bir derece terfi ile ordüyüu — hümayunlardan — birine fayinimi inha buyurunuz. Bende- nizi ihya edersiniz. Diye yalvardı.. Halil Rifat Paşa, gayet saf ve İnce düşün- celerden mahrum bir adamdı. Derhal, bu ricayı kabul etti. Güzel bir inha yazdırarak Ma- beyne gönderdi. Yaver, bu defa da Meubeyne koşarak şu jurnalı verdi : ( Zahirt sadakatile xati şaha- nelerini aldatan ve hakikatte her türlü hissiyatı ubudiyetkâraneden mahrum bulunan Sadrazam Halil Rıfat Paşa kulları, bendelerini İstanbul'dan teb'it etmek ve bu suretle de zati şahaneleri hak- kında vâkıf olduğum bazı niyyât ve efkArını icra ve tatbik eylemek maksadile terfian ordüyu hüma- yuzulardan birine naklimi iİnha edecekleri mevsukan — istihbar kılınmıştır. Abdi esdakları gerek İstanbul'da ve gerek memaliki şahalerinin herhangi bir ucunda velinimeti biminnetim efendime ifayı hizmeti en mukaddes bir vazife telekki eder ve irade buyrulacak mahalle derhal gider- sem de, bu gibi iki yüzlü zevatı göz önünde bulundurarak onların #mal ve efkârı fasidanelerine set çekmek suretile daha mühim bir- vazife ifa edeceğime kanaat hasıl ettiğimden kemâkân vazifel aslı- yemde İpka — buyurulmaklığıma iradei isabet mu'tadel şehriyarl- lerinin rayegân buyurulmasını arz ve istirhanı eylerim olbapta... ) Jurnal, tas) zamanında yetiş- medi, Çünkü yaverin terfil için Babıâliden ııdruımi gönder- diği ariza, o akşam Abdülhamide verilmişti.... Abdülhamit, bütün saltanatı zamanında kendisine hirmet eden sadrazamların içinde en çok Halil Rifat Paşayı sev- mekle beraber, yine ona karşı ihtiyatkârane davranmaktan vaz- geçemedi. Yaveri, bir derece terfi ettirdi. Fakat, ordulardan birine göndermiyerek hizmetinda ipka etti. Esasen yaverin bu idi... istediği de, Abdülhamit devrinin ilk jur- nalcılık mevzuunu — teşkil eden (Sahip Molla Bey) olduğu gibi daha — de- | * d y ı—' .'.'.* . z son jJurnalcılık hâdisesi de bu zatın 'ismile hitam bulmuştur. Abdülhamit henüx — veliaht iken Sahip Molla Bey Şurayı Devlet azası idi. Ayni zamanda ulema Aarasında da büyük bir nüfuz ve tesiri vardı.. Ö esnada Abdülhamidi tahta iclâs için uğraşan damat Mahmut Celâlet- tin Paşa, bir gün Sahip Molla Beyin dairesine geldi. Dereden tepeden görüştükten sonra, ku- lağına eğilerek : — Yarın akşam Yenikapı mevlevihanesine teşrif buyurun. Mühim bir mesele hakkında gö- rüşmemiz elzemdir. Dedi. Ertesi gece Mevlevihanede buluştular. Tekkenin şeyhi Osman Efendinin —odasına — kapanarak konuşmıya — başladılar. Damat Mahmut Celâlettin Paşa, devle- tin ozamanki — vaziyetini izah ederek bir mukaddeme yaptıktan sonra: — Veliaht Abdülhamit Efendi mahsusan selâm ediyorlar. Bira- derleri Sultan Muradın bir an ev- vel hal'ile kendilerinin tahta ci- lüsu için müşavere yapmak Üzere ":vv":ı.; Davramrdı sizlerin de Mithat Paşa ile görüş- menizi arzu buyuruyorlar. Dedi. Bu sözler, gerek Sahip Molla ve gerek Şeyh Osman Efendi Üzerinde ezici bir tesir husule getirmişti. Osman - Efendi, bir- denbire cevap vermedi. Fakat Sahip Molla Bey derhal- kaşlarını çattı. Paşanın yüzüne baktı: — Paşa Hazretleri.. Abdül- hamit EFendi Hazretleri bu iş için neden bu kadar acele edi- yorlar. Kendileri henüz gençtir. Eğer taht ve saltanat kendilerine mukadder ise, şüphesiz bir gün o mevkie — hnail — olacaklardır. Binaenaleyh, bu cihet, okadar düşünülecek bir şey değildir. Asıl şimdiden nazarı dikkate alınacak bir mesele varsa, günün birinde kendileri tahta culüs ettikleri zaman, acaba muhitl. - rine kimleri alacaklar, — hangi zevat ile işe — başlıyacaklardır. Bunu düşünelim.. Buna bir karar | verelim. Dedikten sonra hiddetle aya- ga kalktı. . Hüi ( Arkası var) Resminizi rizi Bize Size Tabiatinizi Söyliyelim... ——— Gönderiniz, Yılmaz ELh Çevik ve atıl- gandır. Men- faatlerine uy- gun — hareket eder. Boğazını sever, çabuk konuşur. Ku- lağı delik ve gözü — açıktır. rahatına — pek Zahlit H Ceyhan termez. Mihnet ve meşakkate ta- hammül eder. Tavru hareketleri kapalıdır. Hu- susiyetleri hak- kında — harice renk — vermek istemez, kadın ve sevgi ma- ceralarile alâ- kadar — olur. Şıklığı ve in- tizamı — sever. Teşviklere ko- L ylıkla tâbi olmaz, eğlencelerden gri kalmak istemez,. I7 Emine Zaki H. ( Fotoğrafının dercini istemiyor.) Mahcup - tavur- ludur. Mühitini bulmadıkça çekin- ğen ve sakin olur. Arkadaşlarile geçim hususunda — müşkülpesent davranmaz. Süsü sever, moda ce- reyanlarına tâbi olmak ister, ea Resminizi küpon ile gönderiniz. Kupon diğer sıyfa:nıid:ıdır. düşkünlük gös- 20 -Artvin'de Ahmet B. ağır başlıdır. Hâdi. seleri — soğuk kanlılıkla kar- çılar, başkala- rına — Minnet etmekte müs- tagni davranır, Muamelesin de CiddİYBt ve kat'iyet taraf: darıdır. Hör- met ve takdirden hoşlanır. Kendi- sine ehemmiyet verilmesini İster, 18 Cemal B. Zeki ve acüldür. İntizam kuyu- datında bazan ihmalci olur, Pek - sıkıntıya gelemez, cesa- rete tevakkuf eden tehlike ve mücadele- lere karişmaz, Tesadüflere tâ. bi olur. Eğlen- celerden geri kalmak istemez. 19 Cavlde H. (Fotoğrafının der- cini istemiyor.) Serbest - tavırlıdır. Neş'esini daima muhafaza etmek ister, çabuk darılır ve barışır, İğbırarı kinsiz ve devamsızdır. Giydiğini yakıştırır ev işlerile meşgul elmak istemez. Sıcak kan- lıdır. Muhit ve muhatabini sik- | Haz, çok konuşmasını sevor. HİKÂYE : Bu Sütunda Hergün Nakı'i : Naci Sadullah KİBARLIK Geniş bir caddenin ağzında.. Geniş bir meydanlıkta.. Bir sokak fenerinin altında,... Gece yarısı, kânunusani... Aman ne soğuk yarabbi. Hem bir fener insanı ısıtmıyor da. Maamafih fenerde kabahat yok, zira vazifesi hararet değil ziya dağıtmak... Sonra ısıtsa bile, harareti yukarıdan gelir, olsa olsa insanın ancak başını ısıtıabilir. Halbuki insanların asıl soğuktan Üzülen ve titreyen yer- leri, düşman gözlerine hedef olan yerleri, yani ayaklarıdır. Sonra nezle olmaktan kurtul- mak için yürümek Jlâzımdır. kal- dirımlar bunun İçin yapılmıştır. Hem kânununsani ayında, gece yarısının — dondurucu sokan lâmbalarının altında dikilip durmakta mana ne? Herkes evine gitmeli değil mi?.. Sonra bu Bsaat, hırsızların yankesicilerin faaliyette oldukları bir zamandır. İnsanın beynine tabancanın buz gibi soğuk nam- lusunu dayarlar : — Sökül paraları.. — derler. “can cümleden azirdir! , Feh- vasınca ciğeriniz kavrula kavrula cüzdanı teslin, edersiniz. Yahut peşinize düşerler, siz kaçarsınız, onlar kovalarlar, geceyarısından sonra da ıslak sokaklarda mu- kavemet koşusu pek tatlı olmasa gerek... Hele, eğer akşamdan bir parça attınız, yahut mideyi az fazla ağır nesnelerle şişirdi- nizse maazallah. Birisi: — Bütün bu tehlikeleri bili- yorsun da a adam, bu Fenerin dibinde ne durup duruyorsun? diye sorsa ona verecek gayet makul bir cevabım vardı. Zira altında beklediğim bu sokak fe- nerinin Üstünde yeşil bir levha, ve yeşil levhanın içinde şöyle bir yazı vardı: “Otobüs durak yeri,,.. Ve ben de evime dönmek için otobüs bekliyordum. Bir dostum da yemek yemiştim, hem de de- yasıya... Bean dostlarımı severim, fakat tercihan fazla sevdiğim dostlarım evlerinde iyi yemek yiyenlerdir. Benim tabiatımdan size ne o baş- ka hikâye; benim anlatacağım yine başka... Yemekte yanı başıma tanımadığım bir kadın düşmüstü. ayazında | Bu kadın hiç te —hoşuma gitmiyordu. Zira tabağındaki eti keserken mütemadiyen dirseğile bana çarpıyordu. Pa Yemekten sonra “ Briç ,, oy- nadık. Briçte de emsali bulunmaz talilmin bir cilvesi olacak ki ma- hut kadınla yine ayni masaya düştük. : Maamafih — masada bereket karşımda oturuyordu da — dirsek darbelerinden kurtuldum. Ben iyi briç bilmiyordum, o kadın gayet güzel oynuyordu. Talii yardım - etti. Onunla - ikimiz olduk. Onün sayesinde altı adet lira: kazandım. Alti lira ile birçok İyi şeyler satın alınabilir. Meselâ elli kuruştan on iki tane çorap, yahut yirmi beşer kuruştan yirmi dört adet mendil... Canım bunların sizinle ve hikâ- yemle ne alâkası var, geçelim... Ev sahibinden müsaade İste- dim, davetlilere — veda — ettim. Briç deki ortağımı da uzaktan selâmladım. İçimden: “ Ah diyor- dum benim iyi kadınım, seninle Briç masasında — ortak — olmayı can ve gönülden dilerim amma, yemek masasında ortak Allah yanına düşürmesin., Son otobüs saat on ikiyi on geçe idi, Ve işte ben hikâyemin başında uzun uzun anlattığım yerdeki fenerin altında bekliyordum. Beş dakika kadar yalnız bekledim. Bir de baktım - bir kadın fenerin öteki tarafına geldi, o da başladı beklemiye. Meğer benim masa arkadaşım imiş. Kibarlık şimdi onu bir taksiye bindirip evine — kadar götürmeyi icap ettiriyordu. Ba- husus ki o kadın sayesinde altı adet lira kazanmıştım. Az sonra otobüs geldi. Oto- büste ancak bir kişilik yer vardı. İşte o zaman çapkın erkekliğimin bütün — zarafeti, — ulüvvücenabı, kibarlığı tuttu, müsaade ettim, kadın bindi.... Otobüs gözden kaybybolduk- tan sonra da bu kibarlığı yapan kendimi mükâfatlandırmak için, bir taksiye atladım ve eve gittim. artık itiraz istemem: Ben kiba- rımdir. — Hayat Şuaının Faydaları Goçendo bir İngiliz gazete- sinden naklen Barşelor isminde bir fen adamının ( Hayat ıuıı) denilen yeni bir şua keşfettiği bildirmiştik. Bu şua, güneşin ü- tün vasıflarını haizdir. Bu sebeple sisi delip geçmekte, birçok has- tlllkllflll todıviıindo işe yara- maktadır. Bu ışığın temin edeceği diğer " faydalardan bazıları da şunlardır: Bu şuaa gösterilen hayvanlar sihhatli ve mukavemetli oluyor- lar. Bu şuaa gösterilen tohum- lar, gayet sür'atle tenemmüv edi- yorlar. Bu tohumların nemalan- ması için gübre ve saire dökmiye ihtiyaç kalmıyor. Tayyareler bu şuar lâmba gibi kullandıkları zaman gece yarısı hatta sisli havada bile İnecekleri yeri görmiye muktedir olacak- lardır. Yeni Neşriyat: Gol — Bu spor pazetesinin 22 im- ci sayısı çıkmıştır. Akın — Trabzon gençler grubt himayesinde 15 günde bir çıkar ilmi, meslekit mecmuadır. 19 uncu sayısı çıkmıştır. Ant — Menemen'de 15 günde bir çıkar iktısadi, İçümaf, Zzirai, sulht öğütler veren köy gazetesidir. İkinci yılının. Tinci sayısı çıkmıştır. Gürbüz Türk çocuğu — Hi mayetl Etfal Camiyeti tarafından çıka- rilan bu mecinüanın T4 üncü Sayısı neşredilmiştir. Halk Evl — Eskişehir. Halk Evi taralından ayda bir neşredilen mecmu- anın Binci sayısı oirçok kiymetli yuzılarla çıkmıştır. Tavsiye ederiz, Sinema Mecmuası — 11 iuci nüshası, sinemaya ait gayet istifadeli yazılar ve çok güzel resimlerle inti- şar etmiştir. Bundan maada okuyucu- lar mecmuada bulunan tenzilâtlı. ku- ponlarla Beyoğlunun büyük sainema- larına yarı fiatla girebileceklerdir. Haftam Sesi — Bu mecmuanın 4 üncü sayısı da çıkımnıştır. 320 dolgun sayfalı, nefis bir kapakla mütenevvi münderecati — havidır. Fiantı ,0 ku- ruştur,.

Bu sayıdan diğer sayfalar: