22 Şubat 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

22 Şubat 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Karnera Amerikada Tevkif Edildi İnsan armanı denmekle maruf boksör Karneranın dünya şampi- yonasına varmak için çarpışmıya mecbur - oldukları -boksörlerden Şaaf, geçen x- bir yumrakta yaralandı. Maç, on Üüç devre, biraz tatsır ve heyecansız. geç- mişti. Son devrede Karneranın bir yamruğu hasınının şakağına yayışı ve Şaaf bir kalıp gibi yere yığıldı. İlk muayene, yumruk vurulan yerin bir parça zedelen- diğini göstermişti. Hastahaneye kaldırılan mecruh, orada, daha ağır bir vaziyette bulundu. Çünki adamcağızın beyni İç çökmüştü. Az sonra mecruh öldü, Karnera da tevkif edildi. keme, vurulan yumruğun derece nizamt şartlar dahilinde İndirilmiş — olduğunu — anlamıya lüzum görmüştür. Ayrıca, Kar- Beranın eldivenleri de mahkeme- ye verilmiştir. Bunlar da muayene edilecek — ve — sertleştirici — bir madde ile yıkanıp yıkanmadıkları tesbit olunacaktır. Bu bâdise münasebetile boks maçlarının bütün Amerika dahi- linde hükümet kontrolu altına konması bile mevşuubahatir. * Aıinıdı, bundan bir bafte evvel şayanı hayret - bir cinayet olmuştur. Bu cinayeti işliyen Papazın Cinayeti | izminde bir pa- pastır. Bu adam, evvalâ metresi- nin kocasını öldürmüş, metresini yaralamış ve tevkif edilmiştir. Bundan kısa bir müd- det evvel de, meşhur Aynoroz manastırında başka bir hâdise olmuş, iki papas, odasında kıy- metli eşya sakladığını bildikleri bir Üçüncü bapazın kapısını kı- varak eşyalarım çalmışlardı. Ortodoks mezhebinde papas- ların evlenmesi yasaktır. Metres tutmaları ise bhaydi haydi cevax verilemiyecek — bir — hâdisedir. Sonra, yine bir papazın hırsızlık yapması aklın alacağı şeylerden olamaz. Onun içindir. ki orto- dokaluk Alemi, bu son vukuattan okadar müteessirdir. ki papas ginıfı arasında esaslı bir tasfiye yapılmasını istiyor. iman Meb'usan Meclisi, ma- lâüm olduğu Üzere tatildir. Yeni — intihabat Iınııllı:lılkı;ı ;ıı'pâhı: or. Pakat 'dâdise Daha :iıı bir dıiıılıcıı- eümeni vardır, sık tık - toplanır. Bu encümenin reisi, eski meb'ır san Reisi Löbe'dir ve sosyalisttir. Geçenlerde, Sar — havrasında vukua gelen bir kaza münasebe- tile bu encümen toplanmıştır. Riyaset mevkiine da Löbe gaç- mmiştir. Fakat Hitler fırkası er- kânından Frank, celse başlar başlamaz reise yaklaşmış ve: — Vay hain, vay! Sen hâlâ burada mısın? demiş, kolundan tutup — İskemlesinden — İndirmiş, yerine kendisi geçmiştir. M. Löbe hâdiseyi, Moeclis Relsine şikâyet etmiş, o da İcap eden tahkikatı yaptıracağını bil- dirmiştir. Bu sırada — encümen ikinci defa toplanmış ve rele Löbe, yine aynı M. Frank tara- fından — kolundan — tutulup — kapı dışarı edilmiştir. Almanya, gu hal ile, diyebi- Hriz ki demokrasiye veda etmek yolunu tutmuştur. Almanya'da Siyasi —Bir taraftan | Mahb- | Joaşim Markooğlu | sonra | — —w g armancz YAĞMURLU GÜNLERDE İSTANBUL SON POSTA Yağmurlu gün- lerde İstanbul... Bu her vekitki İstanbula benre- miyen bir İstan- bul oluyor. Saçak altlarında tram- vay bekliyenler, şapkasnı — elinde, köprüden koşa koşa — geçenler, kıvrık paça: an- talonunu — biraz daha — kımrarak taştan taşa sek- miye oğraşan ala- parizyen - giyimli deolikanlılar, oto- mobillerin sıçrat- tığı — zifoslarla tepeden ti lar, bunların her biri yağmurlu günlerde İstanbulun manzarasinı değiştiren birer hususiyet alırlar. Geçen günkü şakırtılı yağmurda, şebir içinde tramvayla şöyle bir cevelân yaptım. Gördüklerimi #size de anlata- Bayazit tramvay bekleme yerindeyiz. Lâcivert bereli, açık gri manto giymiş bir hanım kiz, şemsiyeli bir hanım nineye bir dirsek vurup öne geçmek” ayağı kayıp bir su birikin n içine giriverdi. Zavallı kız, yarı beline kadar çamurlu su ile sır- sıklam olmuştu. İhtiyar kadm, gayet keyifli bir kahkaha attı: — E... Kuzum, hak hukuk bil- meyenlerin sonu böyle olur işte... Kendinden — büyüğünün — önüne geçecek ne vardı? yım: girdiği zaman kızcağız, hâlâ men- dilile çamurlu sulara batan etek- liğini temizlemiye çalışıyordu. Çanımızı öttürerek Çarşıkapı- ya doğru giderken sarı sakallı bir adam dalğınlıkla ax kalsın iki otomobilin arasında kalıyor- du. Ezildi zannile epice telâş bile ettik. Herif, şaşkın şaşkın etrafına bakınırken, bir de ne görsün, ensesinden topuklarına kadar ça- mur içinde değil mi? artık baş- ladı ağ.z dolusu küfüre: — Vay utanıp arlanmazlar!.. Allah insana iki göz vermiş be... Şoför olduk diye ne bu çalım?.. Bir taraftan çamurları silmeye çabalıyor, bir taraftan söyleniyor: — Ben böyle şoförlüğü kaça alırım? şimdi tut kelin perçemini., Araki herifçi oğlunu bulasın.. nu- marasını bilsem, yakalardım ama, bir gördük bir kaybettik.. Sultanahmet — İstasyonunda elâ gözlü yağmur büsbütün bo- şandı. Bardaktan da değil, adetâ destiden dökülüyordu. Sahanlıkta, iki yolcu arasında hiç yoktan bir münakaşa: — Efendi, tüküreceğin varsa, yüzünü Ööte yana çevirl, — Kim tükürdü yahu?.. — Sen tükürdün!.. Öteki yolcular araya girmek fstedi — Yağmur damlasıdır.. tükü- falan olmadı... Kızdı: | ! ren Şemsiyesini kapayıp tramvaya | Yahudi Satıcıların Sesi, Yağmkurlu Günlerin Hususiyetidir : “ Şemsiye Verelim? Ayda, Şemsiyeyi Evde Unutan ? ,, — Biz öyle avanaklardan de- giliz. Yüzümüze tükürecekler de yağmun sanacağız. Bak hele çu İşe... ide arabaya bir bayli şemsiyesiz yolcu 'daha aldık. lslak paltoların ellere, yüzlere dokunu- şu, İnsanın İçini örpertiyor. Titix yolcu, tekrar huylandı: — Kolunuzu çekermisiniz? — Başınızı öte yana çevirir. misiniz? — Paltomun eteğine baatınız. Ayağınızı kaldırırmısınız? Yolcular arasında homurdan- malar: — Böyleleri mesinler... — Şoförl beyefendiye garaj- tramvaya — bin- | dan bir numarasız çek... Emin önündeki bekleme yeri, | | omuz omuza... saçağın altındakilere bakarken hatırıma Çingenenin çergi içinde söylediği I4f geldi. Hani soğuk ——— ——— Silâhları Bırakma Konferansında Cenevre 21 — Silâhları Bırakma Konferansının hava İşleri - komitesi aekerl kara ve denir tayyarelerinin İlgası meselesinin tetkikine devam etmiştir. İtalyan mümessili, bu tayya- relerin tamamile iİlğasının mümkün olmadığını söylemiş, bu tayyarelerin ciddi — sarette tahdidinl teklif ve bomba atabilecek askeri tayyarelerin İlgasını istemiştir. İtalyan mümessill sivil tayyareciliğin Inkişafına manl olunmamasını Vleri sürmüştür. Fran- x mümeasili, beynelmilel bir zabıta kuvvetile emniyet altına alınacak olan sivil tayyareciliğin beynelmilel. leştirilmesi şartile aakeri tayyareci- liğin tamamen ilğasına samim! su- rette kanl bulunduğunu söylemiştir. Belçika, —İeveç, — Çekoslovakya, Yugoslavya Norveç — beyetleri #ivil tayya: gn beynelmilelleşti. rilmesi lebinde bulunmuşlardır. Zangara Nahküm Oldu Myami, 21 - Reisicümhur M. Ruzvelt'e swikast yapmak İsterken Şikago be'ediye rels'ni ağır surette yaralıyan Zangara BÜ #ene hapse mahküm olmuştur. Mahbküm kararı dialedikten sonra parmaklarile hesap ettikten sonra: Dört kerre yirmi seksen.. Sizi göreyim Hakim efen- diler okadar hasis olmayınız. şunu yüze Çıkarınız !, Demiştir. Hindistan'da Cüzam Tehlikesi Bombay 21 — Banı umümi ma- hallerin cüzamlılara ait —mahaller | hâline getirilmesi dolayisle halk, son derece heysesa içindedir. Kıtlık | dolayısile hicret eden Cüzamlıların miktarı 40 bindir. Cüzamlıların mik- tari umüml — ehhati iblâl edecek vaziyettedir. 'mümkünse yaptı. Başlıca Var Mı bir kış gecesb kar âpa lâpa yeğarken Çinge- ne, her tarafı açık — çergiden parmağını dışarı çıkarmış tar — Hoooh.. amma da soğuk var, demiş, allah, dışarda — kalan» ların yardımcısı olsun! Şimdi, ben de acaba bu dört tarafı açık bek» leme yerinde sağ- da solda yağmur *yiyip te: — Hde ç- Yağmurlu havada İstanbulun göle çevrilen köşeleri hayli çoktur. kür... Açıkta de» nağa çamura bulanmış tabanvaycr ğiliz! diyenler var mı? diye dü- şündüm. Karaköyde, irili ufaklı Yahudi çocukları peyda oldu: — Şemsiye verelim... Yağmur için şemsiyeler.. yağmurlu gün için şemsiler... Ayde varme şemilyeyi evde unutan?.. Gördünüzmü, ameli zekâyı... Yalnız bizim tramvayda iki tane şemsiye satın alan oldu. Derken, tramvayın basama- gında koltuk değnekli bir adam... Değnekler merdiven — çıkarken İşe yaramadığı İçin zayallıyı kol tuklarından tutup içeriye soktu- lar. Şimdi kendisine yer bulmak lâzım geliyordu. Herkes karınca kaderince sıkışmayı göze aldı. Yalnız şişman karınlı bir yok cu bu fedakârlığı yapamadı. Kol- tuk değnekli adam, içeriye gir dikten sonra rahat dursa ya.. ilk işi avuç açıp dilenmek oldu: — Beyler! sakatım.. bir tram- İkişer Üçer kuruş — verdiler. Avucunun içinde bir değil, tram- vayda birkaç sefer yapacak para toplanmıştı. i Kondoktör gelince hemen bi letini kestirecek sanıyorduk. Hak buki ayni nağmeyi ona da tekrar etti: — Efendi... Sakatım!.. Bem- den de para alınırmıya., şu ha- lime bak birkere.. Yarı belimden aşağısı yok! — Ne yapalım.. burası Darül- aceze arabası değil. Haline acındırmak için ne Dinletemedi. Yolcular tekrar — aralarında kır- kar para topladılar. Fakat bu' sefer eline parayı değil, bileti verdiler Yağmur, hiç kesilmeden de- vam ediyordu. Taksim meydanı, birer saçak altı arayanlarla dolu.. pastahanelerin — buğulu camları arkasında — kendilerini bapseden gölgeler var. Cadde, omuzlarda dolaşan şemsiyelerle — çadırlarını sırtlarına vurmuş hareket halinde bir ordugâhı andırıyor. İşte İstanbulun yağmurlu gün- lerinden küçük bir enstantane.. x. V Kari Mektupları Saçak Altlarında Tramvay Bekliyenler, İllallak Şapkası Elinde Köprüden Geçenler... 'Bu Yük Arabalarından! Yollardan süratle geçen yük arabaları bende bir ölüm maki- nesi hissini uyandırıyor, Bilhassa küçücük cahil çocukların İdare- sine bırakılan bu arabalar Emin- önü, küçükpazar, Balıkpazarı gibi çok işlek ve dar — sokaklarda bütün — süratlerile — ilerliyorlar. Külhanbeylerin mütemadi kamçı darböleri altında şuhlanan atlar arabayı bir kuş gibi uçururken, bu enddelerden geçmek betbaht- hğıma uğryan zavallı — insanlar, eanlarını kurtarmak için civar dükkânlarina sığınmaktan başka ça.e bulamıyorlar. Otomobillerin türatleri — belediyece — kontröl edilirken ve hızlı giden goförlere den ceza alınırken, bu arabalar ve arabacılar neden başıboş bırakılıyor. Bir zafer arabusı âürükliyormuş kadar imağrur ve mütecaviz bir oda ile Üstünüze arabasını süren bu arabacıya tek kelime söyik yemezsiniz, batta yan bile baka- Mmazsınız. Eğer can bhavlile - böyle bir harekette bulunacak olursanız atların sırtında şimşeklenen kam- çı kafanıza bir yılan gibi hemen sarılır. Binaanaleyh sizin hiç bire şey söylemiye hakkınız yoktur, O sizin üstünüze yürüyecek ve icabında sizi ezecektir. Belediyenin — nazardikkatini celbederim. Bu hususta Belediye« ye tatbiki gayet kolay bir çaro de tavsiye edeyim. Belediye, tokaklas rım başına birer tane memur dik sin ve bu kabil arabacıları şiddetle tecziye ettirsin. Bu suretle halk rahat yürümek ve hayatından emin olmak saadetine kavuşur. Doktor Muhmut Celâl Kefalet lade Edilmelidir Evvelce — Tütün — İnhisarında memur iken usulen bir kefalet vermiştim. 58 küsur İira tutan bu kefaletin memuriyetten ayrılır ayrılmaz İadesi lâzımdı. Ağustos ta İnhisardan ayrıldım. O vakit- tenberi gerek bu kefalet akçesl- nin, gerek Devlet Bankasındaki *hbisse senedimin bana verilmesi için Çorum İnhisar Müdürlüğüne müracaaat ediyorum. Haâlâ bir netice alamadım. Çorum Saat Kulasi sitında Mustafa Kemal Ediraede / Kalesiçinde Hamdi Sü- leyman Beye: — Anketimizde mütalân yok- tur. Her doktorun söylediklerini ve yirmi dört saatlik mesaisinl yazıyoruz. Fazla veya yüksek üce ret almak meselesini yazdığınız şekilde gazetemizde mevzuubahs etmiye kanunen İmkân yoktur. Aynı mektubu lütfen İstanbul Etıbba — Odasına — gönderiniz efendim. xX Ankarada Belediye Bahçeler İde" resi Muhasibi Turan Beyer — Vecihi Tayyare Mektebi nin bir ibzari sınıfı vardır. Bu sınıfa bir duhuliye ile ve aydan aya verilecek bir Ücret taahhik dile girllir. Ayrıca uçuşlara iştt rak için de bir Ücret , verilir Bütün bu Ücretler ber keseyt? elverişli bir gekilde tesbit edik miştir. Gaye —momlekette sivil tayyareciliğin İnkişaldır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: