11 Mayıs 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

11 Mayıs 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Düny I a Hâdiseleri ' Dilediği Bir Düzine Adam Öldüren Doktor Fransanın Şerburg - şehrinuc Şerburgta| Polis Müdiriyeti e- ble çen hafta imzasız bir hâdise mektup alır. Bu mektupta : * Grande Armse,, sokağında 16 numoralı evde oturan Marsel ——— — Giyo isminde bir adamın diplo- | Mmasız olarak doktorluk yapmakta | olduğu,, haber verilmektedir. İmzasız — mektüpların oldukları akıbet buruşturualarak sepete atılmaktan ibarettir. Fakat zabıta memurları mütecessis ol- dukları için ekseriya böyle hare- ket edemezler. Binaenaleyh Şer- burg polisi de derhal tahkikata koyulur ve anlar ki imzasız mek- tupta ileriye sürülen iddia haki- kate muvalıktır. Adamı Müdiri- yete çağırır, ifadesini alır ve bu arada —öğrenir ki, — diplomasız doktorun tedavi ettiği hastalardan | birçoğu ölmüştür. ve bu suretle ölenlerin Ssayısı asgari olarak 12 yi bulmuştur. Şimdi Müddeiumuminin talebi üzerine bu ölüler mezardan çıka- nlarak muayene — edilecek ve meden öldüklerinin anlaşılmasına çalışılacaktır. Yalnız şu var: Maznun sahte imza ile olsa dahi kendisine müracaat eden hastaların hiçbirine reçete ver- memiş, kadın ilâçları ile, yapma- ları icap eden tedaviyi anlatmak ile iktifa etmiştir. Bu itibarla masihatleri ölümü davet etmiş olsa ile hakkında yapılacak mua- mele diplomasız doktorluk ya- panlara tatbik edilen muamele elmıyacaktır, * Vİyınzdı bisiklet —ticareti yapan Hans ;lüller ismin- 5 de bir adam geçende İ(î:::!l ölmüş ve Ögldçuklcıı sonra Âyvusturyanın bir erkek | muhtelif şehirlerinde yekdiğerinden haberdar olmıyarak oturan dört zevcesi ve 17 çocuğu olduğu anlaşılmıştı.. Adam bu dört akti de kendi ismi altında | yaptırtımıştır. Bunun İçin müracaat ettiği usul hüviyet cüzdanmdaki (evli) kaydini silmekten ibarettir. Avusturya adliyesi 17 çocuğu da meşru addetmiş, buna muka- bil dört kadından ilk evleneni tanımıştır. * Aıııerüııdı çelik kıralların- dan Mister Regens'in kızı Mis Mabel sinema san'atkârlığına heves etmiş ve muhtelif şekillerde resimlerini aldırtarak kendisine bir iş bulun- ması, ricasile maruf kumpanya- lardan birine göndermiştir. Bir hafta sonra kıza istediği cevap gelmiştir. Bu cevapta: — “Stüdyomuzda başlıça işler: Elektrikçilik, mühedislik, doğra- macılık, döşemecilik, ressamlık, terzilik, berberlik, kimyagerlik ve hammallıktır. Bunlardan hangisini istediğinizi bildirmenizi rica ede- Tim.,, Stüdyo müdürünün bu şekilde gevap vermesinin sebebi, resim- lerine nazaran kızda san'atkârlık için herhangi bir kabiliyet gör- memiş olmasıdır. Maamafih kız bu mektubu tahkir addederek stüdyo müdürüyeti aleyhine bir dava açmıştır. lâyık | Üçüncü sultan Mehmet, 00 dokuz kardeşini bir anda öldürt- mek suretile saltanata başlamıştı. Bu kanlı tedbir, güya memlekette post havgası çıkmamak için ihti- yar olunmuştu. Kardeşleri ölünce ve daha doğrusu öldürülünce sal- tanat hakkı, kendisine inhisar etmiş oluyordu, Fakat sarayda bazı intrikacı adamlar vardı ve bunlar, hünkârın emniyet içifide yaşamasını kendi menfaatlerine uygun bulmiyorlardı. Padişahların mutlaka bir şeyden korkmaları Kizımdı. Aksi takdirde - onların gemini ele almak, iradelerine ta- hakküm etmek ve... Paralarını sızdırmak mümkün olamazdı! Üçüncü — Sultan — Mehmedin Kızlarağası Zenci Abdürrezzak ta böyle düşünenlerdendi. O, padi- şahın kendisine sarsılmaz bir ra- bıta ile bağlı olmasını istiyordu, Bu bağ, kuvvetli bir ihtiyaçtan doğabilirdi. Rakipsiz saltanat sür- mekte olan efendisine bu ihtiyacı nasıl aşılamalıydı? Kara düşündü Abdürrezzak -günlerce ve nihayet padişahın yüreğine müphem bir korku sun- mayı — tasarladı: -Şebzadelerden birine saltanat hırsına kapıldığım ileri sürerek hünkârın vâhimesini tahrik edecekti. Bunu yapabilirse istenilen vaziyet vücuda gelmiş | olacaktı, Üçüncü Sultan Mehmet *tahttan düşmemek için- olanca | samimiyetle kendine el uzatacaktı. Kızlarağası bu kararı aldık- tan sonra padişahın — oğullarını göz önüne getirdi. Bunlar Mah- mut ve Ahmet isimlerini taşıyan iki şebrzade idi. Ahmet, henüz on iki, yaşlarında bulunuyordu. Kendisine saltanat emeli ve bu emele müstenit entrikalar isnat olunamazdı. Fakat Mahmut, on sekiz yaşında vardı. Ateşli bir gençti. Veliaht olmak haysiyetile bazan siyasi maslahatlara karı- gaıyordu, şu veya bu vezirin ha- reketlerini tenkit ediyordu. Kızlarağası bu gencin başına bir çorap örerek padişahın tevec- cühünü, candan bağlılığım ka- zanmak istedi. Cami köşelerinde halka keramet taslayan serseri dervişlerden birine güler yüz gös- | termekle işe girişti. Derviş, -baş ağanın iltifati dolayısile sık sık Topkapı sarayında boy göster- miye başladı ve bu girip çıkışlar arasında -yine ağanın kurduğu Tari Tahtı | ÇTT * e SON POSTA tertip yüzünden- Şehzada Mabe mutla tanıştı. Abdürrezzak için bu kadanı kâfi idi. Oynanacak piyesin ana hatları çizilmişti, eşbhas hazırlane mıştı, sıra padişahın piyese go« kulmasına gelmişti. Ağa hazret leri, kıvırcık saçının tek - bir teli bile titremeden bu cür'eti gö terdi. Bir gün efendisinin yamına gitti : — Felâket, dedi; keşki ölseye dim, bu şeyleri duymasaydım ? Üçüncü Mehmet kaşlarını ças tarak sordu : — Yine ne var? Anamdan dayak mı yedin, yoksa ak ağae larla m dalaştın ? — Hayır efendim, hayır, Ne ©, ne bu! — Ya nedir bu felâket ? — Şehzade Mahmut 2fendk miz.. Hünkâr, kara yüzlü kölenin sözünü kesti, telâş ile haykırdıs — Hasta mı ? — Değil efendim değil Turp gibi maşallah. Fakat.. — Ey, fakat ? — Kötü kuruntuya kapılmış? Hünkâr, yerinden sıçradı : — Yalan, muhakkak yalan. | Yevmi, siyasi, Havadis v - Zabtiye, Çı $ İSTANBUL Gazetemizde — çıkzu ve rosimlerin bütü müahfuz ve gazetemize ABONE FiATLARI yazı lan aittim TÜRKİYE YUNANİSTAN | 2340 / 1220| 710 | 270 ECNEBİ eşindir. A 5 kurüy Abone bedeli değiştirmek Gelen evrak geri verilmez. || Hânlardan mes'uliyet Oi için mektuplara 1 DUt çı.ıı.ıl ilivıııplfııımıl Posta kulusu: T4 lr Telgrat sta Telgfon 120203 hi Müsahabe Başına Ko- Şehzade camiinin aulusundaki tür- benin içinde bu- lanan — mezarlar dan birinin Ü- tünde dört ayeklı kürsü niçin durur? Benim oğlum, benim veliahdım kötü şeyler düşünmerz. Kara Abdürrezzak sükünetle | elini koynuna soktu, bir kâğıt çıkarıp Hünkâra sundu. —Bu, mahut dervişin çizdiği muskamsı bir şeydi, adına Vefk deniliyordu. Bunların saltanat, servet, aşk vesaire için ayrı ayn şekilleri vardı. Üçüncü Sultan Mehmet, şehzadeliğinde bizzat uğraştığı için saltanat temin edecek vefkin şeklini pek iyi biliyordu. Abdür«J rezzakın elinde o vesikayı görün- ce sarardı : — Yaa, dedi, Mahmut demek acele ediyor. Ölümümü bekleme- den saltanat kuruyor, öyle mi? — Öyle görünlüyor! Şimdi efendi ve köle başbaşa wverip bu işin bir kat daha tevsik edilmesi için plân kuruyorlardı. Aralarında kararlaştırdıkları şey, Şebzade Mahmudun elinden sal- tanata göz diktiğine dair açık bir vesika almaktı. Bunu da Abdürrezzak deruhte etti. Mahut derviş ağımdan bir — texkere uydurdu, — Padişahlığm — yakında kendisine geçeceğini müjdeleyen bu tezkereyi Veliahda verdirdi. 'Tecrübesiz Şehzade, itimat ettiği adamlar elile gsunulan kâğıdın sahteliğini anlamadı, “ Mukadder | geçirdiğim | sağ kolumun kuvvetinden dörtte | ikramiye | medi. İcap eden makamlara mü- | racaat Kari Mektupları 'Bir Şoför İkrami: gesini Tayyareye Terkediyor Kütahya-Balıkesir hattı inşaa: | tmı yapan Yülyüs Berger Şirke- tinde şofördüm. Vazife esnasında bir kaza neticesindi, üçünü kaybettim. Şirketin hüküs metle mukavelesi mucibince bana — vermesi İâzımdı. Ver- ettim. Neticede Devlet Demiryolları idaresi 4476 numa- rahı tahriratla Kütahya-Balıkesir inşaatı — müfettişliğine — şirketin bana 90 lira ikramiye vermesi icap ettiği bildirildi ve verilmesi emredildi. Fakat şirket bu parayı vermekten yine imtina etti. Ben 33 yaşında kazançtan mahrum kalmış bir aile babasıyım. Şir« ketten hakkımı ben alamadım. Bu fakir halime rağmen hakkım olan parayı Tayyare Cemiyetine teberru ediyorum., Tayyare Ce- miyeti — uğraşsım — ve — verilmesi emredilen bu parayı benim Hc- sabıma alsın. Bursa Ç n mahallesinde Kar. <« man »0 da şoför İsmail Hakkı Çimento Fiatleri Kayseride inşaat levazımı tica- retile meşgul olan Bürüngüzlü zade Refik Bey bize çimento fi- atleri hakkında bir mektup gön- dermistir. Bu zat çimento fiatle- rinin kendi mıntakalarında çok pahalı olduğunu daha ucuza sa- tılmasının imkân dahilinde bulun- duğunu — söyleyerek — hulâsaten diyor ki: * Mersin Himanında 2240 ku« ruşa satılan çimento. burada 2475 kuruşa satılıyor ki aradaki fark fazla olarak alınmaktadır. Hale buki burada da 2240 kuruşa sa- tılmak lâzımdır. Esasen bu fiat bile pahalıdır. . Hariçten gelip Mersin Hmanında 1784 kuraşa malolan çimentolar da Mersinde 2240 ve bizim taraflarda 2440 kuruşa satılmaktadır. Memleketin imara muhtaç olduğu Şu deyvir« lerde çimento fiatlerinin ucuzla- tılması için kanuni! veya fenni tedbirler alınmalıdır. ,, Cevaplarımız Karacabey Çatalağıl — köyünden Hamide Hanıma: — Kazanç Kanunu Meclisten çıkmış, kat'iyet kesbetmiştir. Bu husustaki mütalâanızı bir istida ile Büyük Millet Meclisine bildi- ise olur. Hele siz duadan boşlan- mayın | , diye bir cevap yazmak gafletinde bulundu. Bu cevap, hemen Üçüncü Sultan Mehmede verilmişti. O, genç şehzadenin fikren veya hissen kendisine ihanet ettiğine artık kanaat getirmişti ve hük- münü de vermişti. Fakat oğlunu bir kere de sorguya çekmeyi istiyordu. Bu sebeple onu yanına çağırtt, — biraz okşadı, — öteden beriden konuştu, sonra sözü başka mecraya çevirdi: — Mahmut, dedi, içimde üzün- tü var. Şu İran işleri sinirime dokunuyor. Bu devlette bana en yakın sensin. Allah seni annene bağışlasın. Artık yetiştin de. Ne yapalım ne tedbir alalım, kimi serdar yapıp hududa gönderelim? Genç veliaht, bu yemlemeye kapılarak hararetle cevap verdi: — Sen neye üzülesin, düşman ların Üzülsün. Emredersen ben riniz efendim. * Ankara hesap memuru Halit Beyet — Arzımuzu is'afa çalışaca- ğgız efendim. serdar olurum, Amuderyaya dek giderim! Üçüncü Sultan Mehmet, bain hain güldü: — Sonra da orduyu kandırır- dn, beni tahttan indirirsin, de- ğilmi? Ve oğlunun söz söylemesine meydan vermeden bağırdı: , — Şu nankör oğlanı boğun, dilediği tahtı da başına koyun! Şehzade camiinin avlusundaki türbede bulunan mezarlardan bi- rinin üstünde dört ayaklı yüksek bir kürsü vardır. İşte o mezar, babasının emrile ve babasının gözü önünde öldürülen şehzade Mahmudundur, © kürsü de tahtı temsil eden bir alâmettir!... M. T

Bu sayıdan diğer sayfalar: