7 Temmuz 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

7 Temmuz 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

; 4 Sayfa G Memleket Manzarası Zafranbolu Köylerinde Son Posta Zafranbolu ( Husust )—Zafram bolunun dört — saat ötesindeki Pöldiren çok gözel 35 evli bir köydür. Bu köy iki mahalleye ayrılmıştır. Köyün ormanları çok geniş —olduğundan köy ahalisi eodun ticareti yaparlar. Bir kısım köylüler de münasip mevsimlerde İstanbula gelerek fırınlarda çalışı- yorlarlar. Köyde mektep yoktur. Köyün çocukları Üçüncü sınıfa kadar yanıbaşındaki değirmencik köyüne dört ve beşinci sınıfları okumak içinde Yürük Yatıevine devam etmektedirler. * Değirmencik köyü de Uç par- çaya ayrılmıştır. Aşağı Değirmenm cik, Yukarı Değirmencik ve Kılınç- lar. Aşağı Değirmencik Eflâni çayı kıyısında merkezl vaziyette- dir. Köyün içinde iki değirmen vardır. Aşağı Değirmen harkının kestiği su tam köyün yeni yaper lan mektebi önünde yukarıdan aşağı bir kavis teşkil eder. Bu köyün civarında pek çok asarı kadimeye. tesadif edilmiş ve bir kıamının Bizanslara aidiyeti tesbit edilmiştir. Köyde * Gazlıoğluna , güzel bir cami yanıbaşında da nisbet — edilen vardır. civar köylülerce pek ehemmiyet verilen ve hakla- | rında birçok efsaneler hikâye edilen birkaç mezar vardır. Yukanm Değirmencik köyüne gelince bu köy Aşağı Değirmen- cikten teessüs etmiştir. Köy muh- tarı bu köyde oturmaktadır. Kılınçlar köyü de güzel bir yerdir. Köyü çok eskiden bir asker kurduğu için kılınca nisbetle Kılmçlar namı - verilmiştir. Bu köyde bundan elli yıl önce (beş) üç ) evi 'vardır. Köy evleri gayet muntazam ve ikişer Üçer katlı büyük evlerdir. Bu köyde kuyu soyu içilmektedir. Mehmet Enver Susıgırlık Haberleri Susıgırlık (Hususi) — Rebia Esminde 35 yaşında bir kadın berber Akif efendinin 15 yaşın- daki kızını kendisine yol arka- daşlığı etmek bahanesile almış, Balıkesire götürmüş ve orada 15 Hraya satmıştır. Bu garip insan ticareti hakkında adli tahkikat yapılmaktadır. * Manav köyünde 75 yaşın- da Mehmet oğlu Mustafanın üze- rinde bir tabaka kaçak tütün bulunmuş, hakkında — takibata başlanmıştır. * Mana köyünde Ali isminde birisi tarlasına hayvan soktuğu bahanesile Mehmet ismindeki arkadaşım dövmüştür. Sarayköyde Müsamere Sarayköy, (Hususi) — Denizli Halkevinin temsil heyeti ve bando takımı Sarayköye gelerek ( cana- var) piyesini temsil etmişlerdir. Büötün kasaba ve yakın köylerden gelen halk temsili heyecanla sey- retmişlerdir. Böyle milli ve içti- mai piyesleri kara ve nahiyelere kadar giderek balkın fikir ve duygularını inkişaf ettiren Denizli Hilkövinin mesaisi şurada şük- ranla karşılanmıştır. Camüin | SON POSTA Zir Nahiyesi Ankaranın Güzel Mesırelerınden Birisidir Ankara (Hu- susi)— Zir Nahi- yesinim Ankara güzel —mesirele- rinden - birisidir. Ankaradan — le- tanbul - caddesi, Akköprü — tari- kile gidilen bu mesire — güzer- gâhi — tamamen asfalttır. Güzer- gâhta Etimesut, Ergazi, ve Emiryaman köyleri vardır. Zir köprüsü pek gür akar dere Üzerinde geçit veren güze bir eserdir. Çubukabat ovasında yapılan baraj gibi burada da bir baraj yıpmnt mümkündür. Maa- malih Zir ahalisi bu dereden istifade ederek arazilerini sula- salar bütün Orta Anadolunun ihtiyacına kâfi sebze istihsal ede- bileceklerdir. Evliya Çelebi buraları da gezmiştir. ve Zirin ismini seyahat- Amasyada (Eski Eserler eski derebeylerinden | Amasya (Hususi) — Amasya asanatika cihetinden çok zengim | dir. Fakat buradaki eski eserler bakımsız'ık ve takdirsizlik yüzün- den bir gün yok olup gidecektir. Bu meyanda halk arasında tımar- hane denilen bina da vardır. Bu bina 708 — denberi yılların tahripkâr tesirlerine maruz kal- masına rağmen henüz yeni dene- cek bir şekilde ve güzelliktedir. . Kapısının yan tarafında ve Üzerinde — sanatkürane — işlenmiş kabartma resimler ve daha bir takım şekiller müşahede oluna- | caktır. ev varmış bugün köyün tam ( on | Şfahane şekli mimari itibarile Selçuk asarmı andırmaktadır. Amasya ” tarihinde şöyle bir kayt vardır: «.. Anber ağa ve Anadolu emiri Ahmet Bey 708de bina etmişlerdir.» Bina çok eski ve değerli bir Türk eseridir. Duvarlarında tamir kabul ede- cek derecede çatlaklıklar belir- meye başlamıştır. Son zamanlarda yanındaki evler yıkılarak esaslı bir tamir göreceği haberi yayı- mıya başladı.. Gerek sanat ve gerek tarih bakımından çok değerli olan bu gibi eski eserlerin himaye edile- ceği haberi bize çok baklı bir sevinç vermektedir. Muşta Müsamere Muş (Hususi) — Himayei Etfal menfeatine muallimler tarafından bir müsamere verilmiş ve halka çok bedil. bir gece yaşatılmıştır. O gece Halkevinin müsamere sa- lonu başta memleketin çalışkan valisi Mithat Bey oldukları halde birçok — davetlilerle — dolmuştur. Temsiller çok güzel olmuş, bil- hassa (İstiklâl) ve (Muallim) piyes- lerinde; ilk — tedrisat müfettişi Nurettin Siret B. başlı başına bir varlık göstermiştir. Muallim Riza, Salim, Sami, Cemal, Ahmet ve Turgut Bey- ler de rollerinde muvaflfak olmuş- lardır. Müsamerenin hazırlanma- sına maarif müdürü Hüsnü B. teşebbüs ve yardım etmiştir. Zir köprüsünden nahiye mer- kezine kadar uzanan 2 kilomet- relik mesafede şose yoktur ve yol pek bozuktur. Zirde Meşe koruluğu Ankara avcılarının en ziyade istifade ettikleri kekliği bol av yerlerin | den biridir. De- rede nefis balık- lar yetişmekte, — bilhassa Ankar £ Taya sevkedile- satılmak- Zir nahigesi halkından Birkaç kişt ve Bir mesire dlemi azami İstifadeyi namesinde İstanos diye kaydet- mekte ve burada Ankara eşrafile birlikte ip cambazı seyrettiğini ınlı!mıklıdıı lımlâı. ı:hııde.k!edîrler. oE'yan yede — asayiş n Gece kapı kilitlemek âdeti bile yoktur. Halk çok ııxııirpınırdır KonyaEreğhsmde İdari Faahyet Konyaereğlisinde Kagmakam Mehmet Vasıf, jandarma kumandanı Cevdet Beyler ve bir örnek gigdirilen bekçiler Konya Englisi (Hususi) — Ka zamıza yesi ge Mehmet Vasıf B. jandarma ku- mandanı Cevdet Beyle birlikte bütün kaza ve mülhükatında ga- yet muntazame bir bekçi teşkilâlı yapmışlar ve bütün bekçilere bir örnek elbise giydirmişlerdir. Köylerde köy kantmunun tat- Mudanyada ! bikine başlanılmış, köy kâtipleri tayin edilmiş, kazada bir memu- rin - kulübü açılmış, belediye de kasaba dahilindeki bazuk yolların tamiri için faaliyete geçmiştir, Bir buçuk aya kadar bütün ka> saba elektirikle tenvir edilmiş buhııcıl'tı Alaıı ada İskân Ve Tesçil İşleri |(Bir Duvar Yıkınhıı Yüzün- İkmal Edilmek Üzere Mudanya (Hususi) — Muhacir, mübadil ve mültecilere verilen gayri menkullerin tesçili ikmal edilmiş, tapu senetleri verilmiştir. Bu son dört ay zarlfında tapu sicil idaresinde görülen teshilât ve faaliyetten ve tapa işlerinin günü — gününe yapılarak —tapu senetlerinin takriri müteakip ve- rilmesi halkı son derece memnun etmektedir. Tapu sicil idaresinde muame- lesi yapılacak iskân işleri kalma- mıştır. Gerek iskân idaresinde ve gerek muhacirlerin ellerinde bu- kunan vesaikin sür'atle tapu sicil idaresine tevdi için Balka ilân yaptırılmıştır. — Bunun — üzerine henüz tapuya gelmeyen — iskân vesikaları gelmiye başlamıştır. Hastalığa Meydan Veritmiyor Taşköprü ( Husust? )— Uzunka- vak köyünde Göl nahiyesinden misafir gelen değirmenci Kâmil tifoya tutularak ölmüş, bunun üzerine — Sıhhat İdaresi derhal vedbir. alarak köyde 700 — kişiye aşt tatbik ve hastalığın bu bir tek kişiye munhasır kalmasını temin etmiştir, köyde başka vak'a zubur. etmediği için mevzli kor- don da kaldırılmıştır. den 3 Kişi Yaralandı Alanya (Husust) — Kasabaya otuz saat mezafcde Söğüt yaylası vardır. Burası Dom alan köyünün yaylasıdır. Mezkür köyden Zıpçık oğullarından Kara Şükrünün bir duvar yolu kapattığı için mürur veubura müâni olduğundan köyün muhtar ve heyetiihtiyariye azaları bu maniayı kaldırması için Şük- röye tebligatte bulunmuşlardır. Şükrü bu tebligata kulak asma- mış, köy mubhtarı Mustafa ve azadan Mehmet ve Hüseyin ağalar, yanlarında köy bekçisi olduğu halde yol Üzerindeki taşları kaldırmıya — gitmişlerdir. Bu işe canı sıkılan Şükrü derhal evine koşmuş, mavzer tüfeğini alarak bunların Üüzerine — ateş etmeye başlamış, atılan kurşun- lardan muhtar Mustafa boğazın- dan ve ayağından, azadan Meh- met başının ve vücudünün muh- telif mahallerinden, aza Hüseyin de Bbaşından yaralanmışlardır. Bunlardan Hüseyin ve Mehmedin yaraları tehlikelidir. Şükrü yaka- lanmış, Adliyeye teslim edilmiştir. Temmuz ı Müsahabe Merhum Muhtar Bey Nurullah Atö Geçen gün ölümünü hıı aldığımız — Kastamonu — Mebi Muhtar - Bey, - birkaç sene d Galatasaray * sultanisi,, nde ToWr allimlik etmişti; terçüme verirdi. Ben de bir sene oenif değildi. Fakat esasen çalışa! ondan istifade ederlerdi. Ha: ancak bir saat gördüğümüz hocaya çok hürmet ederdik; dq sine çalışmıyanlar bile gürüküsül sessiz. otururlardı. İ İ O zamanlar müküfat ve cetf âdeti olduğu balde Muhtar muak limliğin bu haklarına müracatl etmezdi; talebeye yetişmiş adaf muamelesi eder, hep “siz,, söz söylerdi. Arkadaşlarım ü: de ne tesir bıraktığım İyice tırlıyamıyorum; fakat ben daima tecessüsle bakardım. D daima “jaketatay,, ile gelen, dik yürüyen, her hareketi evvelef kurulmuş — bir. kaideye ı,u-; yapılıyor hissini veren bu ıdııd hayretle bakardım. Kim olduğ: da pek iyi bilmezdim. Harici nezaretinin büyük memurlarındı olduğunu çok sonra, guııcled resim konulmak âdeti başladıktaf sonra öğrendim. İmtibandan sonrf kendisile bir daha konuşamadıni zannederim bir defa — tesadil ettim, fakat beni cibette ba hyamıyacağı için rahatsız etmek istemedim, Muhtar Bey, Galatâ'. saray lisesiniğ son tercüme muif O dersi niçin kaldırdılar bil miyorum. Halbuki çok lüzumlür bilhassa Galatasaray için ) bir derstir. O mektepte talebil fransızcayı, ekserisi türkçe bilmir yen ecnebi muallimlerden okuy di türkçe ile biribirinden ayrı, biribirine yat mıyan iki bilgi olarak yerleşiy O mektepte ild dil arasında cüme dersi hayırir bir vasıta ikisini birbiri ile mukayese et ğe, —hususiyetlerini — düşünm davet ediyordu. Bittabi terc dersi, Galalasaray'da — dal ancak cecnebi dilden Türk çevrilecek temrinlerle yapılabiliri fakat bu dere talebenin ber dildeki bügisini çoğa'tır. Tercütmt için şaşmaz esaslar yoktur, derstf” böyle bir şey öğretilemez; fa biribirine — benzemez — metinlef Üzerinde mümareselerle gençlert tercümenin keşfolunamıyan, Hıâ edilemiyen kanunları sezdirilebilire Birkaç sene evvel Mikitari Ermeni lisesine fransızca imt nına mümeyyiz olarak â miştim. Orada talebeye fransızcf dersinden ayrı bir terelme derii de veriliyormuş, Bir — talebe; oldukça ağır bir ibare yazdir manasını ezah etti. « Acaba lııJ ermeniceye tercüme cdebilir ıff' | dedim. Hocası, M. Zalatti, « meniceye değil, türkçeye tercud etsins dedi. Hemen hemen yat lışsız bir cevap aldık. Bunun için bizim vakt'le Mul tar Beyden okuduğumuz de tekrar ihdas edilmesini zart görüyorum.

Bu sayıdan diğer sayfalar: