21 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

21 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Ümözü bize bıraksa ne alâ.. süt te Salıdan Salıya Söze Dair Söz ebesi değilim amma, ba- zan söylediğim dinlenir.. ne de- mişler söyliyene bakma — söy- letene- bak. Söyleye söyleye dilimde tüy bitecek değil ya.. Kerem gibi aldın sazımı elime söyleyip durayım artık.. İnsanlar acayiptir, az söylersin, pısink derler. Çok söylersin, adın traşçıya çıkar. Söz gümüşse sü- küt altındır, diye düşünür; susar- sın; dilini kedi yutmuş diye ar- kandan alay ederler. Sözünde durürsun, Nüh dedi mi bir daha peygamber demez tİnsinden olursun; sözünde dur- mazsın; kimsenin sana itimadı kalmaz.. en İyisi ne mi yapmalı? bilsem en evvel ben yapardım. * Çok söyliyen çok yanılırmış, | demek oluyor ki dilsizler hiç ya- | nılmıyorlar. Onlara akıl danışmak - | Fena olmıyacak amma, danıştığı- mızle kalacağız.. Dilleri yok ki Cevap verebilsinler. * Küçük oğlum birşey öğrenmiş, sabahtan akşama kadar, " söz | büyüğün süt küçüğüni,, Diyor. | Süt onun olsun çoktan razıyım, onun oluyor, söz de.. K | Büyük sözü dinlemek lâzım- | Mmiş, sağlığında — rahmetli Zaro Ağayı ziyaret etmiştim. Bana ne töyledi bilir misiniz? | — Evlâdım, çok yaşamak is- tersen benim gibi sen de beş on kere evlen! | Gerçi ben dinlemedim, fakat dinliyen olursa çok mu yaşar, yok- #a az mi onu bilmem! * Ağzımda pek bakla ıslanmaz, ağzımdan çıkanı da kulağım işitir. Bu yüzden hiç birzaman ağzımın Sölçüsünü vermiyo — kalkmazlar.. Ağamı “poyraza açmam, hayra tçarım. Zannedersem artık fazla #öyledim. Biraz daha söylesem ağzımla kuş tutsam bile para et- | Miyecek. Ağzımın payını almadan, "'İ;-'l bir kilit vurayım daha baasesnemeee OZAr Ola k Menmet bilsen Hasan Bey; berkesin için- | de bana, bağırdı. — Ne diye bağırır sanki, her- kes bilmiyor da o öğretecek de- ğil mi? | Beyin yapuğfaı ; İ İ budala sersem, diye — Deme be Hasan Bey, ben neyim; ne iş görebilirim? — Hiçbir. iş göremezsen Şe- hir tiyatrosunda operet oyna- yamaz da değilsin yal Neden Bir doktor Hasan Beyi mua- yene etti: — Demir gibi bir mideniz var Hasan Bey: — Eyvah, desenize su içmek bile benim için tehlikeli ! — Neden? — Demirden midem paslanır ! Hal . Hasan Bey karısile kavga et- mişti. Sokağu fırladı. İlk tesadüf ettiği adama vak'ayı anlattı : —Evine git, dedi, kerşeyi iste- diğinden âlâ halledilmiş bulursun.. Hasan Bey evine döndü, ka- rısı yoktu. Karısının yazıp birak- tığı bir mektubu buldu. “Bir daha gelmemek Üzere gidiyorum,, Hasan Bey kendi kendine söylendi: — Hahikaten herşey istediğim- den Alâ halledildi. PS ğ — Hasan Bey bu kadar çok — Ne mi yapacağım, bundan sonra yine servar ae yecArAALARAABERAN AA KA YA LE Y YA LERASALERA “küladı. miye Terkos Musluğu Ahşap evdea skintt çektik; Bu yıl apartımana geçtik, Çok güzel bir daire seçtik.. Ne parlaktı terkos musluğu! Vardı bu musluğun bir huyu, Parlaktı amma yoktu suyu; Arattı kendini bizim kuyu, Ne parlaktı terkos musluğu! Sabah açınca çıkar aesi, Hır, hir diye gelir uefosi.. Su için - bekletir. herkesi, Ne parlaktı terkos musluğul 'Tarkos suyunun — vardı nazi., Dertli geçirtti bize yazı; Yıkamadan yedik kirazı, Ne parlaktı. terkos musluğu! Banyo ” yapmaktı bevosim; Fakat susüz geçli bu mevsim. Foryattarı kisildi. besiri, — Ne parlaktı terkos musluğu — Kocamın her istediğini ya- parım; yine yaranamam Hasan | Bey, meselâ bir ipekli mendil | istese dört metre ipekli kumaş | alırım., — Dört metre kumaşla bir mendil mi yaparsınız? — Yarım metresile mendil, geriye kalanla da kendime bir l çelbişe yaparım. — Deniz kenarında balık tu- | tuyordum. Bir adam denize dü- 1 şüverdi. Femen çıkardılar. Der- | e: hal adamın yanına koştum.. — Yarcım etmek için mi? — Havır, denizde çok balık var mı? Diye sordum. Banyo Hasan Bey anlattı : — Banyolu bir ev tuttum, fa- kat banyosundan istifade etmiye imkân yok | — Neden ? — Karım banyoyu havuz gibi kullanıyor, İçine kırmız balık- lar koydu. Yoktur Bir seyyah Ayasofya camilnin önünde durmuş, elinde harita bir şey düşünüyordu. Oradan geçen Hasan Beyi görünce sordu : — Pardon Efendim, şimal ne taraftadır ? Hasan Bey cevap verdi: — Bizim İstanbulda. o isimde bir mahalle yoktur. ) Te s ee eee n eee r AAA d AA a r AAA AAAT a s aa aa Tavsiye Hasan Bey sokakta ettiği orta yaşlı adamı gibi yanına gitti : — Affedersiniz Beyefendi size bir avukat tavsiye edeyim mi? — Benim davam yok ki ayı- kat tavsiye ediyorsunuz ? — Bugün yok amma, yarın olacak... — Kiminle.. — Karınızla! — Nereden biliyorsunuz ! tesadüf tanımış — Sizinle ayni apartımanda — oturuyoruz, siz Üst kattasınız, ben ait katta | Niye Sarhoş sokakta sallana sallana yürüyordu, Hasan Beye çarptı: — Yahu gözün gürmüyor mu? — Görüyor Hasan Bey, hem de iki görlüyor.. — Peki öyledir de niye çar- pıyorsun ? — İkinizin arasından geçmek istemiştim ! Tuhaf Hasan Bey bahçede gördüğü bir solucanı bıçakla ortadan ikiye böldü. Solucan yine kımıldıyordu ; Hasan Bey: — Tuhaf, dedi, Ikiye böldü- gümün farkına bile varmadı. Ne Bulmuş Acayip kıyafetli; bir Hasan Beye söyledi: 3 — İşimi — düzeltmek — zamanı geldi, yakında kuyumcu dükkânı açacağım.. — Bir sermayedar mı buldun? — Hayir bir maymuncuk bul- dum, 'Momnun Değil Piyangonun talilisi bin lira almış, fakat memnun olmamıştı, Hasan Bey sordu: — Bin lira aldığın halde se- vinmedin öyle mi? — Evet Hasan Bey ben bin adam lira değilyirmi bin lira kazanmak — için para verip bilet almıştım! — Şikâyet Hasan Beye sordular : — Kızın evlilikten memnun mu7? — Çok memnun yalnız küçük bir şikâyeti var. — Şikâyeti neden ? — Kocasından ! — Hiç üzülme Hasan Bey, bir saat sonra ikinci mevki bir tramvay gelir, o kalabalıksa bir | *aat sonra yine bir tane gelir! x A « K Ş BŞ a ö . t Ş

Bu sayıdan diğer sayfalar: