28 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

28 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

J Eski Zabtiye, Çatalçeşme sokağı, 25 TTTT I ğlnya Hadiseleri ! Bir Beygir Kayboldu Geçen hafta Pariste yapılan Paris at ı_l yarış ların _dı arışlarında MA P İÖti yarışlarında| Öimemiş bir hâdi- bir hâdise | ,. olmuştur. Müsa- bakaların sonunda şimdiye kadar hiç kazanmamış, şöhretsiz atlara mahsus bir yarış varmış. Bu ya- rışa iştirak edecekler arasında da Hallenkur isminde gösterişsiz bir bayvan bulunuyormuş. Tabii müş- terek bahse girişecek olan'lar ya- rıştan evvel bu hayvanı gördük- leri için onun üzerine hiçbir bahse girişmemişler, bütün — ümitlerini diğer hayvanlara raptetmişler. Fa- kat yarış başlayınca bu Hallenkur kendisinden beklenmiyen bir çe- viklikle bütün diğer hayvanları kolayca geçerek birinci olmuş ve bu hayvana ait biletler de sadece sahibi ile birkaç dostu tarafından sabın alındığı için hayvan kendi- sini bilenlere mühim birer servet kazandırmış. Bu, meselenin ilk kısmıdır. Yarış bitince bahse iştirak edenler hayrette, gidip şu hayvanı bir daha muayene etmek havesine düşmüşler. Fakat anlamışlar ki, hayvan yarışı kazanır kazanmaz, sahibi tarafından çekilip götürül- müş. Tahmine nazaran yarışı kazanan Hallenkur değildir, kıymetli bir hayvandır. Fakat müşterek - ba- histe hiç kimsenin bu hayvana kiymet vermemesi için Hallenkur teşhir edilmiş, fakat yarışa onun yerine bir başka hayvan konul- muştur. Fransız zabıtası bu hâdi- seyi ilk defa yapılmış bir dolan- dırıcılık addederek tahkikata baş- hamışlar. * Pırhtı. hamile olan kadın- lara, kız veya oğlan ço- cuktan” hangisini isterlerse onu te- min etmek mak- sadile bir gşirket kurulmuştur. Fakat zabıta böyle bir şeyin mümkün olamayacağı kanaati ile şirketi teşkil eden ze- vatı tutarak dolandırıcılık cürmü He mahkemeye vermiştir. garrernı eee sem istersiniz oğlan mı ? İSTANBUL Gazetemizde — çıkan — yazı ve resimlerin bülün hakları mahfuz ve gazetemize gittir. Abone bedeli pesindir. Adres değiştirmek 25 kurüştur. Gelen evrak geri verilmez. H&nlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. Posta kutusu: 741 İstanbul Telgrat :Sanposta Telefon :20203 Paşa 1582 yılında, 'üçüncü Sultan Mehmet namile bilâhare tahta çıkacak olan, şehzade için sün- net düğünü yapılıyordu. O vakit Sultanahmet camii yoktu, meydan daha genişti ve düğün orada ya- piliyordu. Rümeli Beylerbeyi İb- rahim Paşa, düğüncübaşı tayin edilmişti. Anadolu Beylerheyi Ca- fer Paşa “ şerbetçibaşı, lığını de- ruhte etmişti. Meşhur — Amiral Kılıç Ali P: mimarbaşı unva- nile meydandaki yapı işlerine ba- kıyordu. Yeniçeri ağası Ferhat, düğün yerinin asayişini temine memur idi, Düğün elli iki gün - sürecekti. Kubbe altında düşünülüp, müza- kere ve münakaşa edilip kaleme alınan program mucibince hergün ve her gece ayrı eğlenceler gösz- terilecekti. Düğüncübaşı, bu prog- ramı harfi harfine tatbik etmek- te —muvaffakiyet — gösteriyordu, halkı neş'elendiriyordu. Düğünün yedinci günü, Elçi- ler tarafından hünkâra sunulacak hediyelerin kabulü için merasim yapılacaktı. On binlerce halk, dünyanın dört yanından gelen bu armağan'arı seyretti. Eh; onlar, bu armağanlar tatlı tatlı seyre de değerdi. Lehistan elçisi, iki doğ | köpeğile - her biri kırk deriyi ih- tiva eden - altı yük samur; Tran- silevanya elçisi çifte dipli yedi gümüş kupa, yine gümüşten yedi | yemek tepsisi, iki aitın liğen, iki- | Si gümüş, ikisi altın dört avize; Ragozalılarla Moldavyalılar, Efiâk ve Buğdan Voyvadaları düzüne- lerle kupalar, asma saatlar; Kırım | hanı on yük samur, on yük ka- kım, beş yük Zerdava, beş Ayı balığı dişi, yirmi köle; sedef çekmece içinde iri taneli bir inel tesbih, sırmalı seccade- ler, altınlı ve elmaslı bir eğer, murassa bir iğae, balıkçıl kuşu- nun tüylerinden yapılma elmaslı bir Sorguç, incili üzengiler, bir yıgın kumaş; Avusturya - elçisi kırk bin duka altını kıymetinde üç gerdanlık, ayni değerde beş | parça elmas, gayet güzel iki ma- | dalyon; Venedik elçisi bir sürü mücevher ve kumaş getirmişlerdi. Vezirlerin hediyeleri bunlardan daha parlak ve daha kıymetli idi. Halka bir hayli dedikodu | mezuu da teşkil eden bu hediye- lerin takdimi merasiminden sonra [ yine eğlenceler yapılmış ve on Tarihi altıncı gün, en mühim oyunlara tahsis edilmişti. O gün, Hintten, İrandan gelme fakirler hüner göstereceklerdi. Öğleden biraz sonra verilen emir üzerine hüner- verler meydana çıktılar. Bir kısmı ağızlarına ateşte kıpkırmızı hale getirilmiş demirler aldı, bir kısını bıçak, hançer, kama yuttu. İçle- rinden biri, canlı ve son derece iri yılanlar doldurulmuş bir fıçıya girdi, yılanlarla kucaklaşarak ay- ran içti, bir başkası göğsüne ge- kiz pehlivanın güçlükle kaldıra- bildiği bir taş koydurdu ve onu külünklerle - yine göğsü Üzerinde parçalattı. İşte bu oyunlar yapılırken Üç sipahi delikanlısı, omuz omurza vererek konuşuyorlardı. — İçlerin- den biri, fıçı içindeki yılanlarla kucaklaşan Hintliyi gösterdi. — İçime, dedi, bir kucaklaşma hevesidir çöktü. Şuradan ipi ku- sak ta bir odaya çekilsek, Arkadaşlarından biri verdi: — Biz bize mi odaya kapana- cağız? — Yok canım, iki üç piliç bulu- ruz, birkaç desti de şarap alırız. Düğününü Hünkâra bağışlayip biz kendimiz eğleniriz. Çarçabuk uyuştular, kalaba- hktan sıyrıldılar, yarım saat içinde Üç tane kadın buldular, yarım düzine şarap destisi yüklendiler, encereleri At meydanına bakan ir bekâr odasına girdiler, çılgın bir meclis kurdular, içip eğlen- meye koyuldular. Biraz sonra bu dişili erkekli altı kişilik cemiyetin gürültüsü, At meydanındaki müthiş uğultuya cevap tahakküm edecek hale gelmişti. Attıkları nâralar, on — binlerce halkın şen — velvelesi üstünde çınlıyor. gibiydi. Hele ©o odanın önüne Gdüşenler, artık düğünü bırakmışlardı, başlarını pencere- Gün S1 SALI 28 Ağustos 034 Arabi Rum! 16 Cem.evel 1883 | 18 * Ağustos -1358 Vaklt | Ezant / Vasati| Vakli |Esanl | Vasa Güzeş | 10 91/ 3 22) Akşam (17 — l 19 53 Öğle ıulıııs Yatası Iııııııı! D İktadi 16 00| İmsak ıaııvı Hinr 1is Müsahabe Ölüme Kadar S | üren Hınç Bu Hınç, Senelerce Sonra Ferhat Tanrı bilmez Ahmet Çavuş takı- mile sarhoş gençler boğazboğara gelmişlerdi. yaygaralarını dlıliyoıluâı. Gürültü, patırtı, ra, sayha gittikçe çoğaldığı için düğün meydanında dolaşan muhafızlar, işin tahkikine lüzum gördüler ve bu velveleyi üç ıipıihıin yap- tığını anlayınca meseleyi gşehir Subaşısına haber verdiler. Subaşı, Tanrıbilmez. Ahmet Çavuş adlı gözü pek, yüreği pek bir adamdı, İşi öğrenince fena halde kızmıştı. Yanına üç beş yeniçeri ile birkaç ases alarak odayı basmıya koş- muştu. Fakat genç sipahiler çileden çıkmışlardı, Subaşıya papuç bıra- kacak halde bulunmuyorlardı. Bu sebeple düğün — sahasının bir köşesinde heyecanlı bir boğuşma yüz gösterdi, Tanrıbilmez ox:'ıı.ı Çavuş takımile sarhoş gençler boğazboğaza di. — Odadaki kadınlar, kendi dostlarına yardım ediyorlardı, Subaşı ile Yeniçeri- lerin başına çanak, — çömlek atıyorlardı. Sarhoş gençler, yenileceklerini anlayınca silâha davrandılar ve llk hamlede Tanrıbilmez Ahmet Çavuşu öldürdüler. Berikiler ken- diliklerinden sipahi kanına git- meye cesaret edemediklerinden geri çekilmişlerdi, Oda kapısında nöbetçiler bırakarak Yeniçeriler Kumandanı Ferhat ağaya bhuaber uçurmuşlardı. Ağa, üç sipahinin Hünkür düğününde kan dökmelerini büyük bir suç saydığından hemen ye- rinden fırladı, elli altmış kişi ile mahut odaya yürüdü, suçluları tutmıya savaştı. Onlar, Yeniçeri ağasına karşı da durmak İstedik- lerinden İş silâha düştü, gençler- den ikisi öldürüldü, biri yakalandı, tomruğa gönderildi. Sadrazam Sinan Paşa, At meydanının bir yanında bulunan Mehterhane üzerindeki köşkten kavgayı seyrediyordu. Yeniçerl ağasının silâha davrandığını ve iki sipahinin öldürüldüğünü gö- rünce telâşa düştü, Sipahi EÖ- lüklerinin. ocak gayretile bir mesele — çıkarmalarından — ürktü, ağayı adam adam Üstüne yolla- yarak huzuruna çağırttı: — Bre karaköpek, dedi, ne diye oraya gittin, iki kana sebep oldun ? Ferhat ağa, şu cevabi verdi: — Sen koca domuz, benim yerimde olsan başka türlü mü kaşlarını çattı, Karl Mektupları 36 Lira Borç Nasıl 130 Liraya Çıkar ? Divriginin Pengirt köyünden babam Zobu oğlu Veli Divrigide Hacı Müezzin Yusuf Efendiden 36 lira borç almıştı. Bu paraya ayda 150 kuruş faiz verecek ve parayı bir #enede Öödeyecekti. Fakat sene sonunda 18 lira tutan falizli bile veremedi ve senet bu falzler üzerine eklenerek her sene tecdit edildi.. Bu suretle borç miktarı iki buçuk senede ( falzin bir kısmı ödenmek şartile ) 66 liraya yükseldi. Son iki buçuk senede ise ancak bir kısım falz verilebildiğinden borç 130 lira oldu. Şimdi Yusuf Efendi bu 130 lirayı istiyor. Halbuki biz 36 liraya şimdiye kadar 72 liradan fazla da faiz vermiş bulunuyoruz. Şu faliz hesabını biraz daha insaflı gördürmek ve bu borçtan halâs olmak için nereye ve nasıl baş- vurmalı? Pengirt köyünde Veli oğlu Sail Dükkânların Kapanması Ve Bir Rica Ben Nurosmaniyede çalışıyo- rum.. bir. elektrikçi dükkânım var, İşim ancak gece saat 6,5 dan sonra başlar. İşlerinden çıkanlar evlerinin elektrik levazimatını bu saatten sonra gelip alırlar.. Elek- trikler esasen saat 7 de yanar ve bizim İşimiz de bu santte baş- lar. Halbuki belediyenin son ka- rarile dükkânlar 7 de kapanıyor. Bu talimatname içinde biz de da- hiliz. Bütün gün boş oturup saat 7 den sonra kapanmak, hiç İş yapmamak demektir. Bizim de bakkallar gibi Istisna edilmemizi belediyeden rica ederim. Nurosmaniyede Elektrikoi : Hasay Gürültü İle Mücadele Va ; Bir Düğün — * 16-17 gecesi Davutpaşa tram- vay durak yerinde bir evde sa- baha kadar içilmiş, hora tepil- miştir. Evin tam karşısında oturan bir Efendi bu gürültüden bizar olmuş, aylardanberi hasta bulunan karısının smhhatini vikaye için noktaya müracaat etmiştir. İki mahalle bekçisi ve polisin ihta- rına rağmen gürültü durmamış, bilâkis artmıştır. Eğlence saba- hin dokuzunda bitmiştir. Konya Erkek _uıuıll'ım mektebi Edebiyat muallimi £ Muammer yapardın ? * On Üç sene sonra bir gün, Üçüncü Sultan Mehmedin bos- tancıbaşısı Saraydan çıkmış, S- Hvri yolundaki Litros çiftliğine doğru at koşturmıya başlamışti: Onun cebinde bir ferman vardi ve bu ferman, Litros çiftliğinde oturan Ferhat Paşanın Yediküle zindanına atılmasını emrediyordu: Bostancıbaşı, on Üç sene evvel Yeniçeri ağası iken sonra Ser” darlık ve Iki defa da Sadrazamlık mevkline geçen Ferhat Paşay! yakaladı. -Yedikuleye — götürdü müteakıben Saraydan Başsilâhdaf geldi, adamcağızı boğdurdu V? dönüşte Sadraram Sinan Paşantfi yanına uğrıyarak " Ömrün uzuf olsun. Düşmanın göçtü,, dedi. Ihti” yar Sinan, bu haber üzerin k kötü gülümsedi: — Geç oldu amma, dedi, göt olmadı. Bana koca domuz demiştİ on Üç yıl Gsonra işte UC". | aldım. — M. T J

Bu sayıdan diğer sayfalar: