26 Eylül 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

26 Eylül 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AD / HLRAe BAA Ai SARDEME S Tn aa lrin a ea Te Siyaset Âlemi 1, | HARİCİ TELGRAFLAR Sırakılıgormuş? | Içyüzü (MorroKastel Acığı(Facia) | e yoşgalganli Başvekil, Bozgunculuk | Son Aylarda Üç Gemi Arka Arkaya Yapıldığını Sertçe Söyledi Denizde Yanmıştı Gmlede yahudi aleyhtarlığile fan bu ırk hareketi, diğer milletleri Rariz, 25 (A. A.) — Başvekil M : Dümerg bir nutuk - aöyi k dabil | Son aylar içinde arka arkaya bir | ğ uğrağı (kaza) oldu. Bu KAlman ittihadı,, endişesine —düşür- Nüştür. Pariste çıkan ve Fransanın vünüyüklü hldü ölülesi Blkdeme el * kaç demiz miş, bununla beraber — vazilesinin uğcaklar üçtür. Üçüde bir soydand r: İ8 giyasi gazetelerinden biri alan henüx bitmemiş - olduğunu anlatınış, | Yangın. Gönül İşleri Okuyucularıma Cevaplarım Alyonda M.R. F. Beyer Sizinki bir dert te sayılmaz. Erkeklerden belki yüzde doksanı- nın — kendisininkinden — güzelce bir. kadın — karşısında — duy- duğu bir histir, geçer ve bir aralık; noktaya takılıp kalsa bile devam etmez, sönüp gider. Size verebileceğim * nasihat — yoktur. Umanya Niçin Falnız Fransanın etine Nuvel, Bu münasebetle gunları Tazıyor: | *Almanlar yalnız kalmış — olmı fadan ve dünyanın kendilerini anla- Madığından şikâyet ediyorlar. Fakat m kabahati kimdedir.? “Umumi Harbin verdiği — dersin an'lara kâfi geleceği zannedil. Bişti. Pancermanizmin bir Hohen- İölern hastalığından başka bir şey ğ ve bunun efsanevi bir usul G inkişaf ettirilmiş olduğu söylen- kle beraber basiret saatinin dura- Sağı zannolunuyordu. Almanlar bü- Fik bir millettir.- Bunu inkâr et Mek delilik olur. Fakat diğer millet- * de tarihteki vazifelerini yapmış- , Almanların bu hakikati inkâr #imeleri kendilerine bâş olan bir ka- takterdir, Umumt! harp, Almanları insaf had- © çekmek için kâfi gelmemiştir. İmanlar yeniden işe başlıyorlar. Ve yayı kükümleri altına almak husu- Sundaki yanlış kudretlerinden bahse- Hyorlar.. Dünya da kendini ayırıyor Ve Almanları yalnız bırakıyor. Dünya- Bin bundan Başkâ bir hareket hattı p etmesi kabil midir?,, Devletlör arasında silâhlanma yas Tynın en hararetli bir. çağında, bir Tanmz gazetesinde çıkan bu yazlar hayli manalıdır ve Almanlığın başlıca faının Üzerine parmak koyuyor—4 Eski Muharipler Toplantısında uğoslâv Murahhası, İtal. yaya Teessüf Etti Londra, 25 (A. A.) — Eski muha- Fipler budunlararası federasyonunun n beşinci yılık kongresinde Yugos- wya murahhası, İtalyan murahhasla- Tan kongre - İşlerine karışmaktan Sekindiklerinden dolayı kendi heyeti- Bin teessürlerini bildirmiştir. Kongre, Fransiz murahhasi M. u"uıu:ı, İ!alyın ve Yugoslav ordu- ainin kıymetini şgüpheye düşürecek ÂAşk Frangın kıymetten düşürülmesi için yapılan propağandaya geçerek, Frank küymetten düşünce tasarruf — sah'p- lerile işçi ve çiftçinin mahvolacağını ileri sürmüş ve demiştir ki: * — İhtilâlcilerin umumi — harabiyi Intaç edecek olan Frangın harabisi gayesini takip etmeleri gayet man- tıkf bir geydir. Fakat başka siyasl akldelere aahip olan vatandaşların ayni nazariyı gütmeleri doğrusu hayrete değer bir şeydir.., Yapılacak — ulâhattan — bahseden Başvekil, bunların en esasları devlet otoritesinin tesisi olduğunu vt bu otoritenin biçbir zaman parlâmento ve demokrasi reümine aykırı olmadığını söyledikten #sonra kanunu — esasiye thal ek birkaç kelima ile hü- kümet bir Başvekil için zaruri olan selühiyctin verilmesi, Hükümetle mebusan meclisinin ekseriyeti arasında ihtilâf zuhur ettiği takdirde Ayan meelisinin reyini almak zaruri olan ahval müstesna olmak üzere hemen intihabata mübaşeret hakkının bahş- edilmesi ve Hükümetin resen masarif teklifinde bulunması muvafık — olaca- ğını söylemiştir. M. Dumerge göre, gelecek sene- Bin bütçesi zamanında mevcut ve meclise kabul edilmediği — takdirde Hükümet geçen sene bütçesini karar- name ile bir söne için temdit etmek hakkına malik olmalıdır. Londra Borsası Londra, 25 (A. A.) — İş'arı ahire kadar, Londra borsi Cumartesi efle karşılayan sağlarin mahiyetteki neşriyatı ve Ölenlerin — hatıralarile şerefini kırmak makandile yapılan tenkitleri reddeden ve nihayet, bu ikl orduya, savaş meydanında gösterdik- leri yiğitlikten ötürü hayranlık beyan ederek — İtalyan heyetini kongreye katılmıya candan davet eden teklifini elbirliği ile kabul etmiştir. Bu karar, İtalyan heyetine tel yas zısile bildirilecektir. Gençlerindir No.28 26 - 9- 954 — Eh ne yapalım efendim, | Gdedi, İş, sizin işiniz. Bu zamanda Parasız iş olmiyor. Arzu ederseniz Muameleyi bir başka avukata devredebilirim. Şimdiye kadar Çalıştığım için de para almam. Fakat işiniz birkaç ay daha geri kalır.. O vazifem değil. Melek H. ağlayacak gibl bo- ğazı düğümleniyor, başı uğuldu- Yordu. Yüöz Hirası yoktu. Son de- fea eline geçen parayı eve har- tamıştı Avukat bir facin kahramanı gibi şimdi ellerini göğsüne kavuş- furmuş, kalın kaşlarının altında cam gibi cansız gözlerini bir yere dih.ı, bekliyordu. Melek Hanım düşünüyor. Bu yüz Hirayı ereden ve nasıl bula- eğini araştırıyordu. Birkaç beşlik altını, Pirlanta bir bileziği vardı. Fakat bumları Leylâya ver- Mmişti onun tuvalet Oşyası arasın” da 1dil Genç kizi. bunlardan mahrum — etmeye kıyamıyacaktı, Kendinin artık bir şeysi yoktu, Okadar dalmıştı ki yazıhanede Burhan Cahit kendinden başka kimse yokmuş gibi mırı!danıyordu: — Satacak bir şey — yok. Acaba bileziği rehine koysam. Fakat Leylâya ne diyeyim. O.. Ohanes — Gevezeyan - Efendi bilezik kelimesini İşitince irkildi. cam gibi bakan gözleri canlandı. Yumuşadı. Kalın kaşları titredi. Yüzüne adeta halim, selim bir maske geldi. Tatlı bir sesle: — Büyük Hammefendimiz, de- di. Bu öyle bir Iştir ki kazanmak için /seve seve korkmadan her fedakârlık edilebilir. Ben böyle sigortalı İşe gözü kapalı para dökerim. Ne yazık ki elde buna ayrılacak param yoktur. Hem korkmayın. Hatta oturduğunuz evi ipotek edin. Ne yapın, yapın, bu davanın masarifatını görün. Bu gün on verirseniz yarın yüz on alırsınız.. Bu tıpkı kumbaraya pa- ra atmak gibi bir şey... Melek Hanımın İlk İsyam ya- tışmıştı. Ohanes Gevezeyan; müşteri- lerin ruhi vaziyetlerini pek iyl kollayan ve ona göre şerbet l ! ı İlk yanğın, uzak Şarktan - gelen Fransız kumpanyalarının mah- Jorj Filipar gemisinde çıktı. Bir çok can elden gitti. Bir aralık bu uğrağın gizli bir parmakla yapıldığı sanıldı. Ancak bir tutar elde edilemedi. İkinci yan- | gın yine Fransızların Atlantik vapu- | runda patlak verdi. Bu yönden de eller boşta Cıldı. Son acık Okan denizinde oldu. — Amerikalıların. Morre Kastel vapuru birdenbire ateş aldı, Bir çok vapurun zabitleri ve yolcuları sorguya çek ! - duruyorlar, n gelen telgrafların bildirdiği yeni yeni bilgileri aşağıyo yazıyoruz. Nevport, ( Amerika ) 25 (ALA.) — *Morro Kastel, vapuru yangınını tet- kike memur komlayon — karşısında ifade veren, geminin ikinci kaptanı M. Varıns demiştir. ki: “— Süvari Vilmot, bana, telsiz memuru Alanya'da iki şişe kezsap var, bunlardan birini üzerine boşaltır, korkusile kapımı kiliti tutuyorum, dedi. Sonradan, — zabitlerden — biri, kezzabı Alanyanın elinden aldı.,, M Varma, yangiın — aanasında, geminin kumanda köprüsünde karga- Şakık olduğunu dair, Alanyanın verdi- gİ ifadeyi giddetle reddetmiştir. Berlinde Bir Tevkif Berlin, 25 (A., A.) — Litvanyanın Berlin sefiri, Litvanya ajansı muha- birinin tevkfini proteato etmiştir. | rengi hoşuma gitti, Atlantik yanarken M. Öemiyeti î;'AvıVıAsturyamn İstiklâli Meselesi Cenevre, 25 (ALA ) — Milletler Cemiyetinin — dünkü — toplantısında Avusturyanın istiklâli görüşülmüştür. Fransa Hariciye Nazır M. Bartu, İngiliz murahhası M. Eden ve İtalyan murahhası M. Alizi ile görüşmüştür. Üçü de bu görüşmelerden sevinç yös- termekle beraber neticeyi tefsir husu« sunda çekingen davranmışlardır. Cenevre, 25 (ALA) — M. Ho'şti'nin riyaseti altında, acele içtimam davet edilen siyasi komisyon, dün öğleden veren avukat — nihayet ihtiyar kadını kandırdı. Melek Hanımın Üzerinde elli lira kadar vardı. Onu verdi. Üst tarafını de iki gün içinde tedarik etmek üzere yamıhaneden çıktı. İhtiyar kadın birçok davacı- ların bekleştiği yandaki odadan geçerken onu selâmetleyen Ohan- nes Gevezeyan hâlâ devam edi- yordu: — Bu tıpkı kumbaraya para atınak gibi birşey büyük banım. Hiç sıkılmayın! » Akşamki sinir buhranı ile ka- rışık rüyalı bir uyku geçiren Ha- sibe H. gözlerini açtığı zaman vaklt epi İlerlemişti. Hiçbir şeyden haberi olmayan Türkân kalkmış, alt katta kendi kendine bir şarkı tutturmuştu. Haslbe H. vaktin geçtiğini gö- rünce akşamki hâdiseleri yavaş yayaş hatırladı. Nasıl olmuştu da kendini kaybetmişti. Şimdi ayan beyan hatırlayordu. Birdenbire eline ayağına bir kesiklik gelmiş. kanı damarlarından çekiliyormuş, sinirleri boşalıyormuş gibi olmuştu. Bu hatırlayış merakımı, heye- canını tazeledi, Üst üste birkaç kere geğirdi. Ohladı, pufladı, son- ra mercan terliklerini lop ayakla- rına geçirip yavaş yavnş aşağıya sonra toplanarak Şako meselesinin tetkikine devam etmiş ir. Cenevre, 25 ( ALA ) — Bütçe ko. misyonu, devletlerin Milletler Ceml- yetine olan bakaya borçlarımı hakka- niyet üzere bliz tesviye suretine bağ- lamak için gelecek sene geniş — salâ- hiyetlerle toplanacak olan mahdut bir beyetin teşkilini tavsiye eden, Tüâll Bakaya Komisyonunun raporunu tet. kik etmiştir. Bu sabah çok efkârlı idi. Türkâna: — Çabuk bir şekerli kahve yap kınm dedi. Bugün fenalığım var. Ve bir iki defa daha uzun uzun geğirdikten sonra içindekini saklamıya alışmamış — insanların sabırsızlığı He devam etti: — Dün akşam ağabeyin beni yine alt Üst etti. Ve Türkânın sormasına hacet bırakmadan anlatmıya başladı. — Dün gece nereye gitmiş bilsen.. bir de bize Şifada hasta bir. arkadaşımı — yoklayacağım. Dedi amma ben zaten çıkışından anladım ya.. o no gidişti öyle. Zin- cirden fırlamış gibi.. oğlanın gözü kararmış ta haberimiz yok... Dün gece sen bekledin, bekledin yat- tın.. gece yarısını geçmişti. Ser- semlikten evini kaybetmiş mart kedisi gibi geldi. Gelir gelmez de me yumurtlasa beğenirsin... Meğer | dün gece yenğesine gitmemiş mi? Türkân kahvesini getirmişti. Hasibe Hanım uzun, höpür- tülü bir yudum aldıktan sonra derin bir. oh, çekti: — Ellerin dert görmesin, benim biricik evlâdım.. sen de ağabeyine çekersen vaydır. benim halim, O artık gemi ezıya aldı. Ümidimi kestim. Fakat ölüm Allahın ewri ben sağ kaldıkça ağabeyin olacak mart kedisi de o Leylâ sıskaslle evlenemez. Nah işte buraya yaz- Farzedelim ki bana: — Sarraf dükkânının came- kânında bir kâse altın gördüm, cebimdeki kirli kâğıtları unutuverdim, ne yapayım? Diye sorsaydınız size ne cevap verebilirdim? » D. Hanıma; Mektebinizin başmuallimi çok akıllı ve munsif bir insandır, ona gidiniz, vaziyetin meklebe ait kısmını anlatınız, babamz ner- dinde tavassut etsin. Muaşakaya gelincee — Kısmetinizi bekleyiniz, elbette çıkacak ve sizi memnun edecektir. *. Yaşar Hantmsı Sabık zevcinize müracaat edi- niz, birlikte mahkemeye giderek beş sene evvel vaki olan telâkı- nızi tesçil ettiriniz. muameleel uzun değildir. » Samsunda 8. İ. M. F. Boyet Resmi müracaattan ovve! bir dost vasıtasile zemini yoklayınız, bahsettiğiniz. mahzur zail olur. Fakat mektubunuzun aynen der- cini neden istiyorsunuz? Anlaya« madım. » Necdet beye: Vaktim müsalt olsaydı sizin hesabınıza bu kızı görür, konuşur, bir fikir edinmeya çalışırdım, fakat maalesef bugün- lerde imkân haricindedir. Maama- fih verdiğiniz tafsilât o derece lehindedir ki şimdiden ideal bir zevce olacağını tahmin ediyorum. Sandet dilerim. HANİMTEYZE dim. Allahla ahtım olsun. Ne yapsa r&ık direyeceğim. Ya ben ya ©.. esi var mı dahal Türkân annesinin öfkesini kı- zıştırmamak- İçin hiç cevap vermi yordu. Hasibe Hanım devam etti: — Dün gece sıkılmadan, utan- madan Leylâ ile konuştuğunu, evlenmeye karar verdikleri söy- mez mi? Onun uğruna saçım ikl renk oldu. Aman çocuk akranlar rının arasında sıkılmasın, baba yoksulluğunu duymasın diye evb min hem erkeği ve hem kadını oldum. Harçlığını, Üstünü başını tedarik etmek için varımı, yoğumu sattım. Tarı mürüvvetini görecek, sayesinde ayaklarımı uzatıp ol diyeceğim zaman geldi.. Sen misin © çileyi çeken, sen misin o fedar kârlıklart yapan.. Bir Leylâdır tutturmuş. Gözü başka kadın görmüyor. Dün gece bunu söyler söyle« mez nası! oldum. bilmezsin. Vü- cudum buz kesildi. Elim ayağım tutmaz oldu. Kendimden geçmi- şim, Sana seslendim. Dişlerim şanki — kilitlendi. Neden — sonra kendime gelmişim. Defolup oda- sına çıkmış... Birar durup taşlığı, — yukarı katı dinledikten sonra Türküne sordu: — Sen kalktığın zaman mey- danda yok mıydı ? — Görmedim anne! (Arkanı ver )

Bu sayıdan diğer sayfalar: