19 Ekim 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

19 Ekim 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

” Resimli Büyük Militf Roman SON POSTA TOMBUL MIRASYEDI Ko: 65 Yazanm Sermet Muhtar * 10 - 984 Kambur Nâbi Olduğu Yerde Sızmıştı.. İki saat uyur uyumaz da ya- tağından fırlayıp seyir hazırlıkla- rına koyulmuştu. Çırpıcıda, içki sofralarını ku- ran, merzeleri harzırlayan, sâkilik eden, fasla karışan, sonra ke- bapları pişiren, yemekleri kurta- ran, herkese dağıtan, şarapları sunan hep o İdi, O, sızmasına sızmamış, yor- gönluktan yere serilmişti. Mahmurluktan Sonra — Hampurrr, hampurrl. Be- yime de hampurr, paşama da hamgurr!. Kambur Nabi gözlerini ara- ladı. Yalınayak, başı kahak, mar- sik gibi iki çingene çocuğu yavı- başına dikilmiş; — burunlarından yeşil sümükleri, ağızlarından sal- yaları aka aka hampur çekiyer. Kendini bir toparladı. Etra- fina göz gezdirsin de ne görsün? Ortalık mahşer; adam adam Üstüne. Birden oturdu. Alemin gözü onlarda değil mi?.. Herkes, işi gücü bırakmış, onları seyrerediyor. Kadınlı, er- kekli bütün halk, acayip acayip bakışıyorlar; birbirlerine fısılda- gıyorlar... Hepsi de bıyık altından gülümsemede, zeklenmede. O derece kalabalık ki yanı- başlarına kadar insan dolmuş; İstanbul ahalisinin yarımı orada, Beyleri sorarsan hâlâ horultuda, Ağacın dallarına asılan cicim- lerin kimi düşmüş, kimi bayrak gibi uçuyor. Sofranın Üstündeki surahiler, bardaklar — devrilmiş; — tabaklar, çanaklar tersine dönmüş... Kap- ların kacakların etrafında, irili ufaklı kaç tane köpek. Artıkları bir âlâ temizlemişler, bulaşıkları mis gibi pâklemişler. Vahbi Bey, landondan çıkarı- Tan iki döşemenin arasına kafa- sını sokmuş; her halde tavuskuy- ruğu çıkarırken kendinden geçip © balde kalmış. Kıyafetini görmeyin. Halbuki © sabah, gece karanlığında ya- taktan kendini atmış, ne ehem- miyetle ne itina ile süslenmişti. O gün, tepeden tırnağa, hep yeniler giymişti. Başındaki fesi, bir gün evvel Eminönündeki meşhur Nasiplen almış, mükemmel kalıplatmışken, Çırpıcı yolunu tuttukları esnada, Tophaneye gelince, köşedeki ma- kineli kalıpçıyı çiğneyüp geçme- mı.', o kalıbı dı beğoıııııyenk silkindi, — doğrulup Bahçe kapısında, Kasapyan'ın kar- şısındaki Karakaşa tekrar kalıp- latmış, Koskanın tozlarını süpü- rürken biçimi bozuldu deyip bir- de Valde camisi sırasındaki Ta- tarın kalıbına vurdurmuş, ibik kalkıkça duruyor, püskül yanpiri kaçıyor diyerek, kaç kerre de püskülü söktürüp diktirmişti. Arkasındaki elbiseleri terziden iki gün evvel almıştı. O yaşa kadar Çarşı içinden alınma bumbar veya harar gibi urubalar giyen beyimiz, şimdi İştayn'in, Mayer'inkilere bile du- dak bükliyor, ısmarlamadan gayri- sine rağbet etmiyor, her modeli her terzinin diktiğini de beğen miyordu. Onun giyeceği takım, herkes- ten bambaşka, sırf kendi gusto- suna uygun, kimsede görülmemiş çeşitte olacaktı. Ne tatlı su frengi bozuntusu züppelerin ki (gibl maskaravari, ne paşazadelerin ki gibi basma kalıp, nede kalem beylerinin ki gibi yavan ve baba yani olmalı idi. İşte Kâtip Raif meydanda. Ağabeyin — giyimine, — kuşamına diyecek var mı? Tombul — Beyin — kanaatince kâtibin — giyinişi. mostıra — idi. elbise hususunda en evvel onun reyini alıyor, beraber onun terzi- sine gidiyor, kendinden de ne an- tika ilâveler katıyordu. Ceketin yakası, gocuk yaka- larımı andıracaksa da pek okadar İhsan Hilmi Bey Geldi Profesör Doktor İhsan Hilmi Bey, tetkikat yapmak Üzere gittiği Alman- yadan avdet etmiştir. Tepebaşı Şehir iyatrosunda Bu akşam saat 20 de maline 14,30 Çürüm va Ceza 20 Tablo Nakleden: Tatandut Belediyesi Şchtr'rıq*ısı Nurl Loca — 1 250-300 Koltuk : 50 Sendalye: 40 Galeri 30 Eski Fransız Tiyatrosun'da Bu akşam sant 20 de matine 14,30 YARASA Öperet 3 perde Bakırköy Miltiyadi sinemasında RAŞİT RİZA TIYATROSU Bü akşam aaat 20,30'da ONLAR ERMIŞ Vedvil 3 perde geniş tutulmayacak; üç santim kadar dar kesilecek. Ön, kavuş- turma ve iki sıra düğmeli olacak, Boy, kısa mı kısa, yani belden aşağı nihayet dört parmak fazla. Omuzun biri kalkık, biri inik dursun diye yalmız bir tarafına bamba konacı öbür tarafına dokunmak lâzım değil, Kol yenlerinin içine mor kadife koymak adet amıma Allahın emri değil a bu, kadife pembe olursa daha şık kaçmaz mı? Pantalonun üst kısmı geniş, orta kısmı dar, boyü uzun, paça- lar, potinin burunlarına doğru çe- kilince tam bir karış taşkın; yani bol ma bol.. Yanlarda iki cep olduktan maada arkada da iki büyük cep. Biri patlangıç için, öbürl yassı şişe için. ( A!'hn var ) IRTIHALI MUı—:ssiF Müşiranı izamdan Serıca zade merhem Arif paşanın refikaları ve Dabiliye Vekili Şükrü Kaya Beyafen- dinin kayın valdeleri ve Sarıca zade Abdullah vö Osman beyefendilerin valdeleri Ayşe hammefendi — düçar oldukları hastalıktan gifayap olamı» yarak tahtı tedavide bulundukları Nişantaşındaki Sıhhat yurdunda dün akşam ssat on dokuz raddelerinde ti rahmana — kavuşmuşlardır. Cemazesi bugün Modadaki konakla- madan kaldırılarak Osmanağa camil gerifinde cenaze namazını — badeleda Karacaahmetteki alle — kabristanıma defnolunacaktır. Cenabihak — rahmet eyliye. Şehzadebaşı HiLÂL sinemasında HğürE'n ü iki film birden DOUĞLAS FAİRBANKS oğlu tarafından temsil edilen Fransızca sözlü tarihi muazzam film BÜYÜK KATERiN DELİ PETRO ikinci fle OĞLUNUN METRESİ Fransızca sözlü ve şarkılı fevkalâde komedi 11 den itibaren devami matineler Bugün SARAY Sinsmasında Esrarın aşk ile birleştiği husuzi ve esratebgiz ZOMBİ (Yaşayan ölüler) filminin ilk iraesidir. Baş rolde : BELA LUGOSU Tüveten : MICKEY- MOUSE SİLLY SYMPHCNİE (Böcek Muharebesi) saat İl de tenrilâth fiyatla matine, Seanalar: 1-2,1/2-4,1/2-6,1/2 ve 9'da Bugün uı! n matmelenndın ılıbırın TUÜRK SINEMASINDA Sinema ve temsil san'atımın bir şaheseri: DAKTiLO EVLENiİiYOR MARIE GLORY - JEAN MURAT - ARMAND BERNARD Şimdiye kadar görülen Fransız operet ve kemedilerinin en mükemmeli, Emsalsiz bir musiki - En güzel Nüveten : şarkılar - Neşe ve zevk (AMAN KARIM GELIİYOR ) iki kısımlık tamssasan ronkli müzikli rövü ve komedi filmi. Suvareler için yerlerinizi evvelden temin ediniz. Tel .40690 iPEK HAYAT BiLiMDİR İki sevgili artistler JOAN CRAVFORD GARY COOPER MELEK a— ELHAMRA GÖNÜLLER BİRLEŞİNCE Sinema kraliçesi NORMA SHEARER HERBERT MARSHALL, Robert MONTGOMERİ Seanslar : 1 - 2,30 - 4,30 - 6,30 2 Güzel Film DUDAKLARDAN GÖNÜLE Martha Eggert - Gustav Fröhlich. ve CENNET KUŞU LİLİAN HARVEY - HENRY GARAT ilâveten: JURNAL. Cuma sabah saat ti de tenzilâtir matine Birinci teşrin 19 Marsil_ı)_t_ı_Faı:iEı Esrarengiz Dilber Kadın Da Yakayı Ele Verdi Facia Esnasında Londrada Garip Bir Hâdise Oldu Dün şekrimizde, Aya Triyada kilisesinde Kıral Aleksandr'ın tetirahatı raku için yaptlan âyinden iki muhtelif intiba (Baştarafı 1 inci yüzde ) ve Saray - Bosna faciasının kur- banı Arşidük Fransuva Ferdi- mand'ın noktai nazarı Hırvatistanla Avusturya ve Macaristanı birleş- tirmek —olduğu için, bugünkü Yugoslavya hükümet adamları, bilhassa faciaya bu noktadan hayıflamıyor. ve hiddetlemiyorlar. Katilin Hüviyeti Nasıl Anlaşıldı? Belgrat, 18 (Hususi) — Kral Aleksandırın — katili Kalemenin resmi gazetelerde İntişar eder etmez, her ikisi de Y vyanın cenubunda oturan, fakat ayrı şehirlerde ikamet eden iki kişi bu adamın Viadimir Gucorgiuef na- mında bir Bulgar olduğunu ve Sof- yada iken tanıştıklarını Yugoslav zabıtasına — bildirmişlerdir. Bu adam Makedonya ihtilâl komite- sine mensuptu ve 1924 te Bulgar meb'usu Hacı Dimovi komitenin emrile öldürmüştü. 1930 da ise yine komitenin Protegerov hizbine mensup Tomalejeki'yi vurmuştu. Bu vak'a üzerine tevkif edilmiş, fakat bir sene sonra çıkan umumi bir af- tan istifade ederek serbest bırakık mıştı. Ö zaman, bu adamı, ko- mite relsi Mihailof maiyetine alk- muş ve şoförlüğüne tayin etmişti. Ayni zamanda komitesin bilbassa Macaristanla olan kuryeliğini yap- mış ve Makedonya komitesinin Macaristan mümessili Siril Dran- gov Bulgaristana dönünce onumn vazifesini Üzerine almıştır. Maamafih Paris Emniyeti Umu- miyesinin elde ettiği bazı malü- mat, Yagoslav — zabıtasına — ve- rilen bu haberlerin bir kısnını teyit etmemektedir. İşin İçinde Ayrı Gruplar Varmış Paris, 18 (Hususi) — Şimdiye kadar yapılan tahkikat gösteriyor ki Kıral Aleksandra karşı tertip edilen suikast bir merkezden idare edilmekle beraber bu işi yapmıya memur olanlar, ayrı ayrı gruplar halinde — sevkedilmişlerdir. Bu gruplardan — bazıları, biribirinin faaliyetinden haberdar değillerdi. Büu nmoktainazar, bilhassa Lozan polisinindir. Bu takdirde Kreamerin riya- seti altında İsviçreden Fransaya gelen ve içlerinde katil Kalemen namt diğer Suck, nanı diğer ko- miteci Gucorgülef bulunan grüp- | tan başka grupların daayni mak- satla Fransaya girmiş olmalarını kabul etmek icabeder. Her neka- dar bunlardan ses ve sada çık- mamışsa da işin mantıkisi budur. Cenevre Hükümeti Müşkülât Mi Çıkarıyormuş ? Maamafih elyevm Cenevrede İktidar mevklinde bulunan Hükte met sosyalisitir. Ecnebilerin ika- met hakları hakkındaki düşünüşü geniştir. Bu noktadan Fransız ve Yugoslav polisleri, tahkikatlarını yapmak için bir parça zorlukla karşılaşmışlardır. Diğer taraftan — Cenevrenin Emil-Yung sokağında (3)numara- da bir idarshane vardır ki burada Hırvat matbuatı ismi — altında Yugoslavya aleyhinde bir bülten çıkarılmaktadır. Bu hususta Yu- goslavya hükümeti, Cenevre ma- kamatının nazarıdikkatini celbet- mişse de buna aldınş edilmemiş- tir. Yapılan tahkikat göstermiş- tir ki bu yazıyi neşreden Madam Jame isminde genç bir kadındır, epey zaman doktor Pavoliç'in kâtipliğini yapmıştır. Diğer Ölenlerin Muayenesi Marsilya ( Hususi ) — Kırala suikast — yapıldığı sırada atılan kurşunlarla — maktül düşen iki kadından biri Madam Yoland Farsi eri dul Madam Düb- rek'tir. nlara İsabet eden kurşunlar bulunamadığı için bun- ların ne süretle öldürüldükleri kat'iyetle anlaşılamamıştır. Kati- lin cesedinde ise hiçbir. kurşun yarası yoktur. Yeni Kıral Ve Bir Hissikab- lelvuku Londra, 18 — Küçük Kıral Ikinci Piyerin, babasının ölümünü haber alışına dair okuduğu mek- tepten malümat veriliyor: Kıral Aleksandr, oğlunu mek- tebe verirken diğer talebeden tamamen farksız bir muamele gör- mesini istemişti. Bu sebeple küçük Piyer diğer talebe gibi futbol oynayor, jimnastik yapıyor, yüzü- yor, diğer talebe gibi küçük bir odada yalnızbaşına yatıyor, umu- mi yemekhanede| yemek yiyor, sınılta hiçbir. hususi muamele görmüyordu. —Marsilya cinayeti ( Dovamı 9 uncu yüzde )

Bu sayıdan diğer sayfalar: