22 Mart 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

22 Mart 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

t & Sı-r'ı_ a Dünya Hâdiseleri Londrada Bir Köpek Lokantası ileri gelen asil ailelerinden * Ledi Herbert Skot ga- rip bir teşebbüse girişmiştir. Bu zene gn İngiliz kadını, ilerlemiş yaşına rağmen lokantacılık yapmak he vesine düşmüştür. Fakat bu lo- kanta munhasıran köpeklere mah- sus olacaktır. Ayni kibar İngiliz kadınının, Londrada, Dorset caddesinde bir köpek güzellik enstitüsü yardır. Yeni açacağı köpeklere mahsus lokantanın yemek listesinde baş- hea mevkileri şu yemekler işgal edecekmiş: İlk et suyu, pişmiş balık ve et, sebze, pişmiş bazı bububat. Fakat bu yemekler hazıranırken bunların vitamin noktasından zen- ginlik veya fakirlikleri de nazarı- dikkate alınacak, ona göre listeler tanzim edilecektir. Mamalih lo- kantanın açılması bir karar olmak- tan ziyade bir proje halindedir. * Alnııı kadınlığı — arasında erkeklere karşı büyük bir imfial — uyanmıya bulıııuıtır.AlMi!- liyetperver Alman bir şikdyeti | kadınlarının fikir: lerine tercüman olan Die Dentsche Kaempferine — gazetesine — göre Alman kıiz. ve kadınları, İster Üniversite sıralarında, ister zesmi dairelerde olsun, — meslekdaşları Ingilterenin 'unu açaca, olan bir Ledidir , erkekler tarafından pek yüksekten muameleye maruz kalmaktadırlar. Bu hal, iş hayatına atılmış olan Alman kız ve kadınlarının cesaret ve şevklerini kırmaktadır. Onun içindir ki Alman kadınlığı, her- türlü maniayı aşarak doğrudan doğruya Hitlere hitap etmekte ve sormaktadır : — Sizin böyle düşünmediğinizi biliyoruz. Onun Içindir ki Alman kadın gençliğinin, bu memlekette açlıktan ölmesine tahammül et- meyeceğinize emin — olduğumuz için bu hale bir nihayet verilme- sini istiyoruz. Hitler, henüz Alman kadınlarının bu suallerine cevap yermemiştir. b . |.. Yevmi, siyasi, Havadis ve Halk / gazetesi | Beki Zabtiye, Çalalçeşme tokağı, 28 İSTANBUL Gazetemizde — çıkı biltüa bakları mahfaz ve gezetemize alttir. ve resimlerin Abone bedeli peşindir. h4 değiştirmek bs kurüştur. ” aameman Gelen evrak geri verilmez, Hânlardan mes'uliyot alınmaz, için mektuplara 10 kuruşluk e lc::ıl ilı'ıvuıPllıımdır. Hatta bir gün Bar- ko adlı ve iki metce boylu bir düşman ku mandanını kılıçkullan | miya lüzum görme- | den tek hir yumrukla atından düşürmüştü Deli Hüseyin Paşadan bu sütunlarda bahsetmiştik. O, bü- yük Iskendere sunulan Gordium düğümü gibi büyülü bir ok kemanını paramparça etmekle odun — uşaklığından — serdarlığa kadar yükselmiş bir pehlivandı. 1649 da Giritte bulunuyordu, ada- min alnması işini tamamlamıya uğraşıyordu. Mürekkep yalama- mış takımdan olduğu, aşkeri bir hayat ta geçirmediği halde idare ettiği savaşlarda büyük muvaffa- kiyetler kazanıyordu. Çünkü akık ların alamayacağı bir derecede cesurdu, yine akıllara sığmaz bir mertebede — kuvvet — harikaları gösteriyordu. Bizzat iştirak ettiği kanlı harplerin hepisinde askerin önünde bulunurdu, zırh giymezdi, sarığını da atarak baş açık ve yalınkılık. — düşmana — saldırırdı. Hattâ bir 'gün “ Marko ,, adlı ve metre boylu bir düşman kuman- danını, kılıç kullanmaya lüzum görmeden, tek bir — yumrukla atından — düşürmüş ve — bütün orduyu hayran edip bırakmıştı. Yeniçeriler, Sipahiler, Azaplar, Cebeciler, Göntüllüler onun bu yaman cesaretini, bu engin bilek kuvvetini candan beğeniyorlardı, kendine saygı gösteriyorlardı. Deli Hüseyini — bütün ordu içinde sevmiyen Iki adam vardı: Zurnacı Mustafa Paşa ve Sek- banbaşı Mahmut, Zurnacı lâka- bile anılan vezir, Rumeli — valisi di ve bu sıfatla büyük bir fir- kanın başında Girit muharebe- lerine iştirak ediyordu. Bu adam, harpte ölen yeğitlerden mahlül kalan timarları, ziametleri kendi ddediği kimselere — vermek isti- yordu, Deli Hüseyin ise bu hak- kın, serdar olmak hasebile, ken- dine ait olduğunu — söylüyordu. Aynı sebeple Sekbanbaşı Mah- mut ta serdara kırgin ve kızgin- dı. Mahlül ziametleri, timarları satamamak yüzünden Deli Hüse- | yine kin besliyordu. Yuvarlanan tencerenin kapa- | ğım bulması kabilinden — bu iki karayürekli adam çarçabuk an- laştılar. Serdar aleyhine bir fitne uyandırmayı — tasarladılar. Düş- | man karşısında ve siperler için- de çıkacak bir İsyanın — vatana SON POSTA ihanet olacağını düşünmeyerek plânların — hain bir meharetle tatbik etmeye koyuldular. Kara yürekli ikl doştun ser- darı devirmek için yaptıkları ilk profaganda, alçakça bir iftiraya istinad edyordu. Onlar para ile elde ettikleri bir takım vicdan- sızla: yeniçeri ortaları, spahi bölükleri, Rumeli alayları arasında dolaşlırarak serdarın uşakların- dan birini gizlice Kandiye kale- sine yolladığını, Venediklilerden para aldığını ve hücum günle- rile hücum yolları hakkında düş- mana mulümat verdiğini söyle- tiyorlardı. Yıllardanberi — Giritte — kuru peksimet yiyip toprak üstünde yatmaktan bıkmış — olan Gsker, feveran etmek için küçük bir teşvik bekliyordu. — Kulaklarına böyle ağır bir yalan fısıldamınca o feveran kabiliyeti birden derin- leşti ve Deli Hüseyin aleyhine bir ayaklanma yüz gösterdi. Iha- net gördüklerini, düşmana satık dıklarını haykıran bir kalabalık ilkin Sekban başı Mahmudun kapısına — saldırmışlar ve - evini taşa tutarak onun kendilerine kılavuzluk etmesini istemişlerdi. Sekban başı, zurnacı vezir ile el ve dil birliği yapıp bu ka- zanı kaynatmış olmak'a beraber Deli Hüseyinden — korkuyordu. Onunla yüzleşmekten çekiniyordu. Te Gacetenin esas yazısile Bir sütunun ikl satırı bir (rantim) sapıtır. 2-e Sayfasına göre bir santi- min ilân flatı şanlardırı | —— Tarihi Müsahabe Amma E Geç Te Cezalarını Kara Yürekliler Neler Yapmaz Ki! Bulurlar & Bu sebeple yüzündeki maskeyi atamadı, evine gelen kalabalığa öğüt verir gibi göründü. “Yap- mayın, ayıp, gibi birkaç söz söyledi ve sonunda: “İşte ser- darın sarayı !.. Varın, gidin onunla kozunuzu paylaşın ,, dedi. Deli Hüseyin, sayısı yüzleri bulan bu eli silâhlı kalabalığa karşı hiçbir telâş göstermedi, sü- küs ile dileklerini sordu. Aldığı cevap, olurduğu eve ateş veri- mek oldu. Düşman kalesi önünde serdarın konağı cayır cayır yanı- yordu. İsyancıların maksadı, ser- darı dışarı çıkarmaktı. O da, alevler içinde yanmamak için, ister istemez evinden fırladı. Ken« dini öldürmek istiyenlerin arasına düştü. Yine zırhsızdı, yine kolları çıplaktı ve başı açıktı. Elinde yalnız bir. kılıcı vardı. Beş on yeniçeri ilk hamleyi yaptılar, pob- livan adamı ortalayıp parçalamak istediler. Deli Hüseyin bu bücuma, mertçe karşı koydu ve palasile saldıran en Ööndeki Yeniçeriye bir. kılıç indirdi. Bu, öyle bir vuruştu ki ancak Deli Hüseynin bileğine yakışırdı ve yeniçeriyi Ikiye bölüvermişti. Asiler, aralarına yıldırım düş- müş gibi şaşırmışlardı, ikiye bö- lünmemek için geri çekilmişlerdi, Serdarın — adamları da — kılıçla, yatagan'a, okla, topuzla kendisini müdafaaya — girişmişlerdi. — Deli Hüseyin, bu kargaşalık sırasında aklını başına devşirdi, yersiz bir ölüme kavuşmamak için savuştu, Rumeli kethüdasının evine kadar süzüldü, orada saklandı. Şimdi Deli Hüseyin unutuk muştu, yağma başlamıştı. Asiler alevler içinde dolaşarak serdarın eşyasını, kölelerini, halayıklarımı yakalıyorlardı, sürükleye sürükleye meterislere götürüyorlardı. Arlık ona İsnat olunan — büyük suçun cezasını - meterisler içinde İşret sofrası — kurarak, saz ahengi düzerek - bu genç kölelere ve halayıklara çektireceklerdi. Serdarın temiz ruhunu yakın- dan tanıyan Beyler, Ağalar da ©o vakte kadar harekete geçmiş- lerdi, ayaklanan fitneyi bastırmak için tedbir almışlardı. Birkaç gün | Beypazarlılar Spor Kulübü İstiyorlar Halk okuma evinde konfe- ranslar tertip edilmiştir. Ge! bir araya. toplayan ve bilgilendi" ren bu konferanslardan çok istl* fade edilmektedir. Mamafih buradâ bir genç teşekkülüne de şiddetlö ihtiyaç vardır. Böyle bir teşel Beypazarı gençlerini bir arayâ toplamakla kalmıyacak, spor Ve temsil şubeleri gençliğin fikri V€ bedeni inkişaflarını da temin ede* cektir. Gençlik ve spor hakkındt konferans veren kültür. memurü Bay Ziya Ünlü böyle bir teşekt z külün kurulacağını vadetmiştir. —— Şimdi bütün Beypazarı y wl liği vadedilen bu teşekkülün an evvel kurulmasını dilemekt€ ve dört gözle bu kuruma İntizaf etmektedir. Beypazar, beytepede M. Refik O8 — Postada Sür'at RekorU Aksarayda Sofular mahallet — siade oturan bir dostuma mek Üzere bayramın ikinci Aksaray postanesine bir tebrik — mektubu tevdi ettim. Aksarâf — | postanesi ile Sofular “arasını mesafe beş dakikadır. Halbukl aradan yodi gün geçmiştir. Hentii — bu mektup gönderildiği adrest — vâsıl olmamıştır. Acaba ner kaldı? Sultanahmet mî,üomolı:ıılw y numııı_"_._.___d süren hararetli müzakere “* münakaşalardan sonrâ asilerin de akılları başlarına geldi, Serdarâ tarziye verilmek kararı alındı. Deli Hüseyin, kurulan büyül meclise ağlayarak gelmişti tij yine ağlayarak şu sözleri lemişti : ; — Düşmana adam göıdc!-'" şim diyorlar, Bu adam kimdiri *nerededir, onu gören var mıdifi ” yarsa niçin meydana çıkmıyor " —— Bu kadar zamandır. malımli — canımla şurada çalışıyorum. Bani j böyle bir töhmeti İsnat yakışır mı? — Haydi Allah! korkmuyorsunuz. Ya şu M Ö daki düşmandan da mi u! yorsunuz? Savaş yerinde serd böyle işler eden asker kant örülmüştür? ö gğ ea e YARSARNNN gldağ | için tek bir çare vardı: Haf? girişmek. Deli Hüseyin, gö ları arasında bu emri verdi diyenin muhasarası - başladı. cum başlıca Beytüllâhim ve P nigra İstihkâmlarile yarım ay l’v lindeki Moçeniko tabyesi &ılf' a yapılıyordu. Bir gün hhyılf; k atılan bir gülle Sekbanbaşı mudun ayağımı götürdü ve ©: ayakla yaşamak imkânı hull'"' - rak ölüp gitti. Deli Hüseyin, di ocağına İncir dikmek l'":; döşmanlarından — birinin ba ol gelen bu felâketi duyuaca $ gamlı mırıldandı: — Eden bulurl.. ; Az sonra zurnacı "'"";. yanıbaşında bir bomba P?' pu eli parçalandı. Deli Hüseyinı “11 hâdise üzerine de Ayni söyledi: a ğ_îd:,. yürekliler ııem':' yaparlar, fakat er geç ceralari bulurlarl.. Kır M. T. Tet

Bu sayıdan diğer sayfalar: