28 Mart 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

28 Mart 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 — Mart ' -— Siyaset Âlemi .7 İngiliz Nazırları- . nın Berlin D.. — . onuşu lagiliz Nazırları Berline gittiler va üler. Bu ziyaret osnasında hasıl #tikleri intabar göyle hulasa etmek Bümkündür: 1 — Almanya Tuna iktisadi birli- Üine şiddetle muarızdır. 2 — Almanya, Şark misakını kar- © Öyle itirezlar ileri sürmektedir ki misakın akdi, bu İtirazlar karşı- Tada mümkün olamıyacağa benziyor. 3 — Almanya, hak musavatında Niddetle israr etmektedir. Umumiyetle devletlerin bırakmaya razı - olduklari lardan oda feragat etmeye hazır- * Fakat muhafaza etmek istedikleri Bütün —silâhları — muhafaza (etmek arındadır. Ve bu arada sezilmekte Sİda gey, Almanyanın Şarkta, yani Übiyet Raaya samtakasında serbest Kulmak isteginde olmandır. Bunun Sebebi ise, ağlebühtima! Alman nü- ha fazlalığının taşmak için bir kap 'e duyar görünmesidir. z gilterenin bu emele ne dereceyö lür muzaharet edeceğini bize zaman terecektir. Fakat bugünlerde Sir leri anlayacağımız gibi İngi- £ - İtalyan murahhaslarının ı konferansıda, —bu hususta #tlerin meyillerini meydana çıka- ;'nkııı. Şu gekle göre, henüz 'uıI- *tte fillen değişmiş bir şey yoktur. Süreyye Lehistanın Bir Şikâyeti Varşova, 27 (ALA.) — Silezya > takası ayan meclisinde cere- &n eden bir müzakere sırası: hükümet blokuna mensub ııı:.'i:; ocur — Alman sil vaziyeti ve şehrindeki Leh kollejinin vaziyeti hakkında bir takrir. vermiştir. Lehistan Kabinesinde Değişiklik Olacak b Varşova, 27 ( A, A, ) — Bazı Ükümet gazetelerine nazaran, *İyasal mahafilde meclisin tatilin- M sonra kabinede değişiklik Slması muhtemel addedilmektedir. | herat vardır. B D Edebi Tefrikamız oıuıtıl:; onu nekadar sevmişti? un, bir dediğini, iki yapmiyor; kul köla oluyordu. BN Hacer, bu keten örtüyü, kışın ğnıcıklırı Beyoğlundaki ıp:r- an için hazırlayordu. Fakat bu tu bu hayal, daha doğarken lhk'm. Hacerle Macit arasında "Ae:,nçhk 'lrı_vgılırı başlamıştı. u' " Macidin, kıskançlıklarını e î*lmlynrdu. Nihayet, Macit, Vulunu alıp çıkmıştı. ..::.ıtır. şimdi — düşünüyordu; Bt kıskanmakta haksız mıydı? Ki ©r, tek durmuş muydu? Önü- .Gllı?kkm.u Pürayı, mubabbetle "lçiıı? hı;ıll.ırı, ayaklarile tepmlşti. Kü azeret diye bula bula: u “:n:;pıyı:? Zorla değil a.. ai en bu çocuğu seve- giynrdıı. zaman, kendi kendini abk ="-lıt:... Macit, güze! değil, lâ- biş :_Oı:ımu bir gençti; tem z, kibar lı:ıî çocuğu idi. Hacerin vesi- ,.h'. ıtl::rnn;ş hv_e resmen de ka- —“i.miyül imayesinde kay- er, ne isliyordu? Bütün Müstemleke Hudutlarını Tahdit Için Roma, 27 (A. A.) — Meclis büroları, Fransa ile Italya aramn- da Romada iİmza edilen Afrika meseleleri hakkındaki anlaşma ile Trablusgarp - Sudan ve İtak- yan Somalisi Kenya hudutlarının tahdidine dair olan İngiltere-İtak ya anlaşmalarını müzakere İçin bu sabah toplanmışlar ve pek yakında çalışmaya başlamak t- zere komisyonlar teşkil etmişlerdir. Silâh İşi Fransız Meb'usanı Mecli- sinde Mesele Yapıldı Parls, 27 (A.A.) — Başbakan Bay Flanden, silah imalatı hak« kında tahkikat yapılmasını İlerl sören Sosyalistlerin teklifini ret etmiş ve: “Milli müdafaya alt esrarın İfşa edilmesini kabul ede- mem,, demiştir. Neticede kabi- neye 210 reye karşı 374 reyle itlmat edilmiştir. İtalya - Habeş Harbi Olursa Almanyanın Habeşe Yar- dım Edeceği Söyleniyor Parla, 27 (A.A.) — Eko dö Parl gazetesinin ihtiyatla okun- ması lâzim gelen bir haberine göre, Habeşistandak! Alman sefiri, Habeş kıralına itimat mektubunu verirken, muhtemel hir İtalyan - Habeş — harbinde — Almanyanın Habeşistana — silâh ve cephane vermek suretile yardım edeceğini İtalyada Toprak Altından Neler Çıktı? Arezzo (Italyada) 27 — Fuglia mıntakasında eski Romaklar za- manına — ait bir kadın — mezarı bulunmuştur. — Mezarda bulunan toprak — kapların içinde tuvalet eşyası, küçük eam şişeler mücev- No: Yazon: Mahmut Yesari 19 eski sefalet arkadaşları, öna, ha- setle, kinle bakıyorlardı. Hatta, sırf talisizliği yüzünden, kendinl içkiye verip baştankara eden, Zom Yekta, birgün dayanamamış: — Hacer, Hacer... Sen bul- dukça bunuyorsun! Bugünleri arar- gın... Aliah aratmasın amma, bu gidişle, mum yakıp arayacağa benziyorsun... Bukadar şımarıklık iyi değil... Allahı bile gücendire- ceksin... Neyine sıkılıyorsun?.. Kocan seni kısksniyormuş! Fena mı? Seviyor da kıskanıyor...Adam- cağız, haksız mı? Sen de, büsbü- tün dalına binip kıskandırıyorsun. Yine, seni, o garson bozuntusu Vahitle, iskelede konuşurken gör- müşler... Bunu, kocana yetiştirir ler, o da, kızarsa, haksız mıdir? Artık Vahitleri, Mahirleri, Hasan- ları Hüseyinleri, Alileri, Velileri unut... Ne eksiğin var? Kocan, teni, neden mahrum ediyor? Al- lahtan kork, - sıkıl... İşte - bizim hölimizi görüyorsun; sürüm şürüm sürünüyoruz... Evcağzını bil, uslu uslu otur... Sonra ararsın, Hacer... Japonyadan Bir Ihtar Sesi Daha Yükseldi Bir Diplomat, Biz, Diyor, Çok Büyük İşler Başaracağız Japon bahriyesi son senelerde çok kuvvetlendi Tokyo, 27 (A.A.) 1932 de Cenevredeki Japom heyeti murah- hasasının başında bulunmuş olan A, Yosuka Matsuoko, Japonya- nın uluslar derneğinden çekilmesi münasebetile verdiği beyanatta demiştir. ki: * — Japonya bugün yeni bir devreye girmektedir. Ben bu devreye hususi bir. mana atfedi- yorum. Herkes, dünyada hiçbir kuvvetin Japanyanın ilerlemesine mani olamayacağını anlayacak- tır. Pek yakında bunu öğrenece- ğiz, eğer dünya devletler, bunu daha eyi anlarlarsa bu, dünya- nın menfaatine olacaktır.,, Yugoslavyada Bir Cep- hane Deposu İnfilâk Etti Belgrat, 27 ( Hususi ) — Yu- | larla öteye, beriye koşuşmuşlardır. göslavyanın Krağuyedats'daki aekeri müthiş bir Infilâk olmuştur. Bu enstitüde 10 bin İşçi çalışmaktadır. İnfilâk, o kadar şiddetli ol- muştur, kl bütün camlar kırılmış, halk müthiş bir telâşla mağazala- rını kapayıp, evlerini terkederek sabalardan dışarıya — çıkmıya başlamışlardır. Infilâklar, biribirini takip ettikçe, mektep talebeleri büyük korku- ; dostum olsa, dört elle sarılırım, — | dünyada başka birşeyleri gözüm görmezdi! Demişti, Hacerin, © zaman, bu sözlere çok camı sıkılmiş, Yektaya darıl- mıştı. Fakat geçen gün, onun bütün sözlerinde, her kelimesinde bakli olduğunu göstermişti. — Ma- cidden ayrıldıktan — sonra, uçu- rumdan uçuruma yuvarlanmıştı... Macidle beraber yaşamış, — şı- marıklığını — yenmiş. — uslu - akıllı oturmuş olsaydı, şimdi, Hacerla de bir evi olacaktı. Hacer, elin- de yarı işlenmiş keten örtü, göz pınarları yana yana, başını eğmiş düşünüyordu. Gözlünün önünde, kaloriferle usınmış, ilik blr. apartıman can- lanmıştı. Şık mobilyalarla — süslü odalarda, ipek kimonosile dolaşan ve kabkabalarla gülen, şen, ta- sasız genç kadın, Hacerdi! Bu şen, tasasız kadın, kimo- nosunu atıyor, gardrobun önünde saatlerce eli çenesinde düşündük- ten sonra bir tuvalet seçebiliyor ve onu giyiyor, kürkünü de sırtına geçiriyor; hizmetçi kadının çağır- dığı otomobile atlayor, sinemaya gidiyor! Sinemadan çıkınca, bir lüks pastahanede çayını İçiİyor... Mevsim çiçeklerinden bir kucak dolusu alıyor, evine dönüyor ve Macit Bey gibi bir kocam, bir | çiçeklikleri getirterek, çiçekleri Mağazaların bütün vitrinleri kırı- miş ve yarım saat zarfında kasa- ba kâmilen boşalmıştır. Bundan sonra gök yüzünü kaplıyan du- maclar arasında ateş sütunları yükselmiş ve sıhhiye otomoblile- rile itfaiye, — yaralıları toplamıya ve yangızı söndürmiye başlamış: lardır. 4 ölü, 20 ağır yaralı, 100 ze yakın hafif yaralı vardır, zarar $ milyon dinar tahmin olunmaktadır. yerleşdiriyor... - Apartımanın içi, bir kış bahçesine dönüyor... ' Bu şen, tasasız kadın, akşam tuvaletini — giyiyor ve kocamu bekleyor... Hacer, bu hayallerin ar, ince bir çocuk — sesi, ku:uîn::; çocuk — hayalı da görür gibi olmuştu; göz yaşlarını tutâmadı keten örtüyü yüzüne iölürdüı hıçkıra hiçkara ağlamıya - — Kendine ettin, H Gençlik, hep bir teviye .g.:::.k sandın! Kendi sesi, bir başkasının sesi | imiş gibi kulaklarında hüzün ve eselle titreyordu. Evet, kendine etmişti. Hayatında dığı iki kuvvet, gençlik İll 'onüm öleşküni libeç, :.î.f:î:ık uzaklaşmış ve uzaklaşıyorc'u, lik gençliği, ilk güzelliği, onu bırakıp gitmeseydi, ş$'mdi Hacer, köy yolunu tutar mıydi? Kşy; gelmeye hiç yanaşır mıydı? Istan- bulda yaşamak ve tutunmak onun için güçleşmişti. Artık eskisi gibi uykusuzluğa dayanamıyor, fazla içki kaldıramıyor, zoraki — yüze gülüp, hisleri ve sinirlerile can- bazlık edemiyordu... Vücudü ve sinirleri yorulmuştu; rahat İstiyor- du. Fakat aradığı rahatı, İstan- bulda bulabilmenin imkânını göre- memişti. Babasından, ne miras kaldığını Hacer, dayan- başladı :" T 'eri Gönül İş Bu Kadınla Evleneyim Mi? « 25 yaşlarında bir gencim. 32 yaşlarında iki çocuk sahibl evli bir kadınla — sevişiyorum. Kadın benimle evlenmek - İstiyor. Bende bu fikre — mütemayilim. Fakat fikrimi kurcalayan birkaç sual var. Acaba evlendikten son- ra da bu sevgi devam eder mi? Kadın kocasından kolaylıkla ayrı- labilir mi? — Bunun için ne gibi tedbir. almalıdır? — Evlenmek doğru değilse, bu sevgiden kur- tulmak için ne yapmalıyım ? E.P.S Insanlar çok defa — hayatta yanlış yollara düşerler. 25 yaşında bir gencin 32 yaşın- da evli bir kadınla evlenmesi de herhalde tabil birşey sayılamaz Bir kadın kolaylıkla kocasın dan ayrılamaz. Talâk için makul ve mantıki, kanunun kabul ede- bileceği kuvvetli sebep lâzımdır. Ayrılmak İstemek boşanmak için kâfi değildir. Sonra kadının ild çocuğu var, diyorsunuz. Bu çocuklar ne ola- cak ? Aranızdaki yaş farkı kanunt bir mazeret değildir, amma her- halde evlilikte saadete mani olan mühim âmillerden biridir. Binaenaleyh ben bu birleçmer yi hayırlı görmiyorum. — Evli bir kadını evinden ayırmak ve bed- baht etmek azabı kolayca kabul âdllebllmk bir mesuliyet değil- ir, Kadıni! unutmak için yapıla: cak şeyde, bence ondan uzaklaş- mak ve kendisine kat' bir İlsan- la bu — münasebetin — kesilmesi lâzımgeldiğini tebliğ etmiye baş- lar. Onun bütün ümitlerini kırınız. TEYZE Ingiltere Bankası Genel Müdürlüğü Londra, 27 (A.A.) — Monta- gu Norman, tekrar İngiltere ban- kası Genel müdürlüğüne - seçil- miştlir. bilmiyordu. Lâkin köyde, az para ile, didinip yorulmadan, rahat yaşayabilirdi.. — Yalnız bu Ümit, Haceri, köye sürüklemeye kâfi gelmişti. Kocadığını, çöktüğünü, kendi nefsine bile itiraf ve kabul ede- medi. Eski hayatına yanmakla beraber, bu, ona, daha acı geldi. Artık, yüzüne bakılamıyacak kadar mı " ihtiyarlamış, çökmüş, bozulmuştu?.. Hacer, âni bir le- yanla taştı, elinden keten örtüyü attı ve havluyu surahideki su ile ıslatarak yüzünü sildi, kuruladı. Küçük dolabın üstündeki aynaya yaklaşıp baktı. Göz kenarları, kırış kıcıştı; dudaklarının — biçimi — bozulmuş, eski topluluğu kalmamıştı. Vü- cudü de, dolgun say.lmazdı. Zihninde, yaşının birçok sene- lerini, unutarak, &ildi : — Yorgunluk, beni harap etmiş... Biraz dinlensem, rahat etsem, toplanırım... Biraz İ“Pı_" nınca da yüzümün derileri gerllir, kırışıklar kaybolur ! Ma Ümitsizliğe — — kapılıverdiğine kızdı ve yere attığı keten örtüyü parçalamak hırsile çe! K ve nihayet hırsıni alamadı, m;lr kasla dilim dilim kesti ve paçavra yığını Mellada, <- he 3D attı. ( Arkası var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: