30 Mart 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

30 Mart 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dayanmıyan Bir Yarış Keseleri dolgun, ticaret ve öko- Momi işleri az çok tikırında giden “darı milletlerin koca koca harp gemileri yaptırdıklarına şahit oluyo- Püz, Geçenlerde bun'ardan otuz beşer bin tonluk iki tanesini İtalya hökü- eti tezgâha koydu. Fransada bir tane yaptırmak karanudadır. Tayyarelerin müthiş bir sür'at kazandıkları, tabrip tesirlerini pek #iyade arttırdıkları bir devirde cüsse- lerinin büyüklüğünden doluyı hızlarını artirmak mümkün olmıyan bu gemilerin çok müsat bir hedef teşkil ettikleri şüphe götürmez bir bakilcöttir. Buna riğmen denirlerde büyük nlâkaları olan milletlerin bu Bevi gemiler yaptırmaktan Var geç- Memeleri iki mühim sebepten dola- Yıdırı 1 —Bu gemilerin tayyare bomba na karşı terpite ve F krova- Xörlerden daha dayanıklı olmaları, 2 — Kara (ordularından o nasıl Piyadeyi kaldırmak mümkün değilse donunmalarda da piyade vazifesini #ören büyük hat harp gemilerinin © suretle İâğvedilmesinin mümkün olmaması, Maamatih bu gemilerin beher to- Mu takriben (200) (İngiliz lirasına malolmaktadır. Bu hesspça (35000) tonlük bir herp gemisi 85000 X 200— 7.000.000 İngiliz ti Bu gemilerden ve bunların etrafı- bir miktar Yaptırmak mecburiyetinde ( bulunan milletler için bu işin mc ağır bir yük teşkil ettiği kendiliğinden meydan» dadir. Birinin köyle bir iş yapma- Ya kalkışması diğerlerini de harekete Betirdiği için vaziyet, kına zamanda, şiddetli bir barışa inkılâp etmekte ve bu barış, kaynaklarının verimi mahdut milletler için yıka bir hel ki dr, Böyle bir barışa “eibette i tan dayanmaz. — Süreyya Orta Avrupadan Kış Haberleri Geliyor Breslav, 20(A.A.) — Üç gündenberi (o Silezyada (o dağlık arazide bol kar yağmıştır. Bu sabah Berlinde fazla kar Yağınış, şehir kalın bir kar taba- 1 altında kalmıştır. Edebi Tefrikamız Şayet sıkılacak olursanız, biç yin, çekinmeyin, emre- din... Başka bir oda hazırlarız miz, yukarı katta bir oda MİN... Genç kadın, temelli olmadığı İçin e ehemmiyet vermi- ii Birkaç gün.. Ne çıkar? çok yoruyorum. Otel sahibi, bi bakıyordu; 7 Ti m kınyorsunuz, Hanım- mi gi müşterilerimizi mem- tan etmek İsteriz. ii Hacer, kaç gündür, hep ayal VA Ve ayni çerçeve içinde yaşa bunalmıştı, bu küçük değiş; klik, onun boşuna gitti; yeni ını beyendi; — Burası çok De Mubarrem Ter eksik var > gibi etrafına dikkatle baktık Sa mmefendi, O korkarım, da da gündüzleri, bahçenin i m şikâyet edeceksiniz! i Il müşterileri ve hariçten ge » bahçede otururlar; tavla, Bulgaristan Fransa İle Uzlaşıyor ' Sofya, 29 ( Husust) — Fran- sanın Sofyadaki Ticaret Konso- losu, Iktisat O Bakanı Profesör Mollofu ziyaret ederek uzun boylu görüşmüştür. Bu görüş me esnasında Bulgaristan ile Fransa ticari münasebalının tao- zimi işleri görüşüldüğü muhak- kaktır. Diğer taraftan buradaki Fransa Sefiri Labure sefarethane salonlarında geçen gece büyük bir ziyafet vermişlerdir. Ziyafette Başbakan Jeneral Ziatef ile Adliye Bakanı Profesör Dikof ve Zahire Thracat Umum Müdürü Kanazi- reski ve diğer zevat hazir bulun- muşlardır. Üç Günde Üç Milyon Drahmi Yunanistanda Donanma İçin İane Toplanıyor Atina, 29 (Hususi) — Prolya gazetesi Omilli yardım sütunu açarak üç gün zarfında donunmr- ya yardım için üç milyon drahmi toplamıştır. Aynca, hava kuvvet- leri namına birçok teşekküller TEPE Ew 7 Londra, 29 (Hususi) — Birkaç gün evvel Büyük Atlas denizinde yapılan ve bir hafta devam eden İngiliz donanmasının manevrala- rmdan alınan neticeler tespit olunmuştur. Geçen manevralarda olduğu gibi bu sefer de, bir harp çıktığı zaman deniz seferlerini himaye edebilmek meselesi Üze- rinde durulmuş ve fennin en «on icatları tatbik edilmiştir. 14 dü Çam Tırtılları Verilen haberlere göre, bu son manevradan alnan en mühim Belçika Parası Altın Esasından Ayrıldı, Kıymetten Ga lüyor tarafından para toplanıyor. Atina, Pire şehirleri ile şoför- ler sendikası orduya birer tayyare hediye ettiler. Başvekil Çaldarisin dikilecek olan heykeli için para toplanmaktadır. Hindistan m İngiltrere Londra, 29 (MA) arama işleri bakanı Sir Samuel Hoar, düşürülmesini, ele Miökden 4 ster- ling blokuna yapılan Obir kan avam (kamarasında (prenslerle dâkki sıkı bir o münasebet muhafaza —— MEN monağ ettiğini bildirmiştir. Londra, 29 (A.A.) — Belçi- , kanın muvakkaten altın esasını bakmak kararı malt mahafili Hint kanunu esasisi projesine yapılan İtirazlar hakkında müze kereler müsalt bir şekilde cere- Falda kalbaşiş. ©“ İyem etemüktedir.. | | yila ÖCE. emma. NER etmektedir. hayrete düşürmemiştir. Sadece : uzandı, ellerini ensesinde e e amankaa Gy (0 me SİLDİ a leme Yazan: Ne | Tavana bakarken bakarken uyur 21 Mahmut Yesari muşlu, Birkaç saat sonra, ter içinde uyandı. Buranın havasına, vücudu daha alışamamıştı. Yorganı alın- ca Üşüyer, terden (o boğuluyordu. o Çamaşır değiştirecekti. domina, kâğit oynarlar. Onların gürültüleri de sizi sıkmasın! Genç kadın, omuzlarını kak darmaştı: danberi çamaşır değiştire değiş: | cuya kadar, — Keti 19) Or. Daha iyi. e iynblaz azalmış, (o kirliler | ile kullanmıya e elemi bavulun bir gözünü doldurmuştu. Muharrem Bey, eğilerek Hac | ““Kirileri yıkatmak istiyordu | ekleri yırtari ceri selâmladı: Fakat ince İpeklileri, hizmetçi — Siz, bilirsiniz hammefendi. | Huriye kadının ellerine verip yı | çamaşırları yıkatmanın Otel sahibi çıkınca, Hacer, pencereye doğru gitti, bahçeye baktı, Bahçede otel kâtibi Zihni ile gaytan bıyıklı zayıf bir genç, tavla oynuyorlardı. Ikisi de era sıra, göz ucu İle, yukarıya, Hace- rin odasının pencerelerine bakı- yorlardı. Hacer, yeni odaya taşmdığı- nın duyulduğunu anlamıştı. Pen cereden çekildi ve perdeyi indirdi: — Bakar, bakar, yorulurlar; ümitlerini keser, bakmaktan vaz- geçerler. O zaman, ben, perde kenarından, rahat rahat bakarım! Odada, bir müddet bavu'larmı düzeltmek, eşyalarmı (yerleştir. mekle oyalandı. Hizmetçi kadının, karşıdaki aşçıdan getirdiği yemeği isteksiz isteksiz yedi Yatağına örselemeden, ne temiz yıkardı! çizik buruşturmadan ütülerdi. yağlı, kirli değildi. İki su ile yı- Fakat, gömlekleri, kamiso'ları, başında yıkamıya, çitilemiye uta- Onun her hareketine dikkat men etrafa yayardı; sonra, neler demezlerdi ? fakat örtülünce de | alırdım! Bavulunu açtı; yola çıktığın | diyordu. Hacer annesi İngiliz Donanmasının Manevrası Tayyareler Harb Gemile- rine Birşey Yapamıyacak Son manevraya çıkan Togiliz filosundan bir kısım ders şudur; Deniz muharebelerinde hava filolarının tesir ve faaliyet- leri çok mahduttur. Harp gemi leri kendilerini tayyarelerin taar- ruzlarından kolayca koruyabile- ceklerdir. Geceleri tayyarelerin faaliyet sahası hiç denilecek de- recededir. Bundan başka daha bazı mü- him neticeler elde edilmiştir. Fakat bahriye mahafili bu hususta büyük bir ketumiyet muhafaza ediyor. Leh Kabinesi i Yalnız Başbakan Değişti, Ötekiler yerlerinde.. Varşona, 29 (A.A.) — Mü Slavek yeni kabineyi | etmiştir. Eski Başbakan müstesna, bütün bakanlar eski yerlerinde kalmışlardır. aa anakara amman İŞ Belçikanın bu kararı ile Ameri- kanın evvelce almış olduğu kara- rın biribirlerine aynen benzerlik. leri Üzerine nazarı dikkat çekil mektedir. den, sadece terlediği için çıkar 7 dığı o kombinozonlardan birini seçti, arkasına geçirdi. kendine gülüyordu: Kul — Kıtırık, hastalandı . manlar da, böyle kirli ira Hayat, her gittiği yerde şeklini değiştirerek, onu ve le buluşun» şamaşırlarını idare karar ve; tiz — Hariye kadın, can” e Fakat annesile buluşunca da kolayını bulabile- bulabileceğini, pek ömid yordu. Köyde, çivid, soda .k'ı hatırladı. Kıytırık, | ceği şüpheliydi bulunsa çe Kn kl sonra ipeklileri | yıkayacaktı, da, kendi — Manikürlerim © kırılacak. Kıytır.k'ın ötüsü de kusursuzdu; | Ellerim bozulacak. kül, yanık lekesi yapmadan, çizik Ellerinin tuvaletinden fodaküy. hk etmek, canını sıkıyordu. Kafa- Kirli, diye çıkarıp attıkları sının İçindeki müphem, karışık endişeler, bu fedakârlığa, kolay Zak nre e gibi, verb olarda. razı olamıyordu. Genç kadın, fazla ince düşün. kombinezonları alıp ta musluk | menin, ayrı bir dert olduğunu, anlamıştı. Düşünmekten vazgeçti: — Elbette bir kolayını buluruz. Pencere önüne gitti, perdeyi ediyorlardı; bir gören olsa, he- | aralayıp baktı. Bahçede kimseler yoktu. Acaba perdeleri inik gör- dikleri için mi, bahçede oturmu- Hacer, kirlileri koyduğu göz- | yorlardı; yoksa otel sahibi, her- Okumuş Adam Gön | Gönül İşleri | Gönül şleri | Biraz Dağınık Olur “ Yeni evliyim, Kocam az çok okumuş bir adamdır. Evine düş ktündür. Çok okur. Onu çılgın gibi seviyorum. Fakat öyle der- beder, öyle dağınık bir adam ki, yakasını düzeltmekten, kıravatını bağlamaktan bıktım. Bazan sinir- leniyorum. Ne yapacağım şaşırdım! Fikriye Insan bir dürbünü iki türlü kullanabilir. Tersine (baktığınız zaman manzara uzaklaşır. Bir mikroskop olmaksızın bir- çok küçük hayvancıkları, suyun içinde yüzen mikropları görmeyiz. Bazı insanlar vardır ki herşeye karşı mikroskop kullanır, her vakit dürbünü tersine kullanırlar. Sevdiğin, beğendiğin kocanın kusurunu görmek içla siz de neden mütemadiyen elde op safi suyu dolaşiyorsunuz. Dağnık- lık bir günah değildir. Bir kusur dur ki kolaylıkla hoş görüle bilir. Meziyetleri kusurlarına falk bir adamın küçük bir kusuru da hoş görülüverir canım! pi “ Genç bir kızım, annemle be- raber yaşıyorum. Tabil evlenmek istiyoruni. Fakat bir talib çıktığı zaman annemde bir surat, bir su rat, şaşiriyorum. anlaşılıyor kl ev- lenmememi (istiyor, (evlenirsem onu yalnız birakacağımdan kor- kuyor, hakkı da yok değil amma, ben ilel'ebed bekâr mı kalacağım” Hayriye Üzülme kızım. Her şeyin bir kolayı bulunur. Kısmetine kimse- siz bir erkek çıkarsa, annen iki- nize de &vde annelik eder, O vakit rahat “edesiniz. * Kadıköyünde Nigâr Hanıma; Her erkeğin her sözüne İna- nılmaz. Bir erkeğin ( sevgisine İnanmak için onu bir müddet imtihan etmek gerektir. Siz bu imtiham yaptınız mı bilmiyorum. Fakat her halde ihtiyatlı olmanızı tavsiye ederim. TEYZE hangi bir vesile, bahane ile, bah» çeye çıkmağı yasak mi etmişti? Hacer, evvelâ perdeyi; sonra da, hiç gürültü etmeden pence- reyi açtı; geri çekildi. Eğer, bahçeye çıkanlar olursa, seslerini duyardı. Hacer, aynaya baktı; saçlarının kuvaffürü, fena bozulmuştu. Saçlarımı ıslattı, tara- dı, maşalarla kıstırdı ve siyah tülden tuvalet takyesini başına © geçirdi. Kaşlarını, boya kalemile yay gibi gerdi; yanaklarını al al dak galadı, dudaklarını ateşi al kır mızıladı. Koyu mefti tuvaletini giydi. Aynanın önünde, kendini beyendi. Fakat neye, niçin he mıştı? Şıklığım, tuvaletini, gi liğini, ciciliğini kime gösterecekti? Kime gösterip, kime beyendire cekti? — Sokağa çıksam mı? Ün Diye düşündü. Nereye cekti? Bir yol gösteren olsaydi ke şi e

Bu sayıdan diğer sayfalar: