8 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

8 Nisan 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Büyük resimii roman sammammmammuın 69 aa Vazan: Sermed Muhtar Alus İKİ GÖNÜL BİR OLUNCA.. Samanlık Seyran Olur ! Karı Koca Yemiş Yemekte Idiler.. gae 8- 4- 9035 Bu muamelelere, sözlere karşı Yektanın — ne hale gireceğini düşünün, gözünüzün önüne geti- Fin, Bu manzaralar, bu hareket- ler karşısında o derece donmuş- tuki ©o ânde kesseler bir damla kanı çıkmayacaktı; bir istato gibi taş kesilmişti. V Yaşar, bir türlü durup dinlen- miyor. — Şimdi de, diyordu, sana demin dediğim şinav hareketini yapayım, İşin yok ya, say saya- bildiğin kadar, Bugece — senin şerefine, iki yüzü geçtikten sonra Üç yüzü de bulacağım, dört yüze do varacağıml.. Sedirin yanındaki koltuğu çe- kerek kendine yer hazırlarken tık tık kapı vuruldu. Yaşar, tipkı babasının ullo. gürledi: — Teyzanımcığım, — Allasen şimdi vazgeç. Şu cinayet haraketi de yapayım, saydırayım da ondan sonra gell.. Affan paşanınkinin düdük gibi sesi işidildi: — Hahi Yaşarcığım hâlâ çocuk- sun. Bıyıklandın, sakallandın da hâlâ yaramazlıktan, kurtlu peynir- likten kurtulamadın... Ayol yen- günm yemiş tepsinizi getirecek. Bir lâhze kapıyı aç, hatun girip çıksın; ondan sonra yine dileğini yap evlâtcığım! Yaşar kapının kilidini açmıştı. Yemiş tepsisi okadar koca-« mandı ki Zilhanımın tek başına taşıyabileceği şey değil. Yekpare gümüşten, iki kulplu, masa kadar bir tepsi. Kâhyanım yalnız bir kenarcığına ilişmiş, bir kulpunu Gülfem kalfa, öbür kulpunu Dilber- angiz kalfa yakalamışlardı. » Tepsinin Üstündekiler yalnız yemiş değildi; neler yoktu neler: Elmastraştan, yayvan biçim ve î “ hepsi markalı tabaklarda pastalar, pötüfurlar, şekerlemeler, fundan- lar, çikolatalar, bademler... Yar- sında da en nadide, en turfanda meyvaların çeşidi. Yaşar, bunları görür görmez alılmıştı : — Buna diyecek yok, bu ba- hk başka balık!.. Buyurun bakar lım içeri hanımablalar!.. Aynı zamanda, aklınca espri de yapıyordur — Yemliş memiş, şeker meker nemize lâzım be kerdeşler... Ba- dem desen var; (Yektayı göste- rerek:) İşte karıcığımın gözleri. Hurma desen o da var; İşte bur- ( mu.. Kirazlar, mini min ağının | — etrafında duruyor. Lâtilokum da hazır; nah gerdam. Kaymak ta burada; nah göğsl... Tepsi gelin güveyin önüne konymuş, getirenler, geri geri yürüyerek çıkmışlardı. Yaşar bir daha sıvandı: - —Lâm cimi yok, idman adamı acıktırır. Bir kuzuyu tek başıma — yiyeyim, ardından iki perende, üç taklak atayım, san> yesinde karnım zil çalmağa başlar, Tabaklar gidip gelmeğe baş- lamış'ı. Pastaların en büyüğünü seçip hartadak ortasından ısırıyor. — ÂAyşrımız gayrımız mı - var gülüm? İki kalıpta tek vücut sa- yılırız; ağızlarımız da bir demektirl pastanın yarısını Yeklaya uzatı- yordu: — İğrenme dişlerim temiz, be karıtığım, otuz — ikisi de taş gibi.. Hakkındır, nazı ede- ceksin amma ayni zamanda bunu da yiyeceksin. Yemezsen karışmam; külahları değişiriz hal.. Yekta — hiç cevap vermyior, yalnız kaşlarını kaldırıyordu. Ya- şarda ısrar ısrar Üstüne: — Ben dolmada — yutmam, nazın fazlasını da yutmam, Bakma, bazan hatır için gargara eder gibi yaparım amma içime gitmez, yine çıkarınm. —Şunu mutlaka yiyeceksin. Bak ben nasıl leva ettim, kalanımı da sen edeceksin. Elindeki yarım pastayı zorla ağıına sokacağı esnada Yekta kendini geri çekti: — Çok rica ederim, rahats- zım; müsaade edin. — Ööğröö L. Horoz öttü! Yekta yalan söyledi: — Dişiml do!durtuyorum. Içi açık, tatlı yiyemem |... Hale bakın. Yektanın en güzel en sağlam yeri dişleri idi. Ömrlin- de dişçi sandalyesine oturmamıştı. Dişlerinin birinde, mini mini bir leke görmek onun için ölümdü. Gelin olduğunun akşamı, kocasına böyle bir lâf söyleyebileceği aca- ba hatırından geçmişmiydi ? — Paşa, İnanmıştı; — Bu söze akar sular durur meleğim. Ohalde keyfine bak !.. Pastaların —altısını, — yedisini bakladıktan sonra fondanları, ç- kolataları, bademleri çifter çifter yuvarlamıya koyulmuştu. Avurtla- rı dolu halde, şimdide mwr- zikaya olan merakından, en danlıs- ka bando ve orkestra havalarımı ezberinde olduğundan, muzikanın adeta piri kesildiğinden tuttura- rak girişti; — Belki de pençereden gör- müşsündür. — karıcığım. — Bugün muzikacı çelebilere öyle bir ku- manda ettim, itoğlu itlere öyle bir düman attırdım ki — avalların hayretten ağızları açık kaldı. Eli değnekli — reislerinden — koca ke- manlı barbasına kadar alayının | eee gözü faltaşı gibl açıldı. Başla- rındaki ustaları kaç kere ellerime yarıp —öpecek oldu da — papas değilim dedim, vermedim... Sırası gelişi, kofti atmadığımın ispatl kolay, Sana tek başıma bir ban- do gürleteyim, billâhi bir pardon da ona diyeceksin, | Şimdi de bu vadide çenesi | işleyordu. Trbıundıkl Fransız Öperetinin, Konkordiyadaki Itab- yan kumpanyasının, Odeondaki Rum tiyatrosunun, Halep Çarşı- sındaki At cambazhanesinin hiç- bir oyununu kaçırmadığını, hangi loca muzika takımına bitişikse onu tutup İçine kurulduğu. Or- kestra başlar başlamaz geriye çekilip her çalınan havayı bera- ber tekrarladığı... Yine aşka gelmişti. Durdu, durdu, duramadı. Gündüz çele- bilerin karşısında — yaptığı gibi hünerini meydana koymak istedi. Ağzile bando taklidire girişti: — Ramram ramram ramrara ramram!... Cinta cinta cinta da cinta!... Bartburt bartburt bartada bartburt!... Burnunu sıkıp kırenete taklit- leri; genizden boru nağmeleri; avurtlarını şişirip bombort sesleri; üstlerine fiskeler vurup trampete tempoları... Bu fasıl da encama ermişti. Kapı önündekiler birbirlerine ba- kışıyorlardı. Kız tarafına mensup ekti kadınlarda fısıltılar: — Maşallah —pek şen, pek neşeli delikanlı amma daha nice bir böyle giyimli kuşamlı otura- caklar? — Saat kimbilir. kaçları buldu, Gelin hâlâ telile duvağile duruyor. Başı tutmuştur ayol ! — Buü cambazlıkların, muzr kacılıkların başka — günü, gecesi yok mu Allahaşkına? Şimdi sırası mı? Artık yatak odalarına girip soyunsalar ya, geceliklerini giyip tatlı tatlı konuşsalar ya... Ata paşanin hanfendile abla- snın hallerini hiç sormayın. İkisi de sanki cin çarpmış. — Ağızları var, dilleri yok. Dünyadalar mı yoksa ahretteler mi farkında de- ğiller. Güya ortada dolaşıyorlar; memnun görümeye, gülümsemeye gayret ediyorlar ama gel bir de onların İçine sor. Iki kardeş, durmadan — helâ aralıklarına — taşınıyor, baş başa verip kan kusuyorlardı: (Arkasi var) YILDIZ Sinemasında Bugün Istanbul halkının en çok sevdiği FREDERiİC MARCH'ın e$ güzel filmi ÖLDÜREN AŞK Aşk... Şlir ve ihtiras filmi. Bugünden itibaren MiLLi ve ALEMDAR sinemalarında YILDIZLAR YILDIZI MARLENE DİETRICH tarafından emsalsiz bir surette yaratılan en büyük şaheser ve senenin en mükemmel filmi KIZIL ÇARİÇE ALEMDAR İlâveten : sinemasında ÇELİK ADA Büyük macera ve kahramanlık filmi, MiLLtT sinemada İlâveten : Diavolo Sürat Şampiyonu İki büyük film birden gösterilmesine rağmen Hatlarda tenzilât yapılmıştır. Her iki sinemada dühuliye 20 kuruştur. aa BÜYÜK o 'Ölüm Dönemeci: Dünkü Kaza Yeri | Netamesiz Bir Noktadır ETYEĞİ | © | Bu çocuk ta birkaç gün evvel aynı noktada yaralanmıştı B Ölen Çocuğun başı çok feci şeklilde ç ezildiği için resmini koymadık ( Baştarafı 1 inci yüzde ) boynu eğrilmiş, ölü bir bulmuşlardır. Çiğnenen çocuk Madam Ma- nik isminde bir kadının Aram isimli yeğenidir. Şoför Mecit ve otobüs biletçisi Kâzım tevkif edik mişler ve Samatya karakoluna getirilmişlerdir.. Hâdiseye Müd- deiumumllik el koymuş, dün geç vakte kadar tahkikatla uğraşık mıştır. Öğrendiğimize göre, Ağaha- mamınin bulunduğu yerden Etye- meze ve Samatyaya yüz metre olan bir mesafede şimdiye kadar halde Fa b Yeni Bir Maden Bu Madene Hamızlar » — Tesir Etmiyor Sövyet fen akademisi gayri uzvi ve umumi! kimya enstitüsü profesörlerinden Zviagintzef bir maden ihtira etmiş bu — maden yüzde 52 iridium, yüzde 25 os- mium, yüzde 19 altm ve yüyde 3.5 rutheniumdan — mürekkeptir. Bu maden 0,2den 2 milimetreye kadar kutrunda gayrımuntazam ve zaviyevi tanelerden teşekkül etmekte ve bu taneler, madeni parlaklıkta açık gümüş rengi göstermektedir. Bu yeni maden osmik iridium kadar serttir. Izafi vezni 20 dir. Üzerine bızlı vuru- lursa kırılmakta halbuki — yavaş vurulursa yassılmaktadır. Üzerin- de hiçbir asidın tesiri yoktur. Yeni madene, auroosnik İrl- dium, ihtisar suretile aurosmirit İsmi verilmiştir. Ökonomik Kamyon Paris, 7 — Viyana panayırında “orman gazı ,, diye bir gazla işlemekte olan Fransız İcadı bir nakıl vasıtası teşhir. edilecektir. Bu araba, Milano ve Zagrep panayırlarında da teşhir - edile- cektir. Masrafı gayet azdır. 100 kilometrede 50 kl'o odun kömürü akmaktadır. Benzinle işleyen bir ıımyonuıı 80 franklık masrafına mukabil, 17,5 frank sarfetmekte- dir. Bu arabanın, ormancılıkta mevcut buhraa için de bir çare teşkil edeceği Ümidi vardır. Yükseklerde Nefes Alma Leningraddan bildiriliyor: Yük- sek irtifalarda nefes almayı ko- YUN Keşifler Müellifi JAGUES FEYDER'e şeref veren büyük ve güzel bir eser Oynıyanlar: MARİIE BELL - PIERRE RİCHARD . WILLM - CHARLES VANEL Fransız sinemacılığının bu şaheseri SÜMER SİNEMASINDA BU :ÇARŞAMBA AKŞAMI BÜYÜK GALA OLARAK gözterilecektir. Yerler evvelden temin edilebilir. — Tel. 42851 W birçok otomobil, otobüs tramvay kazaları olmuştur. Civar semt balkı burasını uğursuz telâkki et- mektedir. Netekim geçenlerde ikl tramvay arasında kalarak ezilen vatman burada ölmüş, Üç sene kadar evvel bir otomobil yolda bir sütçü, bir bahçıvan ve Sa- matya posta müdürü ile bir baş- kasını aynı zamanda çiğneyerek yaralamıştır. Ayrıca yine bir ço- cuk burada tramvay altında kak- mış, — Ağahamamında — bakkal Agobun 9 yaşlarındaki — çırağı Bedrosa” bir otomobil çarparak başından âğir surette yaralamıştır. —T777 İsyanı ( Baştarafı 1 inci yüzde ) keri karargâhların sökülmesi. 2 — İngilttere ile aramızdaki muahedenin tadil edilerek kö- lenin — efendi ile — yaptığı akit halinden çıkarılması ve iki hür adamın mükavelesi haline komr ması, 3 — Bir irak — hükümetinin Hayfa - Bağdat demiryoluna bü- Iıı:rlldıl katiyen t bizl ve ge- çocuklarını — esir yapılacak — blr yük sermaye ile istemiyoruz. Bu lecek — İrak yaşatmak — İçin demir - bukağıdır. 4 — Petrol anlaşması yenl- den tetkik edilmelidir, $ — Verirlere ve büyük dev- let adamlarına — tevcih edilen muazzam ve parlak unvanlar da biraz tasarruf edilmesi. 6 — Arazil emiriyenin tama- men fakir köylüye dağıtılması. 7 — köylünün toplanınış borçlarının darhal ilgası ve ver- gilerin makul bir şekle indiri- mesi ve İngiltereden — alınacak petrol — hissesininin arttırılarak bununla köylüye yardım edilmesi. 8 — Ecnebi menbalardan pa- ra alan gazetelerin kapatılması. 9 — Tek dereceli intihap. Çünkü müntehip saniler müsteme lekecilerin satın alınmış uşakları oluyorlar, ea eee den bamereni ee v laylaştıran bususi otomotik bir Gâlet icad olunmuştur. Bu âletin, diğerlerinden farkı, otomatiği bir makanizme vasıtasile, yüksekliğe lâzım geleh oksijeni ayar edebilmesidir. Soğuğa karşı mu- hafaza edilmiş vaziyette yapılan bu âlet 630 gram ağırlığındadır. Ve paraşütcünün arkasına takılı bir torba içindedir. Bu âletin yapıcısı olan mü- bendis Bellakof, bu âleti açık ba- lon İçinde Stratosfer uçuşlarında da kullanılabileceğini söylemek- tedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: