29 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

29 Nisan 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan : AN Rıza Seyfi Karanlık İçinde Yürüy Sari Şahin Bey gibi görmüş geçirmiş, yasacı bir kumındınııl bu ana türeyi unutması yolu var mıydı? Böyle serhad - kalelerinde korunma ve yasa şaşılacak kerteyi bulurdu ve başka türlü davramılır ise bir sant bile yaşanamazdı. Öyle kaleler, palangalar vardı ki: topçusu veya kumanpanı asıl kalenin çıksa her kim tarafından olursa olsun hemen - öldürülmesi — için * hattıhümayun,, veya “buyruldu,, çıkmış ve bu fermanlar, emirler mahkemelerin defterlerine yaz- dırılmıştı !, ” Ve Subuska da İşte böyle Subuskalıların nasıl — bir hayat yaşadıklarını ve Palanganın nasıl büyük korkular karşısında bulun- duğunu İspat için buraya bir ves kayı aynen koyacağız. Seyyah *Evliya Çelebi,, bu Subuska pa- langasımı bizim anlatacağımız vak'a- dan elli sene kadar sonra gör müş ve gezmiştir. Bu küçük ki- tabı yazarken acele araştırmala- rımız sırasında çok iyi bir iş olarak büyük seyyahımızın kale- mile yazılmış şu sözleri okuduk: * Subuskanın dizdarı ( Kale kumandanı ) ve yüz elli adet bahadir kulları vardır. Şebürüz orta Macar ile harp ve kıtal et- mektedirler. Zira, “Macar kıralı olan kâfirin bu kale mülk mev- rusu olduğundan her bar fırsat gözetip Üzerine kadana kâfirleri (Macar süvarli şövalye müfrezeleri demektir) gönderip cenk ederler. Biemrillâhi taalâ haibühâsir geri giderler. Zira ehlibeldi gayet şecl bahadir adamlardır...,, Anlatacağımız vak'adan kırk elli sene sonra yazılmış olan bu Batırların söylediği şeyler vak'amı zın tarihinde daha zorlu olarak vardı. 2 Karanlık Içinde yürüyen Deli Aslan, topçulorım: — “Kimdir 0?,, sorgusuna: — Yabancı yok. Diye karşılık veriyor, Çok vzun boyundan geçenin kim o- » duğunu anlıyan nöbetçiler de bir gölge gibi karanlık bucaklarda yok oluyorlardı. Delikanlı sonunda kalenin bü- yük kapısına yakın bir yapının önüne geldi; bu yapı kale duva- rının İç yüzüne dayanarak yük- selmiş büyük bir ev, daha doöğ- rosu bir konaktı. Kale mazgalla- rını andıran pencerelerden - diışa- rıya hiçbir ışık sızmıyordu. Dell Aslan hançerininin geniş demir sapile kalın kapıya hızla vurdu. Kapı hemen açılmıştı. — İçerisi geniş bir avlu Idi. Bu İç bahçe- nin kaldırımlı toprağında, Üzerin- de bir-ağaç dalına asılı fenerin kalın mumundan dökülen ışık par- hyordu. Yine bu mum ışığı Deli Aslana kapıyı açmış olan on beş yaşına kadar, ancak - çok irl ve güçlü güzel bir çocuğun yüzünü gösterdi. Çocuğun bazusuna ka- dar sıvanmış kolları üzerinde ve titreyen mum işığının — altında çok iyi büyümüş, sert adaleler daha keskin seçiliyordu. Dell Aslana pek açık surette benziyen çocuk sevinçli bir sesle sordu : — Sen misin Ağabey? — Benim Ali, ninemiz nasıl? — İyi, Ağa; namazını kıldı, dun ediyordu. Ninem seni düşmanı keşfe gitti sanıyordu da.: Ben "yraya atlara bir daha bakmaya Deli Aslan: içinden beş on adım | Tefrika No sı Alman askerleri ağır tüfekler taşıyor- lardı. Tesirleri fazla idi. Fakat hare« ketleri yavaştı geldim. Senin “Kızıl Kaplan,, ma- şallah sahici kaplan gibi, eşinip duruyor. Deli Aslan karşılık vermedi, ikl yandaki geniş ahırların önün- den geçti; İçeriye, eve doğru yü- rüdü. Çocukta sevgili atlara bak- mak için sağdaki abıra girdi. Deli arslanın konağı birkaç at oğlanı beslemeyor değildi, fakat o zaman kendi atına veya atlarına kendisi bakmak her yeğit Türk Için milli bir türe sayılırdı (1). Arslan bey geniş odalardan birine yavaşca girerken karşısın- da İnsanın gönlüne anlaşılmaz bir acı dugu verecek bir lovha gördü : Salona benzeyen bu odanın ka- pıya karşı uzak yanında geniş bir ocak yanıyordu. Bu kanlı savaş- lar yılının son baharı sanki düş- mana yardım eder gibi çok uzun sürmüş ve kışın o ke- kin soğukları daha ortalığı kap- lamamıştı. Ancak kalenin bedeni altına yaslanmış ve kendisi de küçücük bir kale gibi taştan ya- * pılmiş olan bu evin içinde Subus- ka gölünün çamurlu derinliklerin- den fışkırıyor. sanılan - daimt bir rütubet — duyulduğundan — büyük odanın ocağında ateş ve odun eksik olmazdı. Odanın sağ, ve sol yanların- da geniş, alturka sedirler vardı. Alman yapısı — olduğu anlaşılan alçak, sağlam bir abanoz masa üzerinde kalın, oymalı bir pirinç şamdan duruyordu. Bu üç kollu şamdanın kalın mumlarıdan yalnız birisi yakılmış olduğundan ışık » geniş odayı büsbütün aydınlat- madan korkuyormuş gibi kuvvet- siz ve mahzun titremekte idi, Deli -Aslan kapının yanında sessiz kaldı. Yüreğinde mukaddes bir mabede, hayır kudsl bir tür- beye gireceklerin duydukları ağır, titretici bir saygı, bir çekinme vardı. Zaten büyük kapıdan girdiği andanberi bu Gduyguyu duymuş, bu duygu ile adeta korka korka yürümüş idi, Şimdi orada, odanın içine ilk adımını attığı yerde, © duygünün altında sessiz ve kuvvetsiz - ezili- yordu. Ocağın iki yanında ve odanın sağ ve solundaki duvarlar birçok Törk, Macar, Alman kılıçları, Fransız meçleri, uzun eğri Hırvat, Boşnak ve Arnavut yatağanları, altın kakmalı kol, göğüs, ayak zırhları ve tulgalar ile sülslenmiş idi. ( Arkası var) (1) Son mıurar “önce severim atı, #onra güzelil,, diye tekerrür eden bir koşma Anadolu Türk aşiretleri ara- sında kâlâ çağrılmakladır. “SON POSTA Bağlarda Silkmenin Sebep Ve Çareleri ( Baştarafı -8 cini yüzde ) yeti” büyüktür. Çünkü — tam çavuşun çiftleşmeye hazırlandığı bir sırada boğalığın da çiçek- leri doğmuş — olmak — gerektir Marmara kayıları için keçi meme- si Üzümü boğalığa — elverişlidir, 8 — Bazı çavuş asmaların- da çiçeğin — birincl — maddede kılığının açılması tersine — olur. Yanli dipten açılacak yerde tepe- den açılı, Ve böyle biçimsiz açılan çiçekler ne kendi erkek- lerile, ne de dışarıdan gelecek hovardalarla — çiftleşemezler. O zaman omca bütün salkımı silk- miş olur. En ziyade killi - kireçli ve ait tarafı su tutan ağır top- raklarda dikilmiş olan bağlar- da bu gayritabillik çok görülür. Hele böyle — yerlerde aşılandığı Amerika çubuğu ile dahi aralarında uygunsuzluk var- sa bağdan Üzüm almak adama- kıllı güçleşir. Alınsa bile çiftleşme çok — şaşkın — olduğundan irili ufaklı beş on — taneden başka salkımda birşey göze çarpmaz. Eğer yeni yapılan bu gibi yerler- deki bağlara böyle batak bağ- lardan kalem alınıp aşılanacak olursa artık silkmek huyu ana- dan oğula kökleşmiş olur. Böyle omcaların bir. düzüye boncuk yaptığı — görülür. Şu halde su tutan yerlerde bağ yapmamalı, böyle — yerlerde toprak tahlili yaptırıp Amerika cinsinin uygun seçilmesine dikkat etmeli, hele aşı İçin böyle bağlardan kalem almamalidır. — Çiftçi Not — Bu yazıyı kesip sak- layınız. Gelecek sefer bu . bahse yine devam edip size meraklı noktalar — anlatacağım. Baray Çerkesköy A, Erenyola: Size ayrıca cevap yazacağım. Fakat çavuş. bağlarının -silkmesi hakkındaki bu yazıları takip et- meniz — müşkülünüzün — yarısını halledecektir. ; Nazillide Rıza Öz, Çerkesköyde İhaan, Balyada Naki Örzkanu: , Çamların dikilmesini, manda- hna aşısını, ortancanın renginin nasıl değiştirileceğini — yukarıki yazımın ardından yazacağım. ç () Ziraat hususundaki müşküllerinisi sorunuz. — Son Posta'nın (Çiftçi) | sise cevap verecektir. TelefonŞirketinin Hissedarları ( Baştarafı 1 inci yüzde ) tüne bilânço yapılmasını mektedir. Tramvay Şirketl de bilânço- sunu Türk lirası Üzerine yapma- mış, İsviçre frangı Üzerine yap- mıştır. Tramvay Şirketi bilânço- sunu tesisat hesabı ve diğer he- saplar olarak iki kısma ayırmıştır. Tesisat — hesabını Türk parası olarak yapmış İse be mukavele yapıldığı tarihte altın İsviçre frane gı Türk parasına tahvil etmek suretile yapmış ve bu suretle tesisat sermayesini bir hayli ka- Ihaan İste- : Gerek Tramvay, gerek Tele- fon Şirketlerinin heyeli umumilye- lerinde bulunmak üzere hükümet tarafından Ankaradan gönderil- miş olan komiserler buna itiraz etmişler ve bilânçoları tasdik et-« memişlerdir. h Şimdi bu bilânçolar Türk li- rası Üzerinden yeni baştan yapı- lacak ve umum! heyetler ancak © zaman toplanabilecektir. Matbuat Kongresi . Dahiliye Bakanı Hususta İzahat Veriyor Ankara, 28 — Dahiliye Vekili B. Şükrü Kaya, Anadolu Ajansı muharririne matbuat — kongresi hakkında şu beyanatta bulun: muştur: “İlk Türk matbuat kongresi Ankarada 25 Mayısta toplana- caktır, Umumiyetle her kongrenin hangi meslek adamlarını toplarsa toplasın gerek bu mesleğin iler- lemesi, ve gerekse bu İlerleme yüzünden —memleket — hesabına faydalar tamin etmesi bakımından nasıl ve ne derece müessir oldu- ğu malümdur. İşte bunu düşünen Cümhuriyet Hükümeti, matbuat işlerimizi kendilerile — görüşmek üzere gazetecilerimizi bir kongre- ye çağırıyor. Kuşku götürmez ki, bütün kongreler 'gibi, bu ilk mat- buat kongresi de hem matbuat, hem de memleket için hayırlı neticeler verecktir. Çok umulur ki, millt kurtuluş inkılâbımızın Hik günündenberi, Büyük Önderin emrinde çalış- masını bilmiş ve büyük davanın her bölümünü canla başla benim- ( Baştarafı 1 inel yüzde ) mi — vekili — vardır.. Madamın mücevheratı — bilhassa — dillere destandır. Bu zengin kadın dört katlı ve (11) odalı evinde yalnız- ca oturur. ve birçok zamanlar gece yarısından sonra bile yalnız başına evine döner ve kapısını bizzat açarak yuvasına çekilirmiş. Ona komşuları çok defa: “— Madam sizin adınız zen- gin çıktı. Yalnız başınıza evde kalmaktan korkmaz mısınız, ya- nınıza bir can yoldaşı alsanız ol: maz mı? Derlermiş. O, bu ihtar- ları kahkaha ile karşılar ve: — Adam sen de, doğru ada« ma kimse birşey yapamaz; dermiş. ge Mari Elmasyan tam on gün- denberi ortada yoktu. Her sabah sütçüsü, simitçisi — ve parzardan | alışverişini yapan Sarıyer çımacısı | kapiyı çalıyorlar ve cevap alama- yınca dönüp gidiyorlarmış, Marl Elmasyanın çok sevdiği evinden hiçbir gece ayrılmadığını — bilen komşuları bu habersiz kaybolma- dan endişeye düşmüşler ve niha- yet evvelisi gün alışverişini yapan çımacıyı polis mevkiine göndere- rek vaziyeti — anlatmışlar. Polls kapıyı açtırarak içeri girmiş, ilk defa birinci katın bahçe tarafla- rındaki pencere demirlerinin ke- silmiş olması bir facianın cereyan ettiği — ihtimalini akla getirmiş. Nibayet ikinci, üçüncü kata çıkılmış, bütün eşyaların ve san- dıkların didiklenerek ortaya dö- küldüğü görülmüş, memurlar son katta abdesthane önünde mada- mın cesedile — karşılaşmışlardır. Madamın elleri, ayakları bağlan- mış, tam on dört yerinden bıçak- lanmak güretile vücudu kalbura çevrilmiş; karnı baştanbaşa kama ile deşilerek bağırsakları dışarıya çıkarılmış. Polis bu müthiş facla ile karşılaşınca — derhal müddei- umumiliği haberdar etmiş. Tabibi adil Bay Enverle müddelumum! Boğazda Bir Kadını Kestiler Kadın Zenğndi. Cinayet Paraya Mücevhere Tamaan İşlenmiştir Nisan — Şükrü Kaya Buü Bay Şükrü Kaya seyerek onun halka ti ve gerçekleşmesi için savi olan — matbuatımız. ve yer almış Olan seçkin rımız, bu ilk kongreye ol anlayış ve taze bir heyecan | tireceklerdir. ,, muavinlerinde Bay Ferhat mahalline gelerek - tahki koymuşlardır. Cesedin biraz " sinde, madamın büyük el paramparça bir halde bulunmu Ceani veyahüt caniler bir $ eve para ve mücevherat için girmişler. — Kadını, üzerindeki — yatak — o alarak arkaya ağzımı tıkadıktan — sonra ayaklarını bağlamışlar ve müşler. Bundan sonra çantasındaki — ve — sandıki mücevherlerini ve zinet eş! aramış ve toplayarak Müddelumumi bay Ferhad yarısına kadar Sarıyer tahkikatı idare etmiş ve p Recep adlı bir delikanlıyı ret altına almıştır. Enver bir suçlu daha tesbit Onun da bugün. — yakı muhtemeldir. — Enverin madamın evine girip bazan Recebi de madan nına gölürdüğü an * Sarıyer polisi — dün nilen bir Rusun evinde de | tırmalar yapmıştır. Ismail "" adlı — biril de nazaret " alınmıştır. Polis kanların rindedir. Fransada Ecneb Düşmanlığı ( Baş tarafı 3 inci lâhlarımızı bırakacak oli bizi bekleyen akibet budüri || ve bu tayyarelerin F ba yağdıracagını anlatıyor: © bütün Fransada ve Pariste lar bep İlân ve tehlike veren resimlerle örtülu dr. Nihat TözE” 1 inci mmf Deri - Fi

Bu sayıdan diğer sayfalar: