14 Mayıs 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

14 Mayıs 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ber b GELAMLAS Ğ ahti DA SS RR aK e L TT STT £ Sayfa M AM Tarihi Pek Eski Zümresi : Hangi Tarih Size,Bu Cet- Dünya Hâdiseleri İngiliz Kıralının Yıldönümü, Yan- kesicilere De Yaradı.. Ingiliz gazetelerine bakarsanır, | Pickpochet adını î::kı::z verdikleri yanke- in 20S0r | gicilerin, son. bir kırdıkları | ggi içinde —en dün fazla iş buldukları gün (Kral Corc) un saltanat ma- kamına geçişinin 25 inci yıldönü- müne İsabet eden gündür. Vak'a sayısının (50,000)i geçtiği muhak- kaktır. Yalnız bunların yüzde 99 u zabıtaya haber verilmediği için tam sayısını ilân etmek mümkün olamıyacaktır. Bunun sebebi o gün sokağa dökülen 9 milyon balkın ihtiyaten ceplerinde kıy- metli eşya bulundurmamış, çalı- nan kıymetsiz eşya için de polise haber vermeye lüzum görmemiş olmalarıdır. Bu itibarla hırsız baylar çok iş yapmış olsalar da çok kazanamamışlardır, denilebilir. 14 MAYIS 93858 10 Sefer 1344 ll Vakit (Ezan! jv...ır Vakit Güneş 00 27 (4 G4| Akşam 18 — | 19 17 Öğle |e s2|iz e| Yataı |1 80 ( 31 06 İkindi |8 48 16 06| İmsak |7 4| 2A |Ezan! (Vasatt Eczaneler Bu gece nöbetçi eezaneler şun- Tardır : İstanbul — tarafıı| Şehzadabaşında (Assi), —Aksarayda — (Ziya Nuri), Edirnekapuda (Aril), Şehremininde (A. Hamdi), Samstiyada (Teofilos), Küçükpazarda (Küçükpazar), Eyüp- te (Hikmet), Lüâlelide (Sıtkı), Fe- nerde (Emilyadi), Sirkecide (Eyret Neşet), Bahçekapuda (Beşir Kemal), Bakırköyünde — (Merker), Beyoğlu tarafı: Bayoğlunda (Kanzuk), Pan- galbda (Güneş), Taksimde (Karakin Kürkçüyan), — Galatada (Hidayet), Kurtuluşta (Necdet Ekrem), Kasım- paçada (Yeni Turan), Hasköyde (Ye- ni Türkiye), Kadıköy tarafı: Modada (Faik İııudıı). Pazaryolunda (Na- mık Kemal), Büyükadada (Halk). Bir Doktorun Günlük p — »M Notlarından (*) Güneş Banyosu Vücut için en lüsumlu ve faydalı olan bir | Vitamin ) kuynağıdır. Güneş taze gıdalarla sebreler va meyvalar üÜzerine en kuvvetli bir tesir yaptığı gibi kemiklerin büyü- mesine ve küuvvetlenmesine, kanın çoğalmasına da pek büyük yar- dımları vardır. * Uzun seneler kemik agrılarından, mafsal şişkinliklerden hasta olan- Tar devamlı güneş banyosu yapar- İarsa pek çok istifade ettiklerini ve ağrılarının geçtiğini görecekler dir. Güneş banyosu yapanların başlarını muhafaza etmelerini, baş- Jarma hasırdan geniş bir şapka geçirmelerini tavsiye ederim. Ve- remliler de güneş tedavisi bir gölgenin altında olmak şartila iyi gelir. Cilt hastalıklarında ve ba- zan iyileşmeyen açık yaralarda da (tababet) güneş ziyasından büyük istifadeler etmektedir. Bülâsa gü- noş bütün bir hayattır. TI Dü metları kesip saklayınız, yahut bir #lbüme yapışlınıp kelleksiyon yapır sir. Sikinti zomanınızda ba notlar bir deklor gibi imdadımıza yetişebilir. lerden Bah- setmiştir ? On yıl önceye kadar mektep- lerimizde okutulan tarih gerçek- ten uydurma bir şeydi. Tarih, uydurma olur mu demeyiniz. Me- ram edilirse coğrafya bile uydu- SON POSTA rulur. Meşhur Jülvern bize coğraf- yanın —nasıl — uydurulabileceğini zarif bir fıkra ile göstermişti. Onun yazdığına göre Afrika or- talarında yaşayıp da kostümleri | hentiz bir incir yaprağından iba- ret olan ham Insancıkları mode- nileştirmek istiyen İngiliz misyo- nerler, işe coğrafya okutmakla başlamışlar. Jül Vernin dostların- dan biri de, nasılsa, o diyara gi- der, İncir yaprağı giyinen yerli çocuklarından birini küçük bir kitap okurken görüp merak eder, yanma sokulur. Ne görse iyi. Re- simli, haritalı bir coğrafya. He- rif, hayretler içinde, çocukla ko- nuşmıya - girlşir. — Okuduğun ne yavrum? — Coğrafya. — Coğrafyadan ne öğreniyor. sun bakayım? — Dünyanın ne olduğunu! — Peki, Bu dünyada neler var bakayım? — İngiltere var. — Ingitere mi?.. Başka bir şey yok mu? Meselâ Fransa, Al- manya falan? — Onlar İngilterenin birer vilâyetidir. Jül Vern'in dostu, misyoner- lerin Afrikaya nasıl bir bilgi gö- türdüklerini anlar ve çocuğa sorar: — Peki, ay. Şu gökyüzündeki “y hangi devletin elinde? Çocuk, — tereddiitsüz. — cevap yorir: — Şimdilik bir devletin elinde değil. Yarın öblürgün İngilterenin eline geçecekl.. Bizim eski tarih derelerimiz- de aşağı yukarı buna benziyordu ve Türklük — osmanlılıktan — iba- ret imiş gibi gösteriliyordu. Cen- giz ve Timur gibi cihangirlerden bahsedememek o tarihi yazanla- rın, okutanların elinden gelemer- di. Lâkin bu adamların yaptıkları işler münasebetile olaun Türk tarihinin geçek tarafı gösteril- mezdi. — Mesalâ ben mektepte iken İskitlerin Türk - olduğunu öğrenememiştim, — Tarihi — kendi zevkim için okumaya başladıktan sonra bu bilgisizliğimi gidere- bitdim. bir cihan. Orada neler ve neler yok. Bugün kütüphanemden geli- şigüzel bir kitap alıp sayfalarını karıştırmaya başlayınca gözüme | Topalar çarptı. Bu ismi de mek- tep sıralarından ayrıldıktan sonra öğrendiğim — ve Topa - Türkleri denilen — kandaşlarımızın tarihte Halbuki Türk terihi gerçekten || Müsahabe Bir Türk Topalar 'Topalara ait güzel bir san'at eseri bıraktıları İze ve İzerlere İmren- diğim için gözüme onların haya- tını tasvir eden sayfaların ilişimesi pek hoşuma gitti, bildiğim şeyleri yeni birşey öğrenen bir adam zevkile, tekrar okumaya koyul- dum. Topaların tarihi, mana bakı- mından çok engindir. Fakat özü kolaylıkla hulâsa edilebilir. Bunun sebebi de en güzel eserler bıra- kan bu Türklerin hayatına yalnız Bir Topa ilâhı © eserlerden ve bir de Çin tarihlerinden — intikal edilebilişi- mizdir. Onlar, birçok Türk xzüm- releri gibi, tarih yaratıp yaşat- mışlar, lâkin tarih yazmamışlardır. Yahut bin türlü devrimler, deği- şiklikler ve sayısız savaşlar, yazılı tarihleri ortadan kaldırmıştır. Bununla beraber Topaların Çin denizinden Pamire kadar V— ÖGazetenin eras yazısile Bir sütanun iİkl satıcı bir (santim) sayıtır. 2ee Sayfasına göre bir santi- min ilân fiatı şunlardır: $e Bir — santimde (8) kelime — vardır. d iİnce ve kalın gazılar tutacakları yere — göre santimle ölçülür. uzayan geniş bir imparatorluk kürduklarını, merkezi — Asyada Turfan, Karaşar, Küşgar kırallık- lan — Bzerinde hükimiyet tesls ettiklerini, Hint ve Iran hükümet- lerile sıkı temaslarda bulundük- larını biliyoruz. Topaların tarihe tanıttıkları değerli imparatorlar arasında Şamu, Öiiyı. Böliyö, ve Kiyen birer kudret ve satvet timsalidir. Fakat ben burada Topaların tarihini yazacak değilim. Bana şu müsahabeyi — yazdıran — onların, aramızda hiç dile — alınmıyan, yüksek eserleridir. Biz de az çok okumuş bir adam, söz gelimi Refa- elin (Deresden)de Ruvayal Galeride bulunan “ Sistin Madonna ,, sını, Valaskesin — Madrit — müzelerini süsleyen tablolarını Rembrandt'ın annesini bilir. Yine her okumuş Türk Mironun, yahut Fidyasın heykellerini tanır. Lâkin içimizden kaç kişi Topaların bıraktığı şa- heserler önünde heyecanlı mülâ- hazalar geçirmişlerdir? Vaktile ne Topalar, ne onlar- dan vücut bulmuş olan ( Vey )ler mokteplerimizde — okutulmuyordu. Siyepl'lerin, Vohnan'ların, Cü« cen'lerin, Yüşi'lerin adı bile bilin- miyordu. — İskit, Hazar, Avar, Etrüsk adları yabancı birer lügat gibi tarih kitaplarında görülüp |* geçiliyordu. Bugün o Türk züm- relerinin hayatı okunuyor, belle- niyor. Yalnız Topalar gibi san'at alanında hayrete değer emerler bırakan kandaşlarımızın bu büyük | izerlerile ilginliğimiz ( alâkamız ) ne derecededir?. İşte ben o eserlerin yüreğime — doldurduğu hoyecanı ifade için bu müsa- habeyi yazdım. Benim kanaatin.e göre Topalar, golişi güzel okunup geçilecek bir tarih sayfası değil, önünde uzun uzun durulacak bir san'at galerisidir. Sütunlarımıza koyduğumuz resimler, bu hakika- tin parlak şahitleridir. Sözü buraya getirince içime bir sızı çöktü. On sekiz asır evvel kudretli bir varlık olarak kürenin | bir ucunda yaşayan ve ortaya bu kadar güzel eserler koyan Topa- lar, hangi hain tesadüfün zorile | yıkılıp gittiler?.. Muhite mi, zama- na mı uymadılar, uyamadılar? Kendi aralarında mı geçimsizliğe düşüp öz temellerini San'at inceliklerini bu kadar kav- rzayan o düygülü ruhlar, kendi önlerinde açılan uçurumları ne- yıktılar?.. | 14 Agvatkim Takka Modası Ve Yabancı Dil Ayvalıkta en ziyade nazarıdik- kati celbeden şey, bazı kimselerin yün takke giyerek, kadın berelerini başlarına geçirerek gezmeleridir. Diğer taraftan Ayvalığın karşı- sında bulunan “ Alibey ,, köyün- deki kahvelerde de hemen hemen yabancı dil konuşulmaktadır. Bu hususta — belediye başkanımızın hazarıdikkatini celbederim. Ayvalık okuyucularınızdan M. Rüştü * Borluların iki dileği: Bor 13 bin nüfuslu koca bir kasabadır. Halkın hemen ekseri- sinin okumıya kargı büyük bir hevesi vardır. Bu hevese en canlı bir misal da kendi emeği ve yar- dımile kasabaya zengin bir kütüp- hane temin etmesidir. Diğer taraf- tan kasabanın birçok İlkmektep- leri, çalışkan — talebeleri — vardır. Fakat buna rağmen ilkmektebi bitiren talebeler ortamektep o mamasi yüzünden büyük bir müş- külâtla karşılaşıyorlar. Kültür ba- kanlığımız kasabamızda bir orta- mektep teminine karar verdiği takdirde halkın maddi ve manevi büyük yardımile karşılaşacaktır. Bu hususta Kültür Bakanımızın nazarıdikkatini celbederim. Diğer taraftan kasabamıza ha- riçten ve civar köylerden birçok buğday gelir. Ziraat Bankası bu buğdaylar için bir #ilo yaptirmıya karar verdiği halde henüz işe başlanmadi. Memleket mahsulli ve halkım menfaati için bu silo artık lüzumlu birşey olmuştur. Yapılması için alâkadarların ha- rekete geçmesini bekliyoruz. Bor okuyucularınızdan Ali Reşat Sıgil Mayıs den görmediler ve körkörüne o çukurlara düşüp yok oldular? Önümdeki tarihe bakarken | bütün bu acı şeyleri düşündüm ve Ziya Paşanın şu sözünü tek- rarlamaktan kendimi alamadım: Seyretil hava Üzre denir tahtı Süleyman Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde! M. T. Tan KeenenErUrMEEELE vreERASEEEEEKETE LEvERAR AAA KeLELELeKArLAELASI. Abzğürmek Bö turdçtur ” Golen evrak geri verilmez. W 10 ku “Ğ?ıl vet Mıı.ıudw. YA Posta 'l(ıgıııuı 741 İstanbul Ti af 1Sogposta ':::onız%;os

Bu sayıdan diğer sayfalar: