11 Haziran 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

11 Haziran 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Cefrika No: S1 Bir dakika Perditaya verdi: — “Allol. Allo... Sen misin Lanrence?,, Telin ötekl ucundan gayet ha- fif ve sönük bir “ evet,, sesi geldi: — " Allo... İyi İşltemiyorum. Sen beni İşitebiliyor musun? Yine hafif bir sesi geldi: — “ İşitiyorum... Hem de ga- yet iyl... Nerdesin?,, — “Öyle ise beni dinle, bu- dala gibi o evrakı isteyen Alman- ların eline düştüm. Bu küğıtlarda ne yazıldığını kimseye söylemeye- ceğinize söz vermenizi İstiyorlar. Beni Wenceslaus meydanına ya- kın bir pasajın İçinde 58 numara kadın çamaşırı satan bir dükka- mın tavan arasında alakoyuyorlar... Sakın istedikleri gibi #öz verme.. Anladın mı?,, Bir az durdu. Fakat telin öte- ki ucundan cevap veren olmadı. Hayretle: — “Allol... Allol... Laurence?,, Diye sordu. Telefonda yine ses yoktu. Masada oturan adam ce- vap verdi: — “Telefonun öbür ucunda kimseler yak.... Zaten deminden- beri boş hatta görüşüyordunuz... Sizin ne söyleyeceğlaizi anlamak istediğim için size böyle bir oyun yaptım,,. Perdita kendisine oynanan bu kurnaz'ığı anlamıştı. Eirdenbire hlddeti, karkusuna galebe etti ve herifin suratına haykırdı: — “Een size ne yaptım!.. Be- ni burada alakoymağa, hapset- meğe hiç bir hak ve salâhiyetiniz yok. Funun cezasını kat kat çe- keceks'niz..... İyisimi beni bırakı- nız... Hakkınızda herhalde daha hayırlı olur,,. — “Orası benim düşünece- ğim bis bir iş,, — “Yaptığınız cinayet diyo- rum sizel,. Ingiliz sefiri boş mu duracak zannedIyorsunuz?..,, Perdita sefarethanedaki dost- larını, İngiltere hükümetinin kud- ret ve nüfuzunu düşünüyor ve büyük bir itimadı nefsle söz söy- liyordu. Fakat bu sözleri karşısın- daki adamda hiç bir tesir yap- mamıştı. Genç kızı müstehzi na- zarlarla süzdü: — “Öyle mi zannediyorsunuz? ©O halde öldükten sonra bu dü- şüncelerle teselli bulabilirsin'z... Demek ki dostlarısızın dedikleri- mizi yapmıyacaklarını zannediyor- sunuz öyle mi?,, Dedi ve kapıda duran adama seslenerek: — Fritz!... Madamı al, yine yandaki odaya götür. Dükkân akşamları kaçta kapanıyor? Altı- da mı? Öylı ise tam altıyı çeyrek geçeye kadar beklersin. O zamana kadar benden bir haber almazsen, madama serbest olduğunu söy- lersin.... Ve ona aşağıya giden kestirme yolu gösterirsin ,, dedi, Kapıda duran adam başını Böne eğerek sadece: — “Başüstüne efendim,, dedi. Aldığı emrin manasını pek iyi biliyordu. Saat altıyı çeyrek göçe genç kadına asansörü yukarı çağıracağını 8Ö V ecekti. Ka- sonra teleronu | din onun — gizli — zill — çak dığını görecek ve bir an evvel oradan kurtulmak arzuslle pek tabil olarak derhal — asansörün kapısına yaklaşacaktı. Bir müddet sonra da kapı açılacaktı. Asansöre girmek üzere ileriye bir adım atar atmaz, arkasından hafifçe itecekti... Asansör o za- man daha yukarıda bulunacak ve zavallı kadın da boş asansör kuyusuna düşüp aşağıda parça parça olacaktı. Polis âmiri 39 Polis nazırı saat dördü — kırk geçe İngiliz sefirile telefonda gö- rüştükten sonra derhal otomobi- Hine atlıyarak Ingiltere sefaretine gitmek Üzere yola çıkmıştı. Sir Geoffrey tarafından gelen llk telefon haberi üzerine polis dairesi derhal telefon hatlarını kontrol ettirerek Alman casusile olan muhaverenin son kısımlarını dinleyebilmiş, bu adamın Wences- Tİaus, meydanı civarında bulunan bir telefon kulübesinden telefon ettiğini tesbit edebilmiş, fakat herifin kendisini — ele geçireme- mişti. Polis Nazırı, bir taraftan se- fire mazeret beyan ederken diğer taraftan da gerek bu kız kaçır- mak meselesinde, gerekse İagiliz sefirine teklif edilen şartlarda Herr Müller'in methaldar olamı- yacağımı, çünklü gece, gündüz bu adamın her hareketinin polis ta- rafından tarassut — edildigini söy- liyordu. Genç İngiliz kadınının kaçırık masınada beyan tecssüf ederek onun derhal bulunması İçin bütün Prag polisinin seferber edilece- ğini temin etti ve geleli benüz en dakika olmadığı halde yerin- den kalktı ve; — “Sıgınakların methallerini kapatmak için tertip edilen bu müthiş sulkasti haber verdiğiniz- den dolayı zatıâlilerine son derece minnettarım. Oturdukları — şehrin asayişini bozmuya, halkını öldür- miyo teşebbüs edenler her halde lâyık oldukları cezayı bulacaklar!,, Diyerek Ingiliz sefirine veda elti ve safarethaneden çıktı. * Yo'da, zihninde mütemadiyen biribirine zit Gdüşünceleri evirip çeviriyordu. Herr Sechmet, öldük- ten sonra bile onu atlatmağa muvaflak olmuştu. Gümrük ve hudut memurların da atlatıldığına, Ingiliz kadınlarının eşyalarını daha sıkı bir muayeneden geçirmemiş olduklarına fena halde kızıyordu. Hele ancak son sahifesi halledilen o gizli talimatı dört beş gün evvel ele geçic'p mealini bütün dost ve komşu cevletlere tebliğ edeme- İnhisarlar İstanbul Başmüdürlüğünden: Ç 11-6- 1935 miş olması onu büsbütün hiddet- lendiriyordu. Fakat, artık geç kalınmıştı. Kimbilir, belki de son dakika gelmiş çatmıştı bile. Acaba şimdi bu dakikada — suikastın. önüne geçmek ve sığınakları - kurtar- mak - kabil olabilecek miyidi? Suikastçılar bu sığmakları acaba ne suretle tahrip etmeyi düşü- nüyorlardı?. Polis — buna nasıl mâni olacak ve ne gibi tedbirlere başvurulması lâzımdı? Bundan maada, bu küçük kâğıt parçasındaki yazılar, şehir- deki bütün şüpheli Almanları toptan tevkif etmek için kâfi bir delil sayılabilir. miydi? Böyle bir hareket, şu nazik ve gergin za- manlarda ne gibi bir tesir husule getlrebilirdi? Meşeleyi reise anlatmak ve diğer nmarırlarla da görüştükten Sonra mutabık kalınacak surette hareket ketmekten başka çare yoktu. Derhal rels ile — görüşmeye karar verdi. Bu kadar mühim işler dururken, sulkastçıların eline düşen bir İngiliz kızını uzun boylu düşlinmek doğru değildi. Laurexce de nazırın bu suüretle düşüneceğini tahmin etmişti. A- deta bu düşüncelere teretiman oluyormuş gibi: — * Bu adamdan bize hayır yok ,, dedi. Sinirli adımlarla odada gezin- meye başladı: — “Perditanın nerede oldu- ğunu bilsen?..,, Ve sefire dönerek: — * Bana birkaç saat müsa- ade edersiniz değil mi efendim?,, | & dedi. Sir Geoffrey o dakikada (Ge- * rald Langton) a Londrayı terket-« mezden evvel yetişebilmek üzere bir telgraf yazmakla meşguldü. ( arkas: var ) 500 Liralık Müsabakamız Okuyucularımız arasında açtığı- miz (500) İiralık — müsabaka bitti. ve bu müsabakaya — ait (30) uncu son kuponu neşrettik. İstanbulda we dışarıda bulunan okuyucularımızın 7 haziran akşamı- na kadar idaremize göndürdikleri (8O0)zar kupondan mürekkep zarf- ların tasnifine başlanmıştır. Mükâ- fat kazansaların listesi ayın (12)- sinde neşredilecektir. DOYÇE ORİENT BANK Dresdner Bank Şubesi Merkezi: Berha Türkiyedeki şubeleri: Galata - Istanbu! - izmir Deposu: İst. Vötün Üümrüğü * Her türlü banka işl * Kasımpaşa ve Sirkeci Tuz anbarlarına gelecek tuzların vapur- dan çıkarılması ve anbardan vapura yükletilmesi İçin 8/6/935 de açık aritırmada teklif edilen fiatlar haddi lâyıkta görülmediğinden 2/1/935 Sah günü parzarlıkla isteklisine verilecektir, İsteklilerin gösterilen günde saat 14 de inanca paralarile bera- ber Kabataşta Başmüdüriyet binasında toplanacak komisyona gelmelerk ııszos.. Haziran 'i Tüyler Ürğerticî Bir Infilâk Oldu ( Baştaralı 1 inci yüzde ) ne haber? Allahaşkına bir ha- ber uçur, çoluk çocuğu ağlır yorlar. Nihayet, fabrikadan iki amele geldi ve birisinin kulağına bir şeyler fısıldadı. İşte o vakit tüy- leri Ürperten bir ses yükseldi. —Ah kardeşim. Kardeşim sen mi kurban glttin. Yerini kim dolduracak kardeşim? Bu zavallı, Hasan adlı bie delikanlı idi. Kardeşi ustabaşı Ahmet, boğulmuş ve ölmüştü. O, tamam — bir saat çırpındı. Bağırıyor ve ağlıyordu: — Allahaşkına beni bırakın gideyim kardeşimin — parçalarını — " barl göreyim. Beyoğlu ve deniz İitfaiyeleri- nin ayrı ayrı çalışışları uzaktan görülüyordu. — Hüdise mahalline Müddeiumum! muavinlerinden Bay Celâlle Tabibi adil Bay Enver gelmiş ve yangın söndürüldükten sonra tahkikata el koymuşlardı. Bir ameleye yaklaştım, sor- dum, Heyecan içinde anlattı : — Birdenbire bir siyah de- man ortalığı bürüdü. Ne olduğunu bilemedik. Kaç kişi boğuldu, kaç kişi parçalandı. Bunlardan habe- rim yok.. Bu müphem haberler bekle- şenlerin endişelerini kamçılıyor, feryat ve figan göklere çıkıyordu. Diğer bir amele de şunları söyledi: Z — kazana fazla istim vermişler, Birdenbire patlayınca yanındaki ecza ateş aldı. Bir dakika içinde her tarafı ateş ve duman kapladı. Kurtulan amele fabrikadan çıkarlarketi Kendimi dışarıya zor attım. Bina göçtü. Altında kaç kişi kaldığını bilmem. Diğer bir işçi de bize şunları söyledi : —Müddelumumi tahkikat yapı yor. Hâdisenin bir kaza eseri ob duğu anlaşılıyor. Ecza yerine bir sigara atılmış ve birdenbire pars lamıştır. Ustabaşı Ahmet usta ile işçilerden Hasan, Hüseyin ve Mus- tafa boğulmak — suüretile ölmüş lerdir. Üç dört te amele yara- lanmıştır. Müddelumumi Bay Celâl geç vakite kadar fabrikada kalarak tahkikatla meşgul olmuş ve o kısımda bulunan ameleyi ve fab- rika sahibini sorguya çekmiştir. Yıdrıhludın birisinin yarası ağır- cadır. Liselerde Sözlü İmtihanler Başladı Liselerde sözlü imtihanlara dün başlandı, birkaç gün sonra bitiri- lecek, ondan sonra da olgunluk imtihanları başlıyacaktır. Resimde, imtihan odasının kapısı önünde dı talebeleri görü münde ders çalışan talebeleri görüyorsunuz. Darüşşa Büyük Türk Macar Güreşlerine PARASIZ GİRMEK İÇİN Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı EŞYA PiYANGOSU biletlerinden alınız. 23 Haziran Pazar günü kat'i keşide; Bu iki takımın muhtolit maçında yapılacaktır. (Binlerce kıymetli hediyeleri kazanamıyanlar, aynı hafta içerisinde yapılacak bir seri maçları parasız göreceklerdir. ) Bu maçlarda duhuliye bileti olmıyacaktır. faka Direktörlüğünden : Darüşşafaka için 935 senesi zarfında atınacak etin yapılan eksiltmesinde isteklilerin teklifleri itidalda görülmemiştir. İşbu Okul için iktiza eden Yirmi bin kilo etin vasatl olarak mubammen fiali 7600 lira ve İlk teminat da 570 llradır. İstekli olanların 24 Haziran 935 Pazartesi günü saat On altıda Nuruosmaniyede Türk Okutma kurumuna müracaatları. *3204,,

Bu sayıdan diğer sayfalar: