17 Aralık 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

17 Aralık 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 Birinci Kârgn SON POSTA ea aa ee zz Bir Saray 17«12 935 Hofman; Ekmeklik yaz Toprak Bulunduğunu Söylüyordu Bunları, o adi bir kahpe karının uğruna na- a feda ediyorsunuz?.. Kimin malını kime veriyorsunuz ?.. Hem, ben sizin yaverini - zim. Yaver demek, kâhyalık demek değil- dir. Benim vazifem, size ancak askerliğe ait İşlerde yardım ve refakat etmektir. Bu işi- nizi, uşaklarınızdan birine emrediniz. Diye bağırmak istedi. Fakat şehzade Ali, sessiz, sadasız çekilip gitmişti. Nuri, bir müddet ne yapacağına karar veremiyerek, odanın içinde gezindi. Bu a- ralık gözü, ortadaki yuvarlak masanın üs- tünde dura nal kadife —mahfazaya — ilişti. İçindeki merakı yenemedi. Parmakları, mahfazanın yayına temas etti. Kapak açı - hr açılmaz, kıymettar bir gerdanlığın iri pırlantaları kıvılcımlanıverdi. Demek ki şimdi bu satılacak; ve bunun #vuçlar dolduracak olan parası, o kahpe kadının sefahati uğruna — sarfolunacaktı. Halbuki şu anda, İstanbul halkınin yüzde doksan beşi, açtı. Bu para ile kim bilir kaç aile karnını doyuracak, hiç olmazsa — bir| müddet için olsun, sefaletten kurtulacaktı?. Yüzbaşı Nuri, mahfazayı kapadı. Bir kâ- Bda sardı. Kilotunun cebine yerleştirerek saraydan çıktı. Süratli adımlarla yürümeye başladı. * Sarayda bu vak'a cereyan ederken, Bul- gar çarşısındaki apartımanda Pavla - ile Hofman karşı karşıya geçmişler; hem sa- bah çayı içiyorlar; hem de konuşuyorlar. di. — Pekâlâ, Pavla.. Senin dediğin gibi ol- sun, İşleri, ayıralım. — Bunu, böyle yapmıya mecburum; dos- tum... Çünkü, onu mütemadiyen senin va- &on vesikaların, konturatların, daha bilmem me anaforlarının arkasında - koşturmaktan, ben kendi işlerimi takip edemiyorum. Dün, İsviçreden zehir zenbelek gibi bir şifre aldım Beni açıktan açığa betaetle ittiham ediyor- har. Seni, İstanbula tebdili havaya gönder- medik; diyorlar. Ve sonra da mühim bir| verife veriyorlar. Nihayet bir bafta zarfında bu vazifeyi yapamadığım takdirde, hakiki hüviyetimi Enver Paşaya bildireceklerini töylüyorlar. — Fenâ.. — Fenâ, yasa... — Şu halde, al prensini, hayrını gör, E- sasen artık kendisine de ihtiyacım kalmadı. Ben, icap edenlerle uyuştum. Bu bafta İ için- de, un mukavelenamesini imza edeceğim, — Yalnız mı?.. — Evet.. Mukaveleyi ben yalmız başı- ma imza edeceğim. Fakat, Kozmoz is- minde birini buldum. Asıl işleri bunun- | la göreceğim. — Unları nereden tedarik edeceksi -| hiz? Hofman, üzerine yarım parmak ka- hnlığında halis tereyağı ile marmulat türülmüş has fırancala dilimini wırır - ken, sükünetle cevap verdi. , — Buradan .. İstanbuldan... — Fakat.. Buna, imkân yok. — Niçin?.. — Çünkü İstanbulun ancak bir haf- talık unu kalmıştır da, onun için... — İyi ya... İşte, ben de mukaveleyi imza eder etmez; evvelemirde bu, bir haftalık unu, on beş günlüğe çıkaraca- ğim, Bu on beş gün zarfında bir aylık Un için tertibat alacağım. Faclası | göndersinler. İ-8 gün zarfında Bu güzellik tedbirini Tecrübe ediniz. Yıun v Una Katılacak Be- fettim. Bu toprağın rengi ve bafifliği tıpkı una benziyor. — Tuhaf şey. — Bu toprakla, muhtelif tecrübeler yap- tım. İyi harman edilmek şartile, bir çuval una tam yarı yarıya bu topraktan karıştı- rlabiliyor. — Haaaa.. Şimdi, anladım. Bir haftalık una, bir misli de bu topraktan ilâve ede - ceksin. O zaman... — On beş günlük un olacak. İstanbul halla da, on beş gün aç kalmıyacak. — E, bü unları hükümet alacak mı?.. Her gün bir #nema — yıldızam — Almamak için bir sebep yok ki... A-| -3 düğünüz zaman, cilt ve teninin sehhar naliz raporları da mükemmel, Nümuneler | güzelliği adi bir tesadüfün tesiri değildir. yolunda. İşin hiç bir tarafında en küçük | Onun güzelliğindeki sırnı, sizin de olabilir. bir aksaklık mevcut degil, Cildinizin, onun gibi Iâtif ve nermin olma- — Enfes iş... 1 için yalnız 3 gün kifayet eder. Şimdi, — Enfes iş, ne diyorsun; Pavla!.. İş, yolu- |-Tokalon kreminin terkibindeki taze krema na konursa enfes olur. ve musaffa zeytin yağı ile beraber kıymetli — Ne kazanacaksın, bundan?.. cevherler vardır. Beyaz rengindeki (yağ- — Şimdi, ne diyebilirim; sana... Ancak, |.:3) yeni Tokalon kreminin günde bir veya kazandıktan sonra,,. iki defa istimali ile cilde yeni bir hayat — Pekâlâ., Prense, bundan bir şey ver- | yermekte, beyazlatmakta ve kuvvetlendir- miyecek misin?.. mektedir. Ayni zamanda siyah benleri, kır- — Ne münasebet 7.. yüzünü mizilikları ve tenin bütün gayri saf madde- — Ne rwünasebet, ne demek?.. Sana ollerini izale eder ve münbesit mesamatı sık- kadar yardım etti. haştırır. — İyi amma.. Ben ona vereceğimi ver -| ——— W Teni bütün gün ter ve taze tutar. Ha M men bügünden bu şayamı hayret güzellik — İşte.. Senin gibi nefis bir kadın... Da- | ttabirini tecrübe ediniz. Ve cildinizi sinema Kirr eee |yıldızlarının cildlerile mukayese etmekten çıkmm-ı iniz. Eğer kapının zili, hırçın bir çocuk çığlı- ği gibi koridorlarda çınlamasaydı, ihtimal | ki bu konuşma daha bir hayli uzuyacaktı. Kapının aralığından başı uzanan hiz « metçi: — Madam Lâbaron!.. görmek istiyor. Dedi. — Bir zabit mi?.. — Evet.. Bir zabit.. Türk zabiti. Göğ - sünde, kordonu da var. — Tuhaf şöy: Selona a1. Geliyorum. Meçhul bir his, Pavlanın vöcudunu hafif- çe ürpertmişti, — Hofman!. Ben giyininciye kadar, sen salona geç te, bak bakalım kimdir?., Dedi. Hofman müstehri bir gülüşle cevap ver- BAYLARALAZIMÜOLAN TEKSAYT HER ECLANEDE SATILIR Bir zabit sizi — Biraz evvel, işlerimizi ayırdık.. Artık sen, misafirlerini istediğin gibi kabul eder ve görüşürsün. Şimdi beni Kozmozun yazıha- nesinde üç değirmenci bekliyor.. Malüm yaş ticaret işleri de, tıpkı gönül işlerine benzer. Bir dakikalık bir fırsatı kaçırmak, insana bir çok şeyler kaybettirebilir. Biz ise kazan- mak istiyoruz. Hadi, Allaha mmarladık. — Akşam yemeğine gelecek misin? — Ne var?.. — Hep, hoşuna gidecek şeyler... Kesta- ne fıstıkla doldurulmuş, piliç kızartma « sı, kalkan tavası, Acem pilâvı, Macar böre- ği, kaymaklı baklama Ne yapalım?.. Başka bir şey bulünmuyor ki... — Zayvallı prensim, her gün, özür dileyor. Yiyecek işe lerinin bir türlü yoluna giremediğinden şi- kâyet ediyor. — Bari, ben de Tokatlıyana bir haber yollıyayım da, yarım okka siyah bavyar —Bir sandık da, Münih birası buldura- bilirsen memnun olurum. Fakat dikkat et, taze olsun. — Olur, — Pardon, Hofman. Anlıyamadım. Bu, bir haftalık unu, nasıl on beş günlüğe çı- — Bir maden keşfettim. — Ne madeni? - — Un madeni, — Alayı bırak. — Çok ciddi söylüyorum. — Yani, bir zahire dopsu değil mi?. — Hayır, tanım; hayır... Kömür made- Bi, demir madeni, bakır madeni gibi, yer- den çıkan bir maden. — Hofman!.. Şu maskaralığı bırak ta tiddi konuşalım. — İşte, ben de ciddi konuşuyorum. — Canım, yerde un madeni olur mu?, — Allabın, keyfinin kâhyası — değilsin YA?.. Canı istemiş yapmış. — Ay şimdi, çıldıracağım. — Bunda, çıldıracak bir şey yok. Eğer iyorsan, kalk.. Şuradan bir olomobile » Kâğithane deresine kadar gidelim, o...__ gözlerinle gör. — Kâğıthane deresinde mi?.. — Evet... Orada bir beyaz tonrak kas- * —A... Siz... Öyle mi, Nuri Bey?.. — Evet... Benim Madam. — Şüphesiz, prens hazretleri tarafından geliyorsunuz. — Hayır Madam. Sizinle biraz gizlice ko- nuşmak istiyorum. Yüzbaşı Nuri, dimdik ayakta duruyordu. Pavla, bir anda buz gibi soğuyan vücudu - mun sarsıldığını göstermemek için geniş bir koltuğa oturmuştu. Salonda, derin bir süküt bâsıl oldu. Pavla, karşısında çelik bir yay gibi gerilmiş olan yüzbaşı Nuri Beye ba - kıyor; birdenbire uğradığı bu baskına, nasıl mukabele etmek lâzım olduğunu tasarlıyor- du. — Buyurunuz Nuri Bey, Sizi dinliyorum. Bizi, hiç kimsenin işitmiyeceğine emin ola- bilirsiniz. Hiç korkmayınız. Dedi. Bu son söz, yüzbaşı Nurinin gergin sinir- leri üzerinde, bir kwbaç tesiri husule getir. di. Acı bir gülüşle cevap verdi: ü <(Arkası var) — SND P İŞ Avrupaya Talebe — Gönderiliyor Maden Tetkik Ve Arama Enstitüsünden: 1 — Maden mühendisliği tahsil etmek üzere Avrupaya müsabaka ile 27 talebe gönderilecektir. İsteyenlerin aşağıdaki şartları haiz olması lâzımdır. a) Türk olmak b) Maden ocaklarında çalışabilecek kabiliyette ve sıhhatı tam ol- mak, (sıhhi muayene Ankara'da yaptırılacaktır.) €) Lise mezunu olup Fransızca, Almanca, İngilizce dillerinden birisini okuyup yazabilmek ; d) Yaşı 18 den aşağı 25 den yukarı olmamak; 2 — Müsabaka imtihanı Ankara'da M. T. A. Enstitüsünde 4 ikinci kânun 1936 cumartesi günü yapılacaktır. Açılacak müsabaka imtiha - nında kazanmış olmakla beraber gönderilecek talebelerin ihraz ettik « leri derece itibarile 27 arasında bulunmaları gereklidir. 3 — İmtihan: Hesap, hendese, cebir, mihanik, fizik, kimya ve yuka- rıda yazılı lisanlardan birinden yapılacaktır. 4 — Tahsile gönderilecek olanlar, ileride tahsil müddetleri kadar mecburi hizmete tâbi olduklarından bu hususta mükellefiyetlerini tevsik etmek üzere bir taahhütname verecekler ve bunun için de muteber kefil göstereceklerdir. 5 — İstiyenlerin: Nüfus hüviyet cüzdanı, hüsnühal varakası, mektep şehadetnamesi veya bunların tasdikli suretleri, 4 kıt'a fotoğraf ve di « lekçelerini 2 ikinci kânun 936 günü akşamına kadar Ankara'da M. T. £. Enstitüsü genel direktörlüğüne göndermeleri ve 3 üncü cuma sıhhi muayeneleri yaptırılmak üzere öğleden evvel Bay Hasan apartı « manındaki enstitü dairesinde bulunmaları ilân olunur. Dav!et Demiryolları ve Limanları işletma Umum idarasi ilânları 20/12/935 cuma günü Osmaneli köprüsünün Rıpaj ameliyesi yapı - lacağından mezkür tarihte 6,7 ve 8 numaralı yolcu trenleri Haydar - paşa Bilecik kısmı işlemiyecektir. Bu sebeple 18/12/935 tarihinde Elâzizden 19/12/935 tarihinde Fev- zipaşadan çıkan 1007 ve 19/12/935 tarihinde Adanadan çıkan 407 ve Mersinden çıkan 507 numaralı katarlarla devamı olan 207/7 katarlara ve 19/12/935 tarihinde İzmirden çıkan 1107 katara Bilecik - Haydar- paşa «Bilecik hariç» arasındaki istasyonlar için yolcu kabul edilmiye cektir. 4«3662 — «7895n FAZDLANMALDKARTIINA HUAÇ OLMATYUR BK —

Bu sayıdan diğer sayfalar: