24 Aralık 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

24 Aralık 1935 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Muharriri: Freemean Wille Crofet Bir Yazı Makinesinde Yapılan Tetkikat Viktoru Suçlu Bir kaç dakika sonra her ikisi de sokağa çıktılar ve doğruca en tanınmış yazı makinesi tüccarlarından Freyze- rin mağazasına gittiler. Freyzer'in ma- gazasında her cinsten yeni ve kullanıl- miş yazı makinesi satılıyordu. — Frenç bizzat Freyzer'le görüşmek istedi. Ma- gaza sahibi bürosundan çıkıp gelince, Frenç x. Y. Z imzalı mektubu ona uza- tarak: — Evvelâ, şu mektubun ne - marka yazı makinesiyle yazılmış olduğunu anlamak istiyoruz Mister Freyzer, de- di. Freyzer mektubu uzun uzadıya tet- kik ettikten sonra: — Üç numaralı Korona olsa gerek... Fakat bir dakika durunuz usta başım bu işlerden benden daha iyi anlar, dedi. Biraz sonra gelen ustabaşı patronu- nu teyit etti. Mektubun eski tipte bir makine ile, 3 numaralı bir Korona ma- kinesiyde yazılmış olduğuna şüphe yok- tu. Frenç patronla ustabaşıya bir ilti- fat olsun diye: . — Vallahi hayret! Bana bütün ma- kinelerin yazısı bir gelir. Demek bun- ların arasında 6 kadar bariz farkları var ki böyle bir bakışta yazının hangi makine il nuz? dedi. Freyzer tekrar mektubu eline al- dı ve bir daha göz gezdirdikten sonra: | —Hemen hemen bütün makineler- de hurufatın bazıları aynı, bazıları da ayrı ayrıdır. Fark, hurufattan ziyade, rakkamlar arasında daha barizdir. Meselâ bazı markalarda 3 ve 5 rakamla - rının alt taraflarındaki kavisler aşağı doğru uzanır, bazılarında da, tıpkı matbaa huru- fatında olduğu gibi muntazam bir surette kavrılır. Bundan manda bir çok markalarda küçük I, 1. rakamı olarak ta kullanılır, di - gerlerinde ise bunlar için ayrı ayrı — tuşlar vardır ve küçük | şekli ile 1 rakamımın şek- H arasında da fark vardır, dedi. Makine Satılmamış! Frenç uzamağa başlıyan bu konferansı kısa kesmek için ciddi bir tavır takımdı ve elindeki mektubu işaert ederek: - 57 - 24 /12/935 Gösteriyordu AA Aptal Dunkan bir türlü kat"? bir şey söylemiyordu yazıldığını kestirebiliyorsu- |lıp gitmiş. Dunkan, tarihi satış kayıtların- dan tesbit ediyordu. Frenç cebinden Sir Conun, Malkolm ve Viktorun fotoğraflarını çıkarıp ber îıçi'ııiiI de birden kâtibe uzatarak : — Makineyi alan adam bunlardan biri mi idi? Diye sordu: Dunkan bir aralık fotoğraflara mütered- dit bir surette baktı. Herifin hakkı da yok değildi. Her üç resim de asağı yukarı bir- birine benziyordu. Nihayet kat'i olarak bir şey söyliyemiyeceğini bildirdi. Frençin son derece canı sıkılmıştı: — Peki öyle ise, makineyi alan adamı sen kendi bildiğin gibi tarif et, dedi. Dunkan bunu hiç yapamadı. Anlaşılı - yordu ki aptal herif müşteriyi hiç hatırla- mıyordu. Frenç bir an için afalladı, Sonra birden- bire Forkarsona dönerek, bu kullanılmış makineyi kimden aldıklarını sordu. — Mister Freyzer, üç numaralı korona| Bir kaç dakika sonra Frenç yine rahat makinesile yazılan bu mektup bir katil |nefes almağa başladı. Farkarson, satışlar tarafından yazılmıştır. — Yazdığı makineyi| gibi, alışların da bir kaydımı tuttuğunu söy- de Glasgowda geçen salı günü akdığını zan-|ledi ve müsaade istiyerek bürosuna çekil- nediyoruz. Acaba sizden mi aldı? Mister Freyzer bürosuna girdi ve def - terlerini karıştırdıktan sonra avdet ederek: — Hayır, burada dediğiniz. gün böyle bir makine satılmamış, dedi. İki polis memuru Freyzere teşekkür ede- rek sokağa çıktılar. Ellerindeki liste wzun- du. Koca şehrin her tarafında yazı maki - nesi satan dükkânlar vardı. Frenç, Mak « langa döndü ve: — Baksana bana Maklang... — İkimizin birlikte dolaşmamıza hacet yok. Şu listeyi ikiye bölelim, birisini sen al, birisini de ben alayım. Her iki saatte bir bana otele tele- fon et ve bir şey bulursan, ben yoksam bile münasip bir haber bırak, dedi. Frenç bütün gün yazı makinesi mağaza- larını dolaştı. Her iki saatte bir ötele ko - şuyordu. Fakat Maklangdan bir haber yoktu. Nihe/et akşam dörtte bir daha o - tele geldiği zaman İrlandalı komiserden bir telefon haberi buldu. Maklang aradıkları yazı makinesini bulduğunu zannediyor ve Frençin Kuvin Stritte Farkarsonun dükkâ- On dakika sonra Frenç, Farkarsonun dükkânında idi. Maklang ile Farkarson karşı karşıya oturuyorlardı. Ayakta da bi- risi duruyordu. Farkarson: — Böyle bir makine sattığımızı zan - mnediyorum ama, kâtibim Dunkan size da - ba iyi malümat verebilir, çünkü satışları o yapar ve kayıtları da © tutar dedi. Aptal Herif Ayakta duran adam Dunkandı. — Sıçan gibi, aptal suratlı bir adamdı. İfadesine na- zaran Viktorun Glasgowdan geçtiği —gün, öğleden sonra bir adam dükkâna uğramış ve kullanılmış iyice bir porlatif bir yazı makinesi istemiş. Dunkan ona bir kaç ma- | kine göstermiş, müşteri nibayet üç numa-| ralı bir Korona makinesini beğenmiş ve a- di. On dakika sonra tekrar geldi ve o gün- kü satılan makineyi Mister Jabus — Montit isminde birinden satın aldıklarını söyledi ve bu adamın adresini de verdi. Ayni Yazılar İki polis memuru derhal bir teksiye at - lıyarak verilen adrese gittiler. Talihlerine, Montit te evde imiş. Misafirlerinin hüviye- ti anlayınca onları derhal mütalea odasına aldı ve sordukları suale cevaben: — Evet © makineyi ben sattım. İyi bir makine idi ama biraz eskimeğe başlamıştı. Çok yazı yazdığım için kendime bir yeni - sini almağa karar verdim — ve onu sattım, dedi. Fronç: O makine ile yazılmış yazılarınız var mı? Diye sordu. Montit: — Var, dedi ve rafın üzerindeki kâğıt - larından arasından bir tanesini alıp Frençe uzattı. Frenç kâğıdı aldı, cebinden de mektubu çıkararak her iki yazıyı tetkik etmeğe baş- ladı. Her ikisindeki harflerde de ayni bo - zukluk, ayni yeniklik göze çarpıyordu. Bir müddet te pertevsizle tetkik etti. Ondan sonra iki yazının ayni makineden çıktığına hiç şüphesi kalmadı. Gerçi Dunkan tarafın- dan resmen bir teşhis yapılamadığı için, e- | limde kanuni bir delil yoktu ama, artık en mühim metele hakkında zerre kadar şüphe kalmamıştı. x. Y. Z imzalı mektubu yazan Viktordu. L (Arkası var) r. ihsan Sami ÖKSÜRÜK ŞURUBU Öksürük ve nefas darlığı, boğu a>a ve kızanık — öksürük için pek teşirli ılüçtür. Her cczanede ve ecza depolarında bulunur. — & SON POSTA TENKİT “Taranta - Babu,,- ya Mektuplar! Yazan : Nazım Hikmet. Şair Nâzım Hikmetin bu isimde bir yeni eseri basılmıştır. Bu eser, on iki manzum mektuplan iba- rettir. Manzum mektupların müellifi, Ro- mada idam edilen bir Habeş delikanlısıdır. Maslübun Habeşistandaki sevgilisi Ta - ranta - Babuya gönderemediği bu mektup- lar tesadüf neticesinde bir İtalyan delikan- hsının eline geçiyor. Nâzım Hikmelin yeni eseri, dostu olan İtalyan delikanlısının, İtalyada neşredemi - yeceği için kendisine gönderdiği bu man - zum mektuplardan müteşekkildir. Bazı kimseler, benden şifahen dinledik- leri bu basit izahatı, bakikat sanmak gara- betini gösterdiler. Okuyucularım arasında, bu mukaddime- nin orijinal, ve bittabi muhayyel bir tertip tekniğinden ibaret olduğunu söylememe lü- zum görecekler yoktur, sanırım. * Taranta - Babuya yazılan bu manzum mektuplara, tabil, Nâzım Hikmetin bağ - landığı fikrin ilhamları hâkimdir. Şair bu eserinde, beslediği siyasi ve iç- timaj akidelerin muarızlarına karşı duy - duğu kini ve isyanı, Romada ipe çekilen muhayyel Habeş delikanlışının dilinde şiir- leştirmiştir. Habeş delikanlısı, « Taranta - Babu » suna Roma tarihinin mayasını, «Papa on birinci Pis yi, ve İstanbulun fırancalaları kadar pahalılaşan — «yaşamav nin tadını anlatı » yor. Habeş delikanlısı, « Taranta - Babu» suna, eski ve yeni Roma arasında sezdiği tezat - ları tasvir ediyor. İl Duçenin hüviyetine sekiz mısralık bir teşhis koyuyor, ve şürinin mabedinde, Ha- |beş ovalarına, «Kolonyal şapkasında ölüm çiçeğile» giren faşizm ideolojisinin istatis - tikleşmiş hatalarını sayıyor. Hülâsa, bu Habeş ovalarının rüzgârları kadar hararetli mısralar, kanlı Habeş - İtalyan davasının manevi cephesinde çar » pışanların kafalarına kazılmış gizli siperleri ve tuzakları haritalaştırıyor, denilebilir. | T AAAT TCC 0 OA D Birinci Kâvım — 24 — Eserin gayeleri hakkındaki izahata daha şümullü bir mana vermeyi, «sevgili> sine kavuşamadan asılan Habeş delikanlısına bi rakıyorum. Çünkü artık dünyevi korkuların, ve ka- | nuni sınırların dışına çoktan kavuşan n0» nun vaziyeti, buna herkesten fazla mü - saittir. bir Miîy&ıeri Teshir etti Naci Sadullah (*) Basan: Yeni kitapçı. MLeREAeeea SA KA ŞA ASA eeryLenErEEaENER e ce aa örEmas A sancAaN Bir Şehit Anası Maa- şından Haber Bekliyor Şehremininde, Melek hatun mahı lesinde, Bıçkıcı sokağında, 19 numa: da bakkal Sabri'nin nezdinde oturan Ayşe Feridenin Çanakkalede şehit dü- şen asker bir oğlu varmış, adı İsmail oğlu Mahmuttur. «Bir fotoğrafhanenin kabul salanu me- Anası Ayşeye, bu oğlundan maaş muresi idim. Tuvalellerime, beni güzelleş- bağlanmış. Sonra kadın, kalkmış Ro- tirecek sair tedbirlere sarledecek fazla pa- manyaya gitmiş ve maaşı kesilmiş. Ka- / ram yoktu. Ancak daima tenime son dere- dın Romanyada beş sene oturmuş. Son- ce itina ederdim. Zevcimin dikkat nazarını ra tekrar buraya dönmüş, eski hakkı- | çeken ilk şeyin bu tenim olduğuna eminim. na rücu için Mmüracaatta bulunmuş.|Daima aTokalon pudrasıs nı kullanırım. Hakkını tasdik ettirmiş ve ll/ll/9Mş-—Tokılon pudrasın kadına hakikaten şaya- tarihinde yani bundan bir sene evvel ni hayret bir güzellik - verir. Şimdi artık bu evrak 13040 numara ile Fatih as-| muktesit olmağa ihtiyacım yoktur. Maama- kerlik şubesinden Milli Müdafaa Vekâ- | fih, yine, «Tokalon pudrasıs ndan başka letine gönderilmiş. Şehit anası, veril- | pudra kullanmıyacağım çünkü, daha pek MAZON markasına dikkat £ Bir satıcı kız şayanı hayret Tomanını anlatıyor: Son zamanlarda şehrimin milyonerle - rinden birile evlenmiş olan Bayan ...... bir mülâkat esnasında şunları anlattı: mesi karara iktiran eden maaşı hak-|çok pahalı satıları pudralardan çok iyi ol kında haber beklemektedir. Alâkadar- | duğuna kaniim. ların nazarı dikkatine koyuyoruz. «Tokalon pudrası» en nazik cildi - bile kurutmaz; çünkü, #Krema — köpüğüs ne fenni bir surette karıştırılmıştır. Bundan başka «Krema köpüğü» pudranın * de - fa fazla zaman dayanmasına hizmet eder, | HAFTA — «Hafta» nın çok güzel bir |kapak içinde çıkan son sayısındaki yazılar Fevkalâde sınmış bir salonda uzun müd- det dans etseniz bile, cildinizi mutlaka parlaklıktan masun tutar, «Tokalon pudrasın tene, erkeklerin çıl- dırasıya sevdikleri ve bütün kadı: ta ettikleri harikulâde güzelliği v. son derece alâka vericidir. ÇIĞIR — Ankarada çıkan — bu fikir, san'at ve edebiyat mecmuasının 33 Üncü sayısı zengin bir münderecatla çıkmıştır. Para ve doğurduğu hâdiseler — Dr. L. Reinersten Muhlis Ete tarafından türkçeye çevrilen bu eser kitlap halinden çıkmış'tır. Demiryollar dergisi — Bayındırlık Ba - kanlığının çıkardığı bu mecmua son |30 un- Cu sayısını memleketteki kömür ve bakır hareketlerine hasredilmiş olarak çıkarmış- tır. n gib- Kayıp — Kırklareli 12 inci hudut tabu- rundan aldığım terhis vesikamı kaybettim. Yenisini alacağımdan hükmü yoktur. Beyoğlu Askerlik şubesinden 323 doğumlu Abdülhamit oğlu Yunus (534) VAPURCULUK TÜRK ANONİM ŞİRKETİ İstanbul Acentalığı Liman han, Telefon : 22925 Galata şubesi Tel: 43663 MERSİN — YOLU SADIK ZADE vapuru 26 bi: rincikânun PERŞEMBE günü saat 11 de PAYASA kadar. TRABZON YOLU TARI vapuru 24 birincikâ- nun SALI saat 20 de RİZEYE kadar. Küferrih Widevi Barsakları Temizler Mazon ve Botton ecoza deposu, Deposu: Bahçekapı, İş Bankası arkasında 12 No h Aç karnına bir kahve kaşığı alındıkta Kabızlığı def'eder Yemeklerden birer saat sonra alınırsa Hazımsızlığı mide - ekşilik ve yanmalarını — giderir, — Ağızdaki tataızlığı ve kokuyu izsle eder. Ankarada! AKBA dilde gazete, mecmua ve Bütün mektep — kitapları ve Telelon: 3377 Her kitap. kırtasiyeyi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: