20 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

20 Mart 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Mart SON POSTA Sayfa 7 Her 300 Senenin 30 Senesini Harbederek Geçiren İki Millet £ Almanya İle Fransa Arasındaki Münasebetlerin 1000 Yıllık Tarihi Almanya - Fransa münasebetlerinin bnı; | ihtiras tarihidir. Bu bin yıllık rekabet yü-| yıllık tarihi, savaş, kan, sefalet, şüphe ve zünden milyonlarca insan can verdi, mil - yarlarca para heder edildi. Bunların hepsi (Ren) vadisi, daha doğrusu «kan kuyusu» yüzünden yapıldı. Bu tarihi hikâye, Şarlman ile başlar. Bu kral Almanya ile Fransa topraklarmın bü- yük bir kısmını işeal etmişti. 814 te öldü- | Üü zaman saltanalını oğullarına bıraktı ve bunlar toprakları aralarında — paylaştılar. Her biri güya kendi hissesine düşen par - çada hüküm sürecek aralarındaki münane betler kardeşlik hissine dayanacaktı. Bu kardeşlerin birine Almanya, birine Fransa, üçünclüsüne gimali — İtalya, ötekilerine de başka yerler düşmüştü. Fakat bu kardeç - ler kardeşçe geçinemedikleri için Alman - larla Fransızlar dövüşmeğe başladılar ve © zamandan bu zamana kadar bu dövüş- menin sonu gelmedi. Zaman geçtikçe Fransızlar bu muhare- belere mukaddes bir savaş mahiyeli ver - diler. Zaten Alman barbarlarile uğraşmak Arzusu Sezarlar devrinden başlar. İmpara- tor Ogüst Lâtinleri barbarlarla dövüşmek Üzere göndermişti. Sonraları Fransızlar kendilerini Sezar- ların halefleri saydılar. Arada kopan mu - harebeler hep, aşağı yukarı ayni sahalarda Yuku buluyordu. 911 de bir Fransız krahı ülkelerini Rer.e kadar genişletmişti, fakat 931 de bir Al - man kralı ayni yerleri istirdat etmişti. 940 da yine bir Fransız krah Rene kadar | ilerlemiş fakat büyük Otto tarafından püt- | kürtülmüştü. Bundan sonra da ayni hâdiseler teker - TÜr etti. Bir Fransız kral, Alman inıpara- Torunu geri püskürttü. Fakat bir sene sonra Almanlar Fransızları — Parisin — kapılarına kadar kovaladılar. Almanlarla Fransızlar Ehlisalip muha: tebelerine birlikte gittiler. Fakat bu hâdise düşmanlıklarını azaltmadı. Ön beşinci a - frda iki taraf tekrar dövüştü. On altıncı Barın ortalarında Fransızlar Metz, Toul ve Verdune aldılar, iki millet yinebirbirine &irdi, On altıncı Lüi 1610 da Fransa tahtına Oturdu. Ortalıkta sulh ve sükün vardı. Fa- kat 1614 ile 1814 arasında Fransızlar hiç Olmazsa Reni altı kere aşlılar ve su gibi kı akıttılar. 1618 de Fransada Başladı. doğdu. Bu muharebeler dini — muharebeler Ve bunlardan 30 senelik h.—.pİ yeniden | Almanyı |Iı15 te öldü. Çurçil Ve Şarlo İngılızlenn Maruf Sıyaset Adamı, Büyük Sinema San'atkârı Hakkında Şayanıdikkat Bir Makale Yazdı İngilterenin en büyük devlet ve siyaset adamlarından biri olan Winston Churchil Şarlo hakkında bir makale yazmıştır. bun- da diyor ki: «Londranın Sen Tomas — hastanesinde. miş bir adam, henüz genç bir adam, yavaş yavaş ölüyordu. Hastanenin bütün ışıkları söndüğü halde, ta bakıcının başını beklediği yatağın ucun- da mavi bir ampül yanıyordu. Sokak kapısının önünde de yağmurun altında kısa pantolonlarının paçalarından yağmur damlaları sızan zavallı bir çocuk babasının akıbetine ağlıyordu. Çocuk ba basının hayatından ümidi kalmadığa halde, iyi bir haber alabilmek çırpımıp duruüyordu. ürnidile Nihayet can çekişen adam, öldü ve ar« kasında sefalete mahküm olan bir kadınla iki çocuk bıraktı. Fakrü zaruret insanlara iki türlü tesir eder. Ya uyutur ve mahveder, yahut ta u- Bismark 1870 te Üçüncü Napolyonla Almanyanın sulh şartlarını konuşuyor. Bismark yandırdığı aksülâmelle, yeni muvaffakiyet- Fransadan 200 milyon altın tazminat istemişti. (Bizmark sağda, Üçüncü Napolyon solda) barbarlığa çevirdi. Çünkü aç kalan çiftçi- ler, yamyam olmuşlardı. Askerler, çete - ciliğe başladığı için köylü toprağını alanm- yorlardı. Bu muharebeleri uzatan şahsiyetlerden biri kardinal Rişelyo idi. Muharebe 1648 de imza edilen Vestfalya — muahedesi ile nihayet buldu. Fakat bu muahede Alman- |Fransız düşmanlığını temelleştirildi. Bu sırada 343 Alman prensliği ve bu prensliklerin bir diyeti vardı, Fransa, Bu diyete adamlarını gönderir, bunlara rüşvet dağıtır ve istedikleri sarayı alırlardı. Bu yüz- den Almanya anarşi içinde yaşıyordu. Ve |Alman prensleri, birer birer Fransız hima- yesine giriyor, Fransadan atiyeler ve ma- (aşlar alıyorlardı. 1689 da On dördüncü Lük Palatinat ülkesini tahrip etmek istedi ve Fransızlarla Almanlar tekrar dövüştüler. Alman sehir- leri yağma edilmiş, Ren mıntakası baştan |başa harap olmuştu. On dördünsü Lüi 1740 ta büyük Fredrik Prusya tahtına oturdu ve Prusyalıları waker olarak yetiştirmeğe başladı. Maksadı Prus- yanın ruhunu sağlamlamaktı. Nihayet Fransızlarla Prusyalılar dövüş- tüler ve Fransızlar müthiş bir mağlubiyete uğradılar. Fransa adeta harita üzerinden silinmiş gibi idi. Fransızlar büyük Fredrik zamanına ka- dar Almanları hor görürlerdi*Daha sonra onlardan korkmağa başladılar. On dokuzuncu asrın basında Napolyon, (|Almanlara en ağır yükleri yükledi ve 1806 da gimali Almanya, bir Fransız müs- Almanyada Hava Hücumlarına Karşı Yapılan Hazırlıklar Almanya bir taraftan hava kuvvetlerini büyültürken öbür taraflan halkı hava hü - tumlarından korumaya da fevkalâde ehemmiyet veriyor. Resmimiz Berlinde toprak üzere vücude getirilen sığınaklardan birini göstermektedir. temlekesi oldu. Mukaddes Roma imparatorluğu (yani Almanya imparatorluğu) — inbilâl — etmiş, Napolyon Yene de Prusyayı yıkmış, ve Berline girmişti. Bu sırada Alman çiftçileri açlık yüzün- den Fransız askerlerine el uzalıyor. ve Fransızlar bunlara yerdeki çayırları göste- riyorlardı. Prusya, Fransaya boyun eğmiş ve onun mahkümu olmuştu. lapolyonun sukutundan sonra vaziyet değişti. 1814 te Bluher toplarını Mont Martere yerleştirmiş, askerlerini - Pariste dolaştırmıştı, Bu sırada Napolyon Elboya ülmüş bulunuyordu. Napulyonun — geri üzerine Bluher onun Vaterluda mağlup »- |dilmesine yardım etti ve bir kere daha Pa- dönmesi rise girdi. Almanya büyüdükçe büyüyor, sanayiini inkişaf ettiriyor ve gün geç - İtikçe daha mütecaviz bir mahiyet alıyordu. | Bismark Almanyayı birlestirmekte idi. Bu çalışmaların neticesi 1870 te görüldü. Ve Almanlarla Fransızlar bir daha dö- wüştüler. Moltke yepyeni bir usul etmiş, | kuvvetlerini yapmış, düşmüana her cenah- takip tan hücum etmiş ve bunları çevirerek mah- vetmişti. Fransızlar gerilediler ve mağlup oldu - lar. ya kadar Fransayı işgal altında tutacaklar- dı. Fransızlar bir kaç ay içinde parayı ö - dediler. Bismark, Fransızların patnyı tamamla - dıklarını haber ıld 4 zama dim» demişti. Bismark Fransızların bankalardaki mev- duatinı hesaplamış, fakat evlerinde birik- tirdiklerini unutmuştu. Almanlar böylece Fransadan çekilip gittiler. Neticede birbirlerine kara adavet- leri arttı. Fransızlar intikam almayı düşünüyor ve köpeklerine Bismark adını takıyorlardı. 1914'de Almanlarla Fransızlar tekrar dövüştüler. Fransızların başında 'mareşel Foş bulu « nuyordu. Foş galip geldi. Foşun gayele - rinden biri Ren vadisinde bir müstakil devlet vücuda getirmekti. Muharabe bit - tikten sonra Foş, Almanyayı üç parçaya a- yırmak için bir plân hazırladı. Bunların bi- ti Ren devleti, biri Prusya — devleti, biri Tuna devleti idi. Bu plâna taraftar olanlar Şarki Prusya ile garbi Prusyanın birbirin- den ayrı olduğunu, Renin k memleketi, şarki Prusyanın büyük — arazi sahipleri memleketi olduğunu anlatıyor - lardı. tahliye etmelerile Foşun plâni da öldü. Şimdiye kadar Almanya ile Fransa ara- sında vuku bulan muharebeler bunlardır Yapılan besaplar Almanlarla Fransız- Tarın her 300 senenin oluz senesini harp ile geçirdiklerini gösteriyor. (Sunday Eks - iprese). Fransızların Ren havzasını Almanlar Fransızlardan 5.000,000,000 | frank tazminat istediler. Bu parayı alınca- | k çiftçiler | lerin âmili olur. Şarloya bu ikincisi tesir yaptı. Şarlo et- rafında olan biten şeyleri tetkike koyuldu. Fakrü sefaleti edebi eser haline getiren meşhur İngiliz edibi Dichens de ayni yolu takip etmişti. Bunlar kendi kendilerini ye- tiştirmiş olmak — noktasından — birbirlerine benzerler. Şarlo da Dichens te fakir idiler, ikisi de ölmez eserler yarattılar. İkisi de en büyük ıstırapları, karışık olarak cemiyete iade etmesini bil- diler. Bundan dolayı Şarlonun — çocukluğunu sefalet içinde geçirmiş olmasına memnun gözyaşı ve kahkaha ile olmak lâzundır. Eğer o hayatı görmeseydi, mevkiümi, çocukluğumun fak- YÜ zaruret içerisinde geçmesine borçlu - yun. Eğer bugün elde mezdim,. Yine Şarloya dönelim. Yirmi bir yaşı- na yeni bastığı sralarda idi, aktörlüğe me- rak etti ve aFred Kerna Comedy Com - milyonlar arasında doğan idim etmiş olduğum — mevkie güle - pany» tiyatro heyetile Amerikaya — gitti. etmeğe — vakit ondaki kudreti Biz onun kıymetini takdir bulamadan, Amerikalılar, meydana çıkardılar. | Şarlo o sıralarda Brodwayda oynuüyor- |du. 1913 senesinin sıcak bir temmuz gü « İnünde filim — sermayedarlarından — Kessel, |yorgun argın evine giderken, Hammertstein, muzik holünün önüne geldi. İçerden kah - kahalar yükseliyordu... Marak etti ve içe riye girdi. «Londra muzik hollerinde bir gecer ismi altında oynanan revüde Şazlo haklı gülmeden kırıp geçiriyordu. Temsil bittikten sonra Kessel derhal Şarloyu buldu ve gelip kendi filmlerinde oynadığı takdirde kendisine haftada 75 O tarihe kadar |Şarlo böyle bir parayı aklına bile getirme diği halde, arkadaşlarını kırmak istemediği Viçin teklifi reddetti. Kessel parayı yüz dolara çıkardı. Şarlo dolar vereceğini — vadetti. | | l müzik Hollerin alkışlarına doya doya kan- | | beyaz gömlekli bir has-' B | Şarlonun Amerikaya ilk gittiği senelerde alınmış bir resmi le bir ada: üddetle ihtiyaç duyduğa iXin ertesi günü yine Şarloyu ziyarete gitti ve bu sefer haftada 150 dolar teklif etti. Şarla; deli olacaktı... Maamafih yine reddetti. Fakat arka « daşları insaflı kimselerdi. Menfaati .- rada olduğunu kendisine töyliyerek, zorla bu işi kabule icbar ettiler. O da istemiyereki sinemacılığa atıldı... Şarlo ilk zamanlarda komik - rollerden ziyade facialarda rol almak istiyordu. Büe yük dramlarda oynamak hevesine düşmüş. tü. Onun bu arzusunu görenler, kendisile alay ediyorlardı. Onun içinde gizli olan san'at kabiliyetini bilmedikleri için yanlış hükümler veriyorlardı. Şarlo bundan sonra komediye merak sardı. Dünyada hiç bir komedi artisti Şarlonun muvaffakiyet dce recesini şimdiye kadar elde edememiştir, Zixa o yalnız güldürmüyor, yalnız sinirlere hitap etmiyor, ayni zamanda ruha, kalbe de dokunuüyor. Bir taraftan kahkaha ile güldürür'cen, derhal arkasından ağlatabiliyor ve bu su « retle komedi ile, his, büyük papuçlarla ro- mantizmi birleştirebiliyordu. Ve yine bu sebepten dolayıdır ki, sessiz filimler yer « lerini seslilere terkedince, konuşmadan sara kı söylemeden mevkini muhafaza — eden tek artist odur. Pandömimaya, ve mimiklere sözden fazla kıymet verir. Vücudünün her hare « keti ile meramını ifade edebilen bir ada« ma sözün pek Küzumu olmasa gerektir. O. nun jestleri seyircileri sesten fazla alâkedat etmektedir. Pandömima, herkesin anlıyae bileceği tek ve hakiki beynelmilel bir li « sandır. Şarlonun ciddi Flimler oynamasını beke filminde kendisini hasretle görmek istiyorum. Bu « Tiyenlerden biriyim. — Napolyon nunla beraber, beşeriyetin gülmeğe iyli « büyük dönmesi yacı olduğunu ve eninde s#onunda san'atkârın yine kendi sahasına icap ettiğini de her zaman söylerim. An « cak dört senede bir tek film yapmamak yine kabul etmedi. Eve dönen Kessel böy- | şartile.»

Bu sayıdan diğer sayfalar: