24 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

24 Mart 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

g çe D eT h ha 14 Sayfa OLUMMANGASI "Son Posta,, nın Tefrikasıı 33 Yazan : A.R. Cemil, Çok Sevdiği Cenanı Müşkül Vaziyetten Kurtarmak İçin Elinden Geleni Yapmıya Karar Vermiş Bulunuyordu Cemil, Tekir kedinin karnını doyu-|gibi bir fikir parlamış, fakat çarçabuk rurken, ağzına bir lokma ekmek koy-|sönüvermişti. mağı bile akıl etmemişti. Yalnız, ca-| — Acaba.... Bitişik köşkün sahibine yır cayır yanan içinin hararetini tes -'gitsem. O mülevves herifin ellerini kin edebilmek için bakir maşrabayı kü-'öpsem. Bütün yaptığım — münasebet- pe daldırarak kana kana bir hayli su!sizliklere nedamet ettim. İşte, sultan içmiş; gene sessizce çardağın ıkınıılunetkt'ım tarziye veriyorum. Cana- gelmişti. nt affetsin. Ve onu bana versin; de - Vicdanını ezen yük o kadar ağırdı|sem; nasıl olur?.. ki; bunun altında kıpırdamak, zih - Diye düşünmek istemişti. Fakat bu nini başka bir şeyle oyalamak müm-|fikir, kendisini bile güldürmüştü. Ye- kün değildi. Dimağında dönen, dola- diği bir lokma ekmeği, başkalarının şan şey yalnız üç kelimeden ibaretti: |felâketleri ve göz yaşlarıyla temin et- — Acaba... Ne yapabilirim?.. meğe alışmış olan o adam, hiç bu söz- Ne yapabilecekti?.. Geçen hâdise, İleri dinlemeğe tahammül edebilir miy- © kadar büyük ve mühim bir şeydi ki, | di>.. Hiç şüphesiz ki derhal saraya ko- bundan hiç bir kimseye söylemek.. Velşar, bire bin katarak meseleyi kim bi-| hattâ; söylenilen adama, başından s0-'lir ne şekilde jurnal ederdi. Belki de nuna kadar dinletmek bile mümkün |bu jurnal, Cenan hakkında artık telâ- değildi. (Sultan) kelimesini işitenler, |fisi mümkün olmayan bir faciaya se- hiç şüphesiz ki derhal kulaklarıni ti -|bebiyet verirdi. kıyacaklar; kendisini yalnız bırakarak| - Saray.. Bu kelime de Cemile gene yanından savuşuvereceklerdi. Hem burası, (Üçüncü ordu) değil- di. (Hafiye) korkusundan bütün in - sanların — Meselâ.. Saraya gitsem.. Orada en yakın olanlardan birini (tempo) ile yürüdükleri, | görsem.. Ona bütün hâdisatı hikâye et- (nota) ile söz söyledikleri bir yerdi. | yem.. Ve sonra, yapılan şeylerden ne a- Nitekim ilk günlerde, bitişik köşkteki|cı bir nedamet hissettiğimi söyliyerek hafiye adamdan bahseden anneciği, o-|af, merhamet dilesem... na İstanbulun iç yüzü hakkında, mü- Cemil, bu fikre de gülüvermişti. kemmel bir ders vermişti. Bu dersi he-İCünkü Cenanla ilk görüştüğü nüz kulaklarında iken gidip te kimlere | a rayın bazı humîy:udexı “Şu' a tükezi Gdert dökebilirdi?.. den sevgilisi, Abdülhamidin saray ka- Gazetelerdeki bazı tabirleri hatır -| dınlarına ne kadar ehemmiyet verdi - hiyordu. ğini; en küçük bir iffetsizlik dediko - Dün gece, birer sokak aşiftesi gibi| dusu karşısında ne kadar şiddet gös - evine getirip te kapattığı o olgun baki-|terdiğini uzun uzadıya hikâye etmiş ve velere niliyordu. Bunların ikamet ettikleri binaya, (sarayi ismeti ihtiva) tesmiye olunu- yordu. Hele o üç bakireden biri; (sul- tanı ismeti nişan) ünvanını taşıyor, ve bu unvan karşısında, herkes - eğili- yordu. Şimdi bütün bunların aksini ortaya| yerde çılgınlar bulunabilir... Atmak; (muhadderatı ismetsımat) de-|bir çok ta misaller göstermişti. Hattâ o zaman Cemil, dayanamamış: — E halbuki, arkadaşlarınızın bu - radaki çılgınlıklarına bakıyorum da... Diye Cenanı tenkit etmek istemiş - ti... Fakat Cenan, şöyle bir mantıkla işi halletmişti: — Siz... Bakmayınız, onlara... Her Hattâ, serbest kalır kalmaz ne yaptıklarını —İnanmayin.. Yalan!... İsmet ke-|bilmiyen bu yaramazlar bile; yarın sa- limesi, israf edilmiştir. O çerçive için-|raya döndükleri zaman, karınlarını sı- de yaşayan bir tek malük var ki, o ke-|kı sıkıya doyurmuş, uslu birer kediye Hmenin ihtiva ettiği bütün — şerefleri,|dönerler. Şakrak kahkahalarla burala- bütün faziletleri çiğneyip geçmiştir...İrı çınlatanlar, orada bir kaplumbağa Bu mahlük, ipek derili bir canavardır. |gibi susarlar. Burada, en korkunç gü- Askı ve intikamı uğrunda, masum bir|nahların mes'uliyetlerini akıllarına bi- zavallıyı parçalıyacaktır... Bana yar«|le getirmiyenler, orada seccadeden baş dım ediniz. Benim yüzümden bu cana-|kaldırmazlar... Ne hadlerine... Hele yarın pençesine düşen o bedbahtı kur-|bir santim yan bassınlar, hele terbi - taralımn. yenin hududunu bir parmak aşsınlar.. Diye bağırmak mümkün — mü idi, Alimallah, en şiddetli cezalara çar - Bilç ci pılırlar... Kırbaçlar altında parçala - ( Cemil, mütemadiyen ellerini uğuş-| Mrlar. tuürüyor; Demişti. — Ne yapayım, Allahım.. Ne yapa-| — E, şu halde?... Yıldız sarayına gi - yım, yarabbi?... dip te nakledeceği şeyleri, orada han - Diye söyleniyordu. Fakat, Allah|gi geniş mide hazmedebilecekti?.. bile bu suale cevap vermiyor; Cananı| — Cemil, oturduğu yerde oğunuyor: kurtarabilmek için aklına hiç bir çare gelmiyordu. — Dertsiz başıma dert açtım. Bil - mem ki, ne yapayım Allahım?.. Ne Dimağ ve şuurunu kaplıyan bu de-|yapayım Yarabbi?.. rin zulmetler içinde, bir afalık şimşek| — Diye söyleniyordu... Fakat taş ke - — ——— nerek kalktı: — Savdım Con, dedi. * Erkek, genç kadını kollarının — arasına aldı ve saçlarını okşıyarak: — Ben zaten, bu işi, senin benden da- ba iyi becerebileceğini biliyordum yavrum.. 4 — Eğer bunu ben kendim yapmağa kalkış - — ga idim, arada müthiş bir kavga çıkardı. warsa, o da bir kadınla yüz yüze kavga et- — Halbuki dünyada en hoşlanmadığım bir şey mektir, dedi. Biraz evvel kanapede uzanmakta olan kadın Conu dudaklarından öplü ve ona — şüpheli bir bakışla bakarak : — Kuzum Con... Şekerim Can... Ba- — ha do“rusunu söyle... Karın hakikaten Av- rupac'a mı? diye sordu. Ş 5 j Hum? dedi. — Tabii yavrum... Hattâ şu dakikada Antibeste... Kim bilir hangi — prenslerle, hangi sinema aktörlerile plâjlarda oyna - $1p duruyor, dedi. K — Hakikaten dediğin gibi çirkin, men- hus, mendebur bir kadın mı? — Daha da beter, — Yani... Anlıyorsun ya?... Şu Mis Reysin beni kadın zannederek düştüğü ha- cil vaziyete düşmek istemiyorum da,.. Con Telson sarı saçlı kadınt tekrar öp- tü Ve yazı masasına götürerek üst çekme- den bir fotoğrafı genç kadına uzattı. — İşte karımın resmi, dedi. Genç kadın resme dikkatli dikkatli bak- tıktan sonra, erkeğe iade etti ve süzgün na- zarlarla ona bakarak: — Conl... Ne zaman yola çıkıyoruz, ca- Ki İ vam edeceği ilân silen dimağına Allah tarafından bir damla ilham bile akıtılmıyor.. Bu kor- kunç karanlıklar içinde kendisine yol gösterecek bir nur zerresi bile parla - miyordu. Sıcaktan ve havasızlıktan bunalmış- tı. Göz kapakları ağırlaşmıştı. — Odam, artık serinlemiştir. Bari Diye mırıldanmıştı. Ağır ağır yerinden kalkmış.. Köşke girerek kapıyı kapamıştı. Yüzüne ha - fif bir serinlik çarpmıştı. Bir saniye durmuş.. Çatlıyacak gibi ağrıyan başı- nı iki elile tutmuş.. O serin havayı yu- dum yudum içerek biraz ferahlar gibi olmuştu. Odasına girerken, etrafa göz gez - )dirmişti. Her taraf büyük bir perişan- İlık içinde idi. Yatağı, karma karışık |duruyordu. Karyola etekliğinin altın- da mavi bir kordelânın ucu görünü - Eğilmiş; sanki zehirli bir yılan tu - İtuyormuş gibi korka korka kordelâyı çekmişti. O zaman burnuna gelen ko- ku, onu iliklerine kadar titretmişti. Aklına; dün gece burada o çılgın ka- dınla göz göze gelişi gelmişti. Parmaklarının ucu ile tuttuğu ma- vi ipek koördelâ, yere düşüvermiş; ge- ne karyola etekliğinin dibinde çelik renginde bir yılan gibi çöreklenmişti. Cemil, artık kafasını demir bir cen- dere gibi ezen bu düşünceleri biraz olsun dağıtmak istemiş; konsolun üze- rinde duran eski mektep kitaplarından birini çekerek, karma karışık olan kar- yolasına uzanıvermişti, Elindeki kitap, (rüştiye mektebi) n- de okuduğu küçük bir (tarih) ti. Mart 24 Kan Muayenesi bagayı Halledecek Mi? (Baş tarafı | inci yüzde) mek isıiyor;m ki bir çocuk — ana ve dür odasına aklı. Kitaplar, miyarlar|ba (A- grupuna mensup olursa çocuk ve istatistiklerle çevrelenmiş bu lâbo-|da (A- grupundandır. İkisi de (B) ratuvarın diğer bir köşesinde baktriyo- | grupundan —“olursa — kezalik — ça - log Hâmi çalışıyordu. İcuk (B) grupundan olur. İkisi de Pek uzun sürmiyen bir intizardan | (B) grupundan olursa çocuk (B) | sonra, değerli meslektaşım ve sınıf ar- | grupundan olur. Ana ve babadan bi - kadaşım Nurettinle karşılaştık. ri (A) biri (B) grupundan olursa — Anladım. Bir imtihan geçirece -|çocuk yalnız (A) yahut (B) ve ya- ğiz galiba.. Son Postanın ortaya attı-|hut (A B) grupundandır. in şu çocuk meselesi için görüşeceğiz.| — Şu halde meşru ve gayri meşru değil mi? çocuğu da bu suretle lâboratuvar ayı- — Evet dostum, bir çocuğun haki - |rabilecektir. | Kt babin vir'mmcsina verilebilmesi için | ' — Şöphesiz. kam tahlileri — daimtü siz kan üstatlarının, İâboratuvar a- |ilerlemektedir. Saydığım — gruplardan — damlarının reyini de istiyoruz.. başka (Sau) grupları da meydana çı- — Söyleyeyim.. Kan muayenesiyle |karılmıştır. Bu gruplarda da diğerleri neseb tesbiti oldukça ciddi tetkika de-|gibi veraseten intikal hâdisesi caridir. ğer bir ilim hâdisesidir. Kanın kırmızı |Bu grup şüpheli vak'aları da izah ede- | yuvarlaklarının çökmesi — hâdisesine|cek mahiyettedir. istinat eden (aglotination) teamülü| — Kan gruplarile teşhis usulü Av- insanların biribirinden ayrı müstakil|rupada ne zamandanberi tatbik edil - dörder grupa ayrılması işi pek eski ol-| mektedir?. makla beraber bu yoldaki - tetkikatın | Doktor arkadaşım üçüncü sigarası « ortaya konulması yenidir. nı yaktı. Ve: — Kan grupları sabit midir? Çocu- ğun bir ana ve babaya aidiyeti a-|latayım, dedi. Bu mesele Avrupada raştırılırken lâboratuvar bu hususta | (1910) da başlar, 1911 - 1912 senele- acaba aldanamaz mı? ri mesaiye yol açan zamanlardır. 1918 — — Aziz kardeşim, kan grupları mu-|- 1920 kan gruplariyle ırkların karak- hakkaktır ki sabitti. Yani bir insan|teri ve ayrılışını tesbite çalışma sene * doğusunda hangi grapa mensup ise|leridir. Ben de bu hususta gerek An- (kırmızı kan yuvarlakları bakımın- |kara ve gerek buradaki vazife! mde is « dan) ölünciye kadar ayni grupta ka-| tatistikler hazırlamakla meşgülüm ve hırlar. bunlar Türk tarihi için çok enteresan Bu hususta bazı müellifler bir de-| mevzular olacaktır. gişiklik olabileceğinden bahsetmişler- se de en son yapılan araştırmalar bu- nun bütün teknik hatasından ileri gel- diğine varmıştır. Tekrar ederim ki bu mesele daima sabittir. — Bu araştırmalardaki neticenin tesadüft olmak ihtimali var mıdır? — Hayır, hiç bir zaman.. Kan grup- ları arızi ve - tesadüfi —değil iretdir de.. Bunlar verasetin (mendel) — ka - nunlarına göre hükmünü yapar. De- me kistiyorum ki bir çocuk ana ve babasının haiz olduğu gruplardan baş- ka bir grupa dahil olamaz. — Hiç istisnası da yok mudur? (Arkası var) — Belki, fakat istisna bu esası de- Münakasa .İlânı Belediye Sular İdaresinden: Memelon 15 m/'m — 500 adet Z M0 İ GN a BÖ g Yangın musluğu ağızlığı 05 üŞ » » tiji 60 , 30 , n » ağızlığı 90 . 25 , Vanduz musluğu M0 ği $ « » » 5 », 25 , El musluğu W»- . 4 80 , e iğe 4 gç Ana musluk 15 », 760 , » 20 , 100 , İ 30 , 50 , » 40 , 25 » Ot 15 25 25 4 Emniyet musluğu 16 <4 750 , » » 20 , 80 , » » gÜa A e » ” SÜ (w Mi Cırcar musluğu “ Joj ,, 6 8 ie Musluk şapkası 10 , 200 ,, » ” ı5 , 400 £ Basma çeşme &0 , Çeşme musluğu ve aynası “ACidak ; 180 & # V, ”» * Yarım kiloluk ,, 150 ,, Şadırvan ,, ” 200 ,, Tazyikli su için mosluk © — Pus 50 ,, KA ee » — V2Pus TS & DA » — Kapağı 1 Pus 100 ,, M » — Rakoru $0 İdaremizce cins, eb'ad ve mıktarı yukarda yazılı bronz musluk ve aksamının döktürülmesi işi kapalı zarfla münakasaya konmnştur. 1 — İstekliler münakasa şartnamesini Taksim, İdare Merkez binasındaki levazım servisinden parasız olarak alabilirler. 2 — İhale 13/Nisan 936 Pazartesi günü saat 16 da İdare Mer- kezinde yapılacaktır. Talipler kapalı zarflarını yukarıda yazılı gün ve saatten evvel Müdürlüğe vermelidirler. “4 1566 ,, Hayrabolu Belediye Reisliğinden: Her sene ilkbaharda yapılmakta olan Hayrabolu Hayvan ve Emtia panayırı bu sene dahi 8/Nisan/936Çarşamba günü açılarak üç gün de- olunur, — Son Postanın, bu çocuk dava - | sında müsbet neticeye varacağı kanar atinde misiniz? | — Ana, çocuk ve baba kanı elde olduktan sonra neticede muvaffakıyet | mutlaktır. Hiç şaşmaz. Elime bu kan- | lar geçtiği takdirde lâboratuvarda ben | de tahlil yapmağa hazırım. — Peki doktorum, yalnız anne ka- mamıştır. Ve henüz pratik bir iştir. Çünkü ortada baba kanı yoktur. Vei baba esastır. a — Kan yoliyle veraset geçtiğine | göre ruhi teamüller, karakter de inti- | kal eder mi? Bu hususta ne düşünü * | yorsunuz?. ğ — Veraset biyolojisiyle uğraşanlar | bu noktada karakterin de geçtiğini ve : | her hücrenin kendinden evvelki hüc* teye merbutiyeti noktal nazarında! | kabul edilmesini müsbet bir dava di- ye hüküm vermektedirler, İ Muhterem doktor ukjıe:ı;lı ı;: « retçileri ve İâboratuvar işleriyle . başa bıraktım ve teşekkür ederek bakteriyolojihane binasından ayrıldım- Doktor Etem Vassaf —— Yugoslavya Başbakanına Yapılaf Suikast Teşebbüsü Tahkikatı — Belgrat, 23 (Hususi) — Fransızr ca haftalık Eko de Belgrad gazete * sinin bildirdiğine göre, Belgrat 78* bıtası başvekil Stoyadinoviç'e karr şı suikast teşebbüsü etrafındaki tahkikatını henüz — bitirmemiştir. Şimdiye kadar bütün meb'uslarla beraber 20 kişiyi isticvap etmiştir. Navlun Ücretleri Deniz yolcu ve navlun ücretlerini tesbit etmek üzere teşkil edilen komisyon dün dt Deniz Ticaret müdürlğünde Muhsinin reit' — liğinde toplanmış ve nakliye ücretlerine #f — ü—ık meşgul olmuştur. z . Çocuk esirgeme kurumu Fatih ilçesi kongresi Çocük esirgeme kurumu Fatih ilçesinit 1936 yılı kongresi önümüzdeki pazar gütü saat on dörtte Şehzadebaşında Letafet W partımanında Cümhuriyet Halk Pa Fatih İlçe başkanlığı könferans salonur yapılacaktır. Şehremini Halkevinde bir konferan$ — Şehremini Halkevinden: 25/3/936 çaf şanba günü snat 20/30 da ilk tedrisat mif” fettişi Bay Mansur Tekin — salonumuzdf halk terbiyesi mevzulu bir konferans veti” — cektir. Konferans bütün yım&ıı!uıl - sasze, ÇU

Bu sayıdan diğer sayfalar: