24 Mart 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

24 Mart 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 C Sayfa Ingiliz Siyasetinin Ikinci Bir Gafı » ski İngiliz hariciye nazır — Samuel Hoarın Pariste kırdığı pottan sonra hariciye mezaretine gelen Mir, Eden yeni bir pot kırdı. Almanyaya karşı, - Lokarno paktı âkitlerile tekrar anlaştı ve Almanya- ya ültimatoma benzer bir nota verildi. Bu notada yeni bir Ren havzasının ihdası teklif ediliyor ve Almanyanın buna mu - vafakat etmesi isteniyor. Lokamo paktımı — yurtan yeni bir Lokarmo demek olan bu teklifi kabul etmesine imkân yoktur. Almanya henüz cevabını vermemiştir. Fakat kendi toprakları üzerinde ecnebi polisin müraka- besini tesise razı olmıyacağı muhakkaktır. Bu takdirde ne olacaktır? Almanya kendi kabuğu içine çekilecek müzakerelere iştirak etmiyecek, — ve emri wakide wrar edecektir. Buna karşılık Fransa ve İngilterenin ka- rarlarnı tatbika kalkışmaları lâzım. Hal - buki bu Almanya tarafından — muhalefet görebilir ve bir harp doğurabilir. Paris an- laşmasında olduğu gibi. bu defaki anlaş- mada da İngiliz matbuatı tehlikeyi sezmiş ve yeni anlaşmanın aleyhinde — meşriyata başlamıştır. Bu defa da işin hal çaresi, Mister Edeni feda etmek ve bu anişmayı suya indirmek- tir. Lokarno devletlerinin Londradaki ka- sarları ancak bu suretle hükümsüz kalır. * Samuel Hoar hâdisesinde Viyanada bu- hanan bir İngiliz gazete muhabiri, Landra- ya döndükten sonra hatıratını yazdı. Bu muharrir diyor ki: #Bütün dünyada büyük diplomatlar yetiştirdiğine, daima harici yasette diğer memleketlerde mi tesa- düf edilmiyen bir muvaflakiyet ve isabet gösterildiğine inamlır. Bu kanant o kadar Almanyanın İngilterenin — kwvvetlidir ki, bizim siyasi gaflarımız bile onlarca dâhiyane bir hareket tarzında tel- sir edilir. «Samuel Hoar hâdisesi Avrupada böy- le bir tefnire yol açmıştır. O vakit ben Vi- yanada idim. Samuel Hoarın — istifası ve Paris anlaşmasının veddi bana izahi güç bir hâdise gibi göründü. Bunu kendi ken- dime hal ile meşgulken Viyanalı bir mes - lektaşım yanıma geldi, hayran ve müte - hayyir, — Siz İngilizler. ne müthiş adamlara - ruz, en çıkılmaz işlerin içinden ne dâhiyane 'bir tarzda sıyrılmasını bilirsiniz, dedi. Birdenbire anlamadım, — Camm, dedi. şu hariciye nazımınızın feda edilmesi, şimdiye kadar hiç bir hü - kümetin aklına gelmiyen müthiş bir siya - vettir, şaştım, ve hakkımızdaki bu inanışa hayret ettim.» * Bugün de İngiltere ayni gafı yapmış- tır. Şimdi yine hariciye nazırını feda etmek mevkündedir. Fakat Mr. Eden — istifaya mecbur edilirse, bu yine bize İngiliz siyasetinin muvaffakiyetli bir oyunu 'ı't,j görünecektir. Hüdiseler Karştğındaz Kavadis Kutusu Liman idaresi, Liman hanında gazeteler soracağı suali kutuya atacak, — ertesi gün cevabını yine kutuda bulacakmış. Bundan böyle kutu oyununa başlıyoruz demektir. * Gazeteci gazeteciyi atlatınak — istediği zaman kutu başında mi uyusun? * LAf torbaya girmez ama havadisi ku - tuya sokuyorlar. d Olur ya, limanda bir gemi batar.. Bu gemi neden battı? diye alâkadarlara sormıyacağız. Sualimizi yazıp kutuya atacağız. Allâhü âlem bir kaç gün sonra cevap kutudan çı- kacak. Biz de taze taze havadis vereceğiz. * Düşündüm: Bu kadar külfete katlanmalarına sebep tek yüzümüzü görmemek için midir? Bizi — acaba umuci mi sanıyorlar? SON POSTA 9N S Kağnıdan tayyareye bir kaç asırlık mesafe vardır. İn- sanlar kağnıdan sonra şimendifer ve otomobilden istifa- de ettiler. Şimdi nakil vasıtası olarak tayyarelerden isti- fade ediyorlar. Bu bir kaç asırlık fasılayı biz bir hamlede aşabiliriz. Tayyare artık yalnız bir milletin, yalnız bir medeniyetin W Kağnıdan Tayyareye Bi malı değil, bütün insanların malı olmuştur. Nakil vasıtalarının sür'ati medeniyetin süratiyle hem- ahenk yürür. Biz muasır medeniyete erişebilmek için e- mun bütün sür'at vasıtalarmdan istifade etmeğe mecbu- ruz. Aradaki — büyük uçurumu ancak bu suretle doldur- mak mümkündür. SÖZ ARASINDA KILLİ Benimki Burada! İngilterede, vaktile bir gün, Avam kamarasında, karımı sonradan kendi baldızı ile evlenemi - yeceğine dair bir kanun müzakere edi- Londrada Ingilizce Konuşmaya yemin Eden Elçi İtalyanın Londradaki sefiri Grandi Lon- dra diplomasi mahafilinde, çok sevilmek- ir, Bilhassa İngilizceye ana lisanı kadar vâkıf olması onun her sahada muvalfaki- yetini temin etmiştir. Geçenlerde Millet - ler Cemiyeti konseyi Londrada taplanınca elçinin ingilizce nutuk irat etmesi beklenir- ken, az bildiği fransızca ile söz söylemcei, liyardu. |herkesin hayretini mucip olmuş, — meğer Crandi İtalyaya karşı zecri tedbirlerin tat- bikini istiyen İngilizlere boykot ilân ettiği için ingilizce konuşmıya yeminli imiş, * lenir misiniz? Saylav: Taklibi kükümet meselesinden dolayı — Buyurun! bir müddettenberi Buenos - Ayreste menfi bulunan kaymakam Franko, tekrar Para- guaya dönmüştür. Paraguay, Bolivya ile hali harpte idi. Paraguay demokratik esasata istinat eden bir hükümet rejimine sahiptir. Sulh mü - zakerelerinin başlıyacağı — mralarda — bazı| j gayri memnunlar, hükümeti iskat ederek Frankoyu iktidar mevküne getirdiler. Mu- dır? maileyh sandalyeye oturur oturmaz der - hal şöyle bir beyanname neşretti. «Sulh müzakereleri istemiyorum, beş fırka daha silâh altına alıyorum, ve benim fikirlerimi benimsemiyet kimasleri siyaset yapmaktan hayatları pahasına menediyo - * Keybolan Kürdan Garip huylu adamlardan biri şimendi - fer bagajına müracaat edertek — kürdanını | kaydettirmek istemiş. Memur müracaat - çıyı alay ediyor zannetmiş, sonra: — Nasıl olur, kürdan da bağaja kayde- dilir mi? demiş. Adam kızmış, hangi hakla, kabul et - mediğini sormuş, nizamnamenin bu hu - Soldan sağa: susta hiç bir maddesi mevcut ohııdığıııld Sil anlatmış, zorla kürdanı bagaja kaydettir -| ©* miş ve tabistile de kürdan kaybolmus. dam durür mu? Derhal şimendifer kum - 1 aleyhine dava ikame etmiş, ve kür- danı ödetmiş... Sonra muvaffakiyetinden dolayı övünmeğe başlamış. Bu kanuna muhalefet eden saylav- lardan birine, o kanımt müdafaa eden adliye nazırı sordu: — Karınız ölese, siz baldınızla ev - — Size cevap vermezden önce, mü- Sulh Müzakereleri İstemiyorum | | sande edin de bir sual sorayım! dedi. — Evli misiniz ve karınız burada mı — Hayır, değildir! — © halde, siz sualinizi bana tev - €ih edebilirsiniz amma, ben cevap ve- remem. Zira benimki burada, samün locasında oturuyor! BULMACA 'A, |makam, usanç. $ — Esirlik. 6 — Kanun, cesur. 7 — Mah, söz, balık kızartılır. 8 — Çirkin, ikbahardan sonra. 9 — Türk hü.| YES * el e 7 — Sahih 8 — kümdarlarından. biri, İnzilizlerin #bayb Ünvanı, Macar kadınları Ekmek yememiye Karar vermişler Macaristanda ekmek sarfiyatını arttır. - mak için büyük mikyasta propagandaya |baş vurulmuştur. Rivayete nazaran ekmek İsarfiyatı yüzde 60 nisbetinde — azalmıştır. Dünyanın en iyi buğdaylarına sahip olduk- Harını iddia eden Macarların başına böyle- ce yeni bir dert açılmıştır. Macarlar bütün kabahati kendi kadınlarına yükletmekte - dirler. Zira, Parisin incelmek modasına he- ves eden gürbüz Macar kızları, ekmeği ye- mek İistesinden çıkarıp atmışlardır. * Lokarno Muahedesinin Mimarı Fransız kabinesinde nezaretsiz nazır o- lan Paul Boncour, Briyanın mezarı başın- da bir mutuk söylemiş, Lokarno paktının ihlâlinden dolayı şikâyette bulunarak Bri- | yandan sitayişle bahsetmiştir. Bunu yazan Fransız gazetesi gu müta- | lcayı ilâve etmektedir. Briyanı göklere çıkardık. Halbuki Ren Wıııııııııkııım tahkim eden Maginot'yu an- cak bugünlerde hatırladım. Maginot, top- ları Alman hudutlarına tevcih etmeseydi. ne Paul Boncour kalır, ne de Lokarno mua- hedesinin mimarı, Briyanın mezan kalırdı. man. V1 — Rabıt edatı, büyük anne, Yukarıdan aşağıya: | — Tanhi bir kasabamız, nota. 2 — Kırmızı, mah, mesafe gösterir. 3 — Kayıt- İsiz, #erpuş. 4 — Asilik. 5 — Nota, hayret edatı, vücutta bulunur. 6 — İşmar, mut - faklarda bulunur. 7 — Ölçü, dil duyar. 8 — Çöküş, sanmak. 9 — Çok değil, ölen bir adamın İtan dağ. 10 — Tencerenin örtüsü, yurt. Ill — Mağara, aptal hayvan, soru edatı. | — Dünkü Bilmecenin Halli; Soldan sağa: | — Geveze, kar. 2 — Aman, dansör. 3 — Lâleli, nârâ. 4 — Âb, al. 5 — Bad, | — ltalya başveklli, rabıt edatı. 2 —İ K £ — Ek, araba 7 — Ya imah, nea İDuadan sonra denir, zaman. 3 — Geniş|& — peygamberin dostlar. 4 — Kay -|Bin. 11 — Vüzem, iska. Aza, imak. 9 — Tat, hattâ. 10 — Yukarıdan aşağıya: I Calibiyet. 2 — Em'a, ağu. 3 — Valide, at. 4 — Ene, kız, be. 5 — LAf 10 — gecelik, za İtık. sahvermek. Anne, mali. 9 — Saltanat. |0 — Kör, bal- N — Arza, Tat İSTER İNAN İSTER Dün arkadaşlarımızdan biri bize şu haberi getirdi: *Liman İdaresi tusunu perşembe ünden itibaren Liman Hanının lusundaki duvarlara asacaktır. Her gazetenin ayrı - bir kutusu olacak ve anahtarları gazetecilere verilecektir. zetecilere mahsus olan havadis ku- | av İNANMA! - yazacaklar ve ertesi günü kuluyu açarak cevabını ala- caklardır. Bundan başka limanda efkârı umumiyeye bil- | dirilecek havadisler günü gününe bu kutulara konacak | ve gazeteciler de günü gününe bu havadisi almış olucak- Gazeteciler sual sormak isteyince bir kâğıda bu saali / lardır.» İSTER İNAN İSTER İNANMA! Mart 24 Sözün Kısası Yaşıyan Mısralar Ekrem-Talı | u hakikati bir de ben tekrar edeyimi İ &Pi bir kkap düryada doruların e$i inEk vb v bayadasdır. Keliülekbep ol di inek fenedir, “deller. Helbuki zZakgia bili kütüplünere zanlik Çlan adamılar benlei kskançlığımı, hasedimi yegâne tahrik e denlerdir. Son zamanlarda, yaznıllan skumağll tediğim kadar vekit bulamamaktanş dzlir Nyordum. Biret, ikişer; edindiğim ererleri vellikderi tüğ'terikleden GĞ y ae İsamın üzerinde yiğılıp duruyordu Onları böyle mühmel gördükçe de be: nim içimde hatırlı dostlarına karşı lâkayd davranmak zaruretinde kalmış bir ev #a« hibinin ulancı uyamyordu. Bu vaziyete nihayet vermek, ayni za « manda dirmağımın muhtaç bulunduğu mas nevi gıdayı da temin etmek HVizumunu duydum. Günde bir iki saatimi bu aziz ve kiymetli dostlara hasretmeğe karar ver « dim. Ne iyi etmişim O bir yığın kitabın arasından, rasgele| bir tanesini çekip aldım: Raif Necdet Kese tellinin (Yaşasın Mısralar) adındaki an « tolojisi imiş. Yunus Emreden Ahmet Ha« şime kadar, gelmiş, geçmiş, duyurmuş Türk şairlerinin her birinden bi- ti deren Raif Necdet o zene gin edebiyatın bize bir mevi «müsellesı inl gunmuş. Künleli sakilklmisi * çerlakiçek, TÜlİ duüymuş vd ,J#ürinin muhtelif devirleri, insanın can göze lerinin önünden renkli, duygulu, cazip bi panorama gibi geçiyor. Divanları, müdevven şir mecmualarını teker teker karıştırmağa vakit bulamadık. ları halde, calüfın eserlerine hasret çeken« ler için (Yaşayan Misralar) n tehalükleş teşekkürle karşılanacak bir nimet olduğu kanaatindeyim. Bunun içinde, — okuyucuç (yaşayan ve yaşamağa İâyık olan mısra « lar) ın hepsini bulamıyacaktır. Hattâ (ya- şayan) vasfma lâyık görülen bazı mısrala: m da belki hayretle karşılıyacaktır. Fakat hiç bir iddia ile ortaya çıkmıyan bu 150 sahifelik mecmuada, güri seven, onun he- yecanlarına teşne olan, vaktile hazla okur duğu bir mısrar hatırlamak i: geniş bir zümreye hizmet etmek gibi öyle yük : sek ve samimi bir arzu seziliyor ki bu ar zunun sahibine karşı şükran duymamal elden gelmiyor . Yaşayan mısralar, bügün — yaşarnayar şairlere hasredilmiş. Bu, ihtimal ki kimseyj gücendirmemek kaygusiledir. Onun için dir ki bunda ne yurdumun en büyük şairl Yahya Kemalin, ne de diğer kıymetli bazi üstatların — bedinlarını — bulamıyacaksınaz. Fakat bu, sebebe müstenit eksikliğe vağ * men, Raif Necdet Kestellinin dergisi ede: iyen biyatla yakından, uzaktan alâkadar her Türkün kütüphanesinde yer tutacak biş kitaptır. - Öizanır Zalır — Biliyor Musunuz? 1 — Musikide notayı kim icat etmiştir2, 2 — Reünion adasının boyu ve eni ne kadardır? 3 — 1920 yılında şubat ayında beş pa- zar günü vardı. Bu hâdise hangi tarihlerde tekerrür edecektir? 4 — Eski tarihte tanıdığımız Yunan mü: şahirinden Ülyastin en büyük — kurnazlıği neydi? 5 — Venizelos siyaset sahnesine çık * tığı zaman Yunanistanın mesahası neydik Venizelosun son günlerinde ne oldu? (Cevapları Yarın) (Dünkü suallerin cevapları) | | — «Sen padişah olursan harbetmek İiçin kılıcı kuşanmıya bile tenezrül —et * mem» cümlesini Gedik Ahmet Paşa ikinci Beyazıda, Beyazıdın veliahtliği zamanın * da söylemiştir. 2 — Köpüklü şaraplarda köpüğün der recesini ölçmiye mübsus aletlere aphro metr derler. 3 — İnsan vücudundaki staşı lar hotom denilen aletle çıkarılırlar. 4 — Beş lâmbalı bir radyo makinesinit? sarfetiği elektrik miktarı kullanılar Tâm” baların cinsine ve zamanın derecesine gÖ* re tebalüf eder, vasali alarak günde 50 vat denilebilir. 5 — Ni nehrinin tebahhur eden suyu” — nun miktarı yaz mevsiminde yüzde (97 Tit

Bu sayıdan diğer sayfalar: