18 Nisan 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

18 Nisan 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Sinan ve Süleyman Yazan: Miümar Aptullah Ziya iıınnbulu belki Fatih Mehmedin or- # dusu kılıcının zorile aldı; Mısırdan Viyanaya, Van gölünden, Tuna nehri- — me kadar çizilen dört kıt'alk büyük — Ülkeye belki Sinanın da içinde bulun- - Gduğuü ordu Türk bayrağını dikti. Fa - - kat bu ülkelere Türk damgasını vuran san'atkâr Sinandır. Sinan Bizansın dejenere olmuş delik deşik san'ati kar- gısma resiayel san'ati dikerek İstan - bulun Bizanslılara değil Türklere ait — olduğunu ispat etmiş bir çok Türklerin Ğ büyüğüdür. Basık kubbeli, propozis- — yonu bozuk, san'ati, tasları delik deşik etmekten ibaret sanan Ayasofyanın karşısına Süleymaniye dikilmemiş ol saydı, bugün İstanbul, Belgrat, Bük - rtep, Sofya, Kahire gibi elimizden git- miş olacaktı. Temiz ve cesur bir asker olarak bu- raları alan Sinan cesür bir dâhi olarak ta akla sığmaz büyüklüğünde Türk karakterine has asaleti taşıyan âbide- lerini dikerek İstanbula ve Edimeye Türk damgasını vurmuştur. Süleyman olmasa idi belki Viyana- ya kadar gidemezdik, fakat Sinan ol- masaydı bugün Edirneye, İstanbula, leesı'mlı' Mı_ıkı_ıle Meniş, ferahlı, tehlikesiz yol. / —— KT Hayatta bepimiz dikenli yollardan bıktığımız için böyle yol- SON :POSTA' lar içimize ferah, yürüyüşümlüce sür'at verir. Hayat yolv dür değildir. Bilâkis ivicaçlı, dikenli, pürüzlü ve ârızalıdır, Fakat tabiadi düzelterek, yollarımızı dikenden, âr- xadan ve pürüzden âri Bir şekle sokabildiğimiz gibi, bayat yölü- muza da böyle dümdüz, Ârızasız, tehlikesiz ve ferah bir hale (SÖZ ARA Mareşal Badoglionun Hakiki Zaferleri Son zamanlarda İtalya - Habeş dava- snda ismi sık mk geçen İtalya başkuman- sokmak mümkündür. Bunun için bize lüzmn olan malzeme tahsil, irade, cesaret, #zim ve kuvvettir. Bu malzeme ile en güç yolları en kolay ve en dubıyolhıln:nm ıSINDA * İngiltere Kralının Sinema Merakı İngiltere kralı sekizinci Edvar — sinema meraklısıdır. Önun için Windsor sarayının HERGÜN BİR FIKRA İyice Duyamamış Nisan 10 Sözün Kısası Eski Örnekler E.Ekrem-Talu Imanlux acaiptir. Her hangi bir hâ« dise oldu mu, onun karşısında haya retle dona kalırlar.. Düşünmezler tarih bir tekerrürden ibaret olduğu ıiu vukuat ta aynen öyledir. Fransızların meşhur bir söz temsik leri vardır: — «İl' n'ya rien de nowuveaıj sous İe soliell» derle ki, «yer yüzünde, yeni hiç bir şey yoktur!» Diye tercüç me olunabilir. Hakikaten bu, böyledir. Dünyayi, tâ kuruluşundan bugüne kadar, ateşd veren bâdiselerin, tarihin yapraklar ax rasında üşenmeden arayıp, hele bit gözden geçiriniz. Göreceksiniz ki, in< sanları birbirlerine düşüren hep ayni iddialar, ayni ihtiraslar, ayni gıyndüıl rüst hareketlerdir. Geçenlerde, bir Fransız hukuk mec müasında bir istatistik gözüme ilişti: Bunda, şu son bir kaç asır - zarfındı muhtelif devletler arasında akt ve te atf edilen muahedelerin sayısı 8000 den fazla olduğu mukayyettir. Ve bü muahedelerden her biri ne kadar da yanmiış bilir misiniz? Vasati iki sene' Mazisinin bu örneği gözönünde du rurken, şimdiki muahedelerin yedi, se Rumeliye Türk ülkesi diyemezdik. A-| danı mareşal Badoklio ciddi işlerle meş- bir tarafı, sinema salonu halina ifrağ edil- sırların yer yüzünde kuvyetini yiyip | gul olmadığı zamanlarda İtalyanlarca ma- silemiyecekleri hiç bir kuvvet yoktur; | ruf bir nevi bilârde oyununa dalarmış. Bu san'at hiç bir kuvvet karşısında eğil-| oyuna pek meraklı imiş. Büyük bilyalarla mez ve hiç bir kuvvet onun kızgın de-| oynanan oyunda kazandıkça kişte benim Şehir meclisi azasından Adalı Bay Avni çok zaril ve nüktedan olduğu ka- dar tiyatro maraklıadır da. Geçenlerde, — Şehir — tiyatrosuna, Faust'u seyretmeğe gitmişti. kiz, on sene dayanmasını - takdir ile tahsin ile ve hayretle karşılamalıyıa Zira düşünmeliyiz ki tekâmül kanunu mucibince, tahrip vesaiti terakki etti ten sonra dışarı çıkmış ve derin derin içini çekereki , — Nerede © eski günler demiş. Parayı verip, istediğim sinemaya giderdim. Pa - mirlerle dağlanmış gibi vurduğu dam- — gasını göğsünden silemez. Sinan dâ- — hidir. Sinan bu dâhi adının ne tahtının — dibinde Beslediği müverrihlerin kamış kalemlerine altın — tozundan — rıhlar — dökerek, ne de tarihlere kılıç — zoriy- # b 'chnımel:ı' yazdırarak almıştır. Yalnız san'atte zorbalıkla — otorite dağmaz, san'at otoritesi — kendi ken- dine yılların — ve bilgilerin — birikinti- siyle doğar. Sinan bu otoriteyi — Türk san'ati üzerinde doğurmuş, bir ınokre—p kurmuş, kendinden evvel ge- lenleri görmüş, kendinden sonra ge - lenlere yol göstermiştir. Süleymaniye- — den evvel, Beyazıt camii, Süleymani- — yeden aonra Yenicami vardır. Bu dâhi Türk müdür?.. Tarihle de m edebileceğim bir şeyi mantıkla K ispat etmeyi daha doğru buldum. Sinan Türk olmasaydı, bir asıra bu — kadar büyüklüğü bir memlekete sığ- — dırmazdı. Türk olmasaydı, -Avrupa - nin rönesans denilen piç san'at elinde — maskara olduğu bir devirde bu klâsik — san'tı ortaya koyacağına ya onları tak- — lit eder yahut mensup olduğu mille - — tin san'atini ortaya koyardı. Halbuki — Sinapın eserleri orijinaldir. Kendinden — evvel gelen, yükselmekte olan bir — #an'atin son hudududur. k Bu san'ti yapabilmek için o devirde- — ki Türk milleti gibi her sahada kültürü — yüksek, varlığı mevcut, elinde her sa- — hada san'at elemanı bol bir millet ol - mak İlâzımdı. p Süleyman devrinde dünya tarihi — yer yüzünde bizden başka böyle bü - Yyük bir millet yazmıyor. * Bu büyük dâhiyi de tabit olarak bu — tarla yetiştirecekti. — Sinan dehâsını ve san'atini o zaman- ki büyük Türk milletine borçlu, bu - hakiki zaferim! Muharebeleri askerler ka- zanıyor, parsayı biz topluyoruz. Halbuki burada tek başıma muzaffer oluyorum 1» dermiş. Bu söz askerlerin pek hoşuna gi - dermiş. ..** Fransada Bir Çocuğun Başına Gelenler Fransada on altı yaşında olduğu halde dul annesine yardım etmek — mecburiyetin- de kalan bir çocuk, firkete ve iğne sata - |vak hayatını temin ettiği mrada, ruhsati - yesi yok diye, polisler tarafından tevkif e- dilerak, sabıkalıların aramına atılmiş, iki gün mevkuf kaldıktan sonra annesi çocu- ğu polisin elinden güçbelâ kurtarmış. Bu hal çocuğa © kadar dehşet vermiş ki ye- niden sabıkalıların arasına düşmemek için ertesi gün evinden kaçmış ve bütün bir kış bulunduğu şehirden başka bir yerde serm serilik ile geçirmiş. Annesi ilkbaharda ev- lâdına tekrar kavuşmuş. Fakat bü seler onu polis gene yakalamış ve serseridir di- ye eline kelepçeyi vurarak hemşerilerinin arasndan islahhaneye götürmüş. Çocuk şimdi orada slah ediliyormuş. .. . İngliteredeki Kürek Yarışları Ve Milletler Cemiyeti Kembriç üniversitesi, kürek — yarışında Okslortluları tekrar mağlüp etti. Bu hâ - diseden en ziyade memnun olan adam Ce- miyeti Akvam konseyi reisi ve Avustralya murahhası Mösyö Brucedir. Mösyö Bruce Kembriç üniversitesinde okumuş yanş - lara iştirak etmiş, sonraları 1919 senesine kadar da gene Kembriçte kürek antre - nörlüğü yapmıştır. Bu münasebetle bir gazeteci kendisi - ne: — Talebeleriniz bakın işi ne güzel ida- ve ediyorlar, daima kazanıyorlar. İnşallah, siz de Cemiyeti Akvamı böyle — muzafler bir hale sokarsınız deyince: — Kermbriçliler, kayıklarını pazu küuv- vetile yürütüyorlar. Biz ise gemimizin yel- kenlerini tükenen nefeslerimizle — şişiriyo- ruz! cevabım vermiştir. Oturduğu koltuk, durmadan arala - rında lâkırdı eden iki münasebetsiz ve sağgısız herifin arkasına düşmüştü. Adalı Bay Avni bir müddel sabret» ti. Fakat nihayet dayanamayıp, bu a- damlardan birinin halifçe omuzuna dokundu ve o, döner dönmer: — Affedersiniz. bayuml dedi; en son söylediğiniz sözleri tekrarlar mısı- niz? Sahnenin üzerinde aktörler fazla gürültü ediyorlar da, iyice dııyıını - dım! Tesiz sinemanın zevki yok. ... Coyalnlarla Mücadele Dünyanın her tarafında âhü gözlü cey- Kanların neslini kurutmamak — için avcılar bir takım kayıtlara tâbi ikan, Yeni Ze - Beş sene evvel, orada da ceylân avla - mak yasak olduğu için bu nazik hayvan - Tar'çok sürmtle üremişler, şimdi dağları, or- manları, yeni mezruatı mahvediyorlarmış. Münferit avcılar bu zararların önüne ge - çemedikleri için, hükümet sürek avları ter- tip etmiş. Bu suretle Yeni Zelânda âhü gözlü cey- Tânları kıyasıya öldürten dünyadaki tek hü- kümet olmuş. RULMACA miştir. Geçenlerde kral bir flâm seyrettik« ... Eden Şapkası Londrah bir şapkacı Edenin başında ta- gıdığı, siyah ve kenan ipek şeritli şapkaya mek istemiş ve bu tasavvurundan genç diplomatı haberdar etmiş. Eden, bu teklifi derhal kabul etmiştir. Halbuki bundan on beş sene evvel bir ıt- Tiyatçı, Loit Corcun ismini kullanmak is- tediği zaman ihtiyar fena halde kızmış ve: — Böyle şeyler olamaz! diye bağırmış- Soldan sağa: h | — Dün ihtifali yapılan büyük sanat- kârmız. 2 — Yaramaz, bir erkek ismi. 3 — Gözleyici; memleket: 4 — Vüldem, bir çalgı. 5 — Bir Ermeni ismi, kudretsiz- lik. 6 — Bir R ilâvesile kışın yağar, rabıt. 7 — Asmaktan emri hazır, grip. ismi &- rap hürflerinden biri. B — Süel, baş, 9 — Ahirette bir mekân, tesadüf. 10 — K deniz şehirlerinden biri, sa. 11 — Uzağı güsteririz, rabit, gemi mürettebatı, Yukarıdan aşağıya: 1 — Mösyönün eşi, kimyevi bir mad - de. 2 — Aksetme. 3 — Afrikanın şarkın- da bir ada. 4 — Toy, bir meyva. 5 — Tanrı, toprak. 6 — Birinci harfine bir İ ilâvesile öteki dünya köprüsü olur, pislik. 7 — Cilve 8 — Soru edatı, inşaat malze- mecisi. 9 — Bir L ilâvesile meşhur bir ku- K mandân ölür, minareli âbide. İ0 — Bir çi- Ççek, temiz. 11 — Açık. Dünkü Bulmacanın Halli: Soldan sağa: 1 — Keramet, az. 2 — Fire, iğine. 3 — Urba, park, 4 — Ayı. $ — Pancar, a. 6—8. 7—AÂAF, iki, fa B — Raif, re, 9 — Gi, taif, Pi. 10 — Az, as, bat. 11 — Ârâ, Su, ©. Yukarıdan aşağıya: 1 — Ufak, karga. 2 — Kir, faiz. 3 — Erbap. 4 — Riaya, iftar, 5 — İnek, âsü 6 — Max, iri. 7 — Aa, efes. 8 — Tip, Rif, bu. 9 — Gaz, arpa. 10 — Tann, o, it. Yi — Zeki, ma', a. ği gibi, Âdem oğullarının hırsı da, kar dökmek hevesi de, taşkınlığı da o nis pette artmıştır. Fakat, Fransız mecmüasınin böylç bir istatistiği neşretmiş olması da doğr rasu hoşuma gitmedi. Ahte vafa gö termemiye esasen me: bulunan bq ç çağın insanlarına böyle misal gösleri, Kir mi? Yarın, öbür gün, Versayla Lokar; moyu yırtan Almanya ile, Sen Jermen muahedesini yırtan Avusturya, Milleti ler Cemiyetinin huzurunda sorguyş çekildikleri zaman : — Efendim! Bir muahedenin riayel müddeti vasalf iki yılmış. Biz yine or, beş seneden fazla dayanmakla müs : tesna bir rekor tesis ettik. Bu itibarla takbih ve tekdire değil, bilâkis takdir ve tebrike müstahakız! Deseler, Cemiyet ne cevap — vere; Ben bile, umumi sulhe can ve gö: nülden taraftar bir fert olduğum hal: de, bu istatistiği gördükten sonra, bu- günün muahede — yırtma hlımmunlql rına: — Bravo Maestro! Diyesim geliyor.. £ Üü Tbi Biliyor Musunuz? 1 — Görünüşe bakarak hüküm verme« li cümlesini ilk olarak söyliyen kimdir? 2 — Dünyanın Feleki hareketlerinden bahseden bilginin adı nedir? J—Ş.mdiıehdıılıılııbqul —%——WÜM"F" ? v (Cı*ı Yarın) * (Dünkü suallerin cevapları) —. — günkü Türk milleti de bu topraklar- — daki varlığını Süleyman, Fatih ve Se- Kime değil Sinanın dehâsına, Sinanın aü'etine, Sinanm Abidelerine / borç- İSTER İNAN İSTER İNANMA! dur. Haa eraLecentaLeeneneananene İngilizce «Sandey Grafik» gazetesinde okunduğuna göre Haydar Abad Nizami dünyada en zengin adam — olmakla Özlü sözler: Haydar Abad Nizaminin gelini Dürrüşehvar'ın hastalanan iki | tanınmıştır. Şahsf serveti 100,000,000 sterlin olarak hesâp yaşındaki çocuğunu tedavi edebilecek kimseye 2,000,000 İngiliz | edilmiştir.. Emlâki ise altın madenlerini ihtiva etmektedir, en Hayat bir kal'adır. Hrası vadedilmiştir. 5:::# —h':_-lîmdh—ewıl-kmw— | — Bonapart İskenderiyeyi 2 tem « muz 1798 de zaptetmniştir. 2 — Esperanto dilini Rus Lehistanında oturan doktor Zamenhof isminde bir zat icat etmiştir. Bu zat bu mesele hakkında yazdığı ilk kitabım 1859 tarihinde neşret- miş ve kitabını müstaar bir isim — olarak Doktoro Esperanto — imzasile — imzalamış, bundan dolayıdır ki yeni dile bu isim ver Napoleon İ| — Bu çocuk, hazım bozukluğundan muztariptir. el - Babası, tedavisi çareşini bulacak doktora bu parayı ver - | — Hasta çocuk Avrupada gece gündüz 12 İngiliz ve 12 Fran- || — Esperanto için aktedilen ilk arsulusa! Hayat Sir stevür. meğo hazırdır. z tız polis hafiyesinin gözü alimda bulundurulmaktadır. könara 1908 w5 Trantüda ” olaknall DT Hamp yılları müstesna olmak' üzere yillik | ınu:ılızııwıl İSTER İNAN İSTER İNANMA! kongreler © uınınduıbııı Hayat bir peri masalıdır. yapılmaktadır. Hans Charistian Andersen

Bu sayıdan diğer sayfalar: