8 Haziran 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

8 Haziran 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ RuH HAS SON POSTA - Siyfa TALARI Yazan: Doktor - Etem Vassaf Uyuşturucu zehirlere Nasıl alışılır? Ruh hastaları hero- in, morfin, kokain, e- ter, esrar, nikotin gibi uyuşturucu — zehirlere nasıl — alışırlar.. Bun- lardan — vazgeçirmek k için ta- babet ne gibi yardım- lar yapabilmiştir? Bu hususta akıl ve ruh hastalıklarile uğ: raşan hekimlerin mü- #ahede ve tecrübeleri- ni hastaların bize ver dikleri bu - husustaki hayatlarına ait en bâs riz noktaları karileri- mize bildirmeğe çalı- facağız, İçtimai hayatımızda süri hastalıklar kadar bazan da ondan daha fazla dimağı barap e- den ve kanı — zehirle- Yen bu zehirlerin son seneler — için: de oynadığı rol ©o — kadar — bü- Yüktür kiz.. Bunun için alınan — tedbirlere Tağmen zararların günden güne önüne ge- Silemiyecek bir şekilde genişlemekte oldu- Gunu görüyoruz. Ve bilhassa bunun mühim bir kısmından en çok müteessir olan genç nesil çocukları, ve çalışan amele sınıfi - dir.. Zayıf iradeli — (psikopat ve Nevropat) Tuh ve sinir hastalıklarile illetli baba ve analardan doğan çocuklarda bu zayıf ira- de gerek aile muhitinin ve gerek bulundu- &u muhitin şeraiti ve tesirleri altında inki- taf ederek ilk fırsat ele geçince bu zehir - lere kendini kaptırıyor. Ve manlesef da- ha hayatta mevki almağa fırsat bulmadan hayatı kazanma imkânlarını elde etmeden Çoğunun mektep sıralarında, bir aşk kah - Tamanı, bir morfin delisi, bir esrar kaçağı, bir heroin tiryakisi olarak hayatın mülevves Yollarına düştüğünü görüyoruz. Bu şekil- de zehire alışan çocuklar, fuhuş evlerinde, tsrar kahvelerinde selil rehberlerinin yar- dimile keyif verir diye alıştıkları bu zehir- leri tedarik edebilmek için lâzım olan pa - Tayı bazen gazete satmakla, şoför yamak- ve kurta; Mt hk sak'asında veyahul bir cinayet ve cü- Tüm ikamda — zabıita — tarafından tutul - muş ve müşahedehaneye oradan da ti - marhaneye getirilmiş bulunanlardır. Bun- lara yaptığımız tedavi her şeyden evvel ze- hirlerin fenalığını en kuvvetli bir telkinle İve muhtelif vesilelerle öğretmek — ve ayni İzamanda zehiri kullandırmamaktır. — Çok aile ve namus, haysiyet şeref ve gençliğini feda ettiği bu zevk vasıtasından dığı aksi tesir © kadar şiddetli oluyor ki bunların arasında fazla zayıf iradeli olan îI.:ı çok defa inlihara teşebbüs ettikleri Çoluyor. Fakat çok iyi ve sıkı bir kontrol altında bulunduruldukları için bu arzu - lanını yerlerine getiremiyorlar. Feryat — ve ağlama, yalvarma içinden geçen bu kriz 'günlerinde büsbütün bozulan sinirlerini tese kin edecak vasıtalara müracaat ediyoruz. hirlerin memnuiyeri, yeni muhitin di- siplini, sıkı kontrol hastalarda — krizlerden sonra bariz bir değişme yapıyor. Yemeden, içmeden kesilmiş ve açlıktan kanı çekil - mesi tesirile çok zayıflamış olan zehir yu tan bu gibi ruh ve iradesi kusurlu has - taların kapanan iştihaları açılyor. —Etrafı göremiyecek kadar bulutlanmış olan göz - onu birdenbire mahrum etmenin uyandır- | |larının er 2 haziran 1936 Tahtakale' sokak muharebesi Tıhıakşlcdehi Şeyh Davut hanında | Arkadaşının sırında götürülen bir yaralı resminin Üstünde şu serlevha ve altında şu satırlar okunuyor: «Çeşmeden su doldurmak yüzünden 13 » 20 kişi biribirine girdi, 3 yaralı var» *Tahtakalede Şeyh Davut hanında çeş- meden su doldurmakta olan Bozkırlı Hacı ile Mehmet aratında bir kavga çıkmış. Bu hakiki bir şehir muharebesi olmuş. — ARTIK YAZABVİLİRİM! Bir ev elden nasıl alınır ? Yazan: Ermel Talu ( Ercümend Ekrem) kavgaya handa oturan diğer Bozkarlılar da iştirak etmişlerdir. Kavgada han sakinleri iki kısma ayrıl - mıiş, sopa, taş ve tenekelerle birbirlerine girmişlerdir. Kavga bir anda büyümüş, bu arada bıçaklar çekilmiş, hanın avlusu mu- harebe meydanına dönmüştür. Polis yetişinciye kadar kavgacılardan iki kişi başından, bir kişi de ayağından ya- ralanmıştır. Her üç yaralı da haştahaneye kaldırılmışlardır. Kavgacılar polis tarafın- dan yakalarmış. Tahkikata başlanmıştır. Bu havadiste noksan olan kavganın se- bebidir. Serlevhada su doldurmak yüzün- den çıktığı yazıldığına göre 2 Hazitan 1936 Tahtakale su muharebı © bakımdan yazmak istiyorum, Biçak çekmek kolay bir iş değildir. Üç kişinin yaralanması ise dehşet veren bir meseledir. Avrupada millt orduların he - z vücut bulmadığı devirlerde Mersöner denilen ücretli askerler vardı. Bu askerle- rin kumandanlarına Kondotiyer adı veri « | lirdi. Gözü pek bir nevi hâzirgân olan bu adamlar, kılıç sallamaktan başka hüneri ol- miyan yetmiş iki millete mensup insanları toplarlar, bir ordu vücude getirirlerdi. Bil- hassa İsviçre dağlılan, Avrupa hükümdar- iyi mersönerlerini teşkil eder - lerdi. Para ile harp ettikleri için bu mer - ber orduları kargılaşıkları zaman gayet htiyatla hareket ederler, mümkün merte- be «canı azize lerini incitmeden işin için « den sıyrılmağa bakarlardı. Hattâ bazen, muharebe meydanında danışıklı döğüşük- Ki hareket ederler, işi tatlıya bağlarlardı. Sabahtan akşama kadar süren bir meydan muharebesinde, bir defasında bir tek ö - nimet — hâini, sefil S Bu yalı otuz yıllık — Efendimiz buyurdular ki: «Yorgu - num, istirahat ediyorum. Bana söyliyecek- lerini bir kâğiıda yazıp, mühürlü bir zarf i- çerisinde arzetsinler. Böylesi daha muvafık olur!e dedi. — Elemrü emreküm! O halde bana bir kâğıt veriniz. — Buyurun! Açık ve etraflı yazın. — Merak etmeyin! Arzuyu şahaneleri dahilinde her şeyi yazarım. N.. bey, terleye terleye yu arizayı yaz- dit «Kulları ötedenberi mübarek babı hü- mayunlarının nânü mimeti ile perverde olmuş, azad kabul etmez bir kölesi, bir kıtmiriyim. Dünyada yegâne emelim sali akdesi hümayunlarına sıdku — hülüs ile hizmet etmek, uğuru şâhünelerinde ifnayi vücut eylemektir. Buna mukabil de vuh - bei âmâlim iltifatı seniyelerine nâil olmak- tır. Halbuki, bir zamandanberidir, maiyye- H seniyelerini teşkil eden bir sürü nânü ve bedhah, mahza velinimet efendimize olan sadakatimi is - tirkap edip eltafı şâhânelerini de hakire çok görerek marüzalımı iplal ve kullarını, mayunlarından istiskal eylediklerindan nâ- çar bu yolda bir telgraf keşidesine zaruret bâsil olmuştur. En — hayırhâhane — bir | maksatla ictisar eylediğim bu hareket nez- di şehriyarilerinde merdut telâkki edildi- Bi takdirde boynum kıldan ince olup, ce- zama razıyım.» Kâmil bey bu kepazece yazıyı, arkası D<) İşaretlisi bu yazının muharriridir nün de ebedi istirahatgâhları olan Küçük- a mağarlığme bi yabam kürbiyeti vardı. İmelecl aebibir e0 hDD üNü aa NNU ĞS Gi GĞ B l l eç l e dip ziyaret edebiliyorlardı. Yalnız Ekrem Bey, Şürayı Devlette genç bir muavinken satın almış, saçına, sakalı- na kır düşüp, kendi de mühim rical sıra « sına geçinciye kadar içinden çıkmamıştı. Nijadla ben, iki kardeş burada mektebe başlamış, sünnet olmuştuk. Annemin e « meli evlilik mürüvvetimizi de gene bu ya- hğ, küfecilik, h İlik gibi en yorucu | : eee dirresenr Üçerli örmeğe ve tetkik et -| lünün ği görülmüştü. — Tahtakaledeki işleri yaparak kazanıyorlar. Veyahut ba - Zılarının anne ve babalarından — aldıkları Kündeliklerle elde edemedikleri zamanlar da oluyor. Böyle bir an, onlar için en sı - kıntılı ve çok tehlikelidir. Böyle sıkışık za- manlarda bir gün anasının babasının ce - binden para aşırmağa teşebbüs ediyor ve- Yahut kendi gibi bu işte artiık üstat olmuş arkadaşlarının yardım ve teşvikile hırsızlı- &a başlıyorlar.. Cemiyet kanunlarının mü- taade edemiyeceği kadar ağır olan bu hır- tızlık mesleğine giren çocuklar da artık ira- de freni bozulmuş ve tamamen cemiyetin ayırdığı, nefretle karşıladığı yeni bir grubun adamı olmuş oluyorlar. Çaldıkları paralar- la yaptıkları ilk iş almazsa ve kullanmazsa çıldıracağını zannettiği keyfini tedarik et. Mmek oluyor. Mücsseselerde en pis ve gizli yerlerde *igarasının arasına yerleştirdiği esrarı ve -« Yahut ta küçük kutusundan çıkararak par- Maklarının arasından kokladığı — hercinin Verdiği grip bir zevk dalgası içinde kalan bu genç dimağlı delikanlı artık mektepteki tahsiline devam edemiyecek kadar irade - tini bozmuş ve meslek düşüncesinden u - Zaklaşmağa hazırlanmış demektir. Hele bilhassa Avrupada işçi ve amele | finifi arasında toplü hayat — geçirenler inde — yiyeceği ekmeği — ve önden daha evvel keyfi düşünenler hiç eksik değildir. Hastahanelerde ve mu- #Yenehanelerde muayene ettiğimiz ve mü- fahede altında bulundurduğumuz - böyle bedbahtların itiraflarını dinlerken çektik *Tİ aztırabı görürken mütecesir olmamak Mümkün değildir. — Psikopat — dediğimiz M yuh hastalarının — ekserisi — kendi Kenrline bunun zararlı bir şey olduğunu eay ve bildiği halde ondan vaz geçemiye- kadar iradesini kullanamadığı için bu Zevki, z m""*'nd- gizli gizli devam etmekten bir rlü yeme « kerdini alamıyor. Bizim elimize geçe- n - vak'aların ekverisi ebeveyni Tarafin- “A böyle bir zaman içinde suçunü işler - *0 yakalanmış ve tedavi maksadile bize Sstirilmiş olanalrdır. Veyahut ta bir hırsız- leri açılıyor, etrahı meğe fırsat kazaniyorlar, Çok ilerlememiş vak'alarda dimağda ve umumi sinirler ü- zerinde ileri derecede bir tahribat mevcut olamıyacağı için bu gibileri kurtarmak daha kolay oluyor. Ve bunlar da cebri tedavi altında uzun zamandanberi alıştıkları bu fena itiyatlarını terketmenin bıraktığı yeni bir hayata ve bahtiyarlığa — kavuşuyorlar. Ruhan zayıf, iradesiz ve hasta olan bu tip- Üler o zaman da artık yaptıkları işlere tö İbekâr olduklarını ve bir daha bu kötü yada kendilerini kaptırmıyacaklarına bin - bir yemin ve vaitlerle bizleri iknaa çalışı- yorlar.. Psikopatlardaki mamak ve kendisi şeyi karşıtındakine inandırmak itiyatlı ve düşüncelerini pek yakinen — bilemeyiz. Ruhiyatçılarda ilk günlerde uyanan bu ne- damet havasına inanmıyoruz. Ve onun için pek kısa bir zamanda bu gibi hastalarımızı gözümüzün Önünden uzaklaşlırmak isle < lancılık, sözünde dur- in bile inanmadığı bir ı miyoruz. Bazan ari altı ay müşahede altında ye tedavi de bulundurduğumuz hasta- larda tamamen iyi olmuşlar eksik değildir ve bunlar tekrar harici muhite — çıktıkları zamanlarda bizim küvvetli telkinlerimizin tesiri alunda artık & yatlarını tama » men unutmuş ve yeniden itiyatlarma baş- İlamamak için büyük bir azim ve irade sar« fına muvaffak oluyorlar. Cemiyetin bir «ölüm» diye tanıdığı bu ruh ve jrade hastaları o zaman bir bâsü ba- delmevt sırrına mazhar olmuş ve kurtul « |muş bulunuyorlar. Gene bunların arasında pek çoğalmış. — itiyadı uzun zaman müş bulunanlarda artık dimağ ensicesinde teşrihi tazayyürler de başlamıştır. Bun - lar gerek maddi ve gerek manevi bozuk - luklarının tesirinden kendilerini kurtara - mıyorlar. Hastanelerdeki tedavi zamanla- yı hayatları için muayyen bir istirahat dev- resi olmuş oluyor. Fakat hastaneden çık - tıktan sonra eski hayata tekrar kavuşunca zehir miktarı mühürlü bir zarf içerisinde aldı, götürdü. Hünkâr okudu. Önce kaşlarını çattı.. sonra gülümsedi, Şifre kâtibine bir takım emirler verdi. anı muharebesi mersöner or- bir Şeyh Davut dülarının — tarihinde eşi - Bulunmiyan melhamedir. mizda uyuvas ideai eden kiymetli bir kuruldu. hda görmekti, Hâsılı, İstinyedeki yalı bizim nazarı - tam olarak temsil Su yüzünden su gibi kan dökmekl.. Acı yeydir. Eskiden çeşmelerde saka gedikleri var- dı. Her çeşmenin sakaları muayyendi. Baş- kaları o çeşmeden su alamazdı. Bu yüzden de sucular arasında bazen kavgalar olur - du. Bu gibi çirkin şehir vak'alarından üzü- len kaptanı derya Cezairli Hasan paşa Ka- sımpaşada muazzam bir çeşme yaptı: çeşmenin yanına da bir mermer plâka ü- zerine gu satırları yazdırmıştı: Bu çeşmede saka gediği yoktur!.. Böyle bir mermer levhayı da Tahtaka- ledeki Şeyh Davut”hanının çeşmesine malıdır, Reşad Ekrem KOÇU gene itiyatlarının esiri ve mahkümu ola - rak hayatlarının sonuna kadar hasta ve ma- lül binbir azap ve hakiki yaşamak zevkin- den mahrumiyet içinde sefil bir ömür geçi- riyorlar.. Sırasile karilerimize saydığımız muh - telif zehirlere alışmış olanların hayatları- na ait vereceğimiz tafsilât bu gibi rüh has- talarını daha yakından tanıtmağa vesile ola» cağı için merakla takip edileceğini ümit e - diyorum. Mikropları bulunmuş bir çok sari hastalıklar kadar ve hattâ ondan fazla ce- miyelin ehemmiyet vermesi İâ; gelen bu mücadelede bir morfin delisini esrar tr- yakisini, bir eter, lokman ruhu meraklısını, | Bu sütanlarımızda ta- kokain kahrama: nitmağa çalı sür -|hi doğru ilerlemeğe çalışan bu zehirlere bu - laşmış mütereddi kitleyi kontrola ve kur- tarmağa belki bu neşriyatımızla yardım et- | miş oluruz. Yarınki nüshamızda morfine nasıl alı - içerisinde, cür'etinin doğuracağı bekliyen N.. beye şu tebşiratta bulundu: niz vesatatı âci: annen taşıyordu. . İJman elile yapılmıştı. Birer, yüzlerce hane vücuda getiriln şiir, bunun zararları nedir, alışanlar nasıl kurtanlır? Bunu ukuyacaksınız. Avdette, Kümil bey, merak ve endişe neticeyi — Efendimiz memnun oldular. Size se- lüm ediyorlar. Rütbenizin âlâ sınıfı evve « Hine terfiini irade ve size ikinci Mecidi ni * şanı ile, zahmetinize mukabil 100 altın ih- san buyurdular. N.. bey, sevincinden âdeta tıkanacak gi- Temenna üstüne temenna ediyor, kurumuş dudaklarından, padişah hakkın- da dualar dökülüyordu, Şifre kâtibi, arkasından bu sözleri illâve ettir — Bundan sonra, bilümum maruzatı - emle arzolunacaktır. Bu hususta da müsterih olabilirsiniz! İşte «Saltanat» denilen facinnin komik sahnelerinden biri. Bir ev elden nasıl alınır ? 1316 senesinin yaz mevsiminde, bermu- tat İstinyedeki yalıya taşınmıştık. Bu yalı otuz yıllık yuvamızdı. Onu babam Pigeon isminde bir Fransızdan satın almış, imar etmiş, döşemiş, azar azar ve vaktü hali - |nin müsaadesi nisbetinde büyütmüştü, Burada, her köşe, her bucak, babamla n müşlerek zevki selimlerinin, he » nunis damgasını veslerinin, özentilerinin Bazı tavan nakışları bizzat baba- ikişer toplanan kitap için yerli, hususi bir kütüp- Baçlar bizlerle heraber büyümüşler, ehe - veynimden, evlâtlarına karşı bezledilen ây- ni ihtimamı görmüşlerdi. Yahnın her odasında tatlı, acı, bin ha- tıra yaşıyordu. Ablam Piraye, ağabeyle - rim Emcedle Nijad bu yalıda doğmuşlar, Etem Vassaf — Jilk ikisi gene burada ölmüşlerdi. Üşü - . Bahçedeki ulu a- | O sene, kışın, Nijadı da kaybeden ebe- veynim derinden yaralı ve perişan — idi » ler. Hayata bağlılıkları gevşemişti. Koca evin içinde iki hayal gibi yaşıyorlardı. Dün. ya ile ilişikleri, yalının ötesinde berisinde, üş evlâtlarına ait ele geçirdikleri yadi- gârlardan ve ihya eyledikleri hatıralardan ibaret gibi idi Benim mevcudiyetim dahi kendilerini ayalamağa kâfi gelmiyordu. Bu vaziyet içersinde, başbaşa verm ler, elemlerini, yok olan evlâtlarının | yali ile, yadı ile avutmağa çalışıyorlardı. Bir gün, babamı mabeyinden istediler. Bu, sık sık vâki olmuyan bir hâdise idi. Ab« dülhamit, Recaizadeyi günahı kadar sev- İmez, ondan kocunurdu. Onun için, yüzü « |nü de, bayram muayedeleri haricinde göre meğe asla teşne değildi. Babam da, nciret ettiği (Kızıl Sultan) dan, veba mikrobun- dan kaçar gibi kaçardı. Ve babamın, o ana kadar, hattâ meşru- tiyetin ilânına değin sürgün edilmemiş ol- ması, mahza (Üstad Ekrem)in halk — ve bilhassa gençlik arasındaki şöhretinden ve kendisine karşı âmmece beslenilen bür « mel Ve muhabbetten ileri geliyordu. Abdülhamit, Ekr nasına müsaadekâr davranmakla, hale m Beyin İstanbulda kın bu saygı ve sevgisine iştirak ettiği his sini vermek İstij Urdu. Fakat — hatırımdadır: Babam söylene söylene kalktı, giyincdi saraya gitti. Bittabi niçin çağırıldığın: ve ken- Mabeyni hümayuna varır varmaz. ora- dakilerin içerisinde ahlâkını nübeten ken « dininkine yakın tanıdığı başkâfip Tahsin Beyin (paşa), yanına girdi. — Zati şahane bendenizi istetmişler.. l dedi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: