11 Haziran 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

11 Haziran 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 Haziran El yazısının ifşa etmediği sır yokmuş! Bir Fransız yazı mütehassısı anlatıyor : “ Bir Amerikalı evleneceği kızın el yazısını getirdi. Kendisine (bu kadın değil, kadın kılığına girmiş erkek bir dolan- SON POSTA Amerikada çocuk haydutluğu Haydutlar meşhur küçük artist Shirley Templeye de göz koydular Holivut, 28 Mayıs — Hauptman Lind- “Evet, çok zengin bir İngiliz kadını ile evlenmek üzereyim!,, Galatasaray Basketbol takımı kaptanı Feridun Rıza, fid- dırıcıdır ) dedim. Dediğim de çıktı,, Yazı mütehassısı Aşağıda okuyacağınız yazı bir Fransız Bazctesinden alınmıştır. Grafoloji yazılardan yam sahibinin ka- takterini anlama ilmi değildir, yazı ile gra- Folojinin alâkası yoktur. Grafoloji çizgi il- midir ve yazılar hangi İlsanda olursa olsun Mütehassıs yazıdan bir insanın karakterini derhal okuyabilmektedir. Bundan başka bir de Pasyehograshologue: lar vardır. Onlar yazı ve çizgileri okuyup anlamazlar, hissederler, gözleri — satırların “rasındaki gayri mer'i bir şey görüp söy - ler. Profesör Sehermann bunlurdan biridir Ve yazı sahiplerinin içlerini büyük bir bilgi İle okumaktadır. Schermana sihirbaz değildir. Doğrudan doğruya ilme istinat eder ve iki esaslı pren- tibi vardir. | — İmsan yalan söyler, fakat yazı ya- lan söylemez. K 2 — Yazıyı el değil, dimağ yazar. Şimdi Schermannı dinliyelim. — Yazılar insanın en gizli srlarını ifşa ederler. Meselâ bedbinsiniz, çılgınca ve öl- Şüsüz bir hareket yapacaksınız, hayatta ve bilhassa kadınlara karşı mahçupsunuz, her- kesin sizinle alay — ettiğini “zannediyorsu- nuz ve kendinizi çirkin — farzediyorsunuz, İşte o zamanlar yazınızı tetkik eden usta bir Psychographologue satırlarınız ara - ftında sizin şeklinizi görebilir. Bir müddet Yonra, sizi rahatsız eden şeyleri dimağınız: dan siliniz, göreceksiniz ki, yazılarınızdan da bir takım lüzumsuz kıvrıklıklar kalka- saktır. Başımdan geçen garip vak'aları size an- İstayım da dinleyin, Bir kadın geldi ve önümde bazı satırlar karaladı, kendisine derhal: — Madam dedim, göğsünüzü küçült - Mek için ameliyat yaptırmayınız. Madam hayretle yüzüme baktı. — Filhakika profesör Sehermann de « Yaşıma mazaran fazla ihtiyar bir hal *dim, Estetik bir ameliyat yaptırmak (lik- Tinde idim. Bu söz üzerine kocasmın el yazısını is - tedim. Ve kendisine şu nasihatı verdim. — Boşuna kendinizi zahmete sokma - Yın, kocanız sizin güzelliğinizden mem - Bundur. Hiç bir şikâyeti yok, değişliğiniz takdirde, kocanız beğenmediği bir tip ile karşılaşacak ve slzi beğenmiyecek. Kadın benim bu sözlerime güldü, şar- atanlık yapıyorum zannetti ve gitti, ame- İlyat oldu, bir kaç ay senma, kocasının,:bar, fanma için mahkemeye müracaat — ettiğini düydüm. "c.... bir gün zavalh bedbaht bir baba yaşındaki kızının ahvalinden şüphele - ierek yazısını bana getirdi, gu sözleri söy- 1 B Kızınız çok asabi, kendisinde he - hç kadınlık hisleri inkişaf etmemiştir. Fa- rini, Ykında karşınıza çıkacak talibe ve- tiç ” Ve © adam kızınızı bahtiyar edecek - , Baba dediğimi yaptı, ve kız mes'ut ol lınî""" size vak'aların en garibini, bir do- icanın ne süretle meydana çıktığım tacağım: z mk, Sne evveldi. bana Amerikalı *t geldi. Ve şu macerayı aplattı: 'ü; “İngiltereye geliyordum. Vapurda bir genç kızla tanıştım. Yalnız gü - bir K ı > £$ $ K | * Sçhermann iş başında zel söz mü? Fevkalâde güzeldi.. Âşık ol- dum, Ve derhal evlenmek talebinde bu - lundum, evvelâ reddetti. Sonra razı ol- du. Şimdi size el yazılarını getirdim, söy- leyin, acaba beni bahtiyar eder mi?» Ben yazıları okuyunca kendisine der « hal şu sualleri sordum: — Nişanlınıza hediyeler verdiniz mi? — Bunu neye sordunuz? — Bilmeliyim. — Tabil verdim. — Kıymetli şeyler mi? — Üç bin dolar kıymetinde bazı mü » cevherlerle krymetli kürkler. — Size en ufak bir müsaadede bulun » madığını söylediğiniz nişanlınızın nasıl o- lup ta bu giranbeha hediyeleri kabul etti- ğini hiç merak etmediniz mi? — Hayır. — Öyle ise ben size şunu söyliyeyim, si- zin nişanlınız mükemmel bir. dolandıncı. Kadın kılığına girmiş bir erkektir. Amerikalı banker güldü, ve bana: — Ben de sizi adam zannettim, dedi, bana methettikleri insan siz mi idiniz?.. Ben kadını erkekten tefrik edemiyecek bir insan mıyım? Kızdı ve gitti. Üç gün sonra banker nefesi daralarak » tan beni buldu. — Üzstatmışsınız. profesör - Sehermann dedi, başıma gelenleri anlatayım.. Ben soğuk davrandım, © isra relti, — Sizden af dilemeğe geldim, dedi. Ve derdini şöyle döktü: — aLondrada evlenmeğe karar verdik, nikâhımızı kıydırdık. Gelin oldu, koluna girdim. Kiliseye gittik, o münasebetle, gü- zel nişanlımın şanına lâyık yedi bin dolar kiymetinde bir pırlantayı da ona taktım, nikâhtan sonra Savoy otelinde bir daire tuttum, o biraz istirahat edip soyunacağını bahane ederek odasına gitti, bir saat son- rTa kendisini ziyatet etmek istedim, Ara - daki kapıyı vurdum, ses sada çıkmadı, ka- pıyı açınca, kadının yerinde yeller estiğini görmiyeyim mi, bir tarafıma felç gelecekti. Masanın üzerinde şu kâğıdı buldum. İşte alın ve okuyunlu Tezkerede aynen şu salırlar vardı: «Adiyo dostum, bir duha selere izdivaç teklif edeceğiniz kimselere daha yakından bakınız.» Antalyada su işleri Antalya (Hussui) — Belediye, su işleri ile yakından alâkadar olmakta - dır, Bir çok şehirlerin su işlerini tanzim eden mütehassıs Jüberin bu işle meş- gül olması temin edilmiştir. Mütehassıs Antalya maden şirketi ile temas etmek üzere gelmiş, vali Saibin isteği ile vilâ- yet civarındaki menba sularının yer - lerini gezmiştir. Bu tetkikat neticesin- de bu suların şehre getirilmesinin mümkün olduğu neticesine varmıştır. Adapazarı Halkevinde Adapazarı (Hususi) — Halkevinin, bütün şubeleri faaliyete geçmiştir. Ev- de dil kursları ile, temsil şubesi de açıl- mıştır. Temsil kolu ilk olarak Kozan oğlu piyesini temsil etmiş, temsilde, bir cok tanınmış aileler bulunmuştur. berg'in çocuğunu kaçırdıktan sonra, yel necat istemek için bu yola dökülenle- rin miktarı hayli aztmış, ve çocuk haydut- luğu da sik sık, görülen hâdiseler arasına karışmıştır. Son zamanlarda bütün dünyanın sevdi- ği ve üzerinde titrediği küçük artist Shirley Temple'nin de kaçırılacağı işitilmeğe baş- lanmıştır. Bir müddet Amerikanın — gereli addedilen bu zeki yavruya kimsenin kıya- mıyacağı zannedilmişken, evin — etrafında bazı esrarengiz insanların dolaşmamı — şüp- beleri arttırmış ve çocuğun etrafında inzi. bat ve takayyüd çenberlerinin arttırılma- Dsna sebep olmuştur, | — Shirley Temple'nin, filmlerini çevirdi- Üği stüdyoya hariçten kimse alınmamakta- dır. Çocuk daima annesinin — refakatinde Foks stüdyolarına getirilmekte ve yine an- nesinin rafakatinde kapalı bir otomobilde götürülmektedir. Çocuğun muhalazası için son zaman: larda kurşun işlemez bir otomobil alınmış ve şoförün yanına bir muavin konarak 0- Shirley Temple na da ünide kullanabileceği bir hafif ma- kineli tüfek verilmiştir. Çocuk otomobilde olduğu müddetçe, arkasından iki tane muhafız başka bir oto- mobilde daima kendisini takip etmketedir- ler, Eve biri ahçı diğeri de bahçıvan olmak Üzere iki muhafız daha alınmış ve onlar da çocuğun —muhafazasına —memur edil- mişlerdir. Yalnız bütün bu tedbirler alınırken ço- cuğun maneviyatını bozmaması için ken- disine hiç bir şeyin haber verilmemesine bilhassa itina edilmiştir. Küçük Shirley büyük takayyüd çenbe- ri içinde müsterib dolaşmaktadır. Alacaya yerleştirilen göçmenler Alaca (Hususi) Romanya ve Bulgaristandan gelen muhacırlardan Alacaya yerleştirilmesi tekarrür eden 300 hanelik grupun - yerleştirilmesine başlanmıştır. Her gün muhtelif vesait ile 30 - 35 hanelik muhacır gelmekte- dir. Şimdiye kadar gelen göçmenlerin yanında 516 kıvırcık koyun ile 151 at, öküz ve manda vardır. Hükümet dok- toru ve sıhhiye memuru ile birlikte bu yurtdaşlara tifo aşıları tatbik edilmek- te ve sıhhi vaziyetleri sıkı bir kontrol altında bulundurulmaktadır. Sivas belediyesinin bir emri Sivas (Hususi) — Belediyenin ver- diği bir karara göre, her kasap, dük - kânında camekân, tel kafes ve su tesi- satı bulunduracaktır. Bazı kasapların bu techizatı ikmâl etmedikleri görüldüğü için, dükkânla- ln kapatılmıştır. Galatasaray Basketbol takımı kaptanı Feridun Rizanın, bir İngiliz. milyonerinin kızıyla evlenmek üzere olduğu hakkındaki gayinları kaydetmiştik. Dün, arkadaşımız Selim Tevfik kendi- sini bulmuş, ve bu izdivaç sivayetinin ma- cerasını, bizzat kahramanının — ağzından dinlemiştir. Aşağıda Selim Tevfiğin, Feridan Riza ile yaptığı konuşmayı okuyunca görecek- siniz ki/ bu izdivaç — şayiası, bir temana mevzu olabilecek kadar zengin bir mace- Tanın neticesidir. e Spordan başka hiç bir işle uğraşmayan Feridun Rızayı bulmak, münhal bir milyo- ner kızı bulmaktan bile zor oldu. Fakat onu konuşturmak da, anu bul- maktan kolay olmadı. Kendisini söyletmek için baş — vurdu- ğum hilelerin hikâyesini, bir başka yazıya saklıyorum. Feridun Rıza sevgilisini, bundan yedi ay evvelk, Maksim barda tanımış: — Bir akşam, diyor, iki arkadaşla bir- likte Maksime gitmiştik. Bol bol içmek is- tiyorduk. Fakat ceplerimizde, bu arzumu- Zu tatmine yetecek kadar para yoktu. Ar- kadaşlardan birisi: — Benim ev buraya yakındır! dedi. Ve oruda bir şişe viski var. Gider onu getiri- rim. Burada soda mmarlarız. Ve üstüne giz- lice viski doldururuz. Onun dediğini yaptık. Fakat hesap za- manı, arkadaşlardan birisi, bardağında vis- ki unutmuş. Kendisine yedi tane soda içtiğimizi söy- lediğim garson, arkadaşın bardağında ka- lan viskiyi gösterdi ve sordu: — Bunu siz getirtmediniz mi? Ben, bir de viski parası vermekten kurtulmak için alaminüt bir hile düşün- düm: Dana yerinin öbür tarafında oturan müşterilerden birisini göslerecek, ve viski- nin onun tarafından gönderildiğini söyle- yecektim. Nitekim, dediğim gibi de yaptım. Fa- kat, parmağımı rastgele uzattığım — cihete başımı çevirince, genç ve güzel bir kadın- la göz göze geldim. Ve garsona: — Bu vüskiyi madam gönderdi! dedim. Garson inanıp uzaklaştı. Fakat, karşıdaki kadın, kendisini gösterişimin sebebini an- layamamış, hâlâ bana bakıyordu . O sırada, cazband bir tangoya başladı. Ve ben, gözleri gözlerimden ayrılmayan kadına işaretle, kendisiyle dans etmek iste- diğimi anlattım. O başını eğerek bu arzuma muvafakat ettiğini bildirdi Dansa başlar başlamaz: — Ben, dedi, sizinle, garsona niçin be- ni gösterdiğinizi anlamak için dans ediyo- Tum. Feridun Riza son: zinle görüşmek istiyor! dedi. Döndüm. ilâve ettir — Tabit, içtik, dane ettik, ve anlaştık. — Kimmiş bu kadın? sahibiymiş. birakarak ölmüş. tiz bir adammış. Ceyms Kind'den bırakmış. Edit bana, kendisiyle maklığımı teklif etti. Ben, Tahı yacağını bildirdi. Ve İstanbulda yaşadıktan sonra ayrıldık. Tahrana gitmeğe razı olduğunu dım, ve yazdığınız gibi, yeniden Gelecek ay İstanbula gelecek, deceğiz! ettir kadar borçtan kurtulamam! bir faali, Takmlai üğİn ğ Güerye Bamlakin H ç aaYelle çahımaktadır. cevabı hiç düşünmeden verdim: — Arkadaşlarla, barın içindeki kadın- ların en güzeli kimdir? diye konuşuyor- duk. Ben, reyimi, bilâ tereddüt size — ver- dim. Fakat bir hayli kabalık ederek, — sizi parmağımla gösterdim. Beni affedin. Bu kompliman, genç kadının hoşuna gitmişti. O, bu izahıma gülerken, baen ona ba- kıyordum. 27 - 28 yaşında bir — kadındı. Sarı saçlarındaki penbe kurdelânın üstün- de, fiındık büyüklüğünde bir pırlanta var- di. Yalnız başına şampanya içişinden, par- maklarındaki yüzüklerden de, çok zengin olduğu kolayca anlaşılıyordu. Bu itibarla, bana yüz vermiyeceği mu- hakkaktı. Ben, bunu inerek, onu hiç olmazsa biraz güldürmek istedim. Ve ona, kendisini garsona gösterişimin hakiki sebe- bini anlattım. Onu, gülmekten katıltan bu hikâye ile birlikte dans da bitti. Ve yerime oturuşum- dan biraz sonra, masamıza üç tane — viski geliren garson onu göstererek sırıttı: — Madam gönderdi! Bu mukabele, beni hayli utundırmıştı. Kendisine uzaktan ve başımla teşekkür et tim, Viskileri içtikten sonra da, arkadaş- larla beraber kalktık. Onu selâmlayarak banyo yeri ile güzel bir kazino tirilmiştir. TAKVİM HAZİRAN Rum! sene 1852 Hızır 87 j Resmi sene 19865 PERŞEMBE DESTA L S Rebiü evel—z birlikte Geçenlerde yazdığı bir mektupta Arabt | — 1855 Mayıs 29 hakkındaki rivayetleri teyit ederek romanlara mevzu olacak kadar garip ve meraklı, macerasını anlatıycr mu giydiğim sırada, önüme dikilen bir gare — Masanıza vieki gönderen madam «k Feridun Riza, kısa bir süküttan sonra konuştuk, — Kadın Edit adında bir İngiliz luz. Babası Ceyms Kind adında bir adammış. Londradaki «Royala, ve Bristol otellerinin Üç sene evvel, bütün servetini kızına Kız, beş sene © Şnayder adında bir Alman milyanerile ev- lenmiş. Şnayder, altmış beş yaşında kimse- eh bir sene sonra © da ölmüş, ve milyonlarını Edit'e yaşa. , baba- mın yanına dönmek mecburiyetinde oldu- ğumu söyledim. O, Tahranda — yaşayamı- 43 gün ite, bildirdi. Ben cevap gönderdim. O yazdı, ben yaz- anlaştık. ve bura. da evlendikten sonra, birlikte Tahrana gi Aynlrken Feridun Riza gülerek ilâva — Onunla evleneceğimi duyan ahbap- öyle borçlandım ki, eğer bu iş yanda kalırsa, halim dumandır. Ömrümün sonuna Selim Tevfik Kalecikte yeni tesisat Kalecik (Hususi) — Belediye iki se- nedenberi kazanın imarı için hummalı Bir çok yerlerde asri techizatı hâvi fırınlar ve kasap dükkânları yaptırlılmıştır. Şeh- rin ortasından geçen çay kenarında bir mezbaha inşa ettirilmiştir. Su ve ka « nalizasyon işleri yoluna konulduğu gi- bi tenezzüh trenlerinin de haziran için« de işliyeceği haberleri üzerine istasyon yanındaki Baba yetmez meyve bahçe- leri düzeltilmis ve ırmak kenarında bir inşa et- sene İMSAK AFT

Bu sayıdan diğer sayfalar: