31 Temmuz 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

31 Temmuz 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kahram anlık, ri nan ve KORSANIN Yazan : Kadircan Katlı Son Posta'nın tarihi tefrikası — Abbas... , Uşak koşarak geldi: — Buyur yâ seyyid!.. — Çabuk git, bu şamataniri ne ol - duğunu öğren de gel... Uşak üç dört dakika sonra dönmüş- tü; — Kaleden bir adam kaçıp gelmiş... — Bize mi?.. — Evet... — Bir Türk mü? — Hayır... Endilüslü... Arap.. Mansur kendi kendine şöyle düşün- dü: — Gene o abdallardan biri... İyi ile kötüyü henüz ayıramıyan budala ve korkaklardan biri... Uşak sözünü şöyle bitirdi: , — Kaçan adem, Türkleri casusla - mak için geldiğini söylüyormuş. San- ki onların nelerini haber verecek? Ner- deyse açlıktan ölecekler ve... Mansur biraz önce bu habere aldır- mamaya hazırlanırken şimdi birdenbire değişmişti. Çünkü her hangi bir arap nkıya gelince canını kurtarmak için ka- leden kaçabilirdi. Fakat Türkleri ca » vuslamak için kaçmış olursa iş deği - Şirdi. Münzer'in de bu maksatla kaçtı- Bini, onun yüzünden ne kadar yiğitle- rin dövüşe dövüşe öldüklerini düşün- dü. İshak Reise yapılan kancıklığın ay- hini Oruç Reise de yapacaklar mıydı? Yoksa Oruç Reis son defa, kaleden bir Şıkış yapmaya hazırlanmıştı da bu ka- Şak o çıkışı haber mi verecekti? O tarafa gitti. Kaleden kaçan adam o zamana ka- sultanın çadınna götürülmüş bu - lunuyordu. Orada çok durmadı. Sul - tâhın da başlıca adamlarile birlikte İs- Panyol kumandanmın çadırının bulun- duğu tepeye gittiği görüldü. Mansur ileri gidemezdi. Bununla beraber biraz sonra öğrendi ki, gitse bile esiri görmeğe, onunla konuşmaya imkân yoktur, Kaçakla sultan İspanyol kumandanı- han çadırında bir saatten fazla kalımış- . Bu sırada yüksek rütbeli zabit » er, tanınmış bir kaç şeyh de oraya gi- *İp çıkmışlardı. , Mansur mühim şeyler konuşuldu - Sunu bunlardan anlıyordu. Bunların ne olduğunu her halde öğ- Tenmeliydi. Eğer sahiden ortada bir casusluk Varsa ve bu yüzden Oruç Reisle arka- rnm hayatlarından korkulacak - *a bunun önüne geçmeliydi, GİY. İKİ YALIN HANÇER?... Sabah erkenden İspanyol askerleri *rasında gidip gelmeler çoğalmıştı. Ku- Mahdalar veriliyor, argebüz taşıyan as- erlerin silâhlarını omuzlarına ularak üçük tepelerin ardına gittikleri gö - tülüyordu. Bunlar Babülarus'a gidiyorlardı. Gelin kapisi demek olan bu kapı Te- iman şehrinin şimali şarkisinde ve $f bir yamacın kenarındaydı. Yol, b çıktıktan beş on dakika sonra ee sağa sapıyor, bir vadinin ortasın- N geçerek iki üç saat gidince Oren Yolije birleşiyordu. Fakat kaleden çıktıktan beş on daki- #onra solda daracık bir patika var- Di ki kayaların arasından basamak ba- mak yükselir, tepeye varır, oldukça M. bir yaylâdan geçerek denize varır- Marki dö Gomar Abdullaha sor * ata; De Oruç Reisin gideceği yol yalnız Yı Yir yoludur. Denize gidip de ne cak. Yürüyüp aşacak değil ya... Faka, Oruç Reis de bu kadarını bilir. eş biraz garpta Fas sultanının.top- ği m ve bu kıyılarda sayısız balıkcı kayıkları bulunduğunu da unutmamiş- tır. İspanyol kumandanı susmuştu. Çünkü bu balıkçı kayıklarının pa- şra ile veya korkularından Oruç Reisle bir kaç yüz levendini alarak Cezayire götürebileceklerine hiç şüphe yoktu. Marki dö Gomar şimdi askerinin büyük bir kısmını Arus kapısının ileri- sindeki vadinin iki tarafına toplarla birlikte sıralıyordu. Arap atlılarından j kuvvetli bir kol da küçük derenin iki kıyısında toplanmıştı. Ayrıca bin kişi- lik bir kuvvet, Türkler kaleden çıkıp ilerledikten sonra onların gerilerini vur racak şekilde yer tutmuşlardı. Bütün bu hazırlıklar kalenin en yük- sek kulelerinden bile görünmüyordu. Küçük tepelerin ardında, vadinin kuy- tuluğunda yapılıyordu. Mansur bunları öğrendiği büyük bir telâşa kapıldı. Oruç Reis kaleden bir kişinin eksik diğini öğrenmedi mi acaba?... Bunu ona haber vermeliydi. Fakat kalenin etrafındaki karakol - lar çoğaltılmış olmamakla beraber de- ha uyanık oldukları besbelliydi. Kale duvarlarının iki üç yüz adım uzağın - dan ileriye hiç kimseyi sokmuyorlardı. Mansur, kendisinin yapmak için ha- zrlandığı kurnazlığı düşündü. Geç kaldığına o kadar üzülüyordu ki.., Hemen hemen ne yapacağını şaşır- mış bir haldeydi. Bu sırada: zaman Kadıköy Vakıflar D Kadıköyünde Ferit bey sokağında Üsküdarda Rum Mehmetpaşa İcadiye caddesinde 94/1 sayılı dükkân. Üsküdarda Selimiye hamam soka Yukarıda mevki ve numarsları yazılı Vakıf yerler 31/5/936 bitimine ka- dar kiraya verilmek üzere açık arttırmaya konulmuştur. İhaleleri 5/8/936 Çarşanba günü saat 15 dedir. İsteklilerin Kadıköy Va- kıflar Müdürlüğüne müracaatları (42: * Kadıköy Caferağa Mühürdar ba; " ” ” Yukarıda Mevki ve kiraya verilmek üzere açık arttırma Salı günü saat 15 dedir. İsteklilerin Kadıköy Vakıflar Müdürlüğüne müracaatları İstanbul Limanı Sahil Sıhhiye Merkezi Satınalma Komisyonundan : 1 — Tuzla Tahaffuzhanesine ayazmı yapılacak motör tertibatı eksiltmesine istekli gelmediğinden eksiltme on gün sonraya bırakılmıştır. 2 — Bu işe ait şartname şunlardır; A — İdari şartame B — Fenni şartname 3 — İstekliler bu şartname evrakini parasiz olarak Istanbul Liman Sahil Sıhhiye Merkezi Levazımında 4 — Eksiltme 7 Ağustos Cuma gü; paşa sokağında mezkür satmal 5 — Eksiltmeye gireceklerin 146 lira 48 kuruş muvakkat teminat parası ile en az 3000 Kiralık bu gibi iş göstermesi şarttır. o «88» cinsleri yazılı yerler 31/5/937 sonuna kadar SON POSTA macera KIZI Numara : 32 — Sultan İbni Hamun seni çağını - yor. Dediler, Gitti, Sultanın yüzü gülüyordu. Mansura her zamandan daha çok il tifat ediyordu: — Yakında kaleye gireceğiz. Orada | senin için daha parlak ve daha yüksek bir yer vereceğim. Çünkü bana hiz - metlerin çoktur, En sonra bu adam da doğru yola döndü ve senin gibi... | Bu sözleri söylerken Mansurun bi-| roz gerisinde ve çadırın kenarında a - yakla duran birisini göstermişti. Man- sur kapıdan girerken o tarafa bakma « mış, yandan gözüne çarpınca da her hangi bir uşak veya saray adamların » dan biri sanmıştı. Fakat bu sefer başını çevirdi ve bak- ti. Kaşları çatıldı. Bir anda baştan ayağa kadar süz - dü. Onu tanıyordu. Vaktile Telemsandan çıkarak İshak Reise mektüp getiren, daha önce he- nüz on sekiz yaşında bir delikanlı iken Cerbe önünde İspanyol gemilerinde zincirli kalmaktan kurtarılan Abdul - lahtı bu... Abdullah da bir an için şaşırmış, o- nun gözlerinde de Mansurun gözlerin- deki hayret ve kin parlamıştı. (Arkası var) ktörlüğü ilân 19 sayılı ev ğı 48/sayılı arsa 48) * ğı $. S. 11/13 Kulibe 11/13 Arsa ya çıkarılmıştır. İhaleleri 11/8/938 “100, a mahallinden getirilecek olan su ve Keşif bedeli 1953 liradır. ın alabilirler. imü saat 14 de Galatada Kara Mustafa İma komisyonunda yapılacaktır. ler yaptığına dair bir ehliyet vesikası İstanbul Müzeleri Genel Direktör- lüğünden: Evsafı Miktarı kilo Cins —.. — kömürü Sinekli veya (19500 Çerkesköy malı Kok kö- Dolmabahçe mürğ veya kule gaz haneleri Ton 81 Tahmin Muvakkat Bedeli 1539 İ rafının iç sıkam Yazan: Pierre MİLLE Karşımda Amerikalı: — Monsicur, dedi, sia Annie Sawdon'un oturan başından geçenleri hiç duydunuz mu? Ne güzel, dirkin, biraz erkeği andıran bir kızcağızdı. Belki hayatta onun da ufak bir gönül eğlencesi ol- muştu amma bir ada- ma nikâhla na biç bir ihtimal yok- ta. O da kaderine bo- yan bökmüştü. ne de varmasi- «Bir gün bizim mem- leketin © trenlerinden birine binmiş, batı ta- ye- hirlerinden birine gidiyormuş. Mürebbiye- bik, dadılık gibi bir iş bulabilirim diye... «Tren kalktıktan sonra gazetesini açmış ve üç sütunluk bir cinayet tafsilâtını oku - mağa başlamış: bir kadın, birkaç yıl içinde on beş yirmi erkeği öldürmüş; hani sizin memlekette bir Landru vak'am olmuştu. iş- te o Landru gibi bir kadın. Gazetelere: «Zengin bir dul kendine bir hayat arka * daşı arıyoru diye ilânlar verir ve böylece tuzağına düşürdüklerini öbür dünyaya, hu- rilerle evlenmeğe gönderirmiş. Polisin « ramakta olduğu bu edepsiz karmın dais- mi, dadılığa giden kizcağızınki gibi Annie Sawdon imiş. «Onun da tıpkı kendi adında olduğunu öğrenince kızcağız kadının kan dökme sev- dasna büsbütün kızmış: kendisi bir tek koca bulamazken öteki Annie on beş yizmi muhtemel kocayı insafsızca öldürüvezsin, bunu bir türlü aklı almamış... Karşısında kibarca bir adım oturuyormuş; Annie dik- kat etmiş, o adam ikide bir kendisine bâ- kıyor, hem de israrla bakıyor. İlk istas - yonda İş anlaşılmış: Annie'nin karşısında oturan adam cebinden bir düdük çıkarıp ş ve bir iki dakika sonra vagonun içi polis memurları ile dolmuş. Bunun ü - zine o kibar zat kıza: lar. Bu paralar Miss Sawdon'a, kendisi sas bırsızlıkla bekliyen âşığının bulunduğu şehi re İiiğhen gitsin diye yol harçlığı olarak gönderiliyormuiş. Âşikların bir kısmı da yola çıkmak üzere olduklarını bildirmekte imişler, «Bunların kim, duydukları merhameti aşk hissi sanan, kimi de Annie Sewdong herkes ondan bahsediyor diye sbayı yak ş mış insanlar olacak. Fakat içlerinde şöyle #öyliyenler de varmış: İçimde bir his bana *İpolisin yarılmadığını söylüyor. İtiraf edin$ O yirmi erkeği öldüren kadın gerçekten sizsiniz. Onların başinı kestiniz. Onları pa“ ram parça ettiniz. Mutfak sobasında yaks ınız. Etlerini yatak odanızın veya salonun döşeme tahtam altına sakladınız. Sizi çıl « dırasıya seviyorum! Bunları bana birer bis rer anlatırmnız, başbaşa tatlı akşamlar ge“ giririzle «Annis 4 wdon'un aklına ilk gelen şeyi, «Bu adamlar çıldırmışlı demek olmuş Haklı da! bunlar deli işi değil mi? Dünya: nın ber tarafında, kaçmaları lâzım gelen) şeye doğru atılan binlerce kaçık yok mu?” Annie Sawdon onlara karşı içinde bir nek ret, bir korku duymuş. O, namuslu, aklı, sakhati yerinde bir kizcağızmış... Fakat böyle binlerce izdivaç teklifi karşısındap «— Sizi kanun namına tevkif ediyo * rum, demiş. «İşin içinde yan- hışlık olduğu anla- gılmış ama üç dört gün sonra. Zavallı Annie Saw- don ancak bir kaç ahbebın teşebbüs - İeri ve gayet bece- rikli bir müdahalesi sayesinde yakayı kurtarabil - miş, «Fakat kızcağız asıl serbest bırakıldı - anın ertesi gün hayret etmiş. Bütün gaze“ telerde kendi resmi: «Yanlışlıkla tevkif €- dilmiş olan Miss Annie Sawdonn. Zavallı bunu da talihsizliğinden bilip boynunu bük- müş. Ama iş bu kadarla da kalmamış. Ka- pi vurulmuş, içeriye önde bir hizmetçi kız, ancak Tercüme eden avukatın arkasında üç posta müvezzii ile otelin ku- pıcısı girmiş. Hizmetçi kız: «— Posta geldi, Miss Sawdon, demiş. Postanızı getirdiler. aKızcağız hayretle sormuş: «— Ne postası? »Hizmetçi kız: «— Ne postası olacak? Sizin namınıza gelen mektuplar! diye anlatmış. «Müvezziler başlamışlar çuvalları aç - mağa.. Çuvallardan birkaçının ağzı mü - hürlüymüş... Tam 3.527 mektup, 420 side taahhütlü. Annie o gün üç saatten fazla zamanını makbuz imzalamakla geçirmiş. Teminat Lira Miktarı K. Eksiltme günü ve saati TE Pazartesi ü e 430 585 43. 88 115. 43 © Pazartesi günü Saat 14,30 İstanbul Müzelerinin yakacak ihtiyacı açık eksiltmeye konulmuştur. İsteklilerin şartnameleri görmek üzere hergün ve eksiltmeye girmek üzere eksiltme makbuzlariyle eylemeleri, ved Ticaret Odasından aldıkları belge bul Müzeleri ve teminat Genel Direktörlüğüne müracaat (63) İlk mektuplar açmen bütün yücudunda şiddetli bir titreme duymuş. Bütün bu mek- tuplar birer aşk mektubu imiş ve Miss An- Die Sawdona izdivaç teklif ediyormuş, Bu âşıkların bir kışmı evli olduklarım itiraf ediyorlarmış ama, onu almak için boşan- hazır olduklarını da bi «Gazetede resminizi ma davası açma, diriyorlarmış. Ço gördüm, ne kadar güzekinizie diyormuş Yarınki nüshamızda : Kanlı Araba Faik Bercmen bunlardan istifade imkânını düşünmüş ol 4 makta da doğrusu mazurdur. Mektuplar < dan biri nasılsa | mutedil, mütevaği. ane bir dille yazıl maş, samimi © özal; yahut ki kıza öyle gelmiş. Cevap yazl mş. Cevabın ceva-j bı gelmiş ve böyle ce devamlı bir mus habere başlamış. Nihayet bu iş nikâhla ne“ teelenmiş, ! «Bu izdivacın hayırlı bir iş olabileceğine hiç ihtimal veremezsiniz, çabucak ayrılmış lardır dersiniz, değil mi? Yanılıyorsumuz/ Adamcağız gâyet iyi bir çocukmuş İçki bilmez, kumar bilmez, karısından başla hiç bir kadına bakmaz bir adamcağız. Kas sm üzülmesin, memnun olsun, ne yap « mak lâzımsa yapan, onun üzerine titriyeni bir adam... Güzel çocukları olmuş... Ara dan bir hayli zaman geçmiş, artık O Mr Anthony Blake adımı koltuklarını kabarta kabarta taşıyan Annie Sawdon bir gün cet saret edip kocasına sormuş: 4— Anthony, bana mektup yazmak fik ri, © hayırlı fikir sana nereden geldi? «Kocam: «— Bir düşünsene! demiş, benim başlik. bir kimseye izdivaç teklif etmeme, ede « bilmeme imkân mm vardı? Ben ömrümde hiç bir kadına bir tek söz söylemeğe ce saret etmiş adam degilim. Çekinirim, koru karım... Ama sana yazabildim, çünkü bas undan göçen o işten sonra senin. reddek 5 mene imkân göremiyordum.» * Amerikalı hikâyesini şöyle bitirdi — Size şunu göstermek (istiyordums dünyada çekingen, utangaç adamlar zan sedildiğinden çok fazladır. Annie Saw» İdon'u alan da öyle bir adammış. Dünya « Taahhütlü mektuplardan para da çıkmış, İnin en fena adamlar onlardan çıkmaz. Çek ve posta havalesi olarak 13,000 do - Bilâkis. Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı İstanbul Satınalma Komisyonundan: 1 — Gümrülder için 240 tane Bayrağın 3/8/936 Pazartesi 14 de pazarlığı yapılacaktır. 2 — Tasınlanan tutarı 602 lira 5 3 — Şartname ve evsaf ve örnek 4 — İsteklilerin ilk teminat olarak mektubu ile o gün ve saatle SAR NA, Sul eki ilemi günü «agi kuruştur. komisyondadır görülebilir. 46 liralık vezne makbuzu vevn banka komisyona gelmeleri. 4330»

Bu sayıdan diğer sayfalar: