2 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

2 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B Bayfa leme seslendi : men haber verin.. Kâtiplerden birisi kapinin önünde Höbete geçti. Bu sırada Seyfi bey me- seleyi Ali beye anlatmiştı. Herifleri savdıktan sonra Muhafızlığa telefon #tmeği düşünmüşlerdi. Nuri bey odanın kapişini kapayip ortaklarının yanına gelince: — Haydi, dedi, derhal telefon ede. lim.. e€ L Ali bey? Tertrakr Hır. O telafon etsin.. dedi. e Nuri bey söyleniyordu: —" Hevkif ettireceğim.. hele o Nuri usta yök mu? Yılanın başı o... şina bindirmek istemediği adamların konuştuklari şeyler Ömeri kendine ge- Seyfi bey telefonu açtı. iku dayanılmaz bir hal aldı. miyen birisile konuşması Ömeri y t kadar korkuttu. Ve avazı kadar: — Babal Babal, diye bağırarak ağ « başladı. Telefondakiler çabücak geriye dön- . AH bey öyle kirslandı ki kapıya | rincisinde insan içerde, hapishanede o kaçmakta olan Ömeri yarı yol- yakaladı. Pataklaya pataklaya ma -|hür va serbest.. ikincisinde, insan dı - Bâya doğru sürükledi. İkide bir: Küfür ediyordu. Sayfi bey telefonu Kapatmişti. Şim- Bi Nuri beyin de iştirak ettiği tedip ha- Beketine bigâne kalamadı. Bir tokat da|diye söylemişti. Nuri usta, bunu mü- pişrr him bir söz diye dinlemişti. Fakat şim- Ibrahim; ölünün kan oturan yüzüne baka- İç insan bir insanı hep beraber döv-|di fırınlarda, bakkal dükkânlarında, |* i z mağazalarda, manavlarda hapsedil - Başını almiş üç insan ve dövülen bir|miş dünya nimetlerile kendi arasındaki b tti Ömere, #neğe kalkarsa, hele dövenler yaşini olursa, dövülenin dövenlerin ©- sıyrılması kolay olur. * Ömer de, bu kolaylıktan istifade et-İşılmaz hapishane duvarlarını gördük- H ve üç kocaman erkeğin ellerinden |çe bu sözün mühimlikten başka bir si. ldı. Son tokatı atan Seyfi beydi. T yalnız onun açık kurşunf panta- lonunu ve ceketinin eteklerini görü - för. Ağlamıyor artık, Küçücük vücu - bütün kuvveti dişlerinde.. bir ler yapmak istiyor. Bir an içinde İ pantalonalriın üÜstüne atıldı ve mini sivri dişlerini ince kumaşa, altindaki sort ete geçirdi. | » b Seyfi bey haykırdı. Ömerin dişlerini beyin bacağından zorla ayırdılar. 'e bu azgın köpek yavrusunu bu ana Avrad söven mahalle çocuğunu yaka Paça kapı dışarı ettiler, h Ömerin başından bu macera geçtiği gakit delikanlı altı yaşıma girmişti.. e 'MÜTAREKE Mütarekenin ilânından dört ay son- ta, Ömerden başlıyarak bütün Nuri tsta ailesine: — Mütareke ne demektir? diye so- fulsa şu cevap alınırdı: — Mütareke asker tayınının da ke- tilmesi demektir. Nuri usta terhis tezkeresini aldıktan Bonra iş aramağa başladı. Cephelerden, esaretten dönen yığınlarla insan İstan- bulda iş arıyordu. KAN KONUŞMAZ! Son Postanın Edebi Tefrirrkas 57 Gürültü avluyu geçip atelyede kay- İş aramanin ne demek olduğunu bil. 'Bolunca Nuri bey oda kapısıni açıp ka-| miyenlere, bu cehennem gezintisini ne kadar anlatmağa çalışsam, anlamaz - — Biriniz şurda, benim kapinin ö - lar. İş aramanın ne demek olduğunu bi- nünde durun. Gelip giden olursa he -| lenlereyse bunu anlatmağa lüzum yok. Hiç aç kalmamış bir insanaz — Açlık nedir? diye sorunuz... Hemen size bünu anlatmağa çalişir. Tarifler yapar, tasavvurlar yapar, Aç kalan insana: — Açlık nedir İdiye #örarsanizı sediyordu. kimse açlıktan söz âçmadi. İşsizin yirmi dört saati memleketidir. Nuri ustaya, demişti ki: okudum. Herif güzeal bir söz etmii di. lur, fakat dünyanın nimetleri dışarı bu iki hapislikten ikincisi birncisi; kötüdür.» Nuri usta allesi, mütarekenifi ilk Üç Odadaki seslerin azalmasi ve araba-| ayında sahiden aç kaldılar. Ve evde hiç 1 Sabah, öğ -) Masanin yan tarafından yavaşça| le, ikindi, akşam, gece, gece yarisi diye çıktı. ler telefon başındaydı-| birinden ötekine hissedilmeden geçilen te dönüktü. Ömer|altı parçaya bölünmez. İşsizin yirmi hem korkuyor, hem de bu atdamlarin | dört saatı birbirinden bişakla ayrılmiş| Tena bir şey yapmak İstediklerini sezi-|Üç ayrı dünyadır. Sabah: Evden çi - yordu. Hele «Nuri usta yok mu? Yı - !ıuken. hava yağmurlu, kapalı, kağli başi ö..» sözünden babasına bir|da olsa işsiz için aydınlık bir dünya lük yapilacağıni iyice anliyordu. | vardır... Akşam: Evin kapisindan gi-İsanlık borecunu ödemişti. Oradan geçen bir rerken dışarda güneş, renkler, ıçıklar, |kapıcı başının nazarı dikkatini - celbeden Ömerin, telefon başiha eğilmiş o -| şarkılar içinde rahat ve bahtiyar batsa | Yusuf İstanbula getirildi. Saray — kapıcıları bü üç İnsan sirtindan duyduğu da, işsizin bu ikinci dünyasi karanlık- |arasına karıştı. Buradan sür'atle yükselerek er,|tir .rüzgârlıdır, yağmurludur. Ve ge- | Deli İbrahimin cülüsunda yeni padişaha vi- fonun ne olduğunu bilmiyordu.|©6; işsizin bu üçüncü dünyasi; içinde | lâhdar, sonra damat, sonra büyük amiral beyin yanındaktlere değil de gö-|tek söz konuşulmiyan bir dilsizler | ve Girid cenginin başlangıcında serdar ol- du. Giride giderek Hanya kalesini zaptet- Güvur Cemal, saki yıllarda bir gün|& Dönüşünde dejenere padişahın bir sinir - İstanbul Yaşattığı rllı sayîala] Silâhdar — Yusuf paşa Şocukluğunda Bosna bâaşlerinden Birinin abır uşağı (- di. Güzelliği ve xe- Hanya tatihi Silâhdar Yu- suf Paşanın kabri | | | — Bir Amerikalı yazicinin romani-|Karaca Ahmede gömüldü. kâsı perişan ve pis kıyafetinin içinde kay- bolmuştu. Bir gün yalınayak — dolaşırken bir kadın ona acımış ve bir çift cski kun- — Bilmem, der. Açlık şeydir.. ag «|dura vermişti, ki Yusuf bilâhare İkbal dev- lhık anlatılmaz ki., açlık açlıktır işte... |Hnde bu kadının hayatta olduğunu öğre- Hattâ belki bunu da söylemez. Sa « nince kendisine 500 kuruş yollayarak — in- dece cevap vermeden yüzünüze bakar. Nuri usta aileği harp senelerinde âç- — Muhafız, Seyfi beyin ahbabi -| tılar. Daha doğrusu aç olduklarini sa » nıyordular. Nuri usta zamari zamar Kâ- fasında açlığın tarifini yapiyor. Ve Gü — Şimdi anlarlar keratalar.. Kepsini |lizara, üzüntülü bir sesle açlıktati bak- ( Baş tarafı 6 1ncı sayfada ) değil, bir koltuğa yıkıldı. Seri ve muhte - dir bir hayret ifadesile yarasından ellerine bulaşan hayali kanlara baktı, ve tabil bir elem ve isyanla aniçin böni vurdular? Öle- ceğime dedi. Robert Young muvaffakiyet yolunda ilk adımı atmıştı. * Ben artistlerin, doğuştan ,/kabiliyet sahi- bi olduklarına kanüm. Bizim yaptığımız, sadece onlara yol göstermek ve bu kabi - liyeti inkişaf ettirmektir. Bu kabiliyet, se- yircinin hoşuna gitmesini bilmek demek - tir. Muvaffakiyetin, başlıca esaslarından bi- risi de #ympathie ve samimiyettir. Gördük- lerim arasında | inci dererede sempati ve samimiyet sahibi olanlar Will Rogers ve Marle Dresslerdi. Sıcak kanlı bir tabiati, sevimliliği olm- yan bir artistin muvalfakiyetine imkân yok- tur, Fakat maalesef, göhret, — teklâm, fotoğraf talepleri, mektuplar, dalkavuk ar- kadaşlar gayot mütevazi ve sempatik bir artisti ne oldum delisi yapmağa kâfi geli- or. Ş Bunlar stüdyoyu birbirine verdikleri gi- bi, neticede mevkilerini de kaybediyorlar. Ancak fazin kuvvetli olanlar tutunabiliyor- far. Tanıdıklarım arasında, üç aylık bir tec- tübe konturatı imzalamış bir genç kız var- dı. İlk iki ayda fevkalâde istidat gösteren mütevazi heveskâr, birdenbire değişiver - dL Bir büyüklük iddiasile arkadaşlarını da- hi tanımamazlıktan geldi, beraber yaptı « iımız tesrübe filmini filim âmili beğenmedi gyapamıyor, gönderin!» dedi. Bu haberi kendisine verdiğimde, genç kız, gileden çıktı, Filim âmillerinin kalın kafalı olduklarını, hakiki bir kıymeti an - lıyamadıklarını, sinemanin manasız ve an- layışaz ellerde olduğunu, kendisinin bu ka- dar manasız içinde yeri olmadığını bağırdı, çağırdı. Ban de kendimi kaybettim. Bağırarak, yen okudu. Hattâ b . Bir amatörle ilk tecrübelerimdaen V Poe'nun The Raveu isimli şüridir. Tecri edilen kimse, eğer şarkı söyler gibi, m ralardaki mana ve güzelliği ifadeden tim, onları anlamadan okursa daha fW yorulmağa lüzum yoktur. Telâffuz ve Emelere verilen ahenk en fazla dikkat €| tiğim şeydir. Maamafi, bazan, telâffuz ve ahank miyetsiz hattâ İtizumsuzdur. Bunu Jo Weiasmuller anlatmak ve öğretmek £ aylarca çalıştım. Nihayet Johny, Ta çevirdi. Bütün söyledikleri «Siz? Beni... viyor?» dan ibaretti. Namzetlerin görünüş ve kıyafetleri, rakter ve zevklerini göstermek itibarile hemmiyetlidir. Züppeliğe varan fazla it veya alacalı bulacalı olbiseler, aleyhe nottur, Böylelerine eksertya Partheuon ” kaşılarının veya meşhur heykellerin vı lerini göstererek bir şöyler anlamalarını mine çalıştım. Bazan, teorübe edilen hevcskâra, y bir evde olduğunu tasavvur ederek, ke düşündüğüne göre bir sahne söylerim. Ekserisi bağıra bağıra kend' dışarı atar. Muhayyelesi, müsait değildir. Hiç olmazsa itfaiyeye lefon edip, yangını haber vererek evi F ıSinemada muvaffak nız ihtimali yüzbinde 17di mahiyetini öğrenmeniz lâzım» dedim. Üç sene, günde bir kaç saat mütem shakespeare, Dickt gibi yüksek muharrirleri de okudu. Buli butün değerli mubarrirleri t hlyarak seviyor. Ayni zamanda teresan vukuat hakkında da geniş bir m matı var ve bu sayede, beyaz perdenin yılı yıldızlarından biri de odur. Okum sayesinde edindiği malümatta, Holivut © lislerinde göze çarpmanın ve ilerlem yolunu buldu. yüğmetoe olm oyunı tarmağı bile akıl etmezler, Artist namzetleri güçlüğe mukavim ki ve muti olmalıdır. Ayni zamanda, dirmek ve sevmek kabiliyeti, meki muvaffakiyet ve popüler bir mevki de buhranına kurban olarak idam olundu. /Kendisine, şmarık, hodgüm ve mağrur ol- duğunu, ve bu lüzumsuz kendini beğen - Kabri Su terazisi civarında, Üzsküdar | menin mükemmel ve vaadedici bir istik - iyor ki: «İki türlü hapislik vardır. Bi-|tramvay yolu üzerindedir. On yedinci asır yicali arasında dürüst ve zeki, devlet ada- mu olarak temayüz eden Yusuf paşanın ka- bir taşında: Marhbum Fatih Gâvur Cemal bunu «güzel bir sözn |padişahın müsaadesi ile yazılabilmiştir. camdan, ki adımlık bir mesafeden yapılmşi fatı da olduğunu anlıyor. (Arkasi var) Bir Doktorun Günlük Notlarından Pepsen'in azlığından ileri gelen « Mide sancıları » Hasta söylüyor. — Üç senedenberi mide ağrim Çake - rTim. Rontken münyenesi idrar ve kan tahlilleri ve bir çok muayeneler yapıl- dı. Kanser çibanı; mide — düşüklüğü, böbrek taşı, safra kesesi iltihabı teş « hisleri üzerine bir çok ilâç kullandım. Nihayet; Ameliyat tavsiye ettiler. Korkuyorum. Siz ne tavsiye edeceksiniz bakalım. Muayene ettikten sonra: Sizin saydığınız hastalıklarla bir alâka nız yok, Ameliyata da lüzum olmıya - cağını tahmin ediyorum, Midenizde (Pepsin) umresi azalmış, ağrılar bun- dan ileri geliyor. Günde 0,50 san - tigram, iki defa yemeklerde (pepsin) alınız. Derhal bu ârza geçecektir de- dim. Dediğimi yaptı ve iyileşti. Pazar © — ——— (*) Bu notları kesip saklayınız, ya - hut bir albüme yapıştırıp — kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza h Zaten idamını müteakip pişman olan nakları varmış! Mmişti. Ç çe —| maçı bugün yapılıyor A Atina 31 (Hususi) — Atinada günün Dinarlı Cim Londos maçının dedikodusu teşkil et- mektedir. Bütün biletler satılmıştır. İki gü- (reşçi de kendilerinden çok emindirler; bil- hassa Cim Londos muhakkak galip gelece- mevzuunu bugün yapılacak olan ğini iddia etmektedir. Su Topu Turnuvası Bugün saat «15» de Moda yüzme ha- vuzunda Galatasaray, Beykoz, İ. S. K. v Güneş klüplerile İzmit yüzücüleri arasında İsu topu turnuvası başlayacaktır. At Yarışlarının İkâncisi Bugün Yapılacak Yarış ve islâh encümeninin tertip etti. ği at yarışlarının ikincisi bugün yapılacak tır. Güreş Kur'ası Bugün Çekilecek Berlin olimpiyatları güreş müsabaka.- ları kur'ası bugün çekilecek ve hemen mü- İsabakalar başlayacaktır. Eskrim takımımız |ise Birleşik Amerika, İsviçre ve Yugoslav. ya grupuna düşmüştür. Güreş Müsabakaları memleketimizin tanınmış müsabakaları yapılacaktır. n Hanya elgazi hazreti şarda, hür ve serbesttir, fakat dünya « | giskdar Yusuf paşanın ruhi için fatiha, — Piç!.. Orospunun yavrusu, diye | nin nimetleri içerdedir, hapistedir... Ve |.. 1055 yazılıdır. İdam edilen vezirlerin len İkabir taşlarına yazı yazılmazken, paşaya böyle mutantan bir cümle, ancak b Yusuf — Yazık oldu, ne güzel elma gibi ya- Ş Diye ancak bir deliye yakışacak suret- kepenkten ve bazan sadece i-/,. ,cınmış ve kendi kendine beddua — et- Cim Londos Dinarlı Bugün Yediküle İspitalya — bahçesinde pehlivanlarının ve baş pehlivan Kara Alinin iştirâkiyle bali mahvettiğini söyledim. Hiddetinin büs. bütün artacağınmı zannetmiştim. Birden uhakkınız var! dedi. Müsaade etseniz de bir kere daha tecrübe etsem.n Mukavelesinin bitmesine iki hafta var- dı. Bir daha tecrübe ettik. Ban meslek ha- yatımda bu kadar şevkle ve yılmadan ça- hışan bir kimse daha görmedim diyebili - Tim. Yeni tecrübe filmini seyreden ayni â- mil kendisini tanıyamamıştı bile. Bu kız bugün en ileri yıldızlardan biridir. Üç sene evvel, orta sınıf artistlerden bi- ri bana gelmiş, ilerliyemediğinin sebebini bir türlü anlıyamadığını söylemişti. Ken - disile uzun bir konuşmadan sonra sordum: — Ne okursunuz? — Ne mi okurum? dedi. Gazetelerde sinema havadisleri. — Başka? — Hiç bir şeyt Senelerdenberi bir kitap, hattâ bir mec- mua dahi okurnamıştı. Kendisine en çok o- kunan mecmuaların listesini verdim ve bun- Tarı baştan sona kadar, hattâ ilânları da ihmal etmeden okumasını tavsiye ettim: — Sadece hayali hikâye kahramanları- nın masallarını, polis hafiyelerinin mace - ralarını değil, ayni zamanda, yeni bir ma- kine veya ilâcın, bir diş pastasının ilh.. de İ mişlerdir. sastır. Güzel llikten ziyade cazibe ve asl 0) yış kabiliyeti sahibi olmaları lâzımdır bu cazibeyi perdede idame ettirebilsi Will Rogers dahi, perdede «kendi kı olabilmek» için çalışmak — mecburiyeli! kalmıştır. Çok sempatik ve popüler kimseler. dede bütün vasıflarını kaybederek silik çehre olmuştur. Çünkü oynayışın ne mek olduğundan bihaberdirler. Dempsey bunlardan biridir. Çünkü P dede asıl şahsiyetini muhafaza edememi tir. İyi artistlerin pek çoğunun yaptığı bir veya iki senelik bir tecrübe onu bi Clark Gable kadar takdir edilen bir yapabilirdi. Artist olmak hevesinde binlerce mektup ve resim alıyorum. Son sözüm sine ayni nasihati tekrardır: Rol yapmanın ne demek olduğunu renmeden Holivuda gelmeyin. Fazla b vesli ve iddialı olanlarınız, gayet kolaf hıkla ufak bir tiyatroya intisap edel Orada çalışın, ilerleyin ve ancak mühim | rol aldığınız vakit, bana hakkınızda matla beraber, nerede ve ne vakit oy! cağınızı bildirin. O gün tiyatroda sizi redip hakkınızda belki de hayırlı bir werecek bir gözcü göndermemiz dahilindedir. * Yeni bir sigorta şirketi İki mühim bankamızın iştirakile kurulan Ankara sigorta şirketi dün işe başladı Oliver Adapazar Türk Ticaret Bankası ile Etibank ve Anadolu Sigorta Şirki nin 500 bin lira sermaye ile müştereken tesis ettikleri Ankara Sigorta tinin küşat resmi dün birçok davetliler huzurile yapılmış ve şirkete ilk rak Milli Reasürans Müdürü Refi Celâl evinin eşyalarını sigorta ettirm Küşat merasiminden sonra hazırlanan büfede davetliler izaz ve ihram © S ıyor ve daha fazlı a a a c y a m T TT ar

Bu sayıdan diğer sayfalar: