12 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

12 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kahramanlık, aşk, heyecan ve macera KORSANIN KI Yazan ; Kadircan Kaflı Son Posta'nın tarihi tefrikası — Bundan böyle anam da, babam da, kardeşim de benim reisimdir. O - Mun emirlerini hemen yapmaya, o * nun ardından ölüme gitmeye, yoldaş- ilamı öz kardeşim gibi severek koru- Maya, mal, para ve kadın hırsına ka - Pılmamaya and ediyorum. Bu andımı zarsim boynum kıldan ince, kanım a onu dökene helâl olsun!... Canı - Mizi veririz, fakat şimdi bize verile -| sek olan silâhları hiç bir düşmana ver- Meyiz, Buna bütün yoldaşlar şahit ol- sunlari. Koca Ali leventlere sordu: — Şahid misiniz?.. — Şahidiz... Yemin bitince İlyas Reis, sağında esmer ve zayıf adama döndü: — Mansur, haydi silâhları ver. Mansurun elindeki silâhlar Küçük Alinin silâhlarıydı. Mansur onları kendisinin o kadar *evdiği ve saydığı Palabıyık Ömerin, © büyük kahramanın yavrusuna ku - fattığını bilseydi her halde büyük bir inç ve heyecan duyardı. Mansur kılıcın kemerini sağ omu - ?ünun ön ve arkasından, belinin sol târafına doğru geçirmişti. Bu vaziyet- te kıhç Küçük Aliye biraz uzun ge - ince; — Çolak Ahmede gidersin de, ke- Meri biraz kısaltırsın! işti. Bıçakla hançer ve tabancayı kırmı- 2 kuşağının arasına sokunca silâh kur! Yanma işi de sona ermişti. Diğer üç levende de Kırlı Hasanla Aydınlı Durmuş ve Uzun Veli silâh kuşatmışlardı. t İlyas Reis gülümsiyordu: ğunu pek çabuk karşısındakine anla- tiyordu. Çopur İsmail önu baş kasaraya gö- türdü. Orada daracık bir yer gösterdi: — Burası senindir! Dedi. Ancak bir oda büyüklüğünde olen bu yerde en az yirmi kişi bulunuyordu ve küme küre bağdaş kurtitişlardı. Kasaranın kenarlarındaki alçak kor - kuluğun iç taraflarında küçük çen - geller bulunuyordu ve buralara levent- lerin kıhçlarile tüfekleri ve kalkanları asılmıştı, Çünkü bu ağır silâhların her zaman Üstte taşınması çok zordu ve boş yorgunluktan ibaretti. Düşman göründüğü veya gemiden çıkılarak bir #avaşa veya baskına gidileceği 24- man silâhları hemerr almak pek kolay, bir saniyelik işti, Küçük Ali etrafa bakinıyordu. Çopur İsmail onun omuzuna dokun- du: — Sen de kılıcını buraya asi Küçük Ali onun dediğini yaptı. Çopur tekrar güverteye inerken sö- zünü şöyle bitirdi: — Geceleri de orada yatacaksın! Şimdi yazdır. Zaten ancak hastalar ve yaralılar ambara indirilir. Güverteye inince geminin bordasın- dan direğine doğru uzanan ip merdi - veni gösterdi: — Bu merdivenle büyük seren ha- maylısına kadar çıkıp ineceksin. Fa - kat mümkün olduğu kadar çabuk. Büyük seren hamaylisi, grandi di- reğine amut olarak ve yelken çekmek üzere konulan büyük direğin asıl di - rekle çaprazlama birleştiği yerdi.. Bu- — Güle güle kullanın... Haydi şim- di yoldaşların arasına... Diyerek Küçük Alinin ensesine ok» ca bir tokat attı, Koca Ali de kıçına bir tekme vu - Tunca Palabıyık Ömerin yavrusu az kapaklanacaktı. Diğer üç yeni levent te birer tokat Ve birer tekme yiyerek güverteye sü - Yülmüşlerdi. Hepsine tekme vurulurken de Koca li yüksek sesle güverteye doğru ba - rak onları tanıtmıştı: — Küçük Ah... Parmaksızın Ya « up... Parmaksızın Mehmet... Koca| in Resul... reis ilâve etmi: — Hepsi de Midilli hemşerileri... Şimdi onların etrafını leventler ak taşlardı. El sıkıyorlar ve leventlikleri- ni kutluluyarak tanışıyorlardı. Güvertede sanki bir bayram havası Yazdı, Hızır reisin Yşe kendisini bu acar ve yiğit a -|' damları arasında bulduğu, onlara el Mdiği ve arasıra sırtından okşandı- b İçin kızarmaktan kendisini alamıyor- hı, Bundan da anlaşılıyordu ki bir enç kız olduğunu açığa vuran hisle- i henüz tam manasile gizliyemiyor- da, Lâkin bereket versin ki bir genç Kan erkek kılığında olarak bir kadir- girmesi gibi hiç görülmemiş, işi- memiş, hattâ akla gelmemiş olan bir i kimse düşünemiyordu. Çok geçmeden kutlulama işi de bit- ve herkes yerli yerine geçmişti. kasaradan bir saz sesi geliyor, WMün etrafında toplananlar da sazın akdığı bir deniz türküsünü söylüyor - İd, Bu sırada Koca Alli dört yeni leven- dört tecrübeli ve eski levendin ya- B yamak olarak vermişti. Bunlar Yy Ta geminin nizamlarını, gemideki ka silâhların kullanılmasını ve usvilerini öğreteceklerdi. üçük Alinin ustası yirmi beş yaş” ninda tıknaz, kısa boylu ve çopur i #damdı. Fakat görünüşte o kadar a olmamasına rağmen gözlerinin * tatlı tat gülümsüyor, candan ko - Yor ve huylarının pek iyi oldu- ti lur, yolculukta veya bir yerde demir- lendiği sırada gözcünün oturmasına SON POSTA ZI | Numara : 43 da yarardı" Güverteden aşağı yukarı dört beş adam boyu yüksekliğinde vardı. Küçük Ali kendisine söyleneni yapmağa hazirlanırken biraz çekingen davranmıştı. Çopur İsmail onun bu halini gör - düğü için: — Önce ben çıkıp ineyim! Diyerek bir maymun çevikliğile da- racık ip merdiven üzerinde bir yukarı, bir de aşağıya âdeta kaydı. Küçük Alinin takdirle dolu bakış - ları önünde yeniden merdivene yürü dü: — İnerken daha çabuk olmak kabil- dir, onu da gör... Diyordu. Çopur İsmail yukarı çıkmış, sonra direk yanından aşağıya doğru sarkan kalın urganlardan birine tutunarak rası küçük bir çanaklık haline konu -| kendisini boşluğa bırakmış, güverteye bir kedi gibi ayaküstü düşmüştü. Küçük Ali idmanlarına başladı. Bir iki, üç, dört defa inip çıktı. Ço- pur İsmail her defasında : — Bir daha... Diyordu. Küçük Alinin ne kadar olsa bir er- kek kadar alışkın ve sert olmıyan kol ve bacakları ağrıyordu. Lâkin dişlerini sıkıyordu. Son defa aşağı indiği sırada güver- tedeki leventler birbirlerine haber ver- diler: — Reis geliyor... * — BİR AV... Herkes silâhını almış, harbe hazır vaziyette ve yerli yerinde ayakta du - rayordu. (Arkası var) LK m İİ e Geçen Bilmecemizde Kazananlar DOLMA MÜREKKEPLİ KALEM Koca Mustufapaşa 28 inci ilkmektepte Muzaffer kızı Arıkan, İst. 43 üncü ilkmek- tep 5 de Bekir. Fatih Eski Ali Paşa Müter- cim Osman sokak 13 de Nuran. LOSYON Vefa caddesi Mollaşemseddin sokak | de Nureddin, İstanbul ( inci ilk mektep B/3 de 412 Muhasin, Üsküdar İhsaniye Gündoğumu caddesi 128 Nimet. MUHTIRA DEFTERİ Ankara Devlet demiryolları hasılat dai- resinde memur' Sabri kızı Süeda, Eskişehir Ülkü ilk mektep karşısında 7 de Süveyda, Tokat askeri baytar cerrahı kızı Alkan, Ge- libolu Çukurçeşme 4 de Vahdet, İstanbul Divanyolu terzilik mektebinde 8. Uyar. Vezneciler Zeynepkâmil sokak 24 de Mü- beccel, Sultanahmet Kapıağası Asmaköp- rü karşısında 30 da İrfan, İstanbul 27 inci ilk mektep B/4 de 675 Fehmi, LASTİK TOP Bayoğlu İtalyan Bsesinde Nuri, Lâleli Tayyare apartmanları 1-11 de Sevim Çe- öner, Fatih Hirkaişerif Fırın soka - ğmda 4 numarada Hasan. BOYA KALEMİ Tophane Taşkıan Geceyokuşu sokak 30 de Sadun, Foça nüfus memuru Galip kızı Jale, Ankara müstakil jandarma tabur kumandan oğlu Orhan, İstanbul 44 üncü ilk mektep 425 Hüseyin. BÜYÜK SULU BOYA Beyoğlu Senpülşeri Fransız mektebi 20.25 Şerika Ateş oğlu, İzmir Karantine Yenimektep sokak 10 da Fahri, Semsun - dan terzi Hasip yanında Necati, İstanbül Şeref sokak Küçük apartıman Celile, KÜÇÜK SULU BOYA Konya Çiftemerdiven mahallesinde E » min Efendi sokak 3 de Leon, Zara inhisar- lar müdürlüğü ambar memuru oğlu Yılmaz, Vefa erkek lisesi C/3 de 360 Nureddin, İs- tanbul 44 üncü ilk mektep A/4de 164 Hikmet, ALBÜM Konya Tarla mahallesi Necatibey soka- it 23 de Adnan, Konya Pörçüklü mahal - lesi 27 de Semahat, Bursa Akbıyık caddesi 24 de Perihan, Balıkesir ağırceza mahke- mesi Âzasınden Sırı kızı Edibe, Sultanah- met Firuzağa cami sokağı | No. Selma, Yeşilköy ilk mektep 4 de 84 Melâhat, İs - tanbul 44 üncü ilk mektep C/5 de Neza- hat, Kızıltoprak 6 ıncı mektep 36 Fazilet. | KART İzmit İstiklâl caddesinde aktar İzzet oğlu Celâl, İzmit Kaprancı #okak No, 13 Faik, Ankara Akköprü Yeni Turan ma- hallesi Havra sokağı No. 20 de A. Hilmi, Konya Süel orta okul sımf 8 kınm 2 de No. 4771 Nazım, İstartbul Şehzadebaşın- da No. 7 tütüncü Fatma, İstanbul Fevzi paşa caddesi Naciye Gürsu, ( Balikesir Martlı mahallesi No. | Metin Kumbasar, Bandırma 14 üncü okul civan 38 numara” k sokakta No. | Fethiye, Havran Helvacı Ahmet oğlu İsmail, Ankara Sümer mahal- lesi Yaygara sokağında No. 34 Ali Osman Türkel, Samatya 43 üncü ilk okul sınıf 1. de No. 274 Hidayet, Mecidiye köyü | in- ci taş ocağı yolu No, 16 Rezan, Afyon Yeni hâl inşaatında boyacı Rahmi, Afyon karahisar 8 Kor. $. de top H. B.N.BÜn alanin kardeşi Y. Ünnlan, Kumkapı Yeni: çeriler mahallesi apartımanı birinci daire No: 67 B. Fahri, Divanyolu No. 67 A.Ö zenel, Erenköy Etem efendi caddesi No. 137 Atiye Mehmet, İstanbul Alemdar cad- deni No. 12 de Melihat, Beyoğlu Şafak sokak No. 89 Ayten Parlak, Çanakkale balıkhane karşısında No. 14 de Hadiye, İzmir Karataş tramvay caddesi No. 179- da Cevdet, Kırıkkale askeri gedikli okü- lunda sınıf 2, No. 65 Enver Gürsoy, Ban- dırma Şehit o Süleyman caddesi kahveci Zökir yanında İzzet, Boğaziçi Emirgânda Mektep caddesi No. 45 de Kudsiye Yü. cel, Sivas Çorapçı handa Kayserili Musta- 4e, Kayseri Hususi muhasebe tebliğ me- muru Ali Rıza oğlu Macid Güner, Kütahya eczacı İhsan Özgen vasıtasile Cemal Şe- fik, Ankara Cebeci Önörme (sokak No. 13 de Zerka, Ankara Küçük Subay okulu 6/1D de No. 270 İsmail Ulukan, Ankara İktısmad Vekületi Zat işleri müdürlüğünde Zekiye Günay Aktuğ, Kayseri Şiremenli caddesinde Alboyacı oğlu hanesinde No. 46 da Settar, Ankara Vilâyet defterdarlık muhasebesi evrak kısmında Kerim Eren, Çarşıkapı Nurosmaniye caddesi No, 16 T. Muaviye yıllardanberi kalbinde sakladı- İl arzuyu yavaş yavaş meydana vurmağa başlamıştı: Halifeliğe göz koymuştu. Şamda ondan daha büyük yoktu, Fa - kat yalnız Şamda büyük olmak yetmiyordu. İslâm dini Arabistan çölünün halkım birdenbire coşturmuştu; bir sel değil, ezel- denberi somurtan bir ufuktan bir güneş fırlar gibi dört yana yayılmış, oralarda ha- Zr servete, hazır rahata, dünya güzellikle- rine kavuşmuştu. z Muaviye, işte Çinden Atlas Okyanusu - kadar 'uzıyan bu koca memleketin en ü olmağa karar vermişti. |. Bu uğurda ber şeyi yapmaktan çekin - miyordu. Fakat en büyük olmak istiyen yalnız o . Hem de o, diğerlerinden daha çok iyordu. Büyüklüğe de lâyık görül - müyordu. Şamın her tarafını, en »siz köşelerine kadar kontrolu altına almıştı. Onun hafiyeleri bir akşam onun kula - ğnna şu haberi verdiler: — Abdumrahmanın etrafındakiler çoğa- İyor, Herkes onu beğeniyor. Onun hiç bir sözünü kırmıyorlar, — Hangi Abdürrahman? — Halit bin Velidin oğlu... — Yünü. Başkalarile sorup soruşturdu. o Kendisi de kılığını değiştirerek rastgele bir yoku gibi Şam sokaklarında dolaştı. İşi kurca - ladı, Kendisine verilen haberin pek doğ- ra olduğunu anladı: — Gözümü açmalıyım ve onu ecdadı - nın yanına yollamalıyim! Dedi. Fakat bunun için ne yapmalı? Adamlarına emri verdi: — Abdürrah « manla en çok ko « kimler » şa nuşanlar dir? Ona bir çok isim- ler saydılar. Hekim İbnilesalin adı üzerinde durdu: — Onu bana çağırın! Dedi. Hemen o gece Hekimle Muaviye baş - başa verdiler, konuştular. Bu konuşmanın sonunda Muaviyenin elinden Hekimin elleri arasına bir kese al- tının kaydığım da-kimse görmedi. Bir kaç gün sonra halk arasında bir ha- İ ber dolaştı: — Abdurrahman hastalarımışı. Hekim İbnilesal hemen onun başucuna koştu. Abdurrahmanın karında sancılar var- dı. Hekim ona şunları söyledi: — Bir bal şerbeti... Pek iyidir. Yarın akşama kadar başka hiç bir şey yeyip iç » mezseniz sancılardan kurtulursunuz... Abdlırrahman, hekim İbnilesalin hazır- ladığı bal çerbetini içti, rahatlık duydu. Fakat o gece sabaha karşi gözlerini hiç &- çılmamak üzere yumdu. * Aradan bir yıl bile geçmemişti. Abdurrahmanın esrarlı ölümünü örten kara perde yavaş yavaş açılıyor, halkın gözü onun ardındakileri görmeğe başlıyor. du. Ağızdan ağıza çu sözler dolaşıyordu: — Alçak!.. Halit bin Velit gibi hir kah- ramanın Abdürrahman gibi yiğit ve âlim Tatil 8 Türk il LITZ' Yarınki nüshamızda : Davete giderken.. Nakleden: F. Bercmen Baldan ordular?... Yazan: Kadircan Kaflı bir oğlu böyle kancıkça öldürülür mü3 Va a katili öldürmek farzdır. Bunu halk nereden öğrenmişti? Muaviye telâşa düştü. Gene adamlarını Şamın her tarafına sak dırdi. Ona şu ksa raporu verdiler: Hekim İbnilesal bir mecliste hurma şas rabını fazla kaçırmış ve olup biteni anlatın vermiş. Muaviye kararını verdi: — O halde bu ağız susturülmalı!., Hemen ertesi gün İbnilesali çağırttı. Os na güler yüz gösterdi: — Neden son zamanlarda gelmez ol « dun? Ben seni çok severim. Dedi. Sonra onun kulağına doğru eğilerek fı « sıldadı: — Ben bugünkü kuvvet ve nüfuzumu sana borçluyum. Bunu unutmam. Hekim İbnilesalin ağzı kulaklarına va « ryordu. ğ Muaviye sırtındaki kaftanı attı: — Çok sıcak! Diye mırıldandı. Ellerini birbirine vurdu. Gelen uşağat — Bir bal şerbeti... Hekime sordu: — Siz de içmez misiniz? Pek iyi gelin Hafif ve serindir. — Teşekkür ederim. Emredersiniz. Muaviye kendi elindeki bardağı uzattı — Bunu buyurun. Bana bir daha geti rirler. Uşağa emretti. İbnilesal şerbeti içti. ; Ertesi sabah, hekimin, yatağında ölü b lunduğu halk arasında yayıldı. Bunun se“ bebini © anlıyanlağ vardı, fakat ne yas pabilirlerdi?, * Bir atlı dörtnal Gam (© kapısından şehre girdi. Muavi « yeye şu haberi ge“ tirdi: — Hazreti Ak (Eşter) i Misir valiliğine tayin etti. Ester, çok cesur, akıllı, halk üzerinde nüfuz ve itiban olan bir adamdı. Hele Mı sırlılar onu severlerdi. Onun valiliği sında halkın Muaviyeye karşı geleceği şüp« hesizdi. Muaviye kendi haraç reisini çağırdı. Bif odaya kapandılar ve başbaşa verdiler, Haraç reisi hemen o gece Şamdan gi « kıyor, Mısra gidiyordu. i Kendi kendine: — Bal şerbeti... İyi bir silâh! Diyordu. . Aradan bir hafta geçmemişti ki acı bi baber bütün islâm ülkesinde, bir rüzgâr hu zile yayılıyordu: — Eşter ölmüş! Muaviye geniş bir nefes aldı, O sırada yanında kendisinin en büyülğ dostu ve büyük kumandan Amribnilâs ta vardı, Ona yaklaşarak büyük bir sevinçig yanları söyledi: — Hazreti Alinin iki kulu vardı: Birisi Ammar bin Yasir ki Saffeynde, diğeri Eş“ ter de bugün kesilmiştir. Hekim İbnilesali bir tarafa birakırsak, diğer iki adam da birer ordu değerinde idiler ve onları ancak ordular yenebilirdi, Muaviye (bal şerbeti) işini dostuna aç« Tchekhov ". Amribnilâs gülümsiyerek (başını salla dı ve şöyle dedi: — Allahın baldan da orduları varmıştı, Ailelere ve talebelere ilân zamanları devamınca 20 eylüle kadar ile 8 Her lisan için kurslar açılmıştır. Hususi derslere de bu müddet için mühim tenzilât KAYDA BA İstanbul 373, İstiklâl caddesi İstanbul Muhterem efendi sokak No. 15 de Sabiha Tükel, İstanbul Süleymaniye 8 ine Gi ilk mektep sınıf 4 de No. 252 Necmed- din, İstanbul Beyazıt No. 13 de Camcı A- bi sokak Emine İlhan, Edirne Osmanlı ban- kasında Bay Mestan kızı Muzaffer, Kon- ya Tarla mahallesi Necati Bey sokağı No. 23 de İbrahim kın Kadriye, Ankara Kur. gunlu cami civarında Aydınlı sokak Ne. 7 de İhsan, Ankara Saman pazarı Muka- dem caddesi No. 35 de söatçi Hasan Na- Akça, İstanbul erkek lisesi No. 728 Lârfü, |ci Karakaçan, Tokad Vilâyet tahrirat baş- ŞLANILMIŞTIR Ankara kâtibi Tevfik Demirel kızı Gör İstanbul 53 üncü ilk okul sınıf 5/A dan N. 182 Ahmet İşıksalan, İstanbul Kumka- pı Bezciyan ikulu Nari Gazar, Büyükada Nevruz mevki No, 17 de Mihri Yiğit, İse tanbul Şengül hamamı çıkmazında ! de Yaşar, Bursa Zafer meydanında tütüne cü Ahmet Alinin kızı Neriman, Yerebatan mahallesi (o Çatalçeşme No. 50 de Sermed, İstanbul erkek No. B14 Vedat Özmen, Ankarb Özgen mahallesi Özdil sokak No. | de Mukbil, İstanbul sokak Misesi |

Bu sayıdan diğer sayfalar: