25 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

25 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Hergün — Üçüncü Dil Kurultayı Necip Ali Küçüka «Dil milletin kendisidir» diyen Fransız filozofu ebedi hakikatlerden birini söylemiştir. yete gibi varlıktır. Dil tıpkı bir sos - yaşama kudretini haiz bir Bunun için dil, daâima — ha- “ geket halinde bulunan dinamik bir müessesedir. Şu halde bir — sosyete içinde — yapılan esaslı ve derin inkı- lâp ve anlayış hareketinin — dil üze- rinde müessir olmaması mümkün değildir. İnkılâp fikir ve duygularını padişahlar devrinin diliyle anlat - mak belki kabil olmadığı gibi o za- manin dil hakkındaki düşünceleriyle pek büyük farklar vardır. İmparator - luk/ kudretini halktan değil sarayın —- — . . Resimli Makale Mekteplerde kayıt ve kabul mua » melesinin başlaması, yaz tatilinin geç-| |tiğine ders yılının yaklaşlığına ilk işa- ,Tettir. Ayın yirmisindenberi, mektep lidareleri namzet kaydiy'e meşguldür - ler. Bu, «mektebe dönüş!» mevsimi yaklaştı ,demektir, «Mektebe dönüşv, vaktiyle çalışan, sınıfını geçen talebe icin heyecanlı ve zevkli bir hâdisedir. Yeni sınıf, yeni hocalar, yeni kitaplar, yeni dersler ço- cukları birer yeni macers kadar sevin- dirir. Hele biraz daha büyümüş, biraz daha gençleşmiş, mektebin son sınıf - larına doğru ilerlemiş görünmek, mek- tebe dönüş zevkini kat kat arttıran â- millerdir . Fakat vaktiyle çalışmayıp — ikmale kalanlar için vaziyet bambaşkadır. “|kayıt muamelelerinin başlaması bun - lara, zaten zevkine varamadıkları ta- tilin tamamiyle geçtiği, harıl harıl ders- lere çalışmak ve bir seneyi kaybetme- iyecek bir kayba uğrarlar, mkiçiniml'ıhımgeçınekniuıın&—mı ee ö W Mektebe dönüş işareti B lerinde bir sene saymak gibi, yaşadıkça|cukların nasıl imtihanlarda kaybet -< unutulmıyacak,, yaşadıkça telâfi edil- | memeleri, sa büyüklerin de hayat imtihanların- sınıfta kalmamaları lâzım- |) ususta bizi aydınlatmalarını rica &! Sözün Kısası”; Yazı Çok Olduğu için Bugün Konamadı - Bir hâdise (Baştarafı 1 inci sayfada) ;.;.ı kâşifi de muallim Kemal Hüseyli hınınııbdıwıııanleıemv-' saf şunları anlatmaktadır: «Türkiyede yeni bir tetkik mevzü olarak gazetelerde bahsedilen Tulat€ mie hastalığı hakkında en çok selâhi yettar gördüğüm bakteriyoloji mufll mi Bay Kemali ziyaret ettim. Bu bi mutlak kudretinden alırdı. Saray Kendisini teşkil eden meuhte: dır. Bunlar vaktinde gözlerini açar, tim. Biz çocuklarımız içinde hiç birinin |da daima muvaffak olmaları, hayat Büu mesele üzerinda temmuz w de böyle bir kayba uğramasını isteme-|yolunda daima — ilerlemleri — gerektir. |çindenberi meşgül olan üstat alâkanil lif milletlerden mürekkep saydığı için Türk dili de muhtelif dillerden teşek- kül etmiş bir müessese farzedilirdi. Geçen asırda Türk gramerini yaz - mış olan Cevdet Paşa, Şeyh Vaafi gibi zatlar Türk diline Osmanlı dili derler ve onu cüç lisandan teşekkül etmiş bir lisanı azbülbeyan» olarak tarif e- derlerdi. Osmanlı dilinin — tamtıraklı kelimelerini kullanmıyanlar «Türk» diye istihza edilirdi Vâkiâ her dil başka dillerden yar - dım görebilir. Meselâ İngilizcede o kadar çok Fran- sızca kelimeler vardır ki Volter — bi- le biraz da alaylı bir dil ile (İngilizce bozuk Fransızcadan başka bir şey de- gildir) demişti. Fakat bizim Türkçeye giren yabancı kelimeler hep kendi kaideleri, ve kıya- fetleriyle girmiş olduğu için (Osmanlı dili de) (Osmanlı milleti) gibi tuhaf bir şey olmuştu. İnkılâp Türkiyesi bir taraftan - dili basitleştirirken diğer taraftan da tıpkı tarih araştıramları gibi çok esaslı me - todlarla dil işini de muhtelif bakımlar - dan araştırmağa koyulmuştu. Büyük Önderin başkanlığı ve bü - yük ilgisi altında yürüyen bu hareket hayrete şayan sonuçlar veriyor. Gü- neş - Dil nazariyesi tarih araştırma - lariyle meydana çıkan hakikatleri ger- çekleştirdiği gibi şimdiye ködar izah e- dilemiyen bir çok şeyleri gayet sade ve kolay olarak izah etmiştir. Türk dilinin bütün dillere ana olan büyük dillerden biri olduğu hakkın » daki fikir artık egrçekleşiyor. Birinci ve ikinci dil kongreleri dil hareketine güzel bir yöndem vermiş - ti. Bütün medeni memleketler dil bil- ginlerinin de iştirakile yapılan bu, bü- yük kongre dil hareketine daha bü - yük bir hız ve kuvvet verecektir, Bir yandan Türk dili bir tarih ha - kikatini ortaya çıkardığı gibi diğer ta- raftan da yabancı dillerin tahakkü - münden kurtulmuş her türlü inkişaf ve iştikak kabiliyetini haiz ve en mo- dern diller kadar zengin bir dil haline gelecektir , Kurultayı derin saygılarla — kutlar, ilim yollarında yeni ufuklar açması - nı ve ortaya yeni hakikatler serpmesi - ni temenni eyleriz. “Biliyor Musunuz? — en ağır kilise çanı ne - rededir?. Ve kilogramdır? 2 — Sultan Hamit zamanında İstan - bula gelen meşhur hokkabaz kimdi? 3 — Kiıymetli romancımız Hüseyin Rahminin ilk romanı hangi gazetede tef- rika edilmiştir? (Cevapları Yarın) * Dünkü suallerin 8 | — Atinadaki Akropol harabeleri 150 ayak yüksekliğinde bir tepede kurul- muştur. 2 — Eski Bizans imaratorlarında en çok kullanılan imparator ismi Aleksidir. 3 — Cezayir 16 ncı asırda Türklerin idaresi altına geçmiştir. Bilâhare Şarl-Ken orduları tarafından işgal edilmiştir. ciddiyetle çalışırlarsa, tatilden istifade | yiz. Yoksa onlar da hayatta karşılaşacakları yerinde olduğ'ınu, gazetelerde bu bi etmemek bahasına, ömürlerinden kos- yapmak — şimdi - | ye kadar Alman fabrikalarına ver- gi idi. Hizler ve Fransızlar da yapmağa baş- ladılar, Haitili bir ge- neralin bir gözü kör olmuş, Fransız fabrikalarından bi- rine bir cam göz sipariş etmiştir, Cam göz gelmiş, fakat adamcağız, bunu takınca fevkalâde hiddetlenmiş, ve fabrikaya şu telgrafı çekmiştir: «Gözümün içindeki renkler, İspan - yol renkleri, ben İspanyolları hiç sev- mem, rica ederim Haiti bayrağının renklerini gözüme resmediniz.» Vatanperver general, şimdi gözün- de milli renkleriyle dolaşıyormuş. “”... “ Öldüğüm zaman cenazemi mezara sallıyarak götürsünler,, Filâdelfiyada Jacop Arzhcimer is - minde bir sarhoş ölmüştür. Sarhoşun vasiyetnamesi açıldığı zaman şu satır- lar okunmuştur: «Ben ayık gezdiğimi pek bilmem, öldüğüm zaman da cenazemin meza - ra kadar sallanarak gitmesini arzu edi- yorum, bunun için tabutu taşıyacak arkadaşlarımın evvelâ dörder — galon şarap içmelerini isterim, onların şarap parası terekemde ayrılmıştır.» ... Sahtekârları aldatan artist Çocuklarımız için mektep SÖZ ARASINDA Gözünün içinde Bayrak taşıyan General Takı 5: — ma gözler —a Ş KERGÜN . BİR. FIKRA | Yarısı deli olan meclis İttihat ve terakki devrinde bir gün fırka — erkâm — husüusi bir toplantı yapmaşlardı. Fırkanın prensiplerinden bahsedilirken büyük bir münakaşa baş göstermiş, her kafadan bir şes çık- mağa başlamıştı. İçlerinde o kadar ay- kırı fikirler ileri sürenler vardı ki, bü- tün bunları şiddetle reddeden, ber bi- rine ayrı ayrı cevap vermeğe çalışan Talât Bey (paşa) mihayet dayanama- mış: — Bu mocliste oturanların — yansı delidir!. diye bağırmıştı. Bu — ithama tahammül edemeyen fırka erkânı der- hal ayaklanmışlardı. Koca salon: — Sözünü geri al, sözünü geri all. seslerile çınlayordu. Talât Bey hücumlar — karşısında güzel bir cevap bulmuştu. Ayağa kal- karakı — İşte sözümü geri alıyorum, dedi bu mecliste oturanların yarısı deli de- &ildir!. —» Dünyanın en iyi Hapishaneleri nerededir? Dünyanın en iyi hapisaneleri Filipin adalarındadır. Oradaki mahkümlar öğ- le yemeklerine ve gece yatısına evle- rine giderler, hapisaneleri mektep hâ- line ifrağ eden ikinci devlet de Ame- rikadır. Amerikadaki mahkümlar; mü- kemmel gıda alırlar, yorulmıyacak şe- kilde çalışırlar, sinemaları, - radyolari vardır, masalarında çiçek bulunur, Fransız gazeteleri bu münasebetle şu satırları yazıyorlar: « Amerikalılar cürümlerin artma - ne | muvaffakıyetsizliklerle telâfi edilmez koca bir seneyi kurtarırlar, yoksa yer-|ise büyükler için de hayat odur. Ço-İziyalara uğrarlar. susta bir yazı okuduğunu söyledir yazıda bahsedilen Çorlu hastanesi peratörü Ömer Bican tarafından hâf talhığın keşfinden evvel kendisinin Bi işle bizzat alâkadar olduğunu uıld’ Türkiyede (Tularemie) nin İılkıı kâşifinin anlattığına göre ilk v 'lil| Yeni ve akla Lüleburgaz havalisinden Gülhane 5 Gelint Kt b tanesine — gönderilmiştir. Bulund elmiyecek bir şekli yerden (adenit) teşhisile sevkedilii Vilyam Hes -|hastalar evvlâ orada kabakulak !ÜPH ve letainde bir İni-İni çüyandırmiştı. -Fakat ' boyunlaril giliz garip bir ge-| bezlerin şişerek entanın uzaması uâ çihme tarzı bul-'ne bakteriyolojik muayenelere gil muştur. Bulduğu miş Tularemie hastalığı olduğu WJ Zengin olmanın şekil şudur: olunmuştur. Bir iki bin, a -| Vak'aların bu aldatıcı şekli Y'J; nahtarla j kuru-| teşhise, bu yüzden entanın nnkliğ:y lan saat almış ve'sirayetine sbebiyet verebileceği! İ saatin bilinmedi «|hastalık bir kat daha ehemmiyet K&? ği bir yere gide-| betmektedir. ğ rek vahşilere bul Tamamen mikrobik olarak tesbit ı_aaıleıi satmış, fakat anahtarlarını tes- | dilen bu gibi (Tularemie) vak'alari lim etmemiş, müşterilerine de: zerinde bizde ilk defa olarak tetkif , — Her sabah bana saatlerinizi ge-|yapan ve hastalığı tesbit eden tirin, yiyecek getirin, içecek, kıymetli| Kemaldan uzun boylu izahat aldıft-| eşyalar verin, ben de onları kurarım,| — Yarınkı nüshamızda bu ? eli gekli sirayeti ve tedavisi hakkındalği Adamcağızlar, her sabah gelip, sa-| kuyucularımı tenvir edeceğim. —- atlerini kurduruyorlar ve Vilyam da Muallim Kemalin tavzihi bu sayede zengin oluyormuş. Gazetelerin 23/8/938 pazar "e nüshasında (Tularemie) — hastal Çorlu Grota Garbonun göz yaşı v eai rafından ilk defa — olarak —mey Teğ bir sinema — müzesi| çıkarıldığına dair bir yazı gördüm- vardır. Orada büyük yıldızların hayat- hastalığın ilk defa olarak fenni bif larına ait, eşya ve hatıralar hıfzedilir. | yette tesbit edilmesiyle alâkad Son zamanlarda da bir şişenin içinde| ğumdan mektubumun lâtfen n7 Greta Garbonun bir tek katre gözyaşını | rica Sim. ) koymuşlardır. Şişenin üzerine konan| - Bu i, Sinlik tenrmniz bidiğyetii bir etiket şu malümatı vermektedir: beri başlamış olduğu haldı Gaj « Bu gözyaşı film çevrilirken mah- hastanesi sari hastalıklar kısmı, ; sus akıtılmamıştır. hakiki bir gözya-| Jağustos 936 da Zeytinburnuna şıdır ve Greta Garbo rejisörün inadı nit” infecti teşhtsila gü e yüzünden hırçınlaşarak bu gözyaşını| mahiyeti şüpheli görülmesi mj Ko tetkik için bize müracaat — edil! haberdar olunmuştur . J Hastaların Gülhaneye naklini dik. İlk defa olarak 3 ağustosta #Ç düm. Göstermiş olduğu drlilleî::/ *”.. Ford fabrikalarında teşrifat y heyetleri ” Ford yalnız zenginliği ile şöhret ka- sından şikâyet ediyorlar, halbuki iziyet çekmeğe müstahak insanlara hapisa- nelerde refah temin ediyorlar.» * * &* Darısı İstanbulun başına Nevyork şehri milyonerlerile iftihar etmekte ve dünya milyonerlerinden bir çoğunu sinesinde yaşatmakta olduğu- nu iddia etmektedir. Filhakika sanayi ile meşgul olanlar meyanında 13.977 milyoner vardır ki bunların servetleri on milyonu teca- vüz eder. Meşhur sinema artistlerinden Ro- naki Kolmanı bugüne kadar imzasını taklit etmek suretile bir haylı dolandır- mışlar, o da bunun üzerine düşünmüş taşınmaş ve şu çareyi bulmuş: Dört tane imza kullanmağa - karar vermiş, çeklere başka, husust müha« beratına başka, konturatlarına başka, we bir de dostlarına başka imza atıyor- muş, Sahtekârların biri, onun dostlarına attığı imzayı taklit ederek bankaya git- miş ve bu suretle yakayı ele vermiş. Müş mubabirimiz yazıyor: MKMM-MHM&. Biri Türkiyenin bir ucunda, diğeri de öbür ucunda sayılır. Buna rağımen Muşla Kırklareli arasında mektup 6 günde gidip ge- İSTER İNAN İSTER İNANMA! lebilmektedir. Halbuki Erzincanla Muş birbirinin yanında 0- lan iki vilâyettir. Buna rağmen bu iki vilâyet arasında bir mektup ancak 24 günde gidebilmektedir. İSTER İNAN İSTER İNANMA! e A l el lli zanmış değildir. Ayni zamanda - ihdas ettiği sınaf metodlarla da şöhret kazan- mıştır. Ford bir âlimdir ve fabrikasında bir ay zarfında şu kadar iptidat madde kullanılmaktadır. 47,752 ton demir, 167,640 ton kö- mür, 17,272 ton kireç, 1,780,000 ton |kauçuk, 54,864 ton çelik. Fabrikanin senelik makine amortis - manı 150 milyon dolardır. Dünyanın her tarafından fabrikaya senede 200,000 kişiden fazla ziyaretçi gelmekştedir. Bu iş için 50 kişilik teşri - fat heyeti teşkil edilmiştir. laremie olduğu anlaşılması d" kat'i hükümü, ancak hayvan ' J1 beleri verebileceği için hastalardâ? dığım cerahati hayvana şirin ga 15 ağustos 936 da hayvanı ı;ır:' ayene ettiğim zaman hastalık 'w['r men tahakkuk etmişti. Derhal ba' den resmi makamı bir rapo! 'W berdar ettim. Bay operatör Ömer Bican ng' dan teşhis olunduğu söylenen ** p’ hk uzun zaman — tetkik - edildiğ” Gi bahsettikleri halde hiçbir lâbor' # tecrübesi yapılmamış, alelâde bir heden ibaret kalmıştır. nıı"' Bunu söylemek - için bu $ b" bir buçuk ay gibi bir zamanda ö 1 bilmesi ve 16/8/936 pazar 'büâf rübelerimi ve kat'i teşhisimi biT # asistanımın Çorluya kadar git ’“J bi ilâveye değer iki sebep daht M uttur. iyol” cGlîılhıne sart hasatlıkları bakte? Muallimi: Kemal ”

Bu sayıdan diğer sayfalar: