3 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

3 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA 2 14 Sayfa sema: | ÇİBALI ZİNDANLARI Maceraları Son Pasta'nın zabıta romanı: 59 Gidip onu isteyim. Otelde, bir kaç ufak | kimsin, hırsız mısın, besin?, « tefek işlerim vardı, onlari bitireyim...) — Pencereden bak bakalım bir kı- © Sonra da geleyim, sizi eve götüreyim. | yafetime.. bende hirsiz hali var mı? Amorfiya, telâş etti; Maamafih, sen bilirsin. yarın görüşü- — Hayır.. hayır.. kapıda bekleme-İrüz. © yiniz. Doğruca evime geliniz. İçeriden homortulara kanışân bir a- — Fakat, evinizi bilmiyorum. yak sesi işitildi. Bu ayak sesi, kapinin — Canım, şutada,. Venedik soke-İdibine kadar geldi. Kilidin içinde, bir ğında, anahtar çevrildi. Kalın demir bir sür- — Menlesef madmazel, Şehrinizin | gü çekildi. Kapının arka tarafına bir © tamamile yabancısıyım zincir geçirildi. Bu kadar ihtiyatlan © — Nerede kaliyorsünuz?. sonra, kapı aralık edildi. — Masir otelinde. O aralığa, karanlıkta hayal meyal — Şu halde, ben size haber gönde-| görünen bir surat dayandı. Gâvur Meh- : ireyim. medin suratına keskin bir sarmısak ko- ! —ÂJR... Yalnız. gelecek adamı faz-| kusu çarptı. Biraz evvel içeriden işiti- © la bekletmemek için ben kendisini ka-İlen ses; şimdi kapının arasından ho- pının önünde beklerim. murdandı ; — Onu, hasıl tanıyacaksınız?. 42 “Söyle bakalım” i — Sol eline saracağı bir mendilden e dei ai 'tanıyacağım. ve parola olmak üzere de, | cebini karıştırdı. Paralat | sikırdattı. — Atinalıyı mi arıyorsunuz? diyeceğim. Sonra, bir mecidiye çıkararak kapıcıya © Ondan da; evet, İzmirliden geliyorum; | uzattı. Kanuşmaya basladı: - cevabını alacağım. 3 — Al bakalım, şu mecidiyeyi.. 1 — Olur şey, değil... Yemin ederim | kalsın, bunu kaybedecektin?.. © ki, siz dünyanın en zeki adamısınız. — Bu, ne parası). © — Eh, madmazel.. az çok zekâmiz az — Gece yarısından sonra, yatağın- © olmasa, milyonluk işlerle oynayabilir .miyiz?.. * Amorfiya ile bu suretle mutabık ka- “lan Gâvur Mehmet, neş'eli bir yürü-| © yüşle balozdan çıkarken, şöylece düşü- ş © müyordu: — Anlaşılan; Amorfiya ile Fani, tana halde çatıştılar. Kız, benimle be- raber balozdan çıkmaya cesaret ede- medi. Her halde, Faninin o kendisini © sından korkuyor... İhtimal ki; hakika- ten ecnebi olup olmadığımı anlamak “için beni de şöylece bir imtihandan ge- girmek istedi... Ne ise; isabet oldu, E- “sasen cebimdeki para da, balozda fazla- ca kalmıya müsait değildi... Şimdi, © bir köşeye çekilmeli; mülâkat saatini “ beklemeli. Vakıt, gece yarısını henüz geçmiş © ti. Balozun kapanması için iki saat daha © geçmesi elzemdi. © Gâvur Mehmet, bu vakti boş geçir- 3 mek istemedi... Ağır ağır Galalasara- oya doğru ilerledi. Tam, Boğazkesene © inen yokuşun başına geldi. Sağa saptı. Yokuştan aşağı ii Mar- © yonganın tarif ett bi e geldi. © Bütün o cadde, derin bir süküt ve ka- © ranlık içinde idi. © Gâvur Mehmet, karşıki duvarın di- “ bine çekilerek eve uzun uzun göz gez- ““dirdi. Hariçten bu binaya girmek, im- © kân ve ihtimal haricinde idi. Binanın çsltkat pencereleri kâmilen demir par- Eninklıkk olduğu gibi, üst kat pence- Telerine tırmanmak da mümkün de o ğildi. © Gâvur Mehmet, yanından hiç ayır “ madığı maymuncukları ve provalı htarları çıkararak onlara şöyle bir gezdirdi. Fakat, derin derin içini çekerek: © — Ya, kapının arkasında kol demiri varsa... Dedi, Fakat; yenemediği bir arzu ile: — Ne olursa, olsun... Bir kere tec- o rübe ederim. Diye ilâve etti. Bu kararı verdikten sonra, kapıya “ilerledi. Çıngırağın halkasını siddetle: “çekti... Gecenin o derin sükütu ara- “sunda, uzun bir çıngırak sesi, aksetti. > Biraz sonra da içeriden yaşlı bir Erme o ninin pürüzlü sesi geldi. — Kim 02... — Benim.. ben?.. — Sen kimsin?. — Aç da, görürsün?” © — Bu vakit, kapı açılmaz: defol. — Vay.. bana, defol ha... Pekâlâ. seninle yarın konuşuruz. © — Canım. kimsin?.. Ne istersin?.. © Beni yatağımdan kaldırıp neye rabat- ğız wlersin?.. Herkes; yatmış, uyuyor. Dışarıda kimsemiz gr Ne - bileyim, er yolda bekliyerek bir rezalet çıkarma! dan kaldırılan kapıcıya bir şey vermek Adettir. Bahusus, bizim gibi hovarda misafir olursa... Hadi, çabuk madam Makridise benim geldiğimi haber ver. — Madam Makridis de kim?.. — Canım, madam Makridia, Hani $u, taze dul... Beni bu aksam yemeği- ne davet etmişti, Lâkin işim çıktı; gele- medim. Ancak şimdi kurtulabildim. — Efendit.. Yanlış gelmişsin. Bu evde madam Makridis isminde kimse yok. — Yahu; nasıl olur?.. Şu köşenin başımda durdu. Parmağı ile bu kapıyı i gösterdi. — Yanlış, efendi!... O kadın kimse, senin sakalına gülmüş. — Allah, Allah... Bu evde, ikinci katta, oturuyorum; dedi. — Bu evde ikinci katta, Mister Cimson isminde bir komisyoncu otu- rur. — Sakın, üçüncü katta olinasın Belki, ismi aklımda yanlış kalmıştır. — Üçüncü katta da, zengin bir Vi- yanalı misafir var. Adına, Ferdinando diyorlar. Genç karisi da, bir hafta evvel Viyanadan geldi... Birinci kata gelin- CE ven — Anlaşıldı, dostum; anlaşıldı... Dediğin gibi kaşarlanmış bir kaltak bizim sakalımıza gülmüş... Eh, ne ça re?.. Hovardalık âleminde, olağan şey- lerdir. — Bari, çok bir para kaptırdın mı? — Ehemmiyeti yok... Bir kaç ma- ğazadan, bir iki ufak tefek şey aldırdı. Hadi kal, sağlıkla... Kusura bakma... — Eh, bari al şu mecidiyeyi de.. o- nu da üste vermiş olma. — Yok, yok.. seni rahalsız Helâl olsun... — Senin gibi hovardaya, benim de icanım kurban olsun.. slm var) ettim. Denizyolları İŞLETMESİ Acenteleri: o Karaköy (o Köprübapı Tel. 42352 - Sirkeci Mühürderzade Han Tel, 22740 l p Karadeniz yolu Perşembe postası 3 Eylül Perşembe günü Ka- radeniz postasına kalkacak olan CÜMHURİYET vapuru yalnız bu sefere mahsus olmak üzere PERŞEMBE SAAT 24'de kal kacak ve YÜKÜNÜ HARE- | KET GÜNÜ ALACAKTIR. Son Fosta'nır siyasi tefrikam » Prens Sabahaddin Bey, İzmirden hedef olacağından korkarak / MUHALEFET © Nâsıl “doğdu, Nasıl yaşadı, Nasıl öldü? a Yazan: Ziya Şakir Çanakkaleye gelir gelmez; geniş bir nefes almıştı Lâkırdı sırası, karaya çikmak me - selesine gelmişti, O zaman, cemiyeti temsil eden bu iki zattan mürekkep heyet, - yine doktor Nazım beyin ib- tarı üzerine - prensle pazarlığa giriş- mişlerdi. Prens, karaya çıkabilecekti. Fakat, karaya çıkabilmesi için, doktor Nazım beyin istediği şekilde bir senet verme- si, elzemdi. Nihayet bu pazarlıktan sonra, prens bu senedi vermişti. Bu senet mucibin- ce, prens: 1 — Halk ile temas etmiyecekti. 2 — Nutuk söylemiyecekti, 3 — Ziyaretine gelenler olursa; bunlara. İttihat ve terakki © cemiyeti aleyhinde bir tek söz söylemiyecekti. 4 — Prensin refakatinde bulunan zevat ta, bu şeraite aynen riayet ede - ceklerdi. Meşrutiyetin ilânından mütevelld bir sevinçle memleketine dönen prens Sabahaddin bey, - Pire inada gördüğü parlak istikbal merasimine mukabil - memleketinin o kapılarında kajsılaştığı bu müstebidane hareket- ten, çok acı teessü Ve hattâ, kuvvetli bir rivayete nazaran: Anlaşılıyor ki, memlekette y Hür- ve #/ hissetmişti. Dız (Meşrubiyet) ili edilmişc. riyet, değil... Şu halde biz, vatana avdet için çok âcele etiüişiz. Bâri, geri dönsek... Demişti. Prens, bu teessürle karaya çıkmış; ve (Karâmer) oteline yerleşmişti. Dok- Jtor Nazım bey tarafından derhal ote- İlin etrafında zabıtadan ve ittihat gençlerden mürekkep bir kordon hattı İ çevrilmiş; misafiri ziyarete gidenlerin işahısları ve adetleri tahdit edilmişti. Prens Sabahaddin bey, İzmirden çok acı teessürlerle ayrılmıştı. Ve, ay- “İni muameleye hedef olacağından kor- karak İstanbula doğru ilerlemeye baş- lamıştı. Lâkin, Çanakkaleye gelir gel mez; geniş bir nefes almıştı. Çünkü hiç ümid etmediği bir şekilde karşılan- muşti, Sabahaddin bey, ihtimalki İstan » bulda da, İzmirde yapılan muamelenin aynine hedef olacaktı. Fakat; Rum - lar Ermenilerle bir kısım halk tara - fından büyük mikyasta istikbal hazır- lıkları yapıldığını duyan ittihatçılar; İstanbulda, bu kadar ecnebilerin ve se- firlerin gözleri önünde bu istikbal me- rasimine mani olmanın çok çirkin bir şey olacağını arlamışlardı. Bâhusus; şehzadelerden arzu eden- lerin (İzzeddin) ismindeki (taht va- puürü) na binerek istikbal merasimine iştirâk edebileceklerine dâir, Abdülha- İmid tarafından saraylara bir irade gön- derildiğini haber almışlardı. Böyle bir vaziyet karşısında kalan tâbi olmaktan başka çare bulamamış - lardı. Cemiyet tarafından, Romanya kum- panyasinın (Prenses Marya) vapuru isticar edilmişti. Bu vapura, cemiyet namına bir heyet ile gazeteciler ve is- tikbaleilerin güzide bir zümresi bindi- rilerek Çanakkaleye gönderilmişler »- di. Çanakkalede de istikbal hazırlıkları- na girişilmişti. İstikbalciler, beyecank (bir intizar içindelerdi. Çünki, İzmirden hareket saati öğrenilmiş olan (Senegal) vapu- runun Çanakkaleye muvasalât vakti gelip, hattâ geçtiği halde, vapur henüz görünmemişti. Vapurun gecikmesi, muhtelif sebep- lere atfedilmişti. İzmirde cereyan eden İhâdiseyi bilmeyenler; — Efendim!.. Kimbilir ne kadar yollarda da bir takım nutuklar v8 £ ok acı teessürlerle ayrılmıştı. Ve aynı muameley& tanbula doğru ilerlemeye başlamıştı. Lâkin, parlak ve tantanalı teşyi merasimi ya- | merasimlerden sonra, ertesi sabah İs pılmıştır. Herhalde onun için vapur) tanbula gelinmiştir, Ayastafanos açıkla! gecikmiştir. rında, padişah Abdülhamit tarafından Diye tefsirlere pe gönderilen (İzzeddin) vapuru ile bir Nihayet, iki saat teehhürden sonra, | çok vapurlar, çatanalar, mavnalar, kö | vapur uzaktan zuhur etmişti... Bir anda | yıklar, sandallar tarafından istikbal ı Çanakkalede bulunan bütün deniz nar| merasimi icra edilmişti. Asıl calibi dik: | kil vasıtaları hakete gelmişlerdi. kat olan cihet, İzzeddin vapurundaki Senegal, Çanakkale önüne gelip de|istikbalciler idi. Bu vapurda, prensin demirlediği zaman etrafı sandallar, is-| biraderi Lütfullah Bey ile bir kaç şeh İh timbotlar, Grek kumpanyası) nın ro morkörleri ile ihata edilmişti... Boğaz muhafızı Muzaffer Paşa ile İstanbuldan saray namına gelen Abdullah Paşa, ve prensin muhiplerinden doktor Nihat Bey, beş çifte bir sandalla derhal Scne- gal vapuruna gitmisler, vapurun güver- tesinde, - şimdi de- allı yeşilli Osmanlı sancaklarına sarılmış olan Mahmut Pa- zadeden başka, müşir Ethem Paşa, Fuat Paşa, Salih Paşa, Cemil Paşa tanınmış zatlar bulunmakta idi. ibi hr batçılar, bütün bunların hareketlerini ve sözlerini şiddetli bir kontroldan ge çirmektelerdi. Prens, söylenilen nutuklara cevap | vermişti. Bu cevap esnasında, İttihat- çıları memnun etmek için bazı cümle | ittihatçılar, artık umumi bir cereyana| ler kullanmak mecburiyetini hissetmiş" | ti. Ve; bu arada da: N — Şimdiye kadar duçar olduğumuz felâketlerin sebebi, (ademi teşebbüs). ve (ademi ittihat) idi... Bundan sonra da nail olacağımız saadetleri teşebbü- | sü şahsi) ve (ittihat) ile istihsal ede: ceğiz. anın tabutu önünde, parlak nutuklar söylemişlerdi. Prens Sabahaddin Bey ile pederinin tabutu, alkışlar arasında Romanya va" puruna nakledilmişti. Vapurda bulu- nan ittihatçılar, hoşnutsuzluklarını güç zaptetmektelerdi. Her hareketlerinin, hattâ dudaklarındaki tebessümlerin bile bri olduğu farkedilmekte idi. ame j Bu Akşamki Program İSTANRUL 16: Dans musikisi (pâk. 19 Haberler, 19.18 Muhtel!? plâklar. 20: Sıhhi konferuns (Dr. Sa- im Ahmet Çalışkan tarafından) 2030: Sü- tüdyo orkestrzları, 21,30: Son haberler, Saat 22 den sonra Anadolu Ajansmın gare- telere mahsus havadis servisi, BUDAPEŞTE 13; Salon kenteti. 18: Konferans. 19,30: Jenö Huszkanın (Gül baba) opereti. 22: Plâk. 2240: Haberler. 23: Radyo salon orkesirasi, 24: Çigan musikisi. VARŞOVA 2030: Orkestra konseri. 21,30: Konuşmalar. 22: Leh şarkıları, 22,30: Piyano- koman kon- geri, 23: Spor. 23.15: Dans musikisi. 24: Dans plâkları, (Arkası var) * Son Posta * lolanbul Gelir ve Para BORSASI (| 2-9 .1936 a b öm er KA ÇRŞ “ Uras Io 15T.B. iödm| get ide ermeye Iç 18 T.B.N 21,55 16 18 T.B. 21. BELGRAT 19.20: Halk şarkıları, 20,30: MUJİ neşriyat, 2050 Plâk. 21: Şarkılı konser. 2145: Orkestra. 2230: Halk şarkıları. 23: Haberler, 2m Kon- ser nakli, YİYANA (49,5 metre kısa dalga) 18,30: Şarkılar, 19: Ekonomi, 19,25:" Konuşmalar. 20: Haberler, 20,10: Tıbbi kongreden nakil: 2230: Senfonik konser, 21,48: Mizah, 22. Konuşmalar. 23: Ha» berler. 23.19: Plâk, 24,15: Dans musikisi, 6,30: Sabah heşriyatı, 10,30: - 15: Plâk ve haber servisleri. 19,30: Hafif musiki, 1950: Konferans, 20,10 Konserin devamı, 21,45; Plik irespighi). 21,06: Yeni kitaplar. 21,20: Radyo orkestrası. 22,30: Spor. 22,45: Orkestra 23,45: Pr. Al, haberler, 1908 vw 9 Muhtelif plâklar. 20: Halk muslkisi dpiki 4 Eylül Cuma 20,30; Stüdyo orkesiraları, 21.30 Son haberi? * İSTANBUL Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının g8” : Oda musikisi plâk. 19: Haberler. 19,19: İzetelere mabsus havadis servisi, . İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünden: 30 Eylâl Çarşamba imtihanları yapılacak o Doçentlikler şunlardır. Ona göre, isteklilerin Üniversite Rektörlüğüne müracaatları: — (913) o Birinci hariciye Doçentliği a Kadın ve Doğum 3 Birinci Dahiliye Göz Marazi Teşrih Bakteriyoloji Teşrih Nebatat Riyaziye Jeoloji : Roma Hukuk” Ceza Hukuku İktisat Tarih VE TEL EEE vE

Bu sayıdan diğer sayfalar: