September 11, 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

September 11, 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa SON POSTA — GİBALİ ZİNDANLARI Son Posta'nın zabıta romanı: 67 Gâvur Mehmedin Yeni Maceraları İttihatçılar Devrinde e 4 / MUHALEFET © Nasıl doğdu, Nasıl yaşadı, Nasıl öldü? Gâvur Mehmet, gündüz herkesle| başını sallıyarak dişlerini gıcırdatmış: tez beraber türbeye girmiş, ziyarettetmiş-| — Gülün.. Söyleyin.. İçin.. Zevke- Son Posta'nın siyasi tefrikası * zi B zz Yazan: Ziya Şakir — ; :;lSonn._(uadu_kı mezarlar - arasına | din... Elbet, sizin de ağlıyacağınız, si-| - Projya gazetesinin makalesi İttihatçıların sinirlerini ve kafalarını altüst etmiş, mış; bir kabir arıyormuş gibi do -|zin de, kalblerinizin acısını duyacak fakat ertesi gü Sabahaddi beyl a reiE d Bi buğlarnayel S imizlap &X b (e glll ertesi gün, n beyle arkadaşları, Rum patriğine gitmişlerdi — nihayetinde, türbenin duvarile — kale duvarının birleştiği yerde, taşları dev- rikmiş, toprakları çökmüş bir mezarın içine atlamış, boylu boyuna uzanmış- tı. Burada, saatlerce sabır ve taham - mül göstererek öylece kalmıştı. Biraz evvel, yatsı ezanları okunmi- Mt larini zimma, Hdadarn kapa ları Kilitleyip gittiğine kulak kabart- mıştı. İhtiyaten bir müddet daha bek- lemiş; ezan sesleri kesilince, artık ye- tinden kalkmış; mezarların arasından dolaşa dolaşa türbeye doğru ilerlemi- ye başlamıştı. Mezarların arası, zifirt — karanlıktı. Semaya dağru uzanan beş altı asırlık ağaçlar, yalçın kaya gibi yükselen ka- le bedenlerile birbirine kavuşmuş; bu türbe ile mezarların bulunduğu yerin iletünü, kâmilen kapatmıştı. Burası, gündüzleri bile lâyıkile ışık almadığı için daima loş ve koyu gölgelerle mu - hattı... Eğer türbenin pencerelerinden uzanan titrek mum ziyaları olmasay - dı; Gâvur Mehmet, bu mezarlar ara- sında mümkün değil yol bulamıya - cak.. Belki de kendisini taşlara çarpa- cak, yahut bir mezarın içine yuvarla - nacak.. Muhakkak bir kazaya uğrıya- caktı. Gâvur Mehmet, mumların ışığına doğru ilerlemiş, türbenin önüne gel - miş; mezarların bulunduğu setten, taş | döşeli yola inmişti. Gözü, pencereden içeri ilişmişti. Sarırmtırak ışıklar altında — yeşil çuha örtüsü ile uzayıp giden (Toklu dede) nin sandukası, ona gündüz gördüğün- a dahaiBaytiekli gelmişti. Sandkika « nn başındaki kavuğun, âdeta sallanır gibi olduğunu zannetmişti. Bu derin ve uhrevt sükün içinde, birbirine sü - rünen ağaç dallarının hışırtıları, Gâyur Mehmedin vücudünü gayri ihtiyari o- | larak titretmişti. Artık orada bir saniye bile duramı- yuarak, türbe ile mezarlar arasına sı - kışmış olan yoldan ilerlemiş.. Üzeri küçük bir çatıile örtülmüş olan (Aya-| vasilos) ayazmasının önünden geç - miş; dik, harap, ekseri basamakları dökülmüş, bir taş merdivenin önüne gelmişti. Gözlerini, o derin zulmetler içinde |" aşağıdan yukarıya kadar gezdirmiş; bile bile ölüme atılan bir adamın his - settiği acı bir hüzünle içini çektikten sonra: — Çok dikkat etmeliyim... Yanlış bir adım atarsam.. Ayağım hafifçe ka- yarsa, mahvoldum demektir... Her ta- raftan görünmek ihtimali olduğu için, fener de kullanamıyacağım. Muhak - kak ölüme gidiyorum. Diye söylenmişii. Merdivenlere, yüzüstü kapanmıştı. jo — daracık | ve tehlike içinde geçti. Üzeri sık sarma- Diye homurdanmıştı... Ve sonra, kabini yakan ateşin ıztırabile, düşüp parçalanmak tehlikesini unutarak — bir denbire yerinden kalkmış, o harap surların üzerinde yukarıya doğru iler- lemiye başlamıştı. Bazan ayaklarırın altından — taşlar kayıyor; boşluğa doğru uçuyor; beş altı saniye sonra, surların dibine dü - şerek parçalanıyordu... Bazan da aya- gı bir çukura takılıyor, birdenbire sendeliyor; kollarını açarak müvaze- nesini güçlükle idare ediyordu. Gâvur Mehmet; o zifirt karanlık surlar — içinde — daki - kalarca yoluna devam etti. (İmparator İzakliyus) un yaptırdığı sekiz köşeli burcun devriye yollarını bin müşkülât Bunun (fahri riyaset) i prensc ve - rilecek olursa, hiç şüphesiz ki, kendi - si de oraya gelecek.. Ve toplu bir halk görür görmez; hiç şüphesiz ki bir şey- ler söyliyecekti. İşte bu sözler, prense geçirtilmek istenilen imti'yanın, birin- ci faslını teşkil edecekti. İttihatçıların bu teşebbüsleri, bekle- dikleri neticeyi vermemişti... Hattâ, ayni maksatla (Bebek) bahçesinde ve- rilen müsamcreye davet edilen prens Sabahaddin, burada da ittihatçıları boş yere bekletmişti. Fakat bu esnada, hiç ümit edilmi - yen bir hâdise zuhur etmişti... (Fener siyaseti )nin âdeta resmi lisanı olan (Proiya) ismindeki rumca gazete, çok dikkate şayan olan bir makale neşrey- şıklarla örülmüş olan dört köşeli ve yüksek bir burcun küçük kapım önü- ne geldi. Ve o zaman, derin bir nefes alarak geniş bir: — Oocoh!.. Çekti. Bir iki saniye, kalbinde hâ- sı) olan derin heyecanı dinledi. On - dan sonra da: — Nihayet.. Gelebildim. Dedi... Burası, (Anamas zindan - ları) nın üstündeki, (Anamas kulesi) idi. Omuzunu, kapının kenarına daya- dı. Başını içeri uzattı. Külenin — içini dikkatle dinlemeğe başladı. Dukikalaxı geçtiği halde, : içeriden insan varlığını hissettirecek en küçük bir ses alamadı. O zaman içeri daldı. Pantalonunun arka cebindeki küçük ve yuvarlak hır- sız fenerini çıkardı, yaktı. Başının ü- zerinde, birdenbire bir kaç kanat çarp- n. Orada kim bilir ne zamandanberi yuva yapmış olan yarasalar, karşıki duvarlara doğru kaçtı. Gâvur Mehmet, elindeki feneri, a - ğır ağır etrafa gezdirdi... Burası, müs- tatil şeklinde büyük bir odaya benze- mekte idi. Duvarlarının bir çok yerle- rinde otlar, ve yosunlar bitmişti... Sol taraftaki duvatın kenarında, dar ve harap bir merdivenin bazuk kaldırım- ları görünüyor; kulenin dibi, derin bir uçuruma benziyordu — (Arkası var) İstanbul asliye altıncı hukuk mahkeme- sinden: İlyas tarafından Yedikulede Kazlıçeşmede Demirhane caddesinde 135 namarada iken karısı Vaso aleyhine açılan boşanma davası- | nn gahkikatında: Müddealeyhanm ikâmet- gâhının meçhuliyetine binaen tahkikat için muayyen olan 15/6/930 paryartesi günü sant 10 da taraflar ispatı vücut etmediklerinden dava yenileninceye kadar dosyanım muame- leden kaldırılmasına karar verilmiş ve ahiren |lüme yaklaşmıyarak kendi lemişti. Bu makalede; evvelâ (İttihat - Te- rakki) cemiyetinin faaliyetinden bah - sediliyor.. Sonra da Prens Sabahaddin Beyin programına geçiliyordu. Ve da- ha sonra da cemiyetin takip ettiği hat- u hareketle, Sabahaddin Beyin progra- mı arasında, şöyle bir kiyas yapılıyor- du: ( ttihat ve Terakki cemiyeti), bü- tün Osmanlı milletlerini birleştirerek, (Osmanlı) namı altında bir millet şek- line ifrağ etmek istiyor. (Ademi merkeziyet cemiyeti) ise; Osmanlı ülkesinde yaşıyan unsurların, milliyetlerini muhafaza etmeleri, yal - nız memleketin terakkisi hususunda müştereken çalışmaları merkezinde bir program takip ediyor. (İttihat ve Terakki cemiyetinin bu işde ne kadar haksız olduğuna delil göstermiye bile lüzum yok, Zira; ce - miyetin, bir çok milletleri hukukun - dan mahrum birakmak siyasetini is - tihdaf ettiği, gün yibi âşikâr. (Cemiyet, bu tasavvurunu - belki tatbik edebilir. Fakat, pek büyük müş- külât ile karşılaşacağını da hesap et - melidir. Çünkü, cemiyetin bu siyase - tini kabul etmek, milletler için açık - tan açığa bir (intihar) demektir. Bu- na binaen muhtelif milletlerin, bu ö- şahsiyeti maneviyelerini müdafaaya çalışacak - ları gayet tabifdir. TAdemi merkeziyet cemiyetinin programına gelince; bu, daha hâlisa- ne ve tamamile tatbik - kabiliyetini hmizdir.) (Proiya) gazetesinin bu makalesi, ittihatçıların- ainirlerini — ve katalarını altüst etmişti... İş bu kadarla kalsa, bir şey değildi. Belki de: — Bunda, prensin ne kabahati var, deta (resmi bir istikbal dÖ Patrik efendi, bu parlak resmi ka - bulden sonra, Sabahaddin Beyi (Sen Sinod) salonuna davet eylemişti. Sa- londa metrepolitlerle bütün ruhani ve cismani âzalar, patrik efendi ile misa- firini istikbal etmişler; (merasimi lâ- zime) yi ifa eyledikten sonra, yerli ye- rine geçmişlerdi. Patrik efendi, herkesin yerini al - masımı beklemiş.. Ve sonra; artık ta- rihe intikal etmiş olan şu parlak nut- ku irat eylemişti: n (Fahametpenaht.. Yalnız devleti aliyede sakin bulu - nan Rumların değil, ortodoks olan sair milletlerin de vekil ve tercümanı olan (Rum patrikhanesi); hanedanı âl Os- man ile uzaktan ( 1) merbutiyet ve sıhriyeti bulunan zatı fahametpenah. larını sinesinde kabul eylediği cihet - le, müftehirdir... Bu hal, İstanbulun () Patrik efendinin bu (uzaktan)| - ——— tabiri, pek gariptir. Acaba preas Sa-| (2) Patrik efendi, (Bizanslılar) di * bahaddin Beyin, bir (Sultanzade) ol - yecek yere, her halde bir sürçü Histf duğunu bilmiyor mu idi?, ıllıı (Rumların) demişti. — )mahiyetinde | fethindenberi, ilk defa vukua gelmit ' tir. (Patrikhane; zatı fahametlerile, T fekayi mesailerinin, ve bunlar mey& ' | nında hatırası ebediyen payidar kâ' | lacak olan (ebbi muhteremlerinin)" semeratı bimemâtı olarak istihsal olü” nan netayicinden dolayı, izharı mett * nuniyet etmektedir. (Âli himmet (Fatih), bu memleketit | Tü sellüm eyledikleri sırada, siyasiyattak' nüfuzu nazarı fevkalâdesi ile milleti * | mizin hukukunu, imtiyazat itası Nf İ retile kabul ve tasdik etmiş.. Bunutt | Te istikbaldeki hâdisat için — meni g| mucip olacağımı keşfeylemişti. | (Şüphe etmem ki; zatı fahametp? | nahileri de, bilcümle rüfekayi mesal © nizle birlikte ayni fikir ve siyaseti t& 'w kip edeceksinizdir. (Arkası var) — davncı İlyas tarafından 8/9/936 Larihli istida ile mezkür davanın kuldığı noktadam deva- mi talep edilmiş olmasına binaen — yeniden Zevzek muharririn biri, aklına gelen şeyleri yazmış. Adaaam, sende... davetiyenin 15 gün müddetle ilânen tepliğine , Ukraşmadan sonra; kale bedeninin üs-| Evvelâ, ellerile yoklıya yoklıya o ha- rap ve çok yerde taşları noksan olan basamaklara tırmanmıya başlamıştı. Sol amuzunu, âdeta kale duvarları- na yapıştırmıştı. Böylece, yirmi daki- kadan fazla devam eden heyecanlı bir | tüne varmış; sirtini. semaya — doğru | yükselen azametli burcun duvarına da- yapmış.. geniş bir nefes almıştı. Boğazı ve dit, kupkuru kesilmişti. Ayaklarının altında uzayıp giden ev-| lere ve mahallelerr göz gezdirmişti. Bütün © görünen saha, karanlıklar içinde üstüste atılmız, muhtelif şekil- de sandıklara benzemekte idi. Bu ma- hallelerde herkes erken yattığı için her taraf derin bir zulmet içinde idi... Yal- nız, Lonca meydan'nın üzetinde, du- manlara karışan sisli bir ışık yığını tit- remekte; çalgı ve İnsan sesleri; kar - ma karışık bir uğullu halinde uzaklara doğru sürüklenmekte idi | Bu sesler. Gâvut Mehmedin kalbin- ; de bir kin uyandırmıştı. Hafif hafif ve tahkikatın S/M0/ME pazartesi sant 10 a falikine karar verilmiş ve bu hapta tanzim | kulnan davetiye ile yenileme İstida — sureti mahkeme divanhanesine asılmış brlundu- Kundan muayyen gün ve saatta mahkemede bulunulması ve aksi takdirde gıyabında tah- kikat ve muhakemeye devam edileceği tebliğ yerinde olmak üzere ilân alımur. (222) MÜHİM BiR TAVSiYE Yazstık, yorgan ve şiltelerinizi kuş tüyünden yapmız. Yatması Ta- hat, kışın sıcak, yazın serindir. (Ki- Tosu 75 kuruşdan baştar) Fabrika ve salış deposu İstanbul, Çakmak- çılarda Kuşifyü (Çabrikası Telefon: 23027 SATILIK EV İstanbulun en havadar ye- rinde Fatih Kumrulumesçitte baş ©| lr mutbah kuyu, bah- çe ve müştemilâtı havl bap kâgir hane satılıktır. İstekliler ayni yerde kahveci Bay Eyübe müracaat. Denilecek.. Bir kaç gün sonra da, bu yazıların tesiri unutuluverecekti. Fakat, garip bir tesadiüf eseri mi - dir; yoksa, ittihatçıları sinirlendirmek istiyenlerin gizli bir maksatları cüm - lesinden midir, nedir; bu makalenin intişarından iki gün sonra prens Sa - bahaddin Bey, refakatinde Fazlı, Ke - mal ve Emin Beyler olduğu halde Rum patriği efendiyi ziyarete gitmişti. Prens Sabahaddin Rey: patrikha - nede, samimiyeti cidden gösterecek bir şekilde istikbal edilmişti. Edirne met - repolidi Tiryandafilis Efendi ile diğer bir çok papaz efendiler prensi lâyık ol- duğu veçhile karşılamak için sokakta - ki merdivenin alt basamağına kadar inmişlerdi. Bu da, patrikhanede şim - diye kadar hiç bir Türk misafirine gös- terilmiyen bir teveccüh eseri idi. Patrik efendi, (ademi merkeziyet) programınm vazii olan bu Osmanlı prensini, patrikhanenin (Protosingel- ya) salonunda - hem de - ayakta ola- rak kabul etmişti, Bu şekilde kabul, â- İnhisarlar U. 1. — Şartname ve projesi mucibince 45816 lira 32 kuruş mı” hammen keşif bedelli Paşabahçe Fabirkasında yapılacak beton armö iskele ve rıhtım inşaatı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. 2. — Eksiltme 26/1X/1936 tarihine rastlıyan Cumartesi günü sadk ilde Kabataşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki alım komisyonundi yapılacaktır. 38. — Muvakkat teminat (3437) Liradır. 4. — İsteklilerin, eksiltmeye girebilmeleri için ihale gününden & az iki gün evvel İnhisarlar Umum Müdürlüğü Müskirat Fabrikalar şubesine müracaat edip bu gibi rıhtım ve köprü İşlerini muvaffakıyetl yaptıklarına dair vesikalarını ibraz ederek ayrıca vesika almaları lâzımdır: 5. — Bu işe ait şartname ve projeler 229 kuruş mukabilinde Kabataşta Levazım ve mübayaat şubesinden hergün alınabilir. 6. — Teklife ait kapalı zarflar ihale günü en geç saat tam onü | kadar adı geçen Komisyon Reisliğinde makbuz mukabilinde verilmif olmalıdır. (1149) Keşif bedeli 1770 lira 32 kuruş olan Fındıklıda 13 üncü mektebif bazı kısımlarının tamiri açık eksitmeye konulmuştur, Keşif evrakı ve şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülür. İstekli olanlar 1000 liralık bu işe Benzer iş yaptığına dair Nafia Direk” törlüğünden almış olduğu müteahhitlik ve Ticaret Odası vesikalarif' havi teklif mektuplarla ve 2490 No.lı kanunda yazılı vesika ile 13? Hiralık ilk teminat makbuz veya mektubile beraber 17/9/936 Perşambt günü saat 14 de Daimi Encümende bulunmalıdır. © * * Belediye vergi ve resimleri kanununun 28 inci maddesinin ilk bince Benzol ile Eter döpetrolden Gazolin Benzine kiyasen kiloda bir ruş ve kuvvel muharrike olarak kullanılan katran yağından da Mazot Bakuraya kiyasen kiloda 20 para istihlâk resmi —alınacağı — ilân olt ” nür. «B. «1185» — Betonarme Köprü inşaatı eksiltme ilânı Nafıa Vekâleti Şose ve Köprüler Reisliğinden: Maraş Vilâyetinde Kayseri - Maraş yolu üzerinde 91.500 lira hif.:', delli Alikaya - Suçatı ve tekir köprüleri inşaatının kapalı zarf usuliyle mesi 16/9/936 Çarşaraba günü saat 16 da Nafin Vekâleti Şose ve Köprül Reisliği eksiltme Komisyonu odasında yapılacaktır. Eksiltme buna müteferri evrak 457,5 kuruş mukabilinde şose ve köprüler Reisliği” den almabileceği gibi isteyenler bu şartnameleri Maraş Nafia Mi ğüne müracaat ederek görebilirler. M Muyakkat teminat 5825 liradır. Eksiltmeye girmek — isteyenlerin Gazetenin 3297 sayılı nüshasında çıkan talimatnameye tevfikan müt* hitlik ehliyet vesikasımı hâiz olmaları. ha itt yapırlt Müteahhit bizzat mühendis olmadığı veya bir mühendisle girmediği takdirde asgâri 10 metre açıklığında betonarme bir köprü olduğuna dair vesika ibraz etmesi lâzımdır. aef | Teklif mektuplarının 16/9/936 Çarşanba günü saat 15 şe kadar , rada Şose ve köprüler Reisliğine verilmesi lâzımdır. «624n &€ G

Bu sayıdan diğer sayfalar: