13 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

13 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğüçüneıek. buraya iyi bir - hazırlıkla 0 Sarfa Gâvur Mehmedin Yeni Maceraları GİBALİ Son Posta'nın « Gâvur Mehmet, bunları tetkik eder- — Kulenin zemini görünüyor. Bu- her halde zindanların üstüne te- düf ediyor... Fakat, acaba zindan - ara nereden giriliyor?.. Hele su mer- divenden inelini de, alt katı da bir göz- den geçirelim. Diye söyleniyordu. Merdivenden irmek, o kadar kolay olmamıştı. Az kalsın, bir kaç defa a - kayarak aşağıdaki taş zemin üs- tüne düşecek.. Parça parça olacaktı. “Nihayet, alt tata varmıştı. Orada da derin bir (oh) çekerek geniş bir nefes ştı. Ve ondan sonra da kulenin al- aki zindanlara inmek için bir yol tamıya başlamıştı. Fakat; ne bir ge- ne bir kapı, ne de bir merdiven bu- amıştı. —O zaman; derin derin düşünmiye, çi — Eyvahi.. Bu kadar emeklerim a mi gidecek?... Zindanlara, ine - —miyecek miyim?. ğ Diye söylenmiye başlamıştı. Birdenbire kulenin ortasında, üze- rini otlar bürümüş küçük bir taş yığı« nı, Gâvur Mehmedin nazarı dikkatini Celbetmişti. Derhal oraya giderek, tet. kike girişmişti. ” Taşlar, mun'azam sürette istif edil- mişti. Gâvur Mehmet, bunu görür gör- mez: b — — Bu taşlar buraya, gelişi güzel a- tılmışa benzemiyor. Her halde, bir maksatla yerlestirilmiş olduğu, aşikâr. Hele qunlğıdn.n bir kaçını kaldırayım. — Diye söylenmisti... Ve taşların bir kısmını kaldırır kaldırmaz, gözüne bir mermer kapak ilişmişti. Gâvur Mehmet, sevincinden titre- miş. — Bu'dum. Nihayet buldum... Bu kapağın altında, mutlaka zindana ini- ik merdiven var, Demişti. Ve taşları, sür'atle bir ke- nara çekmişti. Meydana, hemen he - men bir metre murabbar cesamette ka- lin bir mermer taş çıkivermişti. Gâvur Mehmet, bu taş kapağı ya - doğru kaydırıp ta deliğin ağzını a- çıncıya kadar bir haylı sıkıntı çekmiş- ti. Ümit, ona harikulâde bir kuvvet Fakat deliğin ağzı açılıp ta jçer görür/görmez, birdenbire e- Tini dizine vurmuş; acı bir teessürle: — — Hay Allah müstahakını versin. Bütün ümitlerim, boşa gitti. — Demişti... Çünkü önündeki delik, d imsiyah görünen derin bir kuyu- ibaretti, —— Bu kadar vakit kaybettiğime mi yanayım. Bu kadar tehlikelere göğüs Tek çektiğim emeklere mi acıya- yım?.. Ben, o haydutların nöbet bek- Tedikleri 0 uzun uzun yeraltı yolla - rından girmeye çalışmaktansa, şura - dan kolayca zindanlara inivereceğimi ' zannetmiştim.., Ne aksilik?.. — Diye söylenirken, birdenbire aklına bir şey geldi: — — Sakın bu küyunn da zindanlar- “la bir münasebeti olmasın, Hele şunu bir iyice muayene edeyim, - Dedi. Gâvur Mehmet; her türlü ihtimali <a0 0 O ——— ——— — —— — gelmiş; lâzım olabilecek her şeyi ya « nına almayı ihmal etmemişti. Kuyunun başına diz çöktü. Evvelâ, | kuyunun içini dinledi. Sonra, elinde- | ki feneri alarak içine gezdirdi. Kuyu, | Ürindi. Dibini göremedi. | Beline sardığı gavet kuvvetli bir frenk sici akardı. Fenerin tuta - cak yerine bağladı. Kuyunun içine saf- gtt Fener aşağıya inerken duvarları tetkike başladı. — Birdenbire o kadar sevindi ki; az kalsın, elinden ipi kaçıracaktı. p Yakaladım. İşte, karşı - iyük delik. Âdeta, karşı-kar- Şiya açılmış iki kapı. Ortalarına da bir ahta uzatılmış. Demek ki, bir taraf- öbür tarafa geçiliyor... Fakat, bu-| b a |paylaşmasından — hariş — Mmrakırlar. LİNDANLARI zabıta romanı: 68 rası, kuyunun dibi değil!... İşte, fener daha hâlâ aşağıya iniyor... İniyor am- ma, ben de iyi bir budalalık ediyo - rum. Diye mırıldandı. Ve sür'atle feneri yukarı çekmiye başladı. O tahtadan iti- baren ipe nişan koyarak, stonra ipin a kısmını kulaçladı. Tam sekiz kulaç- tı. Sekiz kulaç.. Az şey değildi. Tabit - dir ki, bunun alt kısmında da o kadar| bir derinlik olmak lâzım gelirdi. Şayet aşağıya inerken ip kopuverirse, kuyu- nun dibinde bir külçe kemik kesilmek pek tabit idi, Gâvur Mehmet, acı bir tebessümle gülümsedi: — Ne olursa, olsun... Cehennemin, tââââ gayya kuyusuna düşeceğimi bil- sem, gene ineceğim. Si Diye söylendi. Hemen, ayağa kalktı. Elindeki ipin üzerine, yarmışar arşın fasıla ile dü - gümler yapmıya başladı... Sonra, ipin ucunu, oradaki büyük mermerin al - tından geçirerek taşa sımsıkı bağladı. Ucunu kuyudan içeri sarkıttı. Feneri kapadı. Tutulacak yerine kısa bir ip bağlıyarak boynuna astı. Belindeki in- ce ve siyri uçlu bıçağı çekerek dişleri- nin arasına aldı: — Hadi bakalım.. Ya, karni, ya sırtı Biamillâh... Diyerek ipi yakaladı. Bacaklarını kuyuya sarkıttı. Ve sonra birdenbire, boşluk içinde sallandı. Ellerini ağır a- ğır düğümler üzerine indire indire, o zifiri karanlık içinde kaymıya başladı. Biraz sonra ayakları hafifçe oynıyan tahtalara çarptı.. Gâvut Mehmet, ih- tiyatlı davrandı. Bastığı yerin sağlam o- lup olmadığını ayaklari!e muayene et- tikten sonra, elinden ipi bırakı. Boy - nunda asılı olan feneri yaktı. Sür'atle etrafına baktı. Yukarıdan gördüklerinde, aldan - mamıştı. Bastığı kalas tahtasının iki tarafında, küçük iki kapı vardı. Kalaş tahtası, bu iki küçük kapı arasında bir köprü vazifesi ifa ediyor; bunun altın- da da kuyunun derinliği, uzayıp gidi- yordu, (Arkası var) Keskin icra memurluğundan; Keskinde Mehmede 220 lira borçlu Kes - kinin Kavurkalı köyünden Sofu Mehmedin yeminli ehli vukuflar tarafından O. köyden kardeşi ile müşterek Hüyük mevkiinde ta « punun 69 sayısında 7 dönüm, halen 25 dö » nüm tarlanın beher dönümü 100 kuruş kiy- metli Yine dağda tapunun 70 numaraaında kayıtlı 7 dönüm halen 20 dönüm tarlanın beher dönümü 35 kuruş kiymetli Kıraç tar - Tanan nisif hissesi. Diğeri Keskinin Bedesten içerisinde — 250 Hra kaymetli ve senede 30 lira kaymetinde dear getlnen ahşap bir dükkân, Yukarıda tarlalar ve dükkâün açık artırma ile müzayedeye vazedilmiş olduğundan tak- dir edilen kiymetin yüzde 75 şini geçtiği tak- dirde en çok arltıran 12-10-936 pazartesi gü- nü saat on dörtten on altiıya kadar da'rede ihale edilecektir. Aksi takdirde son artıranın taahhüdü baki kalmak şartı e müzayede n baş gün daha uzutılacak, 28/10/936 günü saat ön dörtten on altıya kadar dairede ikin- € artırma en çok artırana ihale edilecektir. Hakları tapu sdelli! ile sabit olmayan Ipotekli alacaklılarla diğer alükadarın ve İirdfak hakkı sahiplerinin bu baklarını ve husus ile falz ve masrafa dair olan ve iddlalarımı ev- rakı müsbitelerile birlikte 20 gün içizde bil- dirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde hakları ta- pu slcilli He sabit olmuyanlar satış bedellirin Dana giyade malümat ulmak istlyenlerin Keskin Jera dalresine müraecaatları Dün olucur. İstanbal İkinci Wlâs Memurluğun- dan: Müflis Antikacı 8, Hayimin işleri hakkınaa ifiâs idaresince izahat veril- mek ve icap eden kararlar ittihaz ed Imek üzere alacaklılırın toplanmı- sına Jüzüm görülmüş olduğu dan alh- cakldarın 17/9/836 perşenbe günü saat 11 de ikinci ifiâs dairesinde hazır buLunmuları iflâs idare karürile ilân osunur.. (25580) SON POSTA Son Posta'nın siyasi tefrikası * İttihatçılar Devrinde 0 MUHALEFET Nasıl doğdu, Nasıl yaşadı, Nasıl öldü? Eylâl 13 Yazan: Ziya Şakir Senelerdenberi milli mücadeleye alışmış olan Rum siyasileri, Türk siyasilerini idrâksiz bir çocuk gibi aldatmıya çalışıyorlar, buna uygun şahsiyetlerin rüsü; saraydaki gözdelerinin yatak ©- dalarını şaşıracak kadar cahil ve gafil oldukları için; hiç düşünmeden, bali zerre kadar görmeden bu (imtiya- zat) 1 verivermişlerdi. Ve.. Sakalları- na inci dizdirmek efsanelerinden da - |ba bâriz bir surette, cedbecet mecnun olduklarını isbat eylemişlerdi. E, bu eçhel mecnunların son hafi - dezadelerinden olan prens Sabahaddin Bey nasıl olmuştu da, tam on iki sene Avrupa kaldırımları çiğnemesine ve bir çok (ulümu fünün) tahsil ve teteb- bü eylemesine rağmen; bu cehalete, cinnete ve vatani cinayete iştirak eyle- mişti. Filhakika, kanunu esasiye, bu yolda bir madde dercedilmişti. Fakat bu, bas- ma kalıp bir sözden ibaretti. Öyle bir söz ki; hiç bir teyit kuvvetine malik değildi. Halbuki Prens Sabahaddin Bey; sanki malik oldukları bahçenin yoncalarını, komşusu olan fakir inek- çiye bahşeder gibi, büyük bir cömert- lik göstermiş.. Sanki kendi namına verdiği bu gülünç söz yetişmiyormuş gibi; (rüfekayi #âyinin de imtiyazatın yalnız muhafazasına değil, takviyesi- ne çalışacağını) vaadetmişti... Hiç şüp- he etmemek lâzım gelir ki bu sözler, tam bir şuurun eseri değildi. Görülüyor ki; Rum milletinin (si- yasileri), (Türk mütefekkirleri) ile â- deta eğleniyorlar.. Bir taraftan: — Kanunu esasinin bahşettiği hu - kuk ile iktifa edeceğiz. Osmanlılığın bütün şeraitine samimi bir surette ria- yet eyliyeceğiz. a Derlerken, diğer taraftan da: — Asırlardanberi devam eden im - tiyazatımızı muhafaza etmek — isteriz, diyorlardı. Akıl ve mantık bu iki fikri nasıl bir- leştirebilir; bu deröce kaypak ve zıt iki fikrin sahiplerindeki samimiyete nasıl itimat edilirdi, Senelerdenber milli mücadeleye a - Jışmış olan (Rum siyasileri), henüz üç dört aydanberi siyaset çemberi çöviren Türk siyasilerini idraksiz bir çocuk gibi aldatmıya çalışıyorlar; huna vasıta ya - pabilecekleri uygun şahsiyetlerin di - mağlarına da birer parmak bal çalıyor- lardı. İttibatçıların bir kısmı, prens Saba - haddin Bey aleyhinde böylece esip sa- vururlarken, diğer bir kısmı da: — Hele acele etmiyelim,. Bakalım, bir konferans versin.. Maksadını ale - nen izah etsin. Ondan sonra hüküm ve kararımızı veririz. Diyorlardı. Prens Sabahaddin Bey, cidden müş- kül bir vaziyette idi... Bir turaftan, tür- lü türlü tefsirlere uğrıyan (akidei si -| yasiye) sini izah ederek şöhretini sars- mak istidadı gösteren velveleyi sustur - mak lâzım gelmekte. Diğer taraftan tüne sıçratmak) tan çekinmek icap et- mekte idi. İşte zavallı prens, böylece bocalayıp dururken; Anadolu Tasnak klüplerin - den biri bir münasebetle İstanbulun er- menice gözetelerine birer telgraf çek- miş şuzun uzadıya hir takım methü se- nalardan sonra; (Avrupada ;kongremize iştirak e-| den, Sultanzade Sabahaddin Bey, bi -| zimdir. Biz onunla, daima ayni gaye ve eydi, ittihatçılar, bu ceklerdi. Fakat; bu heyecanı aralarında his- ik- |settikten sonra, harice taşırarak gü - lünç olmak istememişler: — Hele, buna da sabredelim, Hesap görme zamanı gelir. Demişlerdi. Bu vak'anın üzerinden de tam ye - di gün geçmiş; nihayet 1324 senesi ayının 4 üncü perşembe günü i. O gün, prens Sabahaddin Bey, Spor | İstanbul yüzme Şampiyonası eylâlr gelmi Dünkü şampiyona yüzmelerine iştirak edenlerden bir bayan İstanbul Susporları ajanlığı tarafın - dan tertib edilen yüzme İstanbul şam- piyonası dün Moda denizhamamların - da yapılmıştır. Bu müsabakalara Ga - latasaray, Beykoz, İstanbul Susporları kulübü yüzücüleri iştirak etmişlerdir. Yüz metro serbestte Galatasaraydan Orhan birinci, Susporlarından Mah - mud ikinci. Yüz metro sırtüstünde Beykozdan Agüâh birinci, Beykozdan Nihad ikinci. Düört yüz metro serbestte Galalasaray- dan Halis birinci, İstanbuldan Meh - med ikinci. 4x200 bayrak yarışında Galatasaraydan Halil, Orhan, Cihad, Ali takımı 10 dakika 51 saniyede bi - rinci, Beykoz takımı ikinci gelmişler - dır. 1İ0 metre manialı koşuda Türkiye rekoru yapıldı Yedinci Balkan oyunları hazırlıkları yüz güldürücü neticelerini vermeğe başladı, Dün yapılan seçmelerde iki Türkiye rekoru kırılmış ve €'gerleri yerinde tutulmuştur. 100 — 10,9 Semih 200 — 237 Vedud 400 — 54.8 Melih 110 — 15,8 Faik (yeni rekor) Yüksek — 180 Pulat 1.75 (üç atlet) Uzun — 6.80 Semih Lütli Disk — 45 Veysi Dünkü tecrübe koşularından — sonra ayni maksadı takip ede Gerek biz, ve gerek o; birbirimize verdiği miz sözleri, hiç bir zaman nakzetmi - | yeceğiz.| | Diye, bir başboğazlık etmisti. | Eğer; İttihat ve T- nin merkezi umumi ki cemiyeti - laa iltihatgiları kızdırarak Çezmaği Ğe v nasına elli yıl-ı milli atlet takımı kadrosu seçilmişlir. Bugün seçilen takımda sıhhate ta - allük eden sebeb olmadıkça hiçbir at- let değiştirilmiyecektir. no vik müsabaka gavrini-ami ekette israr eden Fener - Titmi Atletizm Federüsyo - ve ki bâülçe nunca iceziye edilmiştir. Beyoğlunda (Varyete) tiyatrosunda kiramından) mürekkep mecnun sü -|kadar büyük bir heyecan hissetmiye *İbir konferans verecek; (mesleki si - yasi ve içtimai) sini izah eyliyecekti. Daha tiyatro kapı'arı açılmadan, ti- yatronun önünde bir halk kitlesi bi - rikmişti. En meraklı bir kamedi oy - nanıp ta dühuliye alıhmıyacağı ilân"e- dilseydi, gene bu kadar müşteri celbe- dilemezdi... Fakat şunu da arzedelim ki; bütün bu (erbabı merak) ın dört « te üçü, ittihatçılardan mürekkepti. (Arkası var) ı Geçenki Bilmecemizde ngananlar LOSYON h 43 üncü mektep 52 Ömer Faruk, İstanbul Erkek Lisesi 476 Celâleddin, Nurosmaniye Selvili mescit sokak 4 de Nihat, BÜYÜK SULU BOYA Ankara İstiklâl mahallesi Dinç s0- kak 13 de Nilüfer Biner, Kozlu P. 'T. T. memuru oğlu Yılmaz, Yeşilköy ilk mek- tep 42 Sabahat, Beylerbeyı Yalılar Çütle de 57 de Beohice, İstanbul 27 mci mek- tep 3/B den 15 Fethi. LÂSTİK TOP Beyoğlu Sent Poşeri mektebi 225 Şefika Ateş oğlu, İstanbul Erkek lisesi 1/B den 291 H. Sıtkı Elçin, Vefa Er- kek Lisesi 3/C den 360 Nureddin. ALBÜM İstanbul 44 üncü ilk mektep A/3 den 205 Kıymet, İstanbul Erkek lisesi E/İ- den 569 İbrahim, Karagümrük Kara- baş caddesi 45 de Şecaattin, Gelenbevi orta mektep A/2 den 675 Fehmi, ÂAn- kara Devlet demiryolları hasıla! daire- sinde memur Sabri kızı Süeda, Konya Abdülâziz mahallesi 66 da Kadri, An- kara İç Çelebi Seyhan sokağı !0 da Elman, Tekirdağ Ortacami sokak Mes- cit karşısında 37 de Erhan. » MUHTIİRA DEFTERİ Mahmutpaşa Yeşildirek 15 de Necati, Ankara Çankayada Binbaşı Zeki oğ- lu Muammer, İstanbul 2 inci mektep B/4 den 167 Yaşar, Sultanahmet 'Ter- zilik mektebinde S, Uyar, İstanbul Kız orta mektebinde A/2 de 543 Müâlike, 'Tokat Ardala sokağında 4 de Cihat, Kayseri işletme dosya memuru Meh- met Uzer, Adanada Postane civarında kunduracı Şükrü, Konya Kız Muallim mektebi caddesi 82 de Orhan. KART Alayköşkü caddesi Şengül hamam çık- mazı 13 de Yaşar, Nevşehir eczacı kal- fası Nuri kardeşi Hüseyin, Konya kız orta mektep caddesinde 82 de orhan, Ge libolu ceza evinde Hüseyin Akay, Zi- le İstiklâl okulu 20 Turgut — Soydan, Beyoğlu 47 nci mektep 54 Ferda, Sul- tanahmet Üçler mahallesi 4 de Razıp Okur, Kumkapı Yeniçeriler cadde Fah- ri Bey apari. 67 Süleyman Vural, Kadıköy Gazhane Telkafes sokak 4 de Bedriye, Nurosmaniye Şeref — sokak Küçük apar, 67/69 Nezahat, Kumka- pı orta mektep 60 Cahit, Diyarıbekir asliye ceza hâkimi Sadık kızı Melâhat, İstanbul Lisesi 803 Nihat, Maliye Ve- kâleti Milli Emlâk Müdürlüğünde Ce- maleddin vasıtasile Cahide, Samaty& Hacıkadın Dana yokuşu 24 Orhan Gök: İstanbul Erkek Lisesi 814 V. Özmül, Tokat Memleket hastanesi — operatörü oğlu Yılmaz, Gerede tuhafiyeci Setlaf Sevim, Alemdar mahallesi Çatalçeşme sokak 590 de Sermed, İstanbul Kız Mus allim mektebi 32 İrfan, Bnr&ıulgl:; iye 2 inci 8 de Turan, P Bugünkü boks maçı Galatasaray kulübü tarafından İyet edilen Romanyalı boksör bugü üA n ilk maçını Taksim stadyomunda y:ıpicak' Â

Bu sayıdan diğer sayfalar: