13 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

13 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa Üç defa evlenen ve her üç karısı tarafından da öldürülmek istenen adam Üçüneü kadın nihayet maksadına muvffak oldu ve cinayetten sonra zabıta memurlarına teslim olarak “katil benim,, dedi Dünyadaki kocaların en garibi ve en talihsizi olan Barberin katli Ame - rikada büyük bir alâka uyandırmıştır. Bir aydanberi gazeteler hep bu biçare adamın maceralarından bahsetmekt2 - dirler. Bu adam şimdiye kadar üç de - fa evlenmiş, üç karısı da kendisini öl- dürmeğe teşebbüs etmişler ve nihayet sonuncusu maksadına muvaffak ol - Mmuştur. Barber evinin muhteşem salonunda alnından aldığı büyük bir yaranın te- sirile ölü olarak bulunmuştur... Polis ve müddelumumilik tahkikatta zorluk çekmemişlerdir. Zira katil derhal mey- dana çıkmış;: — Bu suçu işliyen benim, demiştir. Kabadayı katil Bârberin son karı - sıdır. Kadm müstantiğe verdiği ifadede şu sözleri söylemiştir: 3 — Kocam beni hergün ölümle tehdid ediyordu. Hayatım devamlı bir azab ve korku içinde geçiyordu... Nihayet onu öldürdüm ve işin içinden çıktım. Kadın sözlerine şu yolda devam et- Mmiştir: — Dört sene evvel Milgvupikte yer- lJeşmiş olan Barberle tanıştım. O za - man kendisi 47 yaşında idi. Ben yirmi yaşımda olduğum için aramızda 27 yaş fark vardı. İlk görüşmemizde iki defa evlendi - ğini, fakat arzu ettiği alle saadetine ermeğe muvaffak olamadığını anlattı. iş vaziyetleri o kadar acıklı bir rette tasvir etti ki, kocama ben de dim ve acıdım. * Kalbi çok elem görmüş bir insanı biraz da teselli etmek maksadile ev - lendim... Fakat maalesef bu kanaa - timde yanıldığımı çok çabuk anladım. Rlı hatta eski karılarına karşı da mer- amet duymağa başladım, ldürdüğüm bu adam tasavyur e - dilemiyecek kadar kötü bir adamdır. İnsanı her dakika ölümün eşiğinde tu- tar. Kadının bu ifadesinden sonra tah - kikata başlıyan müstantik şu neticele- re varmıştır: Barber ilk defa Umumi Harb - İden evvel Bety Blak isminde bir A - Mmerikalı kızla evlenmişti, fakat bir müddet sonra Barber birçok kıskanc- hk hâdiseleri çıkararak Betyyi tazyik Btmeğe başladığından, aralarında cid - di bir geçimsizlik baş göstermişti.. Her Rün kavga ediyorlar, Barber karısını odaya kapatıyor, bir köpek gibi öldü- receğini söylüyordu. Barber o günler- de müthiş bir mide ağrısına tutuldu, derhal yetişen döktorlar adamcağızı muhakkak bir ölümden kurtardılar, ve hastalığın da zehirlenmekten ileri gel- Genç kızları Baştan Çıkaranlar Bana Ankaradan O, Özgür imzası ile mektup yollıyan genç, ya kendini Jmutlaka fena, ahlâüksız göstermiye azmetmiş, yahut ta Teyzeyi kızdır - mıaya karar vermiş bir adam olacak! Yazdığı mektubu ona ilham eden â- mili başka türlü izah etmek mümkün değildir. Bana hülâsatan diyor ki: — «Liseye devam eden bir kızla bir senedir sevişiyorduk, pek iyi de geçiniyorduk. Fakat kız günün bi - Tinde nişanlanmamızı teklif etti. Hâ- diseden ailemin haberi yoktu. Red- dettim, kızdı ve benden ayrıkdı. Tey- geciğim, şu kızların vefasızlığına ba- kınız.» kalanan karısı kocasının hiç sebebsiz o- larak ihdas ettiği kıskanclık hâdisele- rine dayanamıyarak onu öldürmeğe te- şebbüs ettiğini söyledi. Mahkeme Barberin bir numaralı ka- rısını esbabı muhaffefe ile üç sene hap- se mahküm etmiş ve aralarındaki ni - kâhı da feshetmişti. Bundan sonra Barber 1920 de Mery Gronton isminde bir dul kadınla ev- lenmiştir. Yeni evliler balayı seyahat- lerini geçirmek için Avrupaya gitmiş- ler, Barber birinci tecrübeden uslan - mamış, gene kıskanclık sahneleri ya- ratmağa başlamış ve hatta bir gün Nis- te bir kazinoda otururlarken, karısını kalabalık içinde tokatlamıştı. Barberin ikinci karısı çok zengin ol- duğu için Barber karısını bir türlü bı- rakmak istemiyor, yaptığı kabalıklar - dan sonra gönlünü alarak tekrar ba - rışıyorlardı. Fakat bir gün karısı Bar- beri yabancı bir kadınla yakalamış, kocasının kıskanclığının hep sahte ol- duğunu anlayınca, tabancasına davra - narak, Barberi öldürmeğe teşebbüs et- miştir. Barber 1925 te de çok güzel bir şan- tözle evlenmiştir. Fakat bir müddet sonra karısının üzerine bıçakla hücum etmesi üzerine ölümden zor kurtul - muş, ve mahkeme nikâhı feshetmişti. Bütün bu maceralardan sonra hâlâ evlenmekten vazgeçmiyen Barber bir müddet sonra kendisini öldüren Elen Buberle evlenmiştir. diğini tesbit ettiler, Bunun üzerine ya- Menemencioğlu İtalya elçisini kabul etti Hariciye Vekâleti umum kâtibi Nu- man Rifat Menemencioğlu, dün, Pe- rapalasta İtalyan büyüt elçisi Karlo illihin siyeretini kabidli eai d müddet görüşmüşlerdir . Bu okuyucu hakkında iyi bir fikir edinilmesine müni olan sebepler: 1 — Yazdığı mektupta kızın ismini saklamamışstır. Erkekliğin — birinci gşartı ise konuştuğu kadının — ismini herkesten saklamaktır. 2 — Bir lise talebesi ile muaşaka- da olduğunu iddia etmiştir. Liso ta- lebesi ise hilrmet edilmesi Jâzım ge- Jen bir çocuktur. 3 — Farzla olarak maksadımın eğ- Tenmek olduğunu anlatmıştır. Dedim ya, bu okuyucu mutlaka be- ni kızdırmıya azmetmiş olacak. Ak- si halde fena bir adam olduğuna hükmedeceğim. * Aydında: Bayan Kadriy Anlattığınız vasıfları haiz bir a - damın iyi bir koca olacağına hükme- dilemez. Fakat acaba yanılmıyor SON POSTA DÜN | K Büyük ordular ovyet Rusya bundan bir ay kadar önce ansızın yeni bir karar aldı: Askerlik yaşı bundan sonra on do - kuzdur. Yüzlerce tayyaresile, tankları, zırhlı otomobilleri, zehirli gazları, ağır ve ha- fif toplarile zaten dünyanın en büyük ordusu olan Rus orduşu bu karar yü - zünden bir misli çoğalıyormuş. Yani hazarda bir milyon iken iki milyon o- luyormuş. Ötedenberi Sovyet Rusyanın düş - manı olduğunu söyliyen, Nazi Alman-| ya Ga bir karar verdi: Askerlik müddeti bir yıldan iki yıla çıkarılmıştır. Böylelikle dünyanın en yeni, en kor- kunç silâhlarına malik olan beş yüz elli bin kişilik Alman ordusu bir milyon iki yüz bine çıkıyormuş. Fakat bizim bahsettiğimiz bu ra - kamlar sulh zamanına aittir. Bir adam yirmi yaşından kırk beş yaşına kadar askerliğe hazır bulunduğuna göre harp zamanındaki asker sayısı sulh zamanın- daki miktarın en az on misli olmak ge- rektir. Bir kısmı geri hizmetlerde ça - hşacaklarından meselâ Rusların cep - heye sürecekleri asker sayısı on beş milyon, Almanların asker sayısı da se - kiz milyon olabilir. Avrupada bir harp koparsa diğer devletlerin askerleri de bu nisbette olacağından aşağı yukarı 60-70 milyon adam, en korkunç ölüm vasıtalarile birbirlerine saldıracaklar - dır. Tarih sahifelerinde (büyük) diye a- nılan orduların ne kadar küçük olduk- ları hemen göze çarpıyor. Serhas Yu- nanistan üzerine yürürken bir milyon kişiye kumanda ediyordu ve artık hiç kimsenin bu kadar bir ordu toplıyamı- yacağımı gururla söylemişti. Halbuki |Zaten bu miktar biraz da şişirilmiştir. En büyük ordular yüz bin, iki yüz |bin, üç yüz bin rakamlarile gösterilirdi. Cengizin bütün Asyayı ve hattâ şar- ki Avrupayı kasıp kavuran ordusu üç yüz bin kişilikti. Fatih İstanbulu iki yüz bin kişi ile kuşatmıştı. Kanuni Sü- leymanın Viyanayı kuşaltan ordusu üç yüz binden daha azdı. Haçlılar da bun- lardan daha çok değillerdi. Avrupanın gönderdiği en büyük ordu Napolyon Bonapartın Moskova seferini yaptığı (büyük ordu) dur ve beş yüz bin kişi idi. Dövüşen ordular ancak cihan har- binde milyonlarla sayılmağa başlandı. Bu gidişle bir gün gelip te askerlik yaşının yediden başlıyacağına, yetmişe kadar süreceğine ve bir harp koptuğu zaman memleket nülfusunun yüzde doksanımın filen harbe gireceğine ar - tık şüphe etmemelidir, Acaba bu kadarla mı kalacak, yoksa |bir çocuk anasının karnından çıkar çık- maz koluna bir mavzer, yüzüne bir gaz maskesi takmak mı lâzım gelecek?.. Turan CAN Deniz müesseseleri bir binaya toplanıyorlar İktisadi müesseselerin bir bina dahi- linde toplanarak işlerin daha ziyade sür'atle neticeleneceğini - gözönünde tutan Vekâlet bu gibi müesseselerin Merkez Rıhtım Hanına naklini iste -« mişti. Tahlisiye umum müdürlüğü dünden itibaren Çinili Rıhtim Hanındaki dai- relerini Merkez Rıhtım Hanmna naklet- meğe başlamıştır. Gene Çinili Rıhtım Hanında - olan Türk Gemi Kurtarma Anonim Şirketi de Merkez Rıhtım Haninin beşinci ka- tını kiralamıştır, Fenerler İdaresi de Merkez Rıhtım Hanına nakledilecek ve bütün deniz müessesatı bu suretle bir bina dahi - Hinde bulunmuş olacaktır. Bir ismi düzeltiyoruz 8/9/38 tarihli sayımızda çıkan teşekkür jlâ- nında bir isim yanlış bildirilmişlir. Bu isim kabile Bayan Nefise olacak yörde kabile Ne- sime olmak gerekli. Düzeltiyoruz. Eylâl 13 , Kedimeraklıları deli başbaşa dertleşme Edremitte bir kedi yüzünden ortaya koskoca mesele çıkmış. Herkes hayret içinde “ Böyle şey olur.mu , diyor. Onu siz gelin de bir de bize sorun Yazan : Osman Cemal Kaygılı Gazeteler yazıyorlar: Edremitin Havran kazasında garip bir kedi meselesi ortaya çıkmış, orada güzel bir kedi yavrusunu bir türlü pay- laşamıyan iki aile kedinin kanını ve yaşını tesbit için hayvanı Ankara bay- mişler. Bir kedi için bu kadar külfet değer mi? diyeceksiniz. Onu, siz gidin de kedi meraklıları- na sorun! Ben bu meraklıların içinde öyleleri- ni bilirim ki kedisini koynuna alma- yınca gece yatakta gözüne uyku gir- mez. İstanbulun şimdi en meşhur kedi meraklılarından biri de Nayzen Tev- fiktir. Evinde beş tane kedisi olan Tev- fiği son zamanlarda evine, barkına 1- sındıran, onu: «Bir abam var atarım» «Nerde olsa yatarım'» Felsefesinin numarasız kalender ve Üerbederliğinden kurtarıp odasına bağ- |layan biricik sebep de işte bu kediler- dir, 'Tevfik onlar için: (Bizim çocuklar) (bizim külhaniler), (bizim yavrular) der. Bir zamanlar haftalarca, hattâ ay- İlarca ev bark yüzü görmeden gününü, gecesini rastgelen yerde geçiren Tev- fik şimdi akşam olup da ortalık karar- di mıydı, olduğu yerde artık bağlasa- nız duramaz ve: — Çocukların evde karınları ıçık-_ NLT İstanbulun güzel kedilerinden biri mıştır, külhaniler şimdi dört gözle manca bekler, hattâ yavrularm birisi biraz midesini bozmuştu, vaktile gidip sütçüler kapamadan ona bir kâse yo- ğurt bulmalıyım! Deyip olduğu yerden fırlar. Tevfiğin kedilerini henüz göreme- dim, nasıl şeylerdir, ne renktirler, cins- leri, cibilliyetleri nedir, soyları sopla- rı kimlerdir, şeytanlıkları, yaramaz- hıkları, avcılıkları nasıldır, nazları, ni- yazları, mevsiminde hoş yahut nahoş âvâzları ne biçimdir? Bunları bilmiyo- rum., Lâkin öyle anlıyorum ki her in- |sanda kırkından, ellisinden sonra bir çeşit hayvan, eşya, çiçek - tiryakiliği başladığı gibi Nayzen Tevfiği de şim- di adamakıllı bir kedi merakı sarmış... Kediyi, hem de kırkından sonra de- gil, 1â çocukluğumdanberi ben de çok severim. Şimdiye kadar benim elimde |büyüyüp ölmüş, yahut kaybolmuş, ya |ai çalınmış kedilerimin adedi hörhalde yirmiyi geçer sanırım. Hele bundan al- tı yYedi yıl önce allem edilip kallem ©- dilip henüz üç yaşındayken evimden uçurulan beyazlı karalı, bol tüylü bir Van kırması kedim vardı ki ona hâlâ yanarım. Kimin güzel, sevimli kedisi varsa Allah bağışlasın, şimdi aslan ve kapla-! nin kim bilir kaçıncı batında torunla- rı olan bu hayvanlardan üç tane var. Biri sarılı, beyazlı ve tam on dört ya- gında (Titini) adlı, yarı bunak, yarı sağır, fakat çok aç gözlü bir zavallıdır. Zaten çocukluğunda ve gençliğinde bi- raz alıkça olan bu hayvanın önüne fa- reyi koysanız yüzüne bile bakmaz, he- men kafasını öteye çevirir. Lâkin yiye- cek içecekten açıkta ne bulsa kapar ve çiğnemeden yutar. Mübareğin yaşı i- lerledikçe pinponluğu, sünepeliği, ap- tallığı da o kadar artıyor. İhtiyarlık dolayısile — biraz da pisçe olduğu için tar fakültesine gündermeğe karar ver- İstanbulun meşhur bir başka kedisi hiç eve almayıp bahçedeki bir kulübe de yatırdığımız bu koca alık yaz geceleri beni yolda bekler, — karşılafı peşime takılır, söylene söylene benili” le evin kapısına gelir, orada yiyeceği” ni tıkınır, kulübesine gider yatar. İkincisi şimdi iki buçuk yaşında talf ve lekesiz bir tekirdir ki bunun adı Ö 'Tekirdir. Haşarı mı haşarı, cingöz tingöz, avcı mı avcı, yırtıcı mı yırtıdı canbaz mi canbaz, asabi mi asabi! B vin içinde fare değil, sinek uçurn bahçeden kuş geçirmez. Akrebi tırnak? larile delik deşik eder; yaz geceleti bahçede dolaşan kurbağalarla — futböl oynar gibi oynar, Yalnız bu yaz bizili bahçeye dadanan küçük bir kirpi de ayni oyunu yapayım derken tortop olup da dikenleri — pençelerifi batınca bizimki afallamış, acı acı yavlayarak oradan uzaklaşmıştı. Üçüncüsü henüz üç, üç buçuk ayli (Sarman) dır ki şu resimlerini gö ğünüz kedilerin en sevimlisi, en güzt , en nazlısı olan (Cici) nin bu kabak yavrularındandır. Ötekiler €©" kek olduğu halde Sarman anasi gibl M' e Önün anasmma bakın, kızının da N€ | kadar güzel, nazlı, sevimli olduğunu anlayın! Diyebilirim ki ben ömrümde bunüf kadar insana sokulan, bunun kadf kendisini insana sevdiren kedi yavrü” su görmedim. Ya şeytanlığı, oyunculu” ğu, canbazlığı harikulâdedir. Önceleri bir buçuk, iki ay kadif kendisini son derece kıskanıp tirmalâ" mağa, dövmeğe çalışan çapkın Tekil | şimdi bu çok güzel, çok sevimli, nazlı, ayni zamanda çok oynak, şaklaban kızla öyle canciğer - oldu! ki sabahları saatlerce o koslçoca babtt” deki bütün ağaçların üstündeki — yâP” rakları hallâç mapuğu gibi didik di ediyorlar. Anlaşılan bizim sevgili ve sayın Üf | tadımız Hüseyin Rahmi de kediyi $ seviyor ki vaktile bize (kedim nası! dü?) adlı pek nefis yazıyı vermişti- Bizim yazıcı arkadaşlar içinde AKP” gündüzün de kediye dehşetli mer# vardır. Hattâ bundan iki yıl önce bi7 Maltepe üzüm bağlarında bana Anlâ” radaki kendi bahçesinde on beş, yir"ıı güzel kedisi olduğunu söylemiş ve bili” ların içinden mavi tüylü bir Ank yavrusunu bana posta ile gönderecti ni vaadetmişti hâlâ gelecek... a Kedi merakının, kedi sevgisinin ::; ha doğrusu umumiyetle hayvan m€ bik ve sevgisinin ne demek olduğunu meyenler, tabii, şimdi Edremidin I';'_—"m ran nahiyesindeki kedi işine bit tÜ” akıl erdiremez, kedinin de tâ Ankâ daki baytar fakültesine gönderilip Yi Şşı ve kanı tayin ettirilir mi)'miş'-' A," alay ederler. Yukarıda dediğim siz gidin de onu kedi meraklılarına “ run! Bundan bir kaç ay önce Pari lan bir kedi sergisinden söz açan bdiw gazeteler o sergideki muhtelif Kt arasında bir İstanbul kedisinin değw,_. mem kaç yüz franga çıkmış oldu! yazmışlardı. e Bizim yakında açılacak hayvan î, gisinde de bir kedi paviyonu KUNT 1 yanı sanırım ki şu bizim küçük 5'1":'“,: annesi olan Topkapının (Cici) $ ciliği ahır. t Osman Cemal

Bu sayıdan diğer sayfalar: