20 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

20 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MAHKEMELERDE Adliyeye yapılan ihbar (Burası.... hastanesi. Dün bir ihtiyar adam getirdiler,! &. Eğer bir İttihatçı eliyle yazacak. başından yaralıdır. Vaziyeti tehlikelidir, baber veriyoruz) sanız bu gok kıymetli tarihi yazı- dediler. Ve müddeiumumilik derh » Dün bu akilerinin n ağırca yara düşmesinin sebebi şu hâdised Bundan bir hafta Sütlücede Mahmutağa m oturan bir evvel e vga etmiş; bu ekatt me Mrk mal giti Ekmekçi Aziz niş, «etmeyin, eyleme- al harekete geçti “İmayınız. Benim anladığım ve gör- his i alâmeti gösterdi muş, hastanın ateşi kırkı Bunun ine hastane mi bildirmişlir. Müddeiumumilik a devam etmektedir. sokak ortasında kn iyeyi niçin bıçaklamış? Fikriye isminde nde 9 yerinden fe adam Eikciye da - kadaşım. Şük-| | berde tıraş oldukları sırada bi iy Top kapıdan geliyor - duk. Bu adam yanımıza sokuldu. Ve ba | 1 uygunsuz. tekliflerde bulundu. | ermedim. Tersledim. zara kımıldama, haykırdı, Ve üzerime bıçakla hücum etti, Kendimi can havlile korku ila ber ber dükkünma attım. Arkamdan gel di Beni orada her yerimden bıçakla” ilden bu adanu tanır mısınız? Hâkim suçll uya sordu. Aziz hâdiseyi Şöyle anlattı: — Bu kadını eskiden tanırım. Söyle- | dikleri yalandır. Ben nişanlı bir erke- m ey hiç birşey teklif etme- akaret etti, kendimi ,kaybettim, vurdum. — Bu kadını evvelden tanır mısın?) sizl — Evet tanırım Bana Bu itibarla da her rastgeldiğ karet etmektedir. Şahit Yakup ve Habip dinlendi. Ber kadı- İp feryat ederek içeriye gi | kasından uzun boylu bir adamın takip Jettiğini ve içerde onu bıçaklamağa de- vam ettiğini söylediler, Şahit polis me dur diye| muru Kâmil, derhal kadını Cerrahpa- Şa hastanesine sevkettiklerini, ve bir dükkânda kan içinde olduğunu söyle - di, Hâkim şahitlere : — Niçin vurduğunu biliyor musu - nuz? diye sordu. Şahitlerden hiç biri, yaralamanın se bebini bilemediler. Suçlu, Fikriyenin kendisine haka - ret ettiğini ve kendisile eskidenberi ta- pışmakta olduğunu isbat için bazt şa- hi ikame etti. Bunların celbi için rouhakeme başka güne bırakıldı. | 936 tarihindeki yazımız canımı sık- | Şükrünün yaptığı gibi ben de bu - SON POSTA (İttihat ve Terakkide on sene ) muharriri, yazılarti tenkit eden eski bir İttihatcıya cevap verdi (Baştaralı 1 inci suyfada) nıyorum. Yazılarınızı memnuniyel- İle okumağa b« aşlamışsam da 17/10/ nizi, eğer bir başka çehre ile yaz mağa kalkışıyorsanız, daha iyi yaz “İdüğüm İttihat ve Terakki bu mem-| lekete çok hizmet etmiştir. Mithat| gün gazeteyi elimden fırlattım.) (Son Posta — Mithat Şükrü tefri- | kamız hakkında mütaleasını söy- İ lerken şimdiye kadar yazılan yazı-| * | ları beğenmeyip, romanlaşmış İtti- hat ve Terakki tefrikalarını elinden attığım söylemişti.) Hörmetler.. Siz de beni tanırsınız. 17/10/936 Çok namuslu bir İttihatçı İmza okunamamıştır Sizi teşhis edememekle beraber pek | ve emeli z insanlar di biriz ok iyi bilirim, eğer İttiha' ki bu memleketin tarihinde müsbet | şey ya ifak ol m$; çürüm müş bir İmparatorluğun içinden yeni bir Türk ığı yaratmek için mücadeleye devam edenlerin eline sağ - mânevi kuvvet ha- | gibi, hat ve Terakki sat aşkı ile bağlanmış h 7 pabilmiştir. rin adedi çok olmasaydı, Abdülhami- din İtibat ve Terakkiye devrettiği Os- manlı cemiyeti içinden, az zama: find sev Bi zar- gi vatan 1 İle yanan bir nesil çıkamazdı. im ki, içerden her nevi nefsani *h asların, dışardan da türlü türlü siya- sİ gayelerin harekete getirdiği rengâ - renk bir muhalefet hücumu karşısın- da İttihat ve Terakki on sene mütema- diyen tutunup çalışabilmişse buna an- cak sizin gibiler sayesinde muvaffak ol İttihat ve Teral Tarım, ancak, tarihe alın 8 nun için, k yade bir roman my ere canlı bir tarih b ikkezi bırakmay beri arzu ediyordum. n Postanın teşviki beni harekete ge- Hepsi bundan İsterdim ki yazdıklarımın hangisinin sizi gücendirmiş olduğunu bana tâsrih| edesiniz. Eğer böyle yapsaydınız, o noktadaki mütaleanızı görür, eğer bir| hatâ yaptımsa tashihine çalışırdım; ya- huf, siz bir noktayı yanlış anlamış ise- niz size onu daha iyi anlatırdım. Bu - nun için sizden rica ederim: Y: atle okuyup hatâ elti; â ettiğimi zannettiğiniz yerler gö - ge dım etmiş oluruz. Bunu sade sizden sizin verdiğiniz vesile ile, bütün ıcularımdan rica ederim. Yanlış düğümü veya ış bil görenler olursa bunu bana batırlatsın- lar. O zaman tarih daha kolay aydın- Tatığı hat ve Terakki, cihan harbi mü-) günden itiba- ölüdür. Bu ölü-| «iş nün tarihe mal olan ? dar ekseriya roma Ben bunun yeri şe şimdiye ka- gıda oldu. i dan mış olan bir Türk stfatile | » ve dü ir de teşekkür z bana güzel bir vesika verdiniz; bunu | n bana bunları bildiri -İyr siz d en taze bu hu esik Fakat ben onu bi tarihteki bizi iyil tekâmülün yolun o Erzurum model Bir şehir Olmak yolun Erzurum, (Hususi) — Üçüncü ğin merkezi olan yeni ve büyük bir bay ti başlamak üzeredir. Jzer'in bizzat olduğu ve geceli ile ha mamlanmış, Erzurumda kurulaciğği ni ve modem şehrin bütün yoll8 dei binaları tesbit edilmi: İlk partide yapılacak on i lardır: | — Umumt müfettişlik dairesiğii ağı > — Müstelğ n yolları ve bahçeli i için de fevkalâde olara isat verilmişiiiiği aeyos Yazdıklarımı takip eğ siniz ki ben İttihat ve Terakkiyi, için- ve fikir hareketi çal- kalânan bir vatanperverlik hareketi o- i larak anlarım. Mektubunuz bana gös- terdi ki İttihatçılar arasında, İttihat izin gibi bir mürit aşki- le seven ve ona toz konduracak en kü- çük bir kelimeden bile, bugün hâlâ, müteessir olan insanlarla, benim gibi, ,| İttihat ve Terakkiyi kuvvetleri ve za- hallesi, Devlet Demiryolları idari rafından 26 incı inşaat grupuna &i tırılacaktır. Mahallenin ilkbaharğ meileri atılmış olacaktır. Öteden beri kıymetli ve yükse idarecimiz olduğu bilinen umı fettiş Taksin Uzer bir taraftan d# takbel icraatmın plânlarını yap” meşgul sırası geldikçe tatbik” nulan ve konulacak olanlardan ı bahsedeceğim. “Son Pesla, nın edebi tetrikası : 5 Yazanı Muazzez Tahsin Berkand Aşağıda piyano susmuş, bir b sa at evvel ay ışığı altında yanan ağaçlar koyulaşmış, kararmağa başlamıştı. Genç kız kırık bir oyuncak gibi a yak üstünde sallanarak yerinden kalk- iu, — On sene sonramı cesaretini kaybedeceksin Muallâ? Böyle sinirli kadınlar gibi eskiyi düşünerek ağla - maktan utanmıyor musun? Ne ayıp, ne ayıp! Haydi git uyu bakayım! Ha- yata karşı vazifelerin olduğunu unu- tuyor musun yoksa? Bunu söylerken bir elile de yana - ğından gizli gizli akan bir tek yaşı par- mağının ucile alelöcele silivermişti. * — Muallâr.. Teyzel.. Hu hut Bu ne uykusu böyle?.. Hava isınmağa başladı. Yoksa bugün tenis oynamıya- cak mısın? Munliâ pancurların arasından bak- h. Bol pleli yeşil eteği, ayni renkte kokuz yün bluzu, saçlarına bağladığı geniş yesil kordelâsile Bedia ne ka - dar genç ve şirindi. itdi geliyorum Bedia. Bahçe- Bugün bür| vük maçımız var biliyorsun yal — Haydi küçük şeytan, söylesene... — Bay ve bayan İhsan Berkmen, Bay Sadi Berkmen, Bayan Naime Kunter, Mösyö Cons, Mis Nelli, İs - met, Bayan Nihal... — A.. İsmet mi gelmiş? Ne zaman» dır göründüğü yoktu hain çocuğun. Başka kim var? — Başka.. başka... Dur bakayım daha kim vardı? Hal Bay Feridun Demirel. Bedianın bu son ismi yavaş sesle söylediğimi duyunca Muallâ kendi kendisine gülümsedi. — Feridun Demirele Bedia ara - sında bir şeyler var amma dur baka - lum. Muallâ ağaçlıklar arasında görün - düğü vakit şen bir grup kendisini gü- lerek karşıladı, — Pek geç kaldınız bugün bayan? İsmet raketini sallıyarak yaklaş - mış. — Bu sabah hafif bir başağrisile u- yandım. Galiba maçı seyretmekten başka bir işe yaramıyacağım. Sen kaç gündür nerede idin bakayım? Yoksa| veren bir asker gibi ayaklarım birbi -| çaylarmı içerlerken Sadi yavaş adım-| ve birdaha onunla yüzyüze dünyada bir akraban olduğunu ve bu kızcağızın senden başka kimsesi ol - madığını unuttun mu? İsmet dost gözlerle Muallâya bakı - yordu. — Akrabalık bir tarafa, fakat Mu- allâyı unutur muyum hiç? Sabi sana ne oklu kardeşim? Beyaz bir kamelya gibi solgunsun. Fakat bu solgunluk ta sana yaraşmamış değil. Genç kız güldü. — İşte günlerle böyle görünmez - sin, sonra da gevezeliğe başlarsın. Bana kompliman yapmıyacağına dair olan yeminin ne oldu? — Vakit vakit o yemini unutmak istiyorum güzel kuzinim. O halde dostluğumuzun mate - mini tutalım. — Hayır, hayır, her şeye razıyım, fakat senelerdenberi alışkın olduğum senin sicak dostluğunu kaybedeceği - mi bana söyleme... Dünyanın sefale- tinden usandığım zaman ben nerede dinlenirim sonra? Başka dostum, ak- rabam var mı benim? — Sen de benim bir kadın oldu - ğumu unut öyle ise.. Bana bir erkek arkadaş gibi bakacağına söz ver! — Bir erkek arkadaş gibi değil, bu- nu istemem Muallâcığım... Senin saç larının telinden ayağının ucuna kadar bir kadin, tam anlamda bir kadın ol - duğunu nasıf unuturum? Fakat seni tam manasile ve sadece bir dost gibi göreceğime yemin ediyorum. — Bunu hemen isbat etmeni isti- yeceğim. İsmet, kumandanın karşısında selâm rine vurarak vaziyet aldı: — Emrediniz! Muallâ da en ciddi tavrni takin mişta. * İlki Sea LAİŞİ A ağa ar — Emrediyorum: Bu sabah benim yanımdan ayrılmıyacaksın! İsmet anlıyan gözlerle genç kıza ba- kıyordu. — Ondan gene mi kaçıyorsun? — O bugünler beni gene çok yor- mağa başladı. Aralarında Sadiden O konuşurken von demeyi âdet edinmişlerdi. — Sen ne yapıyorsun? — Her vakitki gibi uzaklaşıyorum, onu dinlemiyorum. — Zavallı adam! — Hayır İsmet, zavallı adam de - . Ben ona hiç bir ümit vermedim ii — Evet amma, o senin güzelliğinin ağına takılmış.. Seni seviyor. — Yanlış söyleme! «Seviyor» de - gil, istiyorm... Bu iki kelime arasın- daki farkı alel gibisin. — Sen de bu iki kelimeyi birbirin- den fazla ayırıyorsun. — Belki de hakkın var İsmet.. bel- ki de senin ve senin gibi düşünen bu- günkü neslin hakkı var. Fakat... İheanla karısı yanlarına yaklaştık- ları için sustular ve hemen tenis ma- çı başladı. — Pleyt — Redi | Tenisten sonra Muallâ ile İsmet bir ağaca dayanmış tatlı tatlı konuşarak larla yanlarına yaklaştı. — Bugün oyununuz pek gevşekti .|bayan.. hasta mısınız? — Evet, biraz başım ağrıyor. ——— | — Gözlerinizin etrafını mor bif? ka bağlamış... Bir şeye mi sıkıld Muallâ, Sadinin böyle yakı gözlerinin içinden benliğini delm hiç sevmezdi. Onun, sözlerine giğ mana vererek sorduğu bu sual)ler, #ği kızın ruhunda büyük bir isyan V& rur fırtınası tutuşturdu. Onun: © şeye mi sakıldınız?» diye soraf «Hâlâ mı bu sefalete taha; ceksiniz? Bana koşmak için bekliyorsunuz?» odemek ç pekâlâ anlıyordu. Bunun için 9992 gözlerinin içine dimdik bakarak © vap verdi: — Sıkıldığım bir şey yok... ci bir başağrısı. dg İsmet Muallâya doğru eğilerek” | miyorum. i J İsmetin vakitsiz sorduğu bu genç kızın canını sıkmıştı. Sadini” ya ? nında bu meselenin mevzu . masini istemezdi. Nitekim, Sadi bunu fırsat rek İsmete yaklaşmıştı. — Onu bu üzüntülü ömürde” ii taracak bir karar vermesi için diniz İsmet! Siz onun karde: sınız, belki de sizin sözü: Muallâ bu saçma ve imei lerle kamçılanmış gibi doğru”. şey söyliyecek, Sadiyi yi” du: — Daha bir iş bulamadın değil — Hayır, pek bulacağa da 9 yecek kadar kesici bir cevap V ti; fakat birdenbire sinirlerin€ oldu ve:

Bu sayıdan diğer sayfalar: