31 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

31 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iğ Sayfa so N POSTA Birisciteşrin 31 — a 5 — eşim leman öi z ; r Hergün Resimli Makale EB Dinlemek san'ati gi Sözün Kısası o) Motörlâ Milletler Cemiyeti Ziraat Hakkında bir teklif Yazan: Muhittin Birgen-—- ede traktör ve makine zi- raati yapılabilmek için, geçen makalemizde izah ettiğimiz mahzurla- ri bertaraf etmek Üzere, şu iki esas da- bilinde hareket etmek zaruridir: I — Müstahsilin kulla ve hattâ elzem olan mak riden tedarik etmemesi ve makinelerin müştereken kullanılabilmesini temin edecek bir teşkilât vücude getirilmesi. Devletçilik fikrinin bugünkü dere- - cede ilerlemiş olmadığı bir zamanda bulunsaydık bu teşkilât için devletin den bir kooperatifçilik usulünü göste- rebilirdim. Bugün devlet her işe el sa)- ç Muş bulunduğu için şimdi bu işi devle- tin yakın bir teşekkülünün eline ver- mek müreccahtır. Bu da Ziraat Ban- kası olabilir. Ziraat Bankasi muhtelif istihsal mıntakalarına göre, müstahsi- lin muhtaç olabileceği makineleri o mmntakada doğrudan doğruya kendisi — tesis edeceği hususi bir teşekkülün eli- makinelere bir çalışma saat ücreti ta- “ yin edef ve her mürâcaat edenin iste- - diği makine işini yeparak ücretini alır. © İşin prensibi budur. Bunun tatbikatın- © da dikkat edilecek birçok noktalar vâr- dır. Meselâ, istenilecek işin evvelden haber verilmesi, işin sıraya konulması, yapılabilp yapılamıyacağının vaktinde © Hakdir edilmesi ve saire gibi. Bu usulün sebepleri ve faydaları şun lardır: A — Evvelce herkesin ağzı yanmış olduğu için bugün ne kadar teşvik edi- Jirse edilsin müstahsilin, hattâ kudre- — ti yerinde olanları dahi kendi kendile- © zine yeniden makineli büyük ziraat tecrübesine girmesi ihtimali pek azdır. © Fakat, ehven bir ücretle çalışmak için emre hazır duran makineden istifade etmiyecek kimse yoktur. | B — Çiftçilikte makine ve motöri — kullanmak için yalnız bir motör veya makine almak kâfi değildir. Bunları © iyi kullanacak makinistlere, makine- lerin yedek parçalarına ve icabında tamir yapacak atölyelere de ihtiyaç vardır. Halbuki bu işler bizim memle- ketin teknik seviyesine nazaran, biç bir zaman bir araya getirilemiyor. Bil- © hassa zaman zaman değiştirilen maki- © nistlerden fayda yerine zarar hâsıl o- © Jüyor. Daimi surette bir maki bes- i ir yük»! ilen teşekkül! — yalnız makineleri değil; bütün bu te- i ferrüatı da bir araya toplayacak ve © berkesin işini, muayyen bir maliyet ve © amörtisman hesabına bir de küçük kâr ç ilâve ederek, muayyen bir ücretle iş- Jeyecektir. © C— İş bu tarzda tutulduğu zaman — ucuz benzin veya sair herhangi bir kar- — büran vermek te kabildir. Bir vakitler © devlet traktör sahibi müstahsile ucuz “benzin verirdi. Fakat, müstahsil ya bu- © nu kendisine lâzım olan zaman zarfın- © da tedarik edemedi, yahut ta bunu su- istimal etti. Her ikisi de fenadır, Fa- kat, iş bu suretle hususi bir teşekküle| - verildiği zaman bunların idaresi ve tanzimi pek kolay olur. © 2 — Motör ve makineyi temin ede- “cek olan teşekkül, ayni zamanda müs- tahsilin istihsal faaliyetini muhtelif ba- — kımlardan kontrol etmek ve önu makul “ ve muntazam bir faaliyete sevketmek- Je dahi vazifelendirilecektir. Kontrol edilmesi lâzım gelen nokteler şunlar- dr: A — Çiftçi ancak kendi istihsal kud-| ret ve takatinin yetiiği hudut ve nisbet | — dahilinde bir çalışma programı yapa- | © caktır. Çok kazanmak fikrile altından; © kalkamıyacağı derecede geniş bir istih- sal yapmak isteyenler bizde pek çok-| “tur. Ben birçok müstahsil gördüm ki| “çok istihsal ve çok kazanç hayaliyle bir işe girdiler veya bir tabii âfet, yahut — bir piyasa felâketi inden mahvo- Tup gittiler. Bunun için motör ve maki- » me İstihsali usulünde çok tedrici hare- — ket etmek ve istihsal kudretini makul bir &henk içinde, seneden seneye ihti- © yatla arttırmak lâzım geldiğini bu te- gekkül sıkı ve fih bir kontrol içinde © müstahsile öğrelmek mecburivetinde- Air. (Devamı 12 inci sayfada) he verir. Bu teşekkül, yerine göre, bul! Bazi insanlar dinlemeyi hiç sev- mezler, muhataplarının sözlerini ke- serler, söylenen sözü fikirlerine üy- kırı görünce derhal sinirlemirler. Bu gibi insanlar söz söyleme imti- yazının âdeta yalnız kendilerinde bu- lunduğunu sanırlar ve karşılarında- kini ilelebet dinlemeye mahküm far- zederler. E. Talı bir tiptir. 'Tahsili, Saltarat dev- rinin rüştiyesinden iler ye git- memiş, ikbal ile münasebatı uzaktan âşinalıkla kalmış, babadan kalma cüz'i bir gelire kanaat eder, bekâr, şamsız, kaygusuz olan bu adamın bir tek me- rakı vardır; Politika ! Ama ne merak, bilir misi z? Değme Bu gibi adamlar dinlemedikleri | diplomatlar, dünya siyasetini onun ka- için öğrenmemeye, mütemadiyen söy |dar yakından takip elmezler. Yarı bu- ledikleri için de mütemadiyen yanıl- maya ve her münakaşada mağlüp ol- maya mahkümdurlar. Dinlemeyi öğ- renmeliyiz. Pariste bir Tabloya mukabil Bir domuz Pariste bir ayniyat salonu vardır. Bu salonda paraları olmıyan kimseler ellerindeki malları gene mallarla de- giştirmektedirler, Bu salonda bazı gâ- rip değiş dokuşlara tesadüf etmek mümkün olmaktadır, Geçen hafta bir çiftçi oldukça kıymetli bir tabloyu bir domuzla değiştirmiştir. Resim domüu-| zun tabloya baktığını göstermektedir. Forda ortak olmak İstemiyen adam öldü Ford bugünkü servetini temin et- weden evvel işe başlamak için para a- riyordu. Bir çok kimselere baş vurdu. Kendisine hiç kimse para vermedi. Yalnız James Couzens isminde bir a- damcağız hemşiresinin biriktirdiği pa- raları Ford'un önüne saydı. Bu para 180 dolardan ibaretti. James Cowzens bir müddet sonra Ford'un para kazandığını görerek bu parayı geri istetmiş ve Ford da iade etreişti. James Couzens son zaman- larda ölmüştür. Fakat OFor'da ortak olmaktan vazgeçtiğinden dolayı duy- duğu pişmanlığı ömrünün her ânında tekrar etmiştir. Korkunun devası İspanyanın büyük bir şehrinde â- silerle hükümetçiler harp ediyorlardı. Halk hastane ittihaz edilen bir bodru- ma sığınmıştı. O sırada oradan bir ses duyuldu: — Bir doktor yok mu? Bir asker korkudan titriyor. Oraya" sığınmış olan İngiliz turist- lerinden biri: — Ben de korkuyorum amma bu- nun devasi doktor değil, dedi. Bir oto- mobil veya bir tayyare yok mu? İSTER Başlangıç ad bir çöz kitabi dimi İl geçti. Bu kitabın Başlangıç adlı ilk İ HERGÜN BIR FIKRA | Mantar Borazan Tevliğin hatırda kalan nük- teleri hadsiz, hesapsızdır. Gene bunlar- dan bir tanesini burada kaydetmeyi © sevimli adamın rahmetle anılması için biz vesile addediyoruz: Tevfik, bir gün kuyumen başı Haru- naçinin oğlu Jak beye misafir gitmişti. Kendisini yemeğe #likoydular, Jak bey ticari âleminde dalaverecili, &i De meşhur olduğu kadar derbederliği- le de maruftu. Dünya kadar servet sahi- bi olduğu halde muntazam bir yemek o- dasınaı malik değildi; neresi rasigelirse, yemeğini orada yerdi. O gün de, hizmetçi kadın yemekleri hep bir arada getirip ortadaki masanın Üzerine birakiyerdi: — Buyurun, Tevfik beyi Dediler. Tevfik oturdu. Önündeki sa- kan kalabalığının arasında, gözü acalp bir şeye İlişinee sordu: — Bu ne bu? — Mantar! Tevfik komik bir tavırla Jak beyin yüzüne bakıp, kaş kaldırdı: — Bana bakma! Yemem! — Öyle ise kaldırsınlar.. yere bıraksın. lar, Bu sefer Tevfik: — Azizim, Jak! dedi; nafile uğraşı- yorsun. Mantarı yutmayacağımı anla- ypınca, şimdi de basayım diye yere koy- duruyorsun amma, ben bildiğin enayi- lerden değilim! A Tırnakları manikürlü köpekler Londralı Carheel isminde bir ka- dın dehşetli bir köpek meraklısıdır. E- vinin bahçesi küçük kulübelerle dolu- dur. Dört tane uşak sirf bu köpekle- rin hizmetinde çalışmaktadır. Son günlerde Carheel yeni bir zi da çıkararak en sevdiği bolduk köpe- İSTER İNAN İSTER İNANMA! Uçan kartlar iakdrlara şi: Sü ba dank Sİ Yağmurla kalbinle damlalarda bezel! Büte Bazan 5x 48 1720 — Y: 3, Netice Benzamniyor serk bir 'erpice, TİS «—3 İ.Y, 7 İm e Ke Eg Gelerim rakar'arn önün in gezer. Saat Nil, yemek vakti, © “© Şimdi mideyide mukovele Alti (SÖZ ARASINDA | Otel karyolalarına Sığamıyan Romanyalı boksör Çi Jdin. çuk İransızcasile, o, Temps gazetesinin, Europe Nouvelle mecmuasının en Sa- dik, en devamlı okuyucusudur. Okur da, anlar mı? Deminden beri yapmış olduğum tarife göre bu suali sormakta haklı olabilirsiniz. Lâkin po- litika denizinde şenaverlik edenlerin acaba kaç tanesi yüzme bilir, kaç tane- si siyasi mesaile hakkiyle akıl etdire- bilir ki o bilsin ? Hiç değilse benim dostum onlar gibi, olur olmaz işlere burnunu sokmaz, esa- sen bulanık olan politika denizini ace- mi hamilelere büsbütün bulandırmaz. Ve bu da bir fazilettir. Geçenlerde, Sirkeci ktraathanelerin- den birinin önünden geçerken, bak- tem, içeride oturuyor. Yamna gidip, 0- hu derin düşüncesinden uyandırdım; — Merhaba ! : — Ooo! Merhaba, azizim! Hoş gel- — Ne düşünüyordun bakayım? Bir iskemle çekip yanına oturdum. Derhal tepemize dikilen Tüstracıyı sav« dım; ondan daha pişkin ve daha yapış Dünyanın tanınmış dev cüsse bok-| kan olan dilenci hatunu, kuruşu toka svrlerinden Romanyalı Mitue'nin bo-| edip uzaklaştırdım; seyyar Moskof çan- yu 2.26 metredir. Gittiği otellerde| tacıyı sepetledim; başladık konuşmaya. kendisine mahsus yataklar bulama-| Politika merakfısı dostum, demin ce- miaktadır. Mittue rahat etmek için hu-| vapsız bıraktığı sualime rücu ederek: , Şiirler var ve nihayet son şiir kilişesini - koyduğumuz şiirdir. ç susi bir karyola yaptırmıştır. — Biliyor musun, ne düşünüyor. Resimde bu karyolada istirahat e- | dum? dedi. derken görülmektedir. Âşık olarak evlenen Yegâne Kral Almanya, İtalya Kralı Viktor E- mazoeli Habeşistan İmparatoru ola- rak tanıdığı dakikalarda Viktor Ema-| vosi ne poel de kendi sarayında karısile evlen- — Ne? — Şu Milletler Cemiyeti çok güzel şeydi ama, yüzümüze gözümüze bulaş» tardık. — Ne gibi ? -- Sen de ne gibi diye sorarsan.. Bik mem artik! Milletler Cemiyetinin gâ- , — Dünyâ yüzü | diklerinin kırkıncı yıldönümünü tes'it| girmek. Milletlerin biribirlerini yeme- ediyormuş. Viktor Emanoel Avrupa-| lerine mâni olmak. da âşık olarak evlenen yegâne kraldır. Ismarlama ziyafetler Geçenlerde Japon mağazalarında evlenecek bekârlara kız adresleri sat- tıklarım yazmıştık. Japonlardan mül-| Milletler, övle andlaşmalarla, — Babanın canına rahmet! Peki: Bu dediğin şeyleri com yapabildi mi? — Hayır. — Çünkü bugünkü şeklinde bunu yapmak elinden geijmezdi. Gelemezdi. konfe- hem olduklarını zannettiğimiz Ameri-| ranslarla, projelerle, sittin senelik ca- kalılar da başka bir yol tutturmuşlar.. | havarlık huylarından vazgeçmezler. Bi Mağazalar o vasitasile ısmarlama | Fibirlerile hırlaşmak için, koparacak çı. eğlenceler tertip ediyorlarmış. Meselâ ban başı bulamazlarsa, deriyi tahriş e evininde-skhaplarnızı davet dörel dip te zorla çiban yaparlar, Bu böyle bir çay tertip edecekseniz mağazaya müracaat ediyorsunuz, size musikişi- nas, şarkıcı, faler, fakir bulup gönde- riyorlarmış. Ve gene meselâ bir ziya- fet tertip edecekseniz şeraitini mağa- zaya bildiriyormuşsunuz ve bir fakir, bütün takımlarile beraber gelip ziyar feti namınıza veriyor ve sonra tal larını alıp gene gidiyormuş. ğinin ayaklarına kırmızı renkte pedi- kür yapmıştır. mi? — Maâlesef böyle ! — O halde, gayesine ulaşmak için Mületler Cemiyetinin yapacağı tek bir şey kalıyor. — Nedir? — Söyliyeyim mi? Harp vukuunda, galip gelecek tarafın badema hiç bir yabancı memlekete on paralık mal ih- raç edemiyeceğine dair bütün bitaraf devletlerden birer senet almak. Bak, © zaman hiç kimse harbe yanaşır mı? Rüştiyeden üstün tahsili olmıyan bu , Bu moda bütün köpek sahiplerine | basit adamın şu mütaleasını ben pek te intikal etmiş olduğu için şimdi Lon-| yabana atılır bulmadım. Siz ne düşü- dranın köpeklerine harıl harıl pedikür | nürsünüz, bilnem? yapılıyormuş. Kitapta bu kabilden daha bir çok Bu iki Beş dakikada idam kararı Geçen halta Londra ağır ceza mah- kemesinde rüyet edilen bir kati! dava- m adli tarihte kisahk o rekorunu nu kırmıştır. Katil 27 yaşında Hilda Kuiri isminde bir hizmetçidir. Hilda i ema e bizde beş aylık çocuğunu kendi elile öldür- ği 3 de yeni, şir yetiştiğine, ve şiirlerinin) düğünü itiraf etmiş, iki şahit dinlen- ii Siran gebü anarrim bessyeriler vi okunmaya değer olduğuna artık, ; İNAN İSTER İNANMA! miş, mahkeme de kızın hemen idamı- na karar vermiştir. Bütün bu muha- kemenin cereyanı ve hükmün veril İmesi yalnız beş dakika sürmüştür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: