6 Kasım 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

6 Kasım 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA İzmit Kâğıt Fabrikası Kâğıt fabrikası açılırken sellüloz fabrikasının da temelleri atılıyor Fabrikanın İzmite temin ettiği faydalar, istihsalât derecesi ve memleket ihtiyacı ile mukayesesi, harcayacağı iptidat maddeler ve bunların memleket içinden tedariki için yapılan tetkikler İzmit $ İkinciteşrin İktisad — Vekili Celâl Bayar İz - mitte — yeni — bir umran ve gelir kay- nağının kapısını a - ayor.. Türk kâğı - dının ilk imâl yeri * olmak şerefini ka « zanmış bulunan ye- Şi İzmit, tatlı bir inkılâp rüzgârı çinde bahtiyar gün- lerinden, birini da - ha yaşıyor.. İzmit kâğıt fabri- kası — kurulmazdan evvel İzmit — başka bir şehirdi, kâğıt fabrikası kurulduk- # tan sonra başka, — bambaşka bir şehir oldu.. şkri görüşlü, sıcak kanlı — İzmit çocukları az zaman içinde bu şehri ta- nınmıyacak kadar güzel, modern, cum- hüriyete yakışan bir şehir yapmıya ça- lıştılar. Kâğıt fabrikası kurulduktan sonra İzmitte iki binden fazla yeni ev yük - seldi. Şehir bir bayındırlık seferber - liği içinde çalkalanmaktadır. Sellüloz fabrikasının da temelleri atılıyor İzmitte kâğıt ve karton fabrikamız açılırken, Sellüloz fabrikamızın da te- melleri atılacaktır. Bu suretle kâğıt için lâzım olan maddelerin hepsi yerli olacak ve hariçten istianeye ihtiyaç hissetmiyeceğiz.. İzmit kâğıt fabrikası her cinsten kâğıt imâl etmek suretile memlekete azami derecede faydalı o- lacaktır. Her türlü sargılık kâğıtlar, iyi ve adi cins matbaa kâğıtları, yazı kâğıtları, muhtelif cins mukavvaları çıkarmakta olan kâğıt fabrikamız, bu kâğıtları piyasaya verirken hiç tered- düt etmiyecektir. Çünkü asrın son tek- Fabrikenın içinden bir görünüş nik ve gerek fiat ucuzluğu h:ı)umındın] yabancı kâğıtlardan kat kat üstündür. Kâğıt fabrikası büyültülecek | İzmit kâğıt ve karton fabrikası mem- leketin bir günde kâğıt ihtiyacı olan 70 ton kâğıdın 35 tonunu imâl edebil- mektedir. Bu sebeple fabrikada yeni bir tesisat yapılarak genişletilmekte - dir. O vakit, bütün ihtiyacımız temin edilmiş olacaktır. Odun meselesi hallediliyor İzmit ki fabrikasının bugün ha- riçten gel ği bir madde vardır ki o da göknar odunudur. Hali hazırda bu odun dost Rusyadan - getirilmektedir. Son yapılan tetkikler göstermiştir ki, yurdumuzda göknar ağacı bol bol ye- tişmektedir. Ve bilhassa Artvin ile Si- lifke, Bolu, Ermenak ve Seydişehir ta- raflarında göknar ağacı çoktur. Bun - ların küçük bir himmetle çoğaltılması lâzimdır. İzmit kâğit fabrikasının yardımicı “GÖNÜL İŞLERİ Okuyucularımın Sorgularına Cevaplarım iza bakılırsa sevginiz- de samimi değilsiniz ve yahud fazla mağrurgunuz. Mademki sizi seviyor ve siz de ondan saadet bekliyorsu - nuz, samimi olmağa çalışınız. Ona karşı şefkat ve sevgi gösteriniz. Bu suretle müşkül vaziyetten kurtulmuş olursunuz. ... 8. Özbay: — Henüz çoök gençsiniz. Hayatını- zın seyri ancak şimdi başlıyor de - mektir. Sie evlenmekle bu seyri bir anda kesebilir ve hiç bir şeyi daha kat'i olarak bilmediğiniz için bedbaht olursunuz. Evvelâ tahsil aşkınıza bağlanınız. Ancak hayata galebe et- tikten sonra böyle bir tasavvuru mevkli fisle koyarsınız. ... Ankarada Nuri: — Vaziyetİnizin ne kadar müşkül olduğunu teslim ederim. Ancak ka- rınızın bu hareketlerine sebeb ne - dir, evvelâ onu bulmağa çalışınız. Hata sizde ise, bu hatanızı muhtelif yollardan tâmir ederek müşkülü hal- ledebilirsiniz. Yahud da karınıza ga- yet müsaid bir lisanla, kendisini ima ederek muhayyel bir kadının bu şe- kildeki hayatını ve feci âkibetini an- latabilirsiniz. Maamafih ilk tavsiye- miz üzerinde israrla meşgul olunuz. *** Amasyada Bay Hayri Gülere: Sizin hesabınıza hemşerinizi ter- cih ederim. Muhitiniz daha dardır, insanların mâhiyeti çabuk anlaşıla - bilir. Azim ekseriyeti iyi huyludur. Unsurları arasında &n mühim yeri su kaplamaktadır. Fab- rikanın bir dakika - daki su ihtiyacı beş bin litredir. İzmit fabrikası Kilez dere- tinde muazzam su te sisatı yapmıştır, Sel- lüloz fabrikası ile ikinci kâğıt fabri - kasının — kuruluşü münasebetile Kilez * deresindeki tesisa - tın kifayetsizliğin- den bahsedilmekte- dir, Bununla bera < ber bol su kaynak - Tarı e dolu İzmitte bu bir me- sele teşkil etmiye - cektir. Kağıdın tarihi İlk 'Türk kâğıt fabrikas kâğıdın tarihinden de ba dalı buluyorum, Bir çok med rin kurucusu olan Türkler, mucididirler. Asyanın orta merkantta, Horasanda ki değirmenlerde ilk kâğıdı :xık.uları bugi olan açılırken, meyi fay- iyetle « rında Se imâl eden kü muazzam he sonra atmış bulunuyorl Bilâ - hare Arapların memleketlerin içinde yaş: ler kâğıt imalâtını sekizinci dada, Tihoma, Safa ve Yemenc getir - mişler, daha sonra Mısıra doğru iler - liyen kâğıt sanayli 9 ve 10 undu asır larda Kahirede ve daha sonraları da Şamda kendisini göstermiştir. Bundan sonra İspanyayı işgal eden Araplar kâ- ğit sanaylini Avrupaya da sokmuşlar- dir. Fakat gene bu sanayide çalışan A- raplar değil, Türk san'atkârları idi. 12 nci asrın sonlarında İspanyanın Valân- siya, Zaniva (Sonfilip) şehirlerinde gene Türk san'atkârları tarafından ya- pılan kâğıt değirmenlerinde Avrupa kâğıtlarının ilk yaprakları yapılmış - tır. Gene bu tarihlerde İspanyanın Fas şehrinde 400 taşlık büyük bir kâğıt değirmeni vardı. Türkler ilk kâğıdı pamuk, keten, kenevirden yapmışlardı. Bu madde - leri hamur haline su ile ariterek' yap- rTak şeklinde sert taşlarda döve döve, amidon tutkalı ile karışlırarak ezmek suretile yapıyorlardı. İlk devrede Yu- nanistan, Silisya, İtalya ve İspanya - nn kullandığı kâğıtlar Türk kâğıdı idi, Sonraları Avrupanın mühtelif şe - hirlerinde kâğıt imâline başlanmıştır. İlk kâğıt fabrikası Almanyada Na - nersluğda kurulmuştur. 15 inci aşırda yapılan bu fabrika bütün dünyaya kâ- ğit ihraç etmekle şöhret almıştır. w Kâğıt Bayramımız İzmit, kâğıt fabrikasının açılışını candan tezahüratla kutluluyor.. Bütün halkın elinde yerli kâğıt tomarları var. Türk mühendis, Türk mütehassıs ve Türk işçisinin elinde çıkan yerli kâ - ğıtlar, her Türkün göğsünü bir gurur ve iftihar hislerile dolduruyor.. Kâğıt bayramımız kutlu olsun, CEVDET YAKUP di kâğıdın da| k küçük| _Tarihten_ Sayfalur: İkinciteşrin 6 Beşyüz çeki odun uğruna idam edilen vezir! * * » Kara Mustafa Paşa, söylemese rahat edemiyecekti. Deli İbrahime sert bir sesle: “Padişahım ben kâhya kadınım oduncusu değilim, senin vezirinim, dedi. Beşyüz çeki odun, onbeş bin akçe eder. Böyle küçük şeyler uğruna mühim işleri bıraktırır, divanı boz- durursun. Halk me haldedir. ? Hazine nasıldır ? Hudutlarda ne var diye hiç sormazsınız | ,, Deli Ibrahimin haremindeki kâhya kadın sadrâzam Kara Mustafa paşaya haber gönderdi: — Tez, saray için beş yüz çeki odun göndersin. Saray kadınları o yıllarda diledik - lerini yaptırmakla meşhur idiler. Pa- dişaha hoş görünmek ve yüksek mev- kileri elde etmek isteyenler, bu kadın- lara kul köle olur Fakat Kara M a paşa böyle bir adam değildi. Daha mühim işleri vardı ve bu yüzden odun işini yaptırmakta acele etmedi. Aradan bir kaç gün geçli. Kara Mus- ı kubbe altında diğer ve: yi saatte toplanıyor ve muayyen santte dağılı - yordu. Fakat dağılmıya iki saat oldu - ğu halde bir Haremağası gelerek: — Padişahımız hemen sizi ister. He- men gelesin! Dedi Sadrâzamın canı kıkıldı; bu, pişmiş gibi değil m Fakat ı da pek mühim bir #him onu görür gör- ğtu yürüdü Kâhya kadmın dilediği çeki odun niçin şimdiye dek veri lme - di? Karıı Mustafa paşanın kanı beynine hücum etti. Fakat kendisini tuttu: — Padişahım, söyliyelim de veril - sin! Dedi. İçi rahat değildi. Söylemese rahat edemiyecekti. Hattâ gene böyle şeyler olacaktı. Bunun için, çıkıp gitmedi ve sert bir sesle şunları ilâve etti: — Padişaflım, ben kâhya kadının o- duncusu değilim. Senin vezirinim. Beş- yüz çeki odun on beş bin akçe eder. Böyle küçük şeyler uğruna mühim iş- leri biraktırır, divanı bozdurursun. Halk ne haldedir? Hazine nasıldır? Hu- dudlarda ne var diye hiç sormazsı - nizi,.. Sultan İbrahim apışıp kalmış ve Ka- ra Mustafa paşa çıkıp gitmişti. Padişah o gittikten sonra derin de - rin düşünmüş, bir türlü Kara Mustafa paşanın sözlerini ve hareketini hazme- dememişti. Bir bahane arıyordu. Bu bahaneyi de zavallı Kara Musta- fanın kendisi verdi: Silâhdar Yusuf paşa padişahın göz - desiydi ve Yeniçerilerle sipahtler üze- rinde sadrâzamdan daha nüfuzluydu. Kara Mustafa paşa onun nüfuzunu kır- mak istedi. Yeniçeri kâhyasına yüz ke- ge akçe verdi ve şunları söyledi: — Bunları Yeniçeri zabitlerine da - gitasın. Bu sefer yapılacak geçid res - minde çorba yemesinler. Sebebi sorul- dukta «Silâhdarın sadrâzamdan üs - tün tutulduğu görülmüş değildir. Bu ne haldir. Eski nizam bozuluyor.» ce- vabını versinler. Zabitler bu teklifi hemen kâbul et - mediler. Muslâhaddin ağaya açtılar. O da yeniçeri ağasına söyledi. Yeniçeri a- ğası da Sultan İbrahime bildirdi, Deli İbrahim köpürdü: — Tez, Muslâhaddin ağa kulum bu- raya gelsun!... Diye bağırdı. Muslâhaddin ağa gelince emretti: — Kurulan fesadı hemen anlat! Onun söylediklerini dikkatle dinled! sonra sordu: — Ben şimdi-Lâlamı (aadrâzamı) öl- dürsem kullarım bana gilcenirler m — Hâşâ padişahım, cümles nu kıldan incedi Hepsi “âzamın öldürülmesini onlar da hoş tı. Muslâhaddin ağayı Ta biraz daha düşünm tafa paşayı öldürtmeğe karar vermiş - ti: 1643 yılı mart aymnın 22 nci gi dü. Di kurulmuştu. Şiküây davacılar, dilek sahibleri birer ikişer vezirlerin karşısına çıkıyorlar, istida - riyorlar, yahud derdlerini dü- dlardı. Padişah da kafes ardından nlara bakıyordu. Kara Mustafa paşa — şikâyetcilerden bazılarına sert sert cevab veriyor, çÇi- kışıyordu. Sultan İbrahim eliyle kafese iki de- fa vurdu. Bü: — Divan dağılsın! Demekti. Kara Mustafa paşa şaşırdı. Fakat e- mir emirdi. Divan dağıldı. Sadrâzam hem bunun sebebini öğrenmek, hem de bazı işleri bildirmek üzere huzura girmek istodi. Lâkin kabul olunmadı. Kara Mustafa büsbütün meraka düş - tü. Bu sırada kendi adamlarından bi - risi onun yanına yaklaştı: — Muslâhaddin ağa, yeniçeri zahit- lerine verilen akçe işini padişaha aç - miş, uyanık bulunasın! Dedi. Kara Mustafa sarardı. Lâkin kendi- sini çabuk toparladı. Adamlarına bir Kur'ân getirtti. Koynuna koydu ve sas raya gitti. Demir kapıdan girdi. Sul * tan İbrahim oracıkta bir aşağı bir yu- karı geziyordu. Padişah kızdı: — Lâlâ, ne acâyib haldir? Babanın evine varır gibi davetsiz gelürsun? Sadrâzam elini Kur'âna basarak ye- min ediyor, kendisini haklı gösterme * ğe çalışıyordu: — Yeniçerileri itaate soktum. Gem - lerini ele almıştım. Şimdi itaatsizlik et- meleri nüfuz ve kuvvetlhi azaldığı * nı görmelerindendir. Devlet için ve pa- dişahim için bu hal hayırlı olmaz. Diyordu. (Devamı 11 inci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: