12 Kasım 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

12 Kasım 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BAD SON POSTA MEMLEKET HABERLERİ Bu yıl Kısantos harabelerinde | Dilencisiz kasaba kurdukları medeniyetin eserleri ve bir meclisi meb'usân binasının harabesi var Antalya (Hususti) — Geçen sene Vilâyet müze müdürü Süleyman Fikri ile Fransız üsârı atika mütehassısla » Tından Dövanze Belkıs harabesinde ve Vilâyette bulunan bir çok harabelerde ı“_kikaua bulunmuşlardı. Bu Fransız Mütehassıs yakında tekrar Türkiyeye Belerek cenub havalisinde ve en ziyade âş kazasının Kalkan nahiyesinde es- | ki ismi Kısantos şimdiki ismi Kınık de- hilen harabede hafriyata başlıyacak - tir, Eski Liayada ve Eşen nehri kenarın 'a Patara yeni ismile de Ova Kelemiş milen mevkide Korlisyas ismi verilen ir meclisi meb'usün binası varmış. lundan beş bin sene evvel yapılan bu Meclisi meb'usân binasıptla yirmi üç firden gelen meb'uslar - toplanır, Blflleıiu mukadderatını tâyin ederler. Miş, - Milâddan iki bin küsur sene evveli- Sine aid bu harabede yüzlerce kitabe Mevcuddur. Henüz ilim âleminde hal- ledilemiyen Lisya lisanile yazılı olan u kitabeleri yazan Lisyenler ve So - lim Türkleri imiş. Orta Asyadan hic - Tetle buralara yerleşip büyük medeni- Yetler kurarak civar kavmlere de me - deniyet rehberliği yapan Solim Türk- ti buralarda mâmureler kurmuşlar, asırlarca — yaptıkları harblerde cski Ürklerin şecaatini göstermişlerdir. Antalya vilâyeti dahilinde eski isimleri tesbit edilemiyen yüz seksen harabe vardır. ı.('“v"".w' harabesi: Solim Türk » A 'f“l ald !_FĞE edilen - sikkeler bugün Antalya müzesinde mevcuddur. Bu Paraların bir kısmı milâddan çok ev - ğflk_- Zamanlara aiddir, Üzerlerinde evis Solimos yazılıdır. Termesos ha- fhl'ı_ci'r._lc bulunanlarda da Termesos Solimos yazılıdır. Bu paraların müze. 'de kolleksiyonu vardır. Bir çok zengin ve tezyini eserlerle Tolu olan Kısantos harabesinde Lisyen Pazılarını hâvi bir çok kitabeler, âbi - eler, mezarlar, türbeler, muazzam bir Kastamonuda Yağlı güreşler Kastamonu (Hususi) — Vali ve Pvîılli başkanı Avni Doğanın himaye- Sinde olmak üzere Gazi stadında büyük Yiğlı güreş mmümbakkliri yapddi. Bi #a güreşlerde Taşköprünün Bük kö - Yünden Koca Mehmet pehlivan ile Abdülcebbar mahallesinden Yusuf Zi- Ya berabere kalmışlardır. Eşen köyün- den Mahir pehlivan Gerzeli Hamdiye, Akkayanın Esenler köyünden Tevfik de Bük köylü Mehmet pehlivana ye- hilmişlerdir. Başaltında Tosyanın Çeltikçi kö - yünden Ahmet oğlu Hamza - Araçlı Mehmedi, Araçlı Osman Karagının Göl köyünden Cemali yenmişlerdir. Diğer güreşlörde 'da Araçb " Kümli Akkayalı Hüsnüyü yenmiştir. Eski bir Lisya mezarı tiyatro harabesi, büyük bir stadyom ve daha birçok eski ve kıymettar eserler vardır. Dünya üzerinde meb'usân meclisini ilk defa kuran Solim Türk - lerinin kadim tarihte geçirdikleri ha - yat ve idare tamamile meydana çıka - rılmış olacaktır. Arkeoloğ Dövanze'nin ilk evvel hafriyata buradan başlaması harabenin ehemmiyetini ifadeye kâfi- dir. Solim Türkleri buralardan Girid ve Yunanistana doğru akın etn hassa bu havalide büyük bir medeniyet kurmuşlardır. Müze müdürü Süley - man Fikri uzun seneler uğraşarak bir çok emeklerle vücuda getirdiği An - talya ve Alanya tarihini bitirmiş, bu kere tarih encümeninin nazarı tetki- kine arzetmiştir. Gümüşhacı köyün yalnız mektebe ihtiyacı var Gümüşhaci köy (Hususi) — 1882 senesinde kaza merkezi olan Gümüş- hacı köy İnegöl dağları üzerinde ku - Tulmuştur. İktısadi sahada ileri giden Gümüş - hacı köyde ekmeğini başkalarından di- lenerek tedarik eden bir dilencinin bu lunmayışı bu köy halkının çalışkanlığı- nın en böyük delilidir. Gümüşhacı köyün merkezinde 9 bin nüfus olduğu hakle köylerile birlikte nüfusu 28 bine baliğ olmaktadır. Bu ka labalık kazada biri tam devreli diğeri de 2 sınıflı olmak üzere iki ilkmekteb vardır. Bu iki mektebe 400 talebe de- vam etmektedir. Halbuki buna muka- bil bugün kazada tahsil çağında bulu- nan 900 den fazla talebe vardır. Hiç değilse, kazanın maarif ihtiyacına ce- wab verecek daha bir kaç tam devreli ilkmekteb açılması lâzımdır. Biyada zirai tedbirler Biga (Husust) — Bütün köy muh-| * tarlarına bir tâmim yapılarak mezru- âta zarar veren serçe kuşlarının öldü- rülmesi, yuvalarının bozulması, marta | ,, kadar yirmişer canavar öldürülerek kuyruklarının - ziraat memurluğuna teslim, kırlardaki yabanı ahlatlara cins armutlardan aşılanması, köyün' orta yetne büyük Bi Faloanlarıvizinde gözlaşı mahlülü yapılarak ekilecek to- | $ humların bununla alâçlanması bildiril- miştir, Yapılacak kontrolde bunların icra edilmediği anlaşıldığı tükdirde muh « tarlar mahkemeye verilecek cezalan- dırılacaktır. Somada tütün satışları Soma (Hususi) — Tütünler satıl- maya başlanılmıştır. Di Amerikan, Os- tro Türk, Gâalen, Keri, Felemenk kum- panyaları ile diğer kumpanyalar mü- bayaat yapmaktadırlar. Piyasa 100 kuruşla 115 kuruş arasındadır. Maçkada maarif ve gençlik hareketleri Maçka (Hususi) — Maçkaya 1,5 sa- ğ ' at mesafede bulu « ş_,g Biç nan Magora köyü “ , ilkmektebi — büyük bir faaliyetle çalış « maktadır. Mekteb üç sınıflıdır. Ve bir muallim — tarafın « dan idare edilmek - tedir. Mektebin mu« allimi Hüseyin Kâ « am talebelerini bir * baba - şefkatile, fa - kat çok ciddi bir di- siplin altında yetiş » tirmektedir, Kazada bundan bir kaç sene evvel teşekkül etmiş bir Gençlik bizliği vardır. Bu birliğin bu « gün Maçkada yalnız adı kalmış gibidir. Birlik, gençleri harekete getirecek hiç bir teşebbüs yapılmamaktadır. Yur- dun ber tarafında olduğu gibi kazamızda da gençleri bir araya toplayıp iyi bir surette çalışmalarını temin etmesini kaza Parti başkanlığından bek- lemektedirler. Pazar Ola Hasan B. Diyor Ki: — Herkesin bir derdi Var, Hasan Bey! hdır, — Benim de derdim şu: Karımın yüzj daima boya- me... — Bir kere bile yüzü boyasız göremiyorum, Göz- Jerinde birer parmak sür- çin şükretmelisin.. Gözleri- ne gelince, bu zamanda ki- | zandıt kapıcıya müjdeyi b (Baş taralı 1 inci sayfada) | uyku, yarı hayâl âleminden sıçra- k uyandım. eNimet» gişesinin sa- â Bay İsmail : — Haydi, dedi, gelmiyecek misiniz? Dünkü keşidenin en büyük ikramiye- sini kazanan 944 numaralı bileti satan gişe sahibi, büyük ikramiyeyi kazan- lar sevinç içinde... n telâşı bana da sirayet etti. O- mizi dar attık. Ve Emin nin yolunu tuttuk. Bay il, dükkâna girer girmez, soluk s0- uğa: Çabuk, dedi, defterleri! 944 nü- marah bilet sahibinin adresi buluna - ecak : İhtiyar bir memur, gişenin arkasın- daki dolaptan kaptığı kara kaplı def- reri ortaya koydu. Bay İsmail bir deftere, refikası Bayan Nimet bir def- iyar memüur bir deftere, genç a başladılar. Nihayet Ba- sesi duyuldu: y saat içinde bir liradan 00 liraya çıkan 944 numaralı bi- 1 ahibi, Kasımpaşada, Camiikebir mahallesinde Hoca Ahmet sokağında 12 numaralı hanede oturan Bay Halil- Ş Zabıtadan kaçan birer hırsız telâşile & otomobile atladık, ve Kasımpa- kın diyor, müjdeyi birden bire vereyim demeyin... Ben, bundan evvel bir kadıncağıza büyük ikramiyeyi ka- 7 ğ n a. Şak diye dü- İ . Cümlemiz pa: pulu u- nuttuk. Ve Bayanı kendine getirince- ye kadar akla karayı seçtik. Ondan son ra aklım başıma geldi. Şimdi müjdeyi tıpkı kara haber gibi, alıştıra alıştıra veriyorum. Güldüm : — Demek «zehir» gibi birşey bu müj de! © da güldü : — Öyle... Fakat sevda gibi tatlı bir — Müjde alanlar, bol bahşiş veritler mi? — Belli olmaz... Hele bazıları, müj- deyi alır almaz verdikleri bahşişi ertesi gün geri isterler. Vet derler.. Ben dün t ğimı şaşır - mışım. Siz hakkım; yemezsiniz tabil! | İtfaiyeyi görünce bir yangın çıktı- ienı, imdadı sıhhi arabasını görünce bir |kaza olduğunu anlarsınız. Her ayın on birinde, Bay İsmailin bir otomobilden | indiğini görenler de, o civarda birinin başına devlet kuşu konduğunu anlıyar lar, Çünkü mübarek, semt semt dola- ga dolaşa, itiaiye otomobilleri, imdadı sıhhi arabaları kadar Nitekim Kasımpaşada etrafımız derhal kalabalıklaştı. Ve bize ağız açtırma - ğdırmağa başladılar ; — Kime çıktı? büyük ikramiye mi? Bay Halilin evini bulmak güç olma- azmanı ahşap hane- meşhur olmuş, |. Büyük ikramiye kazanan | dün ilk en verdim aralı biletin sahibi o da değilmiş. Ka- ampaşaya dönmeden önce, diğer ban- kaları da yoklamayı muvafık bulduk. Ve az sonra hayretle öğrendik men bütün Banka kapıcılarının isimle- ri «Halil» dir. Fakat sukutu hayale uğ- rattığımız bu biçarelerden hiç birisi, aradığımız talihli değildir. Meğer ta- lihli Halille aymi evde oturan akraba- sı Halit, Doyçe Bankta odacıymış. Ve bize adresi verenleri yanıltan da, ta- lihleri hiç te biribirine benzemiyen bu iki akraba âarasında isim benzerliğiy- miş! Tekrar Kasımpaşaya dönünce, bir komşu çocuğunu hamama göndermek- ten, ve talihli Halilin hanımını çağırt- maktan başka çare bulamadık. Verdi- ğimiz müjde, biçare bayanın sıcakta kı zarmış yüzünü sapsarı etti, ve: — Bilet Halilde! dedi, Halil de Da- rülâcezede ateşçidir! * — Biletin var değil mi senin? Halil, suale bir sualle karşılık ver- di: — İkramiye mi vurdu yoksa? — Verdiği cevaptan anladım ki Bay İs. rasil, vaktile müjdeyi alınca bayılan bayanı hatırlamış, ve Halilin de ayni Akıbete uğramasından korkmuştu: — Sana ikramiye vurdu ama, pek bü yük değil! dedi. Bay Halil pişkin : — Geç efendim... Dedi... İkramiye ü olmasaydı, sen otomobille bura- lar gelir miydin? inlik Bay İsmailin korkusu- nu giderdi. Tabit, dedi, o kadar küçük te de- ğil! Seni kira vermekten kurtaracak kadar birşey! Hahli, keyifli bir kahkaha attı: — Daha ne olsun yahu... Allahtan ı mı istiyecektim? — Hemen vereyim mi paraları? Fakir ateşçinin, görmemiş bir adam olmadığı belli. Hırasız bir istiğna ile: — Sen bilirsin. dedi. Şimdi de ver- sen olur. Yarın da! Vurmuş ya bir ke- — re.. Ona bak sen! $ Halil biraz düşündü. Sonra : — Nimet ablaya selâm söyle... dedi. Ona bir hâdiye almak boynumun bor- cudur! Benim bileti, numarası ufak d_l— ye kimse beğenmiyordu. Gözümün Ü- nünde, belki sekiz kişi eline aldı be- nim bileti. Fakat hopsi de dudak büküş, aftılar. Eğer Nimet abla zorlamasaydı,; ben de öyle yapacaktım. b Biz, Hatilin bir de resmini çektirmeli istiyorduk. Halil Darülâcezeden izin almadan çıkamıyacağını “Yl“__*'“d“'iı Fakat ona bu İzni, istemesine bile va- kit bırakmadan verdiler. Hattâ : iğer, dediler, geç kalısan üzülme,. 4 Biz birini bekletiriz. Kapıyı açar sanal Otomobilde ortamıza oturan talihli, — işçi : » y Eyvah, dedi, kim verecek şimdi be ilâve etti : . Çök : Verdiğin paraları olduğu gibi, de- — #iştiğim cekelin cebinde unu — İstersen dönüp alalım! Taksi pa- — rası kolay ama, paran bir kazaya üğe ,Tamasın.. Halil, parasını bankaya yatırmış bit insan emniyetile ; çe — Hayır... dedi Bir kazaya uğra « fakirdir ama na- — cikte, inler cinler top oynuyorlardı. Konudan komşudan öğrendiğimize gö- re, evdeki kadınlardan bir kısmı mu- kabele, bir kısmı da mevlüt dinleme- ye, bir kısmı da sıcağa gitmişler, Bay Halil de, İş Bankasında kapıcıymış! Bay Halili buluncaya kadar dolaştı- Bemızı anlayabilmeniz için, taksi saa! bir Ura yazdığını söylemekli- » Fakat size, bu kadar uzun mızın hikmetini, uzatmadan anlatayım: Evvelâ Kasımpaşadan İş Bankasına döndük. İş Bankasında, Halil adında zın yüreğini boşu a n ve Bankanın içini biribirine kattıktan sonra, tekrar Ka Huan Bey — Karının yü | sımpaşayı boyladık. Bu sefer : zünü boyasız görmediğin i- — Biz, dediler, yanlış anlamışsınız. «İş» değil, «Sümer Bank» olacak! Garip tesadüf karşımıza Sümer Bankta da -| zanan benim. Çok şükür, talih fakir fı- maz... Bizim uşaklar muşludur. Masrafı siz gör pderim! Bay İsmaik — Hay bay!'ı efti: — Darülâcezede ürsünüz de, ben yarın — karaya da gülmeye başladı demektir! 1 P Selim Tevfik — eT T e Eneaamla Dot Leh Hariciye Nazırının Londra seyahatının neticeleri i H ÇAA.) — Röyter Ajans aki görüşmelerin« neticeler beklenik memesi lâzım geldiğini bildiriyor, Bek, Beşler konferansı hakkındaki hazırlık müzakerelerinin orta Avrupayı dar eden meselelere bir zarar verece S B DUT eli bastırırken Halil ilâve ilk ikramiye ka-

Bu sayıdan diğer sayfalar: