26 Kasım 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

26 Kasım 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Hergün Beyaz kitap muhteviyatı Fransanın yeni teklifi 'aran: Muhittin Birgi & H yaz Kitabı neşretti. Bu kitap ge- rek Sancağın hukuki vaziyetini gös riciye Vekâletimiz ikinti Be - | İkıncıtm 26 ) i teren bütün vesikaları ve gerek - son |i günlerde teati edilen nolal ihtiva | etmek itibarile cidden enteresandır. Hukuki vaziyeti şimdiye kadar gaze * teler o kadar tekrar ettiler ki bu da - vada ne derece haklı olduğumuzu bu defa bir de Beyaz Kitabın neşri mü- nasebetile tekrar etm teşebbüste hiç bir fayda yokt 'akat buna mu- kabil, teati edilen hukuk faydalı ol bukuk ve diplomat kumak bile deh: derdim. Yransa hülâsaten demek - ist «benim:- nazarımda Suriye bir,kül ha> lindedir. Ve bunun içinde Sançak ta vardır. Ben onunla müzakere t bir itilâf esası hazırladım. Bu Tni bu itllâf çerçevesi dahilinde konuşu - labilir.» Bizim cevabımızın da manası şudur ki: «Biz Fransa ile bir anlaşma yaptı- ız zaman Suriye hukukan meyvcut idi. Biz Fransa ile anlaştık, Fransa ile konuşmak ve onun taal lerini ifa ettiğini görmek isteriz.» Fransa notasının hukuki tezi ne ka- Jar zayıf ise bizim notamızın muh -| teviyatı da o kadar kuvvetlidir. * n herhangi siyasi iş hukukçu- ların ellerine geçerse onun hak ve ada- let dairesinde halledilm n ve alâ- kadarları memnun edecek bir netice- ye varmasının imkânı yoktur. Bilhas- sa eski bir hukuk bürökr d idare edilen bütün y kim muhafazakâr — bir ki bü, birçok hallerde gü yaşayan ve günlük hayata günün ica- bına göre şekiller ve istikametler ver- mek isteyen devlet adamlarını döğrü yu görmekten meneden bir k lür. Gönül isterdi ki - ve hâli AL Delbos işi Hariciye H rasisinin elinden kendi baştan başa Tü toprağı istiklâl ha gayri Tütk bir memlekete b hususundaki ısrarın ne kad bir yol olabileceğini çat ve Fransa ile Türkiye arasında, bil bassa Türkiye tarafından günden güne olan zaten başka bir çıkar yolu da * Türkiye, bugün dünyanın en kuvvet. | H ve en samimi bir sulh unsu Türkiye bütün memleketlerle, bi sa kendisine hâlâ kuvvetl ü larile bağlı olduğumuz büyük Fransız milletile dost yaşamak, dost kalmak | arzusundadır. Türkiye milletle larına tamamen riayet edilmesinin en hararetli taraftarıdır. Bütün bunlara Fransanın da emin olduğunu zannede- tiz. Fakat, Türkiye bir noktada müsir- dir: Türkün hakkını aramak, onu mü- dafaa etmek. Cihan harbini müteakıp Türkü bıuln dünyaya karşı isyana sev- ay rağmen vârlı- ğını herkese kabul ettiren kuvvet işte bu kuvvettir. Böyle olunca Türkiyenin | Sancak Türklerinin Mükadderatınım bu tarzda bir hukukçu leyteleallesine bırakmaya razı olamaz. Bunu Fransa hükümeti bilir. Bilhassg Sosyalizm ve Radikalizm — prensiplerini — müdalaa eden bir hükümetin bunları bilmeme- sini ve hattâ anlayıp takdir etmeme- sini bizim için kabule imkân yoktur. Bunun için, ben öyle tahmni ediyorura ki, Fransada son günlerde hükümetin fazla meşgul olması işin bürokrasi elin.- de kalmasını mucip olmuştur. Elbet, iş doğrudan doğruya devlet adamları ta- rafından tetkik edilince hakikat anla- şıilacak ve dava kolayca' hâlledilecek- tir. Muhittin Birgen İ_L_öz dir. Artık ihtiyar beygirler yurdunda <| serinin başına gelen garip bir hâdiseyi « anlatıyorlar. Bu ihtiyar serseri tam o- “İtin tanıdıklarının pek çok aramasına “|rağmen ele geçmemişti. Nihayet ge- 7. İcasının kendi " biraktığını öğrenmiştir. hak- | Hayatla mücadele insanın doj ğu dakika başlar, ölümüne kadar rer. Hem maddi, hem mânevidir. Hayatta muzaffer olmak mücadelenin silâhların: elinde bulundurmak isteyen, tam olarak mecburiyetinde A R ASI | HERGÜN BİR FİKRA Anlamadım bayım! Bay Coşkun tebepli sebepsiz öf- kelenen ve kızinca da önünü ardımı gözetmiyerek herkese çatan bir zat- tur. Geçenlerde, hizmetçisi vasıtasile ahçısına bazı tembihlerde bulun - duğu balde; o tembihlerin. hilâfına hareket edildiğini görüp köpürmüş, zavallı kadıncağızı haşlıyordu. — Efendim! diye — bağırıyordu.. Nasıl olur? Benim ne istediğimi o ahçı olacak herife söylemedin mi? — Söyledim bayım.. Lâkin bir türlü anlatamadım.. — Anlatamadım ölur mu? Mera- manı anlatamıyan adama eşşek der- ler. Anladın mı? Hizmetçi kadın en tabii tavrile cevap verdi: — Anlamadım, bayım! Bay Coşkun az kaldı bayılıyordu.. * Çıngırak çalıp Yemini İstiyen beygir Bu, harbe girmiş ihtiyar bir beygir- | * U TErR uzlu kadın istirahate çekilmiş bir haldedir. Yemi | ç y bittiği zaman ahırındaki bir çanın ipi- ni çeker ve kendisine yemini verirler, 30 sene serserilikten sonra | mirasa konan adam | — Macar gazeteleri 74 yaşında bir ser- tüz sene geçtikten — sonra büyük bir ervetin varisi olduğundan haberdar olmuştur. lami Balid Hayd olan bu serseri bu (otuz sene içinde şehirden şehire kasa- badan kasabaya dolaştığı için hüküme- çenlerde otuz senedenberi uzak bu- |İlanduğu memleketine gelmiş ve am. a: gok;büyük: bir miras Fakat büyük çiftlik ve akarattan Jibaret olan bu miras bugün yabancı İölro' semiş Vülmüyor. Baka Hard |mahkemeye müracaat etmietir. Moskovada tiyatro ve sinema Moskovada 11 tiyatro ve 45 sine- ma varmış. Ve bir günde tiyatroya gi- / sahneye çıkar. İki yüzlüleri çok gör- Bu bir garibei hilka* değildir. Mü- zikhol'lerden birinde bir kadının buluşudur. we soluna birer yüz daha ilâve ederek numara yapan Yüzünün sağ denjerin sayısı 16754 ve sinemaya gi- müştük amma, meğer üç yüzlü olan- denleri: sı ise 101375 miş. İlar da varmış. İSTER İNAN Dün Şişli ile Sirkeci arasında işliyen bir tramvaya binmiştik. Araba Sirkeciye gelince bütün yolcular gibi biz de ayağa kalktık. Fakat İstanbula yeni geldikleri hallerinden belli olan bir kadın ile erkeğin biletçi ile garip bir muhavereye dal- dıklarını görünce dunduk. — Siz haniya - bizi Sullanahımede diyorlardı. Biletçi de: — Bu araba Sultanahmede gitmez, buradan geri dö - İSTER sa, cular: götürecektiniz? Bize maddi mücadelenin silâhla- rını spor, yumruk kuvveti, mânevi- lerininkini de mektep ve kitap verir. NDA *| İngiliz Donanmasındaki Meş'um davul İngiltere donanmasının Devonahi- re kruvazöründe bir davul vardır. Bu dörül, gümüştendir. Ve Dreytii dük! yayı dolaşan meş'sır. davulunun bir Nlerin ana dillerini teşkil ediyorr v Sözün Kısası İstaubulda konuşulan E Talı imin tarafından, ne zaman nası| tutulmüş? Orısmı bilmi * v layi bi istatistiğe göre, şehirde 34 türlü dil konuşuluyormuş. Ve bu 34 çeşil dil, İstanbulda yaşıyan muhtelif aıl;" eticesi bana biraz ga kendime hatırlıy; eri bir bir saydım; g dolduramadım. | istatistik s(ı ba da, İsta lll» rin 34 du bu vvür ı.dımı_ a. kiye cum h bi .ıılcmn. mMür daw şüphe Ll em, sız bulmazsınız. İhtimal.ki bö bunun için mat, kapı kapı dols .madım ve Ln defalık, ilal |murları ta kopyesidir. Davulun şeametine inanan | zabitlerle tayfalar, bu seferki Akdeniz seyahatlerine davulu birlikte almamış- lar, müzede bırakmışlardır. Bu.-davulun gemide bulunduğu 1929 senesinde taretlerde yangın çık- mış İ7 tayfa ölmüştür. 1935 senesinde de Devonşir zırhlı- s, İskenderiye , limanında sindlrlerini taramış, ve mühimmat dolu bir gemi- ye çarpmasına ramak kalmıştı. 13 ikinciteşrin 1936 da ise tayfa- lardan biri küpeşteden düşmüş ve fe- na halde yaralanmıştı. İnsanın ciğerine lâmba sokuyorlar Avusturyalı bir âlim veremin ültra viyole şuaile tedavisi için şöyle bir u- sul tatbik etmekte imiş: Veremlinin ciğeri,içine ince bir tele bağlı bir. kü- çük Jâmba koymakta ve elektrik cere- yanını doğrudan doğruya ciğer içinde- ki lâmbaya vermekte imiş. Sağır vedilsiz okuyucular Londraya yakın bir kasabada kili- senin korosu, — sağır ve dilsizlerden müzekkeptir. Bu sağır ve dilsizler el- lerindeki dua kitaplarını okumaktadır- İar. Tabit sösleri hiç. anlapılımadığı : çin kilisedekiler duaları ellerindeki ki- taplardan takip etmektedirler. İSTER İNANMA! necektir, ineceksiniz! cevabını veriyordu. O zaman yol- - Ya.. Para? diye sordular. Ya bizi Sultanahmede ka- dar götürürsün, yahut ta paramızı geri verirsin! Tramvaya Beyoğlu yolcuları binmiye başlamışlardı, bu hâdise yüzünden ise arabanın hareketi gecikiyordu. it yeni gelenlerden biri biletçiye, bir göz işareti — Biletlerine işaret et, o biletle başka tramvaya binip Sultanahmede gitsinler, dedi. Biletçi yabancı yolcuların biletlerini alarak üzerlerine ikişer çizgi yaptı ve ellerine vererek biçareleri indirdi. İNAN İSTER İNANMA! biri mahsusu ile allatlı yor. Belli ki bir takl" muzir Yakutça.. ve bunu, bir k istatistiğin hif asın endişesilr r, kuşdili ile kepçe dilini d€ lehçeleri a retle yekünu 34 de va: Ben bu işi başka türlü izah ed zî“/:e_ Biliyor musunuz * | — Portekizli meşhür gemici Vas* ko dö Gama Hind yolunu hangi tarih* paratoriçe Eugeönie kaç İ de bulunmuştur? anlılarla Macarlar arasın *| da 1526 da yapılan meşhur Mahaç mü” harebesinde ölen kral kimdir? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: ı 2000 piyes yazdığı halde bey * nelmilel şöhretler arasına iyeti İspanyol şairi Lope de Vegadır. 2 — Kazbin ve yahut Kazvin ismil anılan İrandadır. 50 bin nüfusü vardır. 3 — Fakreddin 13 ve 14 üncü asır * larda y ış İran şairlerinden b ı'ı“/f Doktor kadının kocası kar'Sl"’n meİdupİarlnl açamaz Tuluzda doktorluk yapan Madatfi Robert mahkemeye müracaat edere” kocasının kendisine gelen mektuplafi açtığını söylemiş; ve demiş ki: — Ben-dakiorüm, bana'gelen müf 'tuplar, mesleğimin sırrı demektir, | camın bunları bilmesini istemem. Mahkeme kadını haklı bulmuş, V” kocavun karısına gelen mektupları * mıya hakkı olmadığına karar verlll*r' (tin,

Bu sayıdan diğer sayfalar: