9 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

9 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Te .—î_—wl $ s OwN POSTA . Bııîncilhıı_; Hergün — | KFesimli Makale: W Herkesin dosta. D ( Sözün Kısası | ga a ZZ Bir plân'da ihtikârla Ç N Mücadele için lâzımdır! ,ıW ıf/ V/ 7 Yalancı Voltaire —- İ | a A * v x Ç a —Saöyazan: Muhittin Birşen ee Dal E. Talı ü < MAf ğ adın kısmının süse düşkünlüğü —| nü yıllarca istismar ederek mile | yonlar kazandıktan sonra işi Polixikl' “ oolığa ve gazeteciliğe vürup Ön TımM iflâsa, müteakıben de ölüme si İ Wnen meşhur Hâvantacı Coty'nin, Pas riste, terekesi mezat ediliyor. | O muazzam servetin kırpıntıları Abi' le, ufak bir devletin senelik bütçesint — tekabül edecek kadar varmış. £ şic size bir ihtikâr nümünesi: ı Köyden güzel tereyağı almak is- tersiniz; köylü pazara tereyağı gelir- miştir. Pazarlık eder, ahısınız. Ha'buki bizim köylülerimiz yağa un karıştırma - sını pekâlâ öğrenmişlerdir. Yağı ekme- ğe sürüp yerken dikkat ediniz, un ko kar! Yahut, saklamak için eritirsiniz, geriye bir sürü posa kalmıştır. Bunun da bir kısmı undur, K Bazı adamlar herkese karşı — dost, herkese karşı alâkalıdırlar. Bu gibi adamlar hakikatte hiç kim senin dostu değildirler, Yalnız men- faat için hareket ederler. Daima güler yüzlü, daima mülte- fit olanlardan çekininiz, muhakkak ü iki yüzlüdürler. n Diğer — bil ümune : — Kırmı - ( M V zi ı;î;ıer :Iımı: istersiniz. — Kır- Satılığa çıkarılan “'?"f eserlerinö mızı — biber, toz — balinde — pa « antikalara, halılara ve çinilere, b,ı:ıî: ü balı birşeydir. Ekser ahvalde emin ol- s z A s ı N A sa Amerikadan koşup gelen m'î—';n anız hır k! bu kımızı biber için- ler ve buuların namına hareket ede! simsarlar, etek doluları para döküyor” — lar. nn insafı nisbetinde kırmızı ya vardır! : hasında çok iyi bilirim, tahin a kavalin karıştırırlardı. Aca- ba, şimdi gene karıştıtıyorlar mı, bit- miyorum. Bunlar, bizim hörgünkü alışverişleri mizde başımıza gelebilecek olan kâr nümuneleridir. Fakat, bizim 1 Çorap giyeceklerine Bacaklarını boyatan Kadınlar Bir tek piyeste Elli role Çıkan adam RERGÜN BİR FAKAA | Derdleşme İki eski harp zengini, geçmiş yıl- ları yâdederek konuşuyorlardı. Biri, içini çekerek, dedi ki: — Beni mahveden, kadınlar ol - du. Daima param için sevildim.. ve bu uğurda iki yüz bin Hiram gitti! a — Merak etme! dedi. Ben ken - dim için sevildim; bana âki misline maloldu. d Otomobil kazalarına Karşı yeni Bir alet Paris gazetelerinin bu mezat hakkille da vercikleri tafsilâta bakılırsa de, levantacırun mirasçıları ge kaç milyon paylaşacaklar gibi.. 4 Mozat esnasında bazı tuhaf hâdıses — ler üe olmuştur. Ezcümle, meşhu: heys B keltraş Hudon'un eseri olan Vi cin heykeli satılığa çıkarıldığı esnada, erâ* da bulunan meraklılardan biri ayağ | kalkmış, ve: — Bu Voltaire yalancıdır! Diye bağırmıştır. Vukuf ehlinin aksini söylemelerini rağmen, o adam iddiasında hâlâ :sraf etmekte ve: «Ben, ne söylediğimi bilie yorum!» demektedir, İddia doğrudur.. değildir. Onu bil* mem! Beni, üzerinde durmağa sevke* den, Voltaire gibi hakikat âşığı bir â“ dama - bir heykel lesi ile dahi olsa « yalancılık isnat edilmiş olmasıdır. , ti- kâr kelimesile ifade ettiğimiz bu hâdi.- seler, iktısat ilmi bakımından birer h- tikâr değil, belki de alışveriş kanunla- a göre bir cürüm teşkil eden «tağ- Şiş> v arıdır. Bizde köylü ve esna- fin yaptıkları ihtikârlar, hemen eks ya, fiyat şeklinde değil, bu tarzda tağ Şiş halindedir. İktisat ilmi bakımından ilitikâr, bir şeyin fiyatını, piyasanın temayüllerini arz ve talep kaldesinin serbesi surette hüküm süremiyeceği şartlar içinde tu- tarak fiyatları yükseltmeğe çalışmak suretinde ifade etmek kabildir. Bir pi- yasadak: malı bir elde toplamak, yahut Fregoli ölmüştür. Bu adam büyük elimizdeki malı piyasaya katra katra arzetmek veyahut birkaç elden arzo- — dilecek ve binaenaleyh rekabete yol a- Ççacak bir mah, piyasaya verirken arze- Sinema artisti olmıyanlar, omuzla- rına sevdikleri sinema artistlerinin ve- simlerini yaptırırlar, Bale artistleri sırt- larına karikatürler yaptırıp — sahneye harpten evvel şöhret sahibi bir san'at- kârdı. Şöhreti bir tek piyeste tek başı- na elli rol oynamış olmasındandır. Resmini yukarda bu elli rolden bi- Fredet Bazan, tecelliler böyle hazin oluc. Voltalre yalancı!, Bakındı işe! Büyül m, Büyük Katerina'nın, taçli İ denler arasında söz veya İşbirliği yapa- rak/ yüksek ve muayyen bir fiyat is- temek gibi hâdiseleri bu kaidenin mi- sakeri olarak telâkki edebiliriz. Bu gi- bi hâdiseler bazan milli ve bazan da beynelmilel olabilir. Bunları ekseriya karteller, tröstler veyahut konsernler yaparlar. Fakat, acaba, bunlar hâkikat- te ihtikâr mıdır, değil midir? Bu me- selenin münakaşaya çok tahammülü vardır. Eğer bu işler, kurulmat büyük sermayelere ve mühim tesisata mühi, işlerin rekabet yüzünden mahvoli Ması içinse bunda ihtikârın vücud. inanılamaz. Hayır, böyle değil de, sırf | fazla kazanmak için tertip edilmişse bu ğ bir ilikârdır ve buna mâni olmak Jâ- zımgelir. Bu nevi iktısadi hâdiseleri yeni tanımakta olan memleketimizde ber iki şık için de misaller gösterile- bilir. Bizim gözümüze pahalı olarak Çar - Pop ta «ihtikâre diye ifade ettiğimiz hâ diseler arasında başkâ mahiyette şey- ler de vazdır: Meselâ, bizde sarfiyatı az olan ve ucuzlaması için de fazla sarfi- yata mühtaç bulunan hangi sınat bir teşebbüsün himaye için bazan yüksek gümrük ve hattâ memmı ri kullanılabilir. Haddi z b mayeden istifade eden teşebbü kazanmak değil, belki de ancak y yabilecek bir haldedir. Fakat, teşebbüsünün yüksel hablığı 6 Kadar göze çarpı a dir ki müstehlik bu işte bir ihtik. Tunduğuna kani olur ve o zaman gene ikâr var» der. Memleketimizde bu ler de vardır ve belki de şu çivi diye bahsedilen şey de bun dan biridir. Bana kalıfsa, bu neyi sa- naylin himayesi ve yaratılması işinin sonraya bırakılması tarafta ma, Herhalde muhakkak oları birşey vaya| dır: Memleket müstehilki mutlaka her nevi ihlikâra karşı müdafaa edilmeğe mühtaçtır. Mademki plânlı iktısat dev- rindeyiz, bir plân da bunun için yap- talıdır. İhtikârlamücadele plânı! Tağ- şiş şeklinde bir ihtikâr miı mevzuu ba- his? Onunla mücadele etmeliyiz. Ha- yır, tağçiş şeklinde o, ırf fazla pa- râ kuzanmak tamakârlığı ile yapılan bir ilatikâr, bir tettip mi mevzuubahis- tir; onunla da mücadeleye mecburuz. Hayır, bunlar da değil, himayesi bize — pahalıya mal olan ve iktısadi bünyemi- başlarını kendi huzurunda hürmetle e“ mecbur eden, edip, şair, filas zof, #müverrih, üslüpçu ve hakikatpers rest Voltaire, bir lâvantacının mezâ” | dında, «ya 'e sıfatının kendi adınd çıkarlar: Holivud yıldızları — da çorap yerine bacaklarına çizgiler yahut be- nekler yaptırıyorlarmış. Nasıl yaptırdıklarını yukarda gö- rüyorsunuz. Meşhur bir san'atkâr öldü Meşhur sinema san'atkârı Leo dü. Bu meşhur san'atkârın adını belki bilmeyenler pek çoktur. Fakat herkes | kendisini tanır. Metrogoldvin Mayer filmlerinin sonunda kükreyen aslanın adı Leo idi ve geçenlerde Filadelfiya hayvanat bahçesinde öldü. rinde görüyormunuz. Kırk iki senedir demirli duran gemi İngilterede 1894 de yapılan Taver Briç köprüsü yapıldığı zaman, bu köp- rünün altından geçecek gemilerden bi- rinin köprüye çarpmak ve bir tehlike husule getirmek ihtimaline karşı köp- ne lâyemut bir şaheser daha kazanını rünün yanıbaşına bir gerni koymuş- lardır. Bir tehlike olursa bu geminin ZT yardıma koşması — kararlaştırılmıştır. — Köprü yapılalı kurk iki sene olmuştür.| Biliyor musunuz ? Kırk iki sene içinde hıı; bir kaza olma- 1 m ye mış ve gemi de yerinden kımıldama- ikinci bir seyahatinde Hindistana Bİ* mıştır. den seyyah kimdir? Z di.. Fransız hiciv edebiyatı, kimbilifi İ aç Londra şehri kalabalık bir şehirdir.. 5 milyondan fazla nüfusu vardır. Bit- tabi otomobil kazaları da o nisbette fazla oluyor. Londra belediyesi, bunun geçmek için, otobüs ve kam- yonların ön tekerleklerine — böyle bir #raket» koydurmuştur. Otomobil veya otobüs bir adama çarptı mı, tekerleğin önünde ve tıpkı ızgaraya benzeyen bu raket, açılıyor, bu süretle adam ezil- mekten kurtuluyor. deceğimiz bir sanayi şubesi vardır, iş- te onun yaptığı pahalılıkla da müca- dele etmemiz Tâzımdır. Allt nda şatraı 2 — Ladoga gölü nerededir? k ş îaa'îpğo:u Z vi ı:;ıuı:- Foti Böl müdüfe 53 Te - J aağ midir, şehir midir? Ve nerededir? lğgradda wvecinin çocuğu ğ ee / İkahvede şatranç oynayanları seyreder- ÇCeyağter Tarela iş.. Bir gün şatranç meraklılarından biri çocukla şakalaşmak için onu bir şatranç partisi oynamaya çağırmış, ços Dayan Karabet ağa cuk çok iyi şatranç oynayan bu merak- lyı kolayca yenmiş; bunun üzerine Bir ecnebi gazetede okuduk: |en iyi şatranç oynayanlar çocukla oy- lan teşebbüsleri doğrudan doğruya dev| — Con Henderson isminde bir kollek - namışlar ve onlar da yenilmişlerdir. .|Tetin idaresine bırakmak. Devlet siyon meraklısı şimdi Viyanada bulun- |kâr yapmaz, Yaparsa da gene bizim | maktadır. Bu adamın merakı imza top- |için yapacaktır, helâl olsun! Üçüncü |lamaktır. Dünyayı yaya olarak dolaşır derece de memleketin umum1 hayat se | ve her gittiği yerde tanınmış kimseler- iyesini yüksettmek bakımından ehem | g. defterine imza atmalarını Tica e - miyeti olan maddeleri hiç sıkmamak. e Bunlar gibi daha başka prensipler Bütün bunlar için prensipler koy mak ve bir plân yapmak icap ediyor. |Bu prensipler şöyle olabilir: Evvelâ işleri nevilere ayırmak, mem leketin iktısadi bünyesi bakımından en mühim olanlarını diğerlerine lak- |âlm etmek. İkinci derecede, yüksek bir j« | himayeye mühtaç ve bize çok elzem o- * Dünkü Suallerin Cevapları: | — Bugün İspanya âsilerinin mer * kezi hükümet ittihaz ettikleri Burg şehri eski Kastil eyaletinin payitahli” | dır. Nüfusu 345,000 dir. 2 — Dalmaçya Türkler . tarafındât | skür En çok sevilen artist En çok sevilen artisti tanıyabilmek |bir meseledir. Acaba halk hangi artis- te daha fazla ehemmiyet veriyor? Amerikada bunun da kolayını bul- muşlar. Tanınmış sinema 1524 tarihinde istilâya uğram zaya Türk atlıları uzanmış, tam bir feth elde edilemt” — istilâdan miştir. 3 — Fransızların kürek mahkümi ? | larını sürdükleri müslemleke Cuyaf” dır. Orta Amcrikadadır. - İ c artistlerine birbiri ardınca radyoda söz söyletmiş- ler, hangisi radyoda söz söylerken faz- la elektrik cereyanı - sarfedilirse onun «Dayan Karabet ağa akılsız başın | fazla dinlenilmiş olduğunu, buna se- zahmetini ayak çeker.» cümlesini yaz-|bep de sevilmiş olması neticesine var- mış ve altına imzasını atmıştı. mışlardır. Bundan bir kaç sene evvel bu adam de hatıra gelebilir. Bütün bunları top- |İstanbula da gelmişti. Ve muharrir layıp bir plân yapmak, bugünkü reji- | Selâmi İzzet deltere: min mütemadiyen yükselmesine çalı- | şanlar için gittikçe kendisini bir zaru- ret olarak hissettirmekte bulunan ihti- yaçtır. Traş olan heykel ğ İngilterede Hasting'de muzallef | Giyom'un bir heykeli vardır. Bu hey” | kel yakın zamana kadar — sakallı idi*. Fakat yakın zamanlarda Giyom'un hü* yalında sakalsız olduğu — anlaşıldığım” | dan heykelin de sakal kısmı tıraş edi miştir. Muhittin Birgen —a İSTER İNAN İSTER İN E l İstanbulun yeni Adliye Sarayı İlk düşüncelere göre es- ki Babıdlide yapılacaktı. Tasavvur incelenince bu yer, mahzurlu görüldü. Gerçekten de öyleydi. Yeni Adliye Sarayının hapishane binası yerinde yapılmasına karar verildi. Fakat şimdi öğreniyoruz ki şehircilik mütehassı- sı bu kararı işitince, Sultanalımet Arkeolojik mıntaka ol- İSTER İNAN İSTER İNANMA! v'—:mrsmm ANMA! duğu için itirazda bulunmuş ve mesele de tekrar düşün- me inevzuu olmuştur. Biz İstanbul Adliye Sarayının da- ha yeri ve plânı bile kal'iyet kesbetmiş olmamasına bıra- karak gelecek yaza Kadar bitirileceği iddialarına inanmı- yoruz. Fakal ey okuyucu sen: Bozuk içkiler müzesi Fransanın Fekan şebrinde garib müze vardır. Bu müzede karısık İbozuk içkiler teşhir edilmektedir. Bi müzede " bif ve de noksanını _A!emıdg_

Bu sayıdan diğer sayfalar: