23 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

23 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mne rağimen Nüzhet Alıbas aramuız- İ spor münakaşasını - maalesef - PSyat — vadisine götürecek. Ma- N yardımına sığınacak kadar darlık 0 kendisini hakem komitesindeki va tinden uzaklaşmaya mecbür eden 01 federasyonu buşkanına tariz dile yazdığı yazıda, etrafa da - Hakem komitesine devam eden- ? ve bilhassa futbeldeki bilgi ve hiz (e| Ş trine itiraz etti. t hdııısm.ı senelerce milli şeref için, ge eket sporu için, çalışıp çırpınan İ takım eyuncularına (asabi ener- üliyet atfedecek kadar ile- kursunun basit bir iş olduğu Baş antrenörün elini kolunu bağla- köşe minderinde pineklediğini, bir işe yaramadığını söylemek iste- B” antrenörün bilgisini lâtifeye ve- Yaptı. Ben de, emektar, saygı değer futbol- Arkadaşlarımla birlikte hakem kur- devam ediyorum.. Doğrusu Nüz- Alsbasın hakem kursu ve kursta ho yapan entrenör hakkındaki hak- yetiştirecek kursların futbelün inki- Ve Itilâsi bakımından göyet mühim te- vardır. Bu kursları baş amitrenörün Gayet iyi bilen entellektüel bir adam- “Bözlerinden, izahlarından, terikitlerinden dstifade edilmektedir. Aramızda hakem dahi daha çekzaman antrenörün Mtiyaçları elduğu misallerile, de- meydandadır. Ntalelın, —fulbelcularımızın — hakemlerin V ve şahsl düşünce ve anlayışlarının tesi- İ? Kapılarak futbel (kavaldi esasiye) sinin kadar dışıma çıktıkları, baş antrenör işe beydaktan ve düdüğü oline alarak sahaya senra bir kere daha anlaşıldı. İnti- Adamlarından istifadeye çalışmak, onla- #teritelerine hürmet etmek — hepimizin Bu şekli meşriyat dalma zararlı elmuştur. #nüne geçmek için Spor neşriyatı- *Ber teşkilâtinin organize elmesi ve mu- hudutlar içine alması zamanı getmiş- aü Xlüp salenlarında, sper —meydaüilarında, Süs gibl delaşan &por muhiplerinden, eynamış, İnceliklerin! kavramış olan futşelcular hakemliği daha işi yapabi- x S te Y a . . & tevilir.> 4, Nüzhet Albbas benim yukarıdaki ’:"li nazarlarıma cevap veremiyece- Mmkı-— haşka yela sapıyor.. Sus! FiE. N Ş Ursuru N'l'lıı'ı.ııı mayanarak umum! efkâra Nötırım. üyer. Ren de kerktum Nüz- Alsbas babamıza yalvarıyerum: &y Höruml etlağra anlatma. Babalar Vönü şefakatle müttasıf ve mütehal- Vmak gerektir. M..:M rakmü şefakatine sığını- :hi Sana yalvarıyerum... Bir Bek- dervişi babalarına nesil yalvarırsa Gde öyle yalvarıyerum.» Ğ“_ü Nüzhet Abbas.. Hakikaten çok ür ruh taşıyorsun. Hülü smıfını 9“: yarışında birinci getirdiğini söy İ öğünen kolej talebesi Nüzhetin %ğı fikir, görüş ve kavrayış basa- | Mmüuhafaza ediyorsım. muntakayı infisah ettirecek kon- bahse mevzu olacak kadar şah Ve zatında küdret tevehhüm et- 4 5y CNC e7 W ZŞN ÖŞ C Ç SRL” G UN vi -l0 v0 — G AA H e * altına vermek kadar —değru ve ye- |: miyecek kadar cesur olacağını düşü- nemedin mi? Sen umacılarınla, gulyabanilerinle, devlerinle, akşamları köşe minderinin etrafına toplanan mahalle çecuklarını korkutursun. Bak senin yazarım, anlalırım dedi- ğin, spor (dördüncü umum! kengresi) nin matbu broşüründeki bana eit olan fikralarını ben yazıyorum. «Bamsuna © temmmuz 1927 de muvasalatla |* vali... tiyaret edildi. Mıntaka santl hüliye zarfında kütibi umumimiz Kenan bey tara- fından teftiş edilerek klüplerin amlaşmasile için bunlar'fevkâlâde kongre akdine davet mucip alan islirkapların ve dedikeduların ö- nüne geçebilmek için Kenan Bey hey'eti sa- bikaya dahil âsadan hiç Birisinin intihap e- dilmemesini tavsiye etmiş ve klüpleri datim- zaç ederek tertip ettiği liste tümlesi tarafın- dan şayanı kabul görülmüştür. Amcak Ke- na Beyin müfarakatinden sonra kongrenin akamete uğradıldığı ve mıntakanın el'an teş- Bilâtsız bulunduğu esefle müşehede edilmiş- tir Türkocağı Başkanının mütaleasın - dam bir parça : Türkoşağına mensup idman cemiyot! ile diğer spor klüpleri mrasındaki buzi nizalar da ocak hilmecburiye —kendi — klübünü — yant kendi noktat nazarımı — himaye e- dince diğer gençler Ocağa aleyhtar bir vazi- yet almışlar..> Ben Ocağın spor 'işlerile meşguldüm” Kelimelerin altına gizlenen mefhumla- rı incelikleri bllmem telerrüs redebili- yor musun? Rapora devam etiyorum: «Klüpler arasındak! Intizamsıslık, hiç bir ya müstenit elmadığı için Türkecağı —gibi yüksek, milli! bir mücesese işe karışmak lü- Bumunu duyuyor — bir iki şahsın menfi te- girlerinden İleri geldiği vukubulan tahkikat- tan anlaşılmıştır. Bu vaziyette en ziyade âmil olan Altmar- du sabik müdafli Nuri Bey olduğu bususun- dâ Samsunda herkes müttehiddir. — Umu- mi âraya müracaat edilmiş olasak () — Kendisinin muallim olması ve eski bir spor- cu bulunması dolayısile mıntakaya faydalı yardımları beklenirken bir infisah —unsuru olması bâdil teessürdür.> Kâtibi umum! Kenanı 'bilmem hatır- ladın mi? Merhalde hatırlamiş olacak- sın. Lüzum olsaydı 0 meselayi burada tafsilâtiyle tokrar ederdim. Kâtibiumu . Susmazsan senin sper için infi-| mi Bey (!) rapor vermiş.. İttifak baş- hmo:wınkmdkmmüunpı işiyle uzun zaman uğraşacak vaziyette s#lmıyan kongrede o raporu dinlemiş ve belki de hareketimizi baklli teceslir görmek suretile rapordaki Teütaleaya iştirak etmiş. Ve ol hikâye de öylece geçmiş, gitmiş... Kongre başllnı mer- Nocatiye vüki olan müracantıma dlayısile tekerrüken saklarım.. Bana e wevap kâfidir. Üst tarafı Argo ifadesile vız gelir. Kâtibi umuminin harekât ve sekena- tmı yakından takip edemiyepek kadar lüyü ortada bırakmazlar, gümerler. Bundan daha doğru ve bundan daha radikal bir harket te olamaz. Herhalde Nüzhet Abbasa nasihatlar| ©- Saray - Güneş futbelü heyrat, hesapsız oynardın; Kalemini de öyle kullanma! Kalem topa benzemez: Ya kırılır, ya batar! Yazan: Nurettin Atasayar Wienim bütün gayretime ve hüsnü niytiğin bir adamın bu ıuıtu—ewk ver edilmişlerdi. Mantakanın —tatili “faaltyetini anlaşması suya düştü Uzun umındınberîıyıpılın, iki taraf ta ayrı,fakat dostça yaşamıya karar verdi Büyük gürültülerle — Galatasaray- dan ayrılan bir grubun teşkil ettiği Güneş klübü 1933 denberi ikinci de- lıüukereler netice vermedi rayla karşı karşıya >gelerek bir maç ta. .plki klüp arasındaki gergirilik yavaş yavaş hafiflemiş olmasına tağman bir anlaşma şekli arayanlar, aylarca süren teplantılardan sonra, bir Tenik ve'bir isim altında birleşmek için bir formül bulamamışlardır. İki klübün-ileri gelenleri uzun aü- ren bu toplantılarda birbirlerini zara« ra sokmamak için lâzımgelen tedbirle- ri talmış bulunmaktadırlar. Birbirlerinden oyuncu almasan, menfaatlerini müşterek bir şekle seka- bilmek için hariçten müştereken ta- kım getirmeğe, karar veren üki düp, Jik maçları dolayısile karşı karşıya ya- pacakları oyunu hiç olmazsa en zarar sız bir şekilde oynamağa da çare ara- mışlar ve bunda muvaffak — olmuşlar- dır. Bir yıl “önce yapılan Calatasa- ray / Güneş maçını “hatırlayanlar e meş'um maçın günlerce süren dediko- dusunu da unutmamışlardır. Her iki klübün de gerek — dahilde ve gerek hariçte yaptıkları kuvvetli propaganda neticesinde pazar günü ıh olmak üzere geçen pazar Calatasa- “SON POSTA <.. Sayfa 7 VA a— Ekmek buhranı münasebetile Bir un fabrikasında nelere şahit oldum ? * * 4 Eğer dün gittiğim sahipsiz fabrika bir yeldeğirmeni ve ben de bir olsaydım muhakkak mızrağımı kaldırır, tenake sırhları- da fata şakırdata kanatlara hücum ederdim. Demek dünya ü “dan daha gülünç değirmenler varmış ve Donkişotla- rın komikliği böyle değirmenlere rastlamalarından ileri geliyormuş Ekmek buhranı münasebetile birun| attım. Birden bire arkamdan (âhengin- falrikasında röportaj — yapmağa gidi- yorüm. İskcelede kayıkçılara sordum: — Mangitun fabrikası işliyor, biliyor musunuz? 'Yüzüme tuhaf tuhaf baktığar. Biri meraklı : — Un fabrikası-da ne oluyor? — Yani motörlü değirmen. Buğday Gğütüyerlar ya... İşte orası. Suali seran biraz düşündü. Sonra: — Atla sandala, dedi, elbet bir işie- yeni buüluruz. * Kayıktayım.-Sert bir poyraz denizin yüzünü, üşüyen mavi gözlü bir gocuk yapılan karşılaşmada büyük ve mühim | & xat Çhi buraşturuyar. maçlarda görülen heyecandan fazla Bir un iabrikasına -gidiyorum. 'Top- ne katacak herhangi bir hâdise, kayda | çerek, nihayet bir demet buğday halin değer bir vak'a gözümüze ilişmemiş- tir. Şu veya bu-şekilde yapılan husust toplantilar iki klübü birleştirmemiş el- makla beraber son yapılan maç artık iki klüp arasında çıkması muhtemel her türlü gürültülerin önüne geçmiş olduğunu dosta ve düşmana anlatmış- tır. Bundan böyle bir Galatasaray - Gü neş davası kalmamış, bilâkis memle- kette senelerdenberi Galatasaray, Fe- merbahçe arasında — devam edip süren spor rekabetine bir de Galatasaray - Güneş rekabeti ilâve edilmiştir. — Kim ümit eder kisbu hüdise raemleket sporu için faydalı olsun; Ö, Besim eeeaneeanerenennereSASeaaaneRAARASERNEEaeraneEnEneeer e. Bir damlr mesel vardır.. «Kızı kendi keyfine bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurmacıya!» derler. Türkiyede, kir adamın hbir gençlik teşekkülünü iefisa- ha ve'fadliyetini tatile gücü yetmiyece Şini idıman iltifakının umumi kâtibil!) arilayamamışsa hiç Olmazsa semin yak etmen lâzımdı, 'Yazik ki 'bu kadar hasit sir meselayi mühakeme edeme- din. Azizim .Nüzbet Abbas; mmell ve umumi iddiaya müstenik olma- ai eee he lyarsalkliç ni arari kln şey görülmemiş ve ortalığı birbiri- | rağa tek, tek düşüp şekilden şekle ge- wde baş kaldıran, tombul çuvallardan önce köylünün gazını, sabununu, karı- sanın tüylü pazen enlarisini ve kendi- sinin aa sakosunu - temin ettikten. son Ta teptancı ambarlarına üst üste yığı- lan «nimet» bembeyaz, yum! un ha Tine nasıl geliyor? İşte bunu görece - Cemiyetin iktısadi bünyesinde (yel geğirmeni) diye esaslı bir atlama taşı teşkil eden en basitinden en mürekke- kine kadar bu öğütme fabrikaları.eski- den beri beni alâkadar eder. Küçükken kaç kore sık demir kafes letle örtülü pencerelerine başımı da- jyayıp içerisini seyre daldım. Beyaz ha fif bir duman içinde rötüşsüz alçı hey- Keller (igibi duran değirmencileri gözle- İşte e zamandan bu.zamana kadar de #izmen benim için en -sevimli bir hâtı- yadır. Bugün ekmek buhranı fle alâükadar #lmasına rağmen onu gezmek benim için tuhaf bir zevk olacak. * Kerkunç bir çamur deryasını duvar diplerinden dolaşarak geniş 'bir kavis gizdikten sonra kocaman kapısına yâk Taşaleildim. Sıra sıra üç yük arabası “duruyor. (İkisi dekea beş birine dolu un çuvalları Bazı şeyler vardır,'onlar ancak, ye-byükleliyorlar. Beygirler, torbâlarını rinde, 'zamanında, muayyen ve mes'ul insanlarla konuşulur.. Her yerde, her gaman her önüne gelenle kanuştlursa koşbeğazlık olur. İnsanın dilini duğlar |, lar r. «İnfisah unsurue -olmdk meselesi et- râfında hiç kimseye, hiç bir zaman ke- sap vermek lüzumunu, zaruretini his- setmedim. Hâdisenin içyüzünü bilmesi lâzıragelenler bilir.. Bence o külidir. Ben vazifemi yaptığıma kaniim. Sen hayatımda, hakem kursu baş- kanlığından başka mes'uliyetli vazife- (Devamı 12 inci sayfada) Türk sporuna çelme takan düdüklü jimnastik isallıya sallıya, eşiniyorlar. — Müdiriyet ne tarafta? diye sör - dum, Beline yarım bir çuvalı önlük gibi Şakmış bir adam türkçe bilmiyormuş gihi yüzüme uzun uzun baktı,baktı da; — Hangi müdiriyet? dedi. Ben /bu tavrı iyi bilirim. Sabahtan iseri hiç durmadan içalışmış adamlan böyle alurlar. — Bu fabrikanın müdiriyeti, — Kapıcıya sorun! Kapı büyük ve açık, Fakat kapıcı or tada yok. Bekliyecek değilirm ya, yürü- düm. İçeri girdim. Karanlıkça bir yeri ; altı. Solda bir büyük kapı daha var. İçi gittikçe loşlaşıyor. Duvarlara doğru bir sürü dört köşe oluk. Yukarıdan maki, nelerin yeknesak, âsabıma dokunan hı rıltısı işidiliyor. Korkuluksuz bir beten merdivenden yukarı bir adam çıkıyor. Ben de merdivene 'doğru bBirkaç adım deki hususi debhçeyi Hiç duynuldığım bir ses haykırdı : — Hey, dur, bana bak, nereye gidi- yorsun? Döndüm. Kaba sakallı orta boylu, tık naz bir ihtiyar. — Kapıcı sen misin? — Benim elbet. — Pekâlâ kapıcı başı, ben müflürle Bgörüşmek istiyorum. — Ne olacak? — Fabrikayı gezeceğim. — Müdür yok. — Muhasip, başkütip,' kâtip, 'kim ,0- kursa olsun birisile görüşsem 'de dlur. — Hiç birisi yok.: âlışan bi az'mi? İ bana bir baksana İen- yabancı 'deği gazeteciyim. İhtiyarın böl sakalındam yüzünün çiz gilerini göremiyorum x ğ emniyetsiz, daha istihlafkâr ba lar. — Gazeteci de ne oluyor? Kimse şak dedik anlamadın mı? — Git bir bak be y başı, usta, herhalde bir adan Düşündü. Homurdanarak yü merdiveni çıkmasil oldu. Büyük bir nun bir insan tavr: — Yok ya, kimseler yok. d — Burası ne biçim fabri dörtte makineler gürül gürü ken, sevkiyat .harıl harıl dev ken müdüründen kütibine, © sinden ustabağısına kadar he savuşur, gider? — Sen bu yaşında başından büyük işlere pek burnunu sokma! Haydi yal- lah, çek arabanı, — Dur hiddetlenme. Müdürler mere- de bulunurlar şimdi” Bir telefan etsem bari — Sen mi telefon d ben seni telefona yaklaştırır kiç? Bas dedim ya. Çaresiz dışarı çiktım, Aman bir türk eksin k-işe, mıyım Heden anlar adam! Arman bir çare, Yüklenen çuvalları kontrol-eden am bar memuruna yanaştım. Müksadımı mümkün mertebe hüllisa ettim. Yarrm yamalak dinledikten sonra: — Kapıcıya, dedi, kapıcıya müraca- Bt. 'Bu sırada kapıcı da yazlaştı — Hâlâ 'burada mısın 'be, baş belâsı diye çıkıştı.'Geç git Akşam. akşam, Hey gitii un işi, ekmek mesetesi heyl Değirmenin bile saz c nu vusta kalesi gi Junca herhalde sende bir bi * Çamur deryusmön, boş not Tun altındı fa, çok komik, çok zavallı, v t bir adam olan Donlüçot bir #rkadaş igibi batırladım, İnsanları içinde bulundu lara göre hesap etmenin n (Devamı 12 inci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: