16 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

16 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'BON POSTA Bir Rus Deniz subayının hatıraları Yavuz Sivastopolu nasıl bombardıman etmişti ? Rus casus zabiti itiraf ediyor: “Doğruyu söylemek lâzım gelirse Türk taarruz plânı şayanı dikkat bir maharet ve ıncelıkle tertıp edılmıştı tün doklerları garip bir hâdise, ve şim. Şimdi Pariste yaşayan eski bir Rus Sübayi hâtıralarını neşrediyor. Aşağıda ki yazı bu hâtıralardan bir parçadır: Almanların ilânı harbden evvel «Gö- ben» —muharebe kruvazörile peyki «Breslav» İstanbula kadar gelmeğe Muvaffak oldup ta Boğaziçinin mavi sularına funda demir ettikten sonra Karadeniz donanmamız daimi hele - canlar içinde yaşamıya başlamıştı. Herkes görüp anlıyordu ki yakın bir âtide gemilerimiz Osmanlı sancağı al- tında «eYavuz Sultan Selim» namını Almış olan «sabık Göben» in müthiş $eri ateşlilerile karşılaşacak — Alıman kudreti sınalyesinin bu zarif ve tu- vana enmüzeci ile boy ölçüşecekler - Bi, Vakit geçiyor, her gün ilânı harb haberine intizar ediliyordu. Bu ha - ber bir türlü gelmek — bilmediğinden Binirler fazla geriliyor ve Karadeniz - deki Rus bahriyelileri büyük bir asa- biyet içinde çırpınıyorlardı. Kumanda heyeti aliyesine gelince © bu fırsattan istifade ederek gemileri filo halinde dolaştırmak için keşif tâ - limleri yaptırıyor, mayın tarlaları vü- tuda getirmek için muayyen sahalara Mmayınlar döktürüyor ve (Nikolayef) tezgâhlarındaki distroyerlerin inşaatı- ni tâcil ediyordu. Hatta bu aralık sa - hillerimizin düşmanın âni bir baskını- na karşı korumak için bazı hususi te- dâbir de alınmış, «Sivastopol», «Ode- Sa» ve «Batume limanlarının civarları Mayınlş kaplanmıştı ki bu ameliyele- Trin bir kısmı kalelerdeki mayıncı müf- Tezeler ve bir kısmı da «Donair, «Be - Çaoc» ve «Prote mayın gemilerimiz tarafından ikmal olunmuştu. Mayın tarlalarından maada «Ode - Ba» nın müdafaası «Sinob> zırhlısına, «Batum» un himayesi de «Tereç» gan- botuna havale edildi ve bu gemiler va- zifeleri başına hareket ettiler, Bu müddet zarfında Karadeniz do - nanmamızı terkib eden «Povan Zla - toste, «Ostafi», «Panteleymon», «Tri Sivyatitliyar ve «Rustilerlav» zırhlı - ları ile «Kagole ve «Pamyat Merkür - ya» kruvazörleri endaht tâlimlerile Meşgul bulunuyorlardı. Boeheri (22800) tonilâto ma'ı mahre- cinde olup on üçer tane oluzar buçuk santimetrelik toplarla techiz edilecek drednavtlarımızın inşaatı henüz hita - a ermiş olmadığından «Göbense kar- şı koyabilmek endişesi mahafili bah - riyemizde şiddetle hükümferma bu - lunuyor ve düşmanın bu çok seri ve çok kudretli hattı harb kruvazörünün başlı başına Karâdenizde ferman fer - ma bir âfet kesilmesinden cidden en - dişe olunuyordu. 'Teşrinievvelin ilk günlerinde Babı- âli Boğazları sed etmiş ve bu suretle «Ödesa» nın Akdenizle olan rabıta ve münakalesi tamamile kesilmişti. İstanbuldan gelen telgraflar gittik - ce endişeâver bir şekil alıyorlardı. Harbin her hangi bir an tahaddüs edi- yereceği kanaati herkeste mevcud bu- lunduğundan asabiyet ve heyecan son haddine vasıl olmuştu. «Yavazn un ilk salvolarız Nihayet teşrinlevvelin otuzuncu gü- nü sabahin saat altısında «Yavuzs bir- denbire «Sivastopol» önünde görüne - rek seri salvolarla limanı bambardı - mana başladı. Nefis bir sonbahar sabahıydı. İnsa - nın, bu lâtif ve şairâne tulü, şu sâkin ve bir ayna saihı kadar rükid ve ber- rak deniz karşısında tarihi bir hâile - nin başlangıcını yaşamakta — olduğuna bir türlü inanamıyacağı geliyordu. «Yavuz» un savurduğu humbaralar- dan bir kaç tanesinin tepelerin öbür ta- rafında, ıâpıloryaı istikametinde in - filâk ettiği duyuldu. Bir kaç tanesi ise koya düşmüş bir tanesi de limanım muhafazasına memur bulunan «Sinob> zırhlısı ile «Grafkaya» rıhtımı arasın - da infilâk etmişti. Düşman mermileri suya düşünce ne- fis birer şellâle halinde köpüklü su sü- tunları kaldırıyor ve halk kıyametten nümune veren bu obüs yağmurunu bi- rax dehşel ve bir çok hayretle temaşa ediyordu. Zırhlılarımız tepelerin arkasından şehre zarar vermeden aşırma endaht yapamıyacaklarından «Yavuze un a - teşine cevab vermediler. Bu müddet zarfında cevvi havada da büyük bir faaliyet başlamıştı. Arka arkaya bir çok telsizler geliyor, her ta- raftan emirler sanki yağıyordu. Ruslar şaşkın ve perişan.. Bu karmakarışık ve bazan da birbi- rine zıd ve birbirini mütenakız emir- lerden kumanda heyeti aliyesinin de - rin bir şaşkınlık ve hayret içinde bo- calamakta olduğu anlaşılıyordu. Asıl şâyânı hayret olan cihet «Yavuz» un mayın tarlaları ortasında yapmakta ol- duğu gayet mâhirane ve üstadâne ma- nevralar idi. Mahalli memurini bahriye, ve do - namına başkumandanlığından evöm ri mahsusa ve müsaade telâkki etme- miş olduklarından sâbit mayınları mü- essir bir hale ifrağ edemiyorlardı. Di ğer taraftan donanma kumandanı şe - hirle doğrudan doğruya temasa girme- | diğinden bu yolda bir emir de veremi- yordu. Düşman ise bu emir alma ve verme merasiminden Jâyıkile istifade | ederek bilâ mücazât mayın tarla' rımız arasında - dolaşıyor, ateşlerle «Sivastopolu» bir çelik sağna- ğ altında hırpalıyordu. Donanma kumandanı «Prote mayın lenılıdıveızıııınlmdıumuı. riblerinin limana intizar ediyordu. «Prote (Yalta) dan gelecek- ti muhripler ise ıeueyı «Sivastopol» civarında geçli Bu müddet zarfında -Pmı. dan bir telsiz âalındı. Bu telsizde «Prot», «Ya - vuz» kruvazörü ile karşılaştığımı ra - por ediyordu. «Protw kapanda... Filvaki «Yavuz» limana doğru iler - liyen «Prote u görür görmez «Sivasto - pols u bombardımandan — vazgeçerek tam yolla Rus gemisine doğru seyre Düşman — mubarebe — krüvazörü, «Prot» un ateş menzili dahiline girdi- ğini görünce bu gemimize karşı ateşe başlamış ve ilk iki mermisi şâyânı dik- kat bir sıhhati endahtla «Prots a isabet ederek gemiyi tutuşturmuştu. «Mayın» gibi çok tehlikeli bir ha - muleyi hâmil bulunan «Prot» un daha »Yavuz» la karşılaşlığı dakikada üki- beti taayyün etmişti. Hiç şüphe yok ki bir kaç dakika zarfında içine yanmış bir meş'ale alılmış bir barut fıçısı gibi infilâk edecekti. Bu itibarla «Prot» un süvarisi fır - kateyn kaptanı «Ragozski» geminin su Ilnmbozlın örtmeğe, daha sonra gü .|da kaybolarak sular duruldu Görülmemiş bir hastalık İngilterede genç bir kadın üler gülmez uykuya dalıyormuş * * » Kocası evde karısının gülmemesini temin için facia aktörlerini taklide başlamış, her akşam eve geldiği zaman uydurma bir felâket haberi getiriyormus. Londra 6 (Hususi) — Londranın bü- dünyada eşine tesadüf od.nmeımı bir hastalık ile meşgul bu. lTunmaktadırlar. İngiliz gazeteleri hüdise hakkında Juzun uzun malümat — vermektedirser, $ (En maruf imzalar, bu işin mahiyetini müusluklarının açılmasını emretti ve geminin bir an evve) garkını temin için «Prot» un torpido zabitini sintnede bir bomba infilâk ettirmek üzere aşa - ğıya gönderdi. Sintne muslukları a - çılan «Prot» «Yavuz» dan yediği hum- baralardan çıkan yangından mütevel - Hd duman ve alev sütunları arasında sür'atle balmıya başlamıştı. Biraz son- ra geminin zabitanı ve efradı flikala- ra râkib oldular. Gemide torpido zabi- ti ile «Antoni» ismindeki ihtiyar ra - hibten başka kimseler kalmadı. Yet - miş yaşında bir piri sâldide olan bu râ- hib hayatının yirmi — beş senesini «Prot» da geçirmiş olduğundan sev - gili gemisinden ayrılmaktansa onun - la beraber Sivastopolun berrak sula - rına gömülmeği tercih etmişti. Bu müd det zarfında «Yavuz> da - flikalarını mayna etmişti. Gemiyi terkeden efrad ve zabitanın gözleri, arkasına pazar âyinlerine mah- sus Jibasını giymiş olan ihtiyar rahib- ten bir türlü ayrılmıyordu. Nihayet «Prot» alçaldı, alçaldı, su verleyi yalamıya başladı. Artık gü - verte de kayboldu ve «Prot» da tarihe karıştı, gitti. Yalnız suyun sathındaki ti hafif buruşukluklar geminin kaynamış olduğu noktayı gösteriyordu. Bir müddet sonra bu buruşukluklar ve her şey eski haline rücu etti. Rus bahriyesi bir çeyrek saat için - de mükemmel bir mayın gemisi ve zlerce mayarj kaybetmişti. İşte bu kadar... Rus tahtelbahirleri romorkörlük| — öldürücü ediyorlar: «Yavuze un mağruk «Prot» efradı- nı esir etmek için mayna etmiş olduğu flikalar ancak bir Rus flikasını yaka - hıyabildiler. Diğerleri «Karps ve «Ka- ras» tahtelbahirlerimiz tarafından ye- değe alınmak suretile Sivastopol, ge- tirildiler. «Yavuz» Rus muhripler'le karşı karşıya: «Yavuz. Sivastopolun bombardıma- nunı tâtil edip tamam.. «Prote a teyec- cüh ettiği sırada prens «Trube Çekoji»- nin tahlı kumandasında bulunan dört muhrib mahalli hâdiseye yetişmiş bu- lunuyorlardı. Filotilâ kumandanı «Prot» un vazi - yetinin ümidsiz olduğunu görünce «Yavuz» a hücuma karar verdi ve dört distroyer ileriye atıldılar. «<Yavuz» muhribler kırk palamar-boy mesafeye yaklaşıncıya kadar ateş aç - madı, lâkin muhribler bu mesafeye va- sıl olunca bunları şiddetli bir ateşle kar- şıladı. Düşman muharebe kruvazörünün savuürduğu mermilerden birisi hattın başında bulunan eMülüzim Puşkin» muhribinin kaptan köprüsünü süpür - dü, bir diğeri aynı botun güvertesine isabet ederek infilâk etli ve beş nefe- ri öldürdü. Bu mukabele karşısında, müuhribler alel'acele alabanda - iskele, İqu-mık için makaleler yazmakta, fakat ne halkı, ne de ilim adamlarını bir parça tenvir edebilecek bir şey söy leyememektedirler. Bu yeni hâdise şudur: Genç bir ka - den gülememekte ve güldüğü takdirde de derin bir uykuya dalmaktadır. Has. talık gülmek ile uyumak arasındaki münasebetlerden doğmaktadır. Bundan altı ay evvel Londranın ci: varında Wimbledonda 20 yaşında genç güzel bir kızla 24 yaşında Corç evle - niyorlar, Bunlar evlenmeden evvel üç sene uzun uzun sevişmişlerdir. Çorç zengin bir tüccarın oğludur. Hayli zen gindir. Mari de gene zengin bir mü- hendisin kızıdır, ve her iki tarafın bir. birlerine karşı besledikleri muhabbet te aileleri tarafından hoş görülmüş- tür. Bunlar altı ay evvel evlendikten son- ra, balaylarını geçirmek için İsveçe gil- mişler, oradan Romanyaya kadar uzan. mışlar, ve İstanbula gelecekken vaz ge- çerek Viyana yolile tekrar memleket . lerine dönmüşlerdir. Londrada bulundukları esnada bir ak şam karı koca sinemaya gitmişlerdir.Si nemada Şarlonun Asri Zamanlar is - mindeki filmi oynuyormuş. Film genç kadının fevkalâde çok hoşuna gitmiş ve kahkahalarla gülerken birdenbire başımı önüne eğerek uyumağa başla - mıştır. Corç, evvelâ işin farkına var - mamış, fakat bir müddet sanra en gü- lünç sahnelerde karısının süküt ettiği. ni görünce zavallının, derin bir uykuda “|olduğunu görmüş. Dürtmüş, uyandır - mak istemiş, karısı bir türlü uyanma - miş. Corç şaşırmış ve karısını aldığı gibi eve götürmüş. Güzel Marinin ka'bi atıyormuş, derin derin nefes alıyor - <V muayene etmiş : - Yeni bir hastalık karşısında bu « lunuyoruz, demiş ve hastalığın ürâzını tetkik etmeğe başlamış, bunu bir si buhranının yeni bir çeşidi olarak t ki etmiş, tetkiklerini o yolda yü: müş ve bu bastalığa narcolepsie ismini vermiş, bazı müsekkinlerle kızı. sekiz saatlik bir ykudan — sonra u- yandırmağa muvaffak olmuş. Mari u - yandığı zaman hiç gayri tabil bir ârıza göstermemiş, kocasile oturmuş yemiş ve içmiş, doktor gülmemesini tavsiye etmiş imiş... Fakat mümkün olur mu? Hayat bu, insan güler de, ağlar da. Ma- ri bir tesadüf eseri bir kene daha gü - lecek olmuş ve tekrar derin bir uykuya dalmış, bu sefer de 17 saat başını yas - tıktan kaldıramamış. ... Şimdi Corç karısının gülmemesi için sabahtan akşama kadar facia — rolleri yapıp duruyormuş, evdeki bütün şen tablolar çıkarılmış, yerine ölü kimse - lerin hatıraları asılmış. Salonun orla- hk yerine insana korku ve dehşet ve - recek bir iskelet konmuş, evde iç aça- tak bir haber verilmez, bir çift şen lâ- kırdı söylenmezmiş. Corç eve her gel diği zaman karısına bir felâket haberl muş, fakat kafasına soğuk su dökülme-| getirirmiş. Bu kederli âlem de Mariye sine ve kolları, kaba etleri çimdikien morarmasına rağmen bir türlü uyan - mıyormuş. Nihayet Corç acele bir dok- tor çağırmış, gelen doktor da işin ne olduğunu - bir türlü anlıyamamış. Bu sefer, meşhur profesörlerden biri cel- bedil niş, profesör hastayı uzun uzun ederek uzaklaştılar, «Yavuz» da muh- ribleri kovalamadan uzaklaştı. Bu muhribler perişan bir halde bi- lâhara saat dokuzda «Sivastopol» lima- nına döndüler. «Odesan da... Bu müddet zarfında «Yavuz» un an- sızın (Sivastopol) önünde görünerek limanı ve müessesatı askeriyeyi topa tuttuğu dakikadan on iki saat evvel yani teşrinlevvelin yirmi dokuzuncu gününün akşamı ortalık iyice karar - dıklan sonra «Odesa» limanının med- halinde fenerleri söndürülmüş iki tor- pido arzı endam etmişti. Mezkür limanda muhalız olarak yat makta olan «Doneç» ganbotunun zabi- tamı ve efradı limana giren torpido - larda rusça kumandalar verildiğini i- şittiler ve bundan limana dahil olan muhriblerin Rus gemileri olduğunu toyakkun ederek aldırış etmediler. İki muhrib Himana girdiklen sonra birdenbire «Doneç» ve limanda demir- H bulunan bir Rus vapuru üzerine a - teş açtılar. «Doneç» o kadar şaşırmış ve bunal- mıştı ki mukabele etmeğe vakil bile bulamadı, muhriblerin ilk humbara - ları «Doneç» in üzerinde kümnelendi ve gemi hemen gark oldu; müretteba- tından otuzu da boğuldu. «Batum» da da «Midillin faali - yeltte: Bu müddet zarfında sabık «Bres - yaramamış, teessür içinde yaşıya ya - şıya gitgide zayıflıyormuş, şimdi Corç karısını alıp Amerikaya tedavi ettir - meğe — götürmek istiyormuş amma, transatlantikte birisi kazara karısını güldürürde, sevgili eşi bir daha uyan. maz diye korkuyormuş. ÜN l lav» ve lâhik «Mlidillir seri kruvazö - rü Batumu topa tutuyordu. «Midilli» nin bombardımanı bereket versin ki sivil Batumluları korkut - maktan başka askerlik noktai nazaın- dan ciddi telâkki olunabilecek bir ne- tice vermedi . «Hamidiyen (Novrasisk) de.. «Hamidiyeye» gelince Türk bahri - yesinin bu mâruf kruvazörünün his - sesine «Novrosiske limanmın bom - bardımanı isabet etmişti. Ansızın «Nevrosisk» önünde görü - nen «Hamidiye» lmanda demir üze - rinde Lalunmakta olan iki vapuru - müzu bilhassa hedef ittihaz ederek a- teşe başlamıştı. Beş dakika sonra mü- teaddid isabetler âlan vapurlar alev a- lev yanmıya başladılar ve biraz son- ra da garkoldular. Doğruyu söylemek Jlâzım - gelirse 'Türk taarruz plânı şâyânı takdir bir maharet ve incelikle tertib edilmişti. Yalnız tatbikat sahasında bir plân l - mid edilen neticeleri veremedi. İşte Karadenizde harekâtı harbiye böyle başlamış ve kudretli «Yavuz» muha - rebe krüvazörü Karadeniz sularında ilk defa olmak üzere kendisini- böyle göstermiş idi. Dünya rekoru Boston, 15 (ALA.) — Amerikalı koşu eu Doulash iki millik messfeyi sekiz dakika 48 saniyede katetmek suretile dünya rekorunu kırmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: